1. bulmak
Çünkü şehirde doğal ürünler bulmak çok zor.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine pachinko oynayarak tüm vaktini harcıyor.
Onun ofisini bulmak kolaydı.
Avustralya'ya altın bulmak arzusuyla gittiler.
Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.
トルコ語 "という言葉find"(bulmak)集合で発生します。
Turkish | Verbs #1