1. oldukça
Giydiğin ayakkabılar oldukça pahalı görünüyorlar.
Hava sıcaktı. Ve hava oldukça nemliydi.
Oldukça büyük bir numara.
Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.
O bir Amerikalı, ama o Japonya'da doğmuş ve büyümüş olduğu için, oldukça akıcı bir şekilde Japonca konuşabiliyor.
Oldukça yorgun görünüyordu.
Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
Tom oldukça sık abartır.
Park oldukça büyüktür; Çok sayıda ağaçları ve çok sayıda çiçekleri vardır.
Maskeler sarı kum tozunu,polenlerden dahada küçük,ne kadar iyi engelleyebilir?Sanırım o polenden oldukça daha fazla bir baş belasıdır.
George oldukça gevezedir.
Ben prensip olarak yasağa katılıyorum fakat uygulamada oldukça zor olacak.
Ben bütün gün bilgisayar ekranı önünde otururum, bu yüzden elektro-manyetik dalgalar tarafından oldukça şiddetli şekilde bombardıman edilirim.
O araba satıcısı oldukça acayip bir adam.
Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek okul öğrencisi? Bu oldukça nonoş bir durum.
トルコ語 "という言葉quite"(oldukça)集合で発生します。
Turkish | Quantifiers & Adverbs