1. göstermek
Herkes yeni kelimeleri göstermek için veritabanını besleyebilir.
2. yapmak
Onu yapmak imkânsız.
Yürüyüş yapmak için bir süre dışarı çıkalım.
Ya sen ya da ben bunu yapmak zorundayız.
Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider.
Er ya da geç her anne-baba çocukları ile kuşlar ve arılar hakkında bir konuşma yapmak zorundadır.
Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.
20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
Öyle bir yargılama yapmak yanlış fikirlere yönlendirebilir.
Resmi yapmak tam bir gün sürdü.
Zaman zaman daha akademik biriyle detaylı bir konuşma yapmak istiyorum.
Bu gemi okyanuslarda yolculuk yapmak için uygun değil.
Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
Tom her zaman tasarruf yapmak için ekonomi sınıfta uçuyor.
3. iş
Hala iş bulamadım.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
O iş dünyasında başarılı olmak için ne gerekliyse sahip.
Bu iş sırasında, sert surat yaparsan, müşteriler gelmez.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
Hala fazla iş tecrübesi yok.
Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.
Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
Daha fazla eğitimle, daha iyi bir iş bulurdu.
Bu pis ve yorucu bir iş.
Uluslararası satışlarımız büyümeye, Toyo Computer adını dünya çapında iş dünyasına getirmeye devam ediyor.
Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
Havaalanında yüzlerce taksi vardı,hepsi iş için çığırtkanlık yapıyorlardı.
İnsanlar bilgisayarı hem oyunlar, hem de iş için kullanırlar.
İşçiler iş krizinde mali yenilgi alıyorlar.