Turkish sentences from Tatoeba 11

 0    1,000 フィッシュ    aleksandra.eska
mp3をダウンロードする 印刷 遊びます 自分をチェック
 
質問 答え
Children play with toys.
学び始める
Çocuklar oyuncakları ile oynarlar.
Choose a dress you like.
学び始める
Hoşlandığın bir elbise seç.
Choose the one you like.
学び始める
Sevdiğin birini seç.
Chris didn't have a car.
学び始める
Chris'in bir arabası yoktu.
Clay accepted the offer.
学び始める
Clay teklifi kabul etti.
Close your eyes, please.
学び始める
Gözlerini kapa lütfen.
Come and see me tonight.
学び始める
Bu gece beni görmeye gel.
Come as soon as you can.
学び始める
Gelebildiğin kadar kısa zamanda gel.
Come on, answer quickly.
学び始める
Haydi, çabuk cevap ver.
Congress refused to act.
学び始める
Kongre eylemi reddetti.
Correct me if I'm wrong.
学び始める
Hatalıysam beni düzelt.
Could I borrow a pencil?
学び始める
Bir kurşun kalem ödünç alabilir miyim?
Could I use your pencil?
学び始める
Kurşun kalemini kullanabilir miyim?
Cut the pie into slices.
学び始める
Tartı dilimle.
Days are getting longer.
学び始める
Günler uzuyor.
Debbie! Can you hear me?
学び始める
Debbie! Beni duyabiliyor musun?
Did he support her idea?
学び始める
O onun fikrini destekledi mi?
Did I hurt his feelings?
学び始める
Onun duygularını incittim mi?
Did they hear correctly?
学び始める
Doğru duydular mı?
Did you clean your room?
学び始める
Odanızı temizlediniz mi?
Did you come here alone?
学び始める
Buraya yalnız geldin mi?
Did you enjoy your trip?
学び始める
Gezinizden hoşlandınız mı?
Did you grade the tests?
学び始める
Testleri derecelendirdin mi?
Did you push the button?
学び始める
Butona bastın mı?
Did you study yesterday?
学び始める
Dün çalıştın mı?
Did you wash your hands?
学び始める
Ellerinizi yıkadınız mı?
Did you write this book?
学び始める
Bu kitabı yazdın mı?
Dinner is on me tonight.
学び始める
Bu gece akşam yemeği benden.
Do they love each other?
学び始める
Onlar birbirlerini seviyorlar mı?
Do you accept this card?
学び始める
Bu kartı kabul eder misiniz?
Do you accept Visa card?
学び始める
Kredi kartı kabul ediyor musunuz?
Do you feel like eating?
学び始める
Canın yemek istiyor mu?
Do you get enough sleep?
学び始める
Yeterince uyuyor musun?
Do you have a timetable?
学び始める
Bir takviminiz var mı?
Do you have any sisters?
学び始める
Herhangi bir kız kardeşin var mı?
Do you have any tattoos?
学び始める
Hiç dövmen var mı
Do you have cough drops?
学び始める
Öksürük damlan var mı?
Do you have enough food?
学び始める
Yeterli yiyeceğin var mı?
Do you have enough time?
学び始める
Yeterli zamanın var mı?
Do you know his brother?
学び始める
Onun erkek kardeşini biliyor musunuz?
Do you know how to swim?
学び始める
Nasıl yüzeceğini biliyor musun?
Do you know what I mean?
学び始める
Ne demek istediğimi biliyor musunuz?
Do you know who did it?
学び始める
Onu kimin yaptığını biliyor musun?
Do you like this blouse?
学び始める
Bu bulüzü sever misiniz?
Do you like to be alone?
学び始める
Yalnız olmayı sever misin?
Do you live in Sasayama?
学び始める
Sasayama'da mı yaşıyorsun?
Do you live in the city?
学び始める
Şehirde mi yaşıyorsunuz?
Do you talk to your dog?
学び始める
Köpeğinle konuşur musun?
Do you think he is dead?
学び始める
Onun ölü olduğunu mu düşünüyorsun?
Do you think I'm pretty?
学び始める
Hoş olduğumu düşünüyor musunuz?
Do you think I'm pretty?
学び始める
Sizce ben hoş muyum?
Do you think I'm stupid?
学び始める
Benim aptal olduğumu düşünüyor musunuz?
Do you think I'm stupid?
学び始める
Sizce ben aptal mıyım?
Do you want to sit down?
学び始める
Oturmak istiyor musunuz?
Do you watch television?
学び始める
Televizyon izler misiniz?
Does he have many books?
学び始める
Onun çok sayıda kitapları var mı?
Does Tony run every day?
学び始める
Tony her gün koşar mı?
Don't add too much salt.
学び始める
Çok fazla tuz katmayın.
Don't come into my room.
学び始める
Odama gelme.
Don't eat between meals.
学び始める
Öğünler arası yemek yeme.
Don't forget to call me.
学び始める
Beni aramayı unutma.
Don't forget your stuff.
学び始める
Eşyalarını unutma.
Don't give up the fight.
学び始める
Mücadeleden vazgeçme.
Don't go out after dark.
学び始める
Karanlıktan sonra dışarı çıkma.
Don't let go of my hand.
学び始める
Elimi bırakma.
Don't look into the box.
学び始める
Kutuya bakma.
Don't play in this room.
学び始める
Bu odada oynama.
Don't put it on my desk.
学び始める
Onu masamın üzerine koymayın.
Don't put it on my desk.
学び始める
Onu masama koymayın.
Don't read in this room.
学び始める
Bu odada okuma.
Don't sit on that bench.
学び始める
O bankın üzerinde oturma.
Don't speak in Japanese.
学び始める
Japonca konuşma.
Don't swim in the river.
学び始める
Nehirde yüzme.
Don't take it out on me.
学び始める
Hırsını benden alma.
Don't take it seriously.
学び始める
Onu ciddiye almayın.
Don't take it seriously.
学び始める
Onu ciddiye alma.
Don't tell her about it.
学び始める
Ona bu konudan bahsetme.
Don't touch the flowers.
学び始める
Çiçeklere dokunma.
Don't walk on the grass.
学び始める
Çim üzerinde yürüme.
Don't waste your breath.
学び始める
Nefesinizi boşa harcamayın.
Don't you know his name?
学び始める
Onun adını bilmiyor musunuz?
Don't you like baseball?
学び始める
Beyzbol sevmez misin?
Eat as much as you like.
学び始める
İstediğin kadar çok ye.
Either Tom or I must go.
学び始める
Ya Tom yada ben gitmeliyim.
English is third period.
学び始める
İngilizce üçüncü dönem.
Everybody calls him Mac.
学び始める
Herkes ona Mac der.
Everybody laughed at me.
学び始める
Herkes bana güldü.
Everyone calls him Jeff.
学び始める
Herkes ona Jeff der.
Everything here is mine.
学び始める
Buradaki herşey benim.
Fashions change quickly.
学び始める
Moda çabucak değişir.
Fill the tires with air.
学び始める
Lastiklei havayla doldur.
Football is an old game.
学び始める
Futbol eski bir oyundur.
Fresh food is wonderful.
学び始める
Taze gıda harika.
Get me a ticket, please.
学び始める
Bana bir bilet al, lütfen.
Give me a cup of coffee.
学び始める
Bana bir fincan kahve ver.
Give me a drink, please.
学び始める
Lütfen bana bir içecek verin.
Give me a glass of milk.
学び始める
Bana bir bardak süt ver.
Give me a second chance.
学び始める
Bana ikinci bir şans ver.
Give me another example.
学び始める
Bana bir örnek daha ver.
Give me something to do.
学び始める
Bana yapacak bir şey verin.
Give us a ride downtown.
学び始める
Bizi şehir merkezine götür.
Glass is made from sand.
学び始める
Cam kumdan yapılır.
Goodbyes are always sad.
学び始める
Vedalar her zaman üzücüdür.
Goro is good at English.
学び始める
Goro İngilizcede iyidir.
Great minds think alike.
学び始める
Büyük akıllar benzer düşünürler.
Great weather, isn't it?
学び始める
Hava harika, değil mi?
Hanako called his bluff.
学び始める
Hanako onun blöfünü gördü.
Did anyone ask for me?
学び始める
Beni soran oldu mu?
Has Lucy telephoned yet?
学び始める
Lucy henüz telefon etti mi?
Hasn't Kate arrived yet?
学び始める
Kate henüz varmadı mı.
Have I kept you waiting?
学び始める
Seni beklettim mi?
Have you been to London?
学び始める
Londra'da bulundun mu?
Have you been waited on?
学び始める
Size hizmet edildi mi?
Have you called her yet?
学び始める
Henüz onu aradın mı?
Have you heard from her?
学び始める
Ondan haber aldın mı?
Have you met each other?
学び始める
Birbirinizle tanıştınız mı?
Have you met her before?
学び始める
Onunla daha önce tanıştınız mı?
Haven't you decided yet?
学び始める
Henüz karar vermedin mi?
He abandoned his family.
学び始める
O, ailesini terk etti.
He abuses his authority.
学び始める
O yetkisini kötüye kullanıyor.
He added up the figures.
学び始める
O, rakamları topladı.
He answered incorrectly.
学び始める
O yanlış cevap verdi.
He arrived in a big car.
学び始める
O, büyük bir arabada geldi.
He asked for more money.
学び始める
O daha fazla para istedi.
He asked for some money.
学び始める
O biraz para istedi.
He asked me to help him.
学び始める
O ona yardım etmemi rica etti.
He asked us to help him.
学び始める
O, ona yardım etmemizi rica etti.
He ate all of the apple.
学び始める
O, elmaların hepsini yedi.
He began to feel afraid.
学び始める
O korkmuş hissetmeye başladı.
He behaved like a child.
学び始める
O bir çocuk gibi davrandı.
He betrayed his country.
学び始める
O, memleketine ihanet etti.
He bought her a sweater.
学び始める
O ona bir kazak aldı.
He bought us nice books.
学び始める
O bize güzel kitaplar satın aldı.
He bowed to his teacher.
学び始める
O, başıyla öğretmenini selamladı.
He burned himself badly.
学び始める
O kendini kötü bir şekilde yaktı.
He called a taxi for me.
学び始める
O benim için bir taksi çağırdı.
He called her bad names.
学び始める
Onu kötü isimlerle isimlendirdi.
He came back after dark.
学び始める
O, karanlıktan sonra geri döndü.
He came here to help me.
学び始める
Bana yardım etmek için buraya geldi.
He came out of the room.
学び始める
O odadan çıktı.
He can read pretty well.
学び始める
O, oldukça iyi okuyabilir.
He can read well enough.
学び始める
O yeterince iyi okuyabilir.
He can swim like a fish.
学び始める
O bir balık gibi yüzebilir.
He can swim on his back.
学び始める
O, sırt üstü yüzebilir.
He can't know the truth.
学び始める
O, gerçeği bilemez.
He catches colds easily.
学び始める
O kolayca soğuk algınlığına yakalanır.
He couldn't get the job.
学び始める
O, işi alamadı.
He decided on a red car.
学び始める
O kırmızı bir arabada karar kıldı.
He decided to go abroad.
学び始める
O, yurt dışına gitmeye karar verdi.
He decided to go abroad.
学び始める
O, yurtdışına gitmeye karar verdi.
He decided to marry her.
学び始める
O onunla evlenmeye karar verdi.
He declined my proposal.
学び始める
O benim önerimi reddetti.
He did not get up early.
学び始める
O erken kalkmadı.
He did not sleep a wink.
学び始める
O, gözünü kırpmadı.
He did not speak at all.
学び始める
O, hiç konuşmadı.
He didn't used to drink.
学び始める
O içmezdi.
He died by the roadside.
学び始める
O, yol kenarında öldü.
He died of that disease.
学び始める
O, o hastalıktan öldü.
He died two hours later.
学び始める
İki saat sonra öldü.
He does not like tennis.
学び始める
O, tenisten hoşlanmaz.
He doesn't look his age.
学び始める
O yaşında görünmüyor.
He doesn't need to work.
学び始める
O, çalışmak zorunda değildir.
He drinks too much beer.
学び始める
O çok fazla bira içer.
He dropped in to see us.
学び始める
O bizi görmek için uğradı.
He drowned in the river.
学び始める
O nehirde boğuldu.
He enjoyed those visits.
学び始める
O, o ziyaretlerden zevk aldı.
He faced toward the sea.
学び始める
O, yüzünü denize doğru döndü.
He finally got his wish.
学び始める
O, nihayet isteğini gerçekleştirdi.
He found me a good seat.
学び始める
O bana iyi bir koltuk buldu.
He found out the secret.
学び始める
O sırrı öğrendi.
He gave the child a toy.
学び始める
O, çocuğa bir oyuncak verdi.
He gets mad very easily.
学び始める
O çok kolay kızar.
He goes there every day.
学び始める
O, her gün oraya gider.
He got a bad reputation.
学び始める
Onun kötü bir ünü var.
He got across the river.
学び始める
O, nehri geçti.
He got lost in the city.
学び始める
O şehirde kayboldu.
He got lost in the park.
学び始める
O, parkta kayboldu.
He got through his work.
学び始める
O işini başardı.
He got tired of reading.
学び始める
O okumaktan bıktı.
He got used to the work.
学び始める
O, işe alıştı.
He had his tooth pulled.
学び始める
O dişini çektirdi.
He had to carry the bag.
学び始める
O çantayı taşımak zorunda kaldı.
He has a lot of hobbies.
学び始める
Onun bir sürü hobileri vardır.
He has a sense of humor.
学び始める
Onun bir mizah anlayışı vardır.
He has already gone out.
学び始める
O zaten dışarı gitti.
He has already said yes.
学び始める
O zaten Evet dedi.
He has an ear for music.
学び始める
Onun müzik kulağı var.
He has been to Hokkaido.
学び始める
O Hokkaido'da bulundu.
He bought a new car.
学び始める
O yeni bir araba satın aldı.
He has gone to Hokkaido.
学び始める
O, Hokkaido'ya gitti.
He has no eye for women.
学び始める
Onun kadınlarda gözü yok.
He has to speak English.
学び始める
O İngilizce konuşmak zorunda.
He hoped to be a sailor.
学び始める
O bir denizci olmayı umuyordu.
He introduced me to Sue.
学び始める
O beni Sue'ya tanıttı.
He invited me to dinner.
学び始める
O beni akşam yemeğine davet etti.
He is a baseball player.
学び始める
O bir beyzbol oyuncusudur.
He is a bit of a coward.
学び始める
O biraz korkak.
He is a famous composer.
学び始める
O ünlü bir bestecidir.
He is a friendly person.
学び始める
O dost bir kişidir.
He is a great scientist.
学び始める
O, büyük bir bilim adamıdır.
He is a highly paid man.
学び始める
O yüksek ücretli bir adamdır.
He is a lover of sports.
学び始める
O bir spor aşığı.
He is a man of his word.
学び始める
O, sözünün adamıdır.
He is a medical student.
学び始める
O bir tıp öğrencisidir.
He is accused of murder.
学び始める
O cinayetle suçlanıyor.
He is afraid of the dog.
学び始める
O, köpekten korkuyor.
He is as poor as can be.
学び始める
O olabildiğince fakirdir.
He is as strong as ever.
学び始める
O, her zamanki kadar güçlü.
He is at home in France.
学び始める
O, Fransa'daki evindedir.
He's always busy.
学び始める
O her zaman meşgul.
He is doing a super job.
学び始める
O, süper bir iş yapıyor.
He is drawing a picture.
学び始める
O bir resim çiziyor.
He is eager to go there.
学び始める
O, oraya gitmek için istekli.
He is fluent in Chinese.
学び始める
O Çincede akıcıdır.
He is full of new ideas.
学び始める
O, yeni fikirlerle dolu.
He is going to help you.
学び始める
O size yardımcı olacak.
He is hard to deal with.
学び始める
Onunla ilgilenmesi zordur.
He is hard up for money.
学び始める
Onun para için eli darda.
He is just killing time.
学び始める
O sadece zaman öldürüyor.
He is known to everyone.
学び始める
O herkese tanıdıktır.
He is looking for a job.
学び始める
O bir iş arıyor.
He is loyal to his boss.
学び始める
O, patronuna sadıktır.
He is lying on the sofa.
学び始める
O, kanepede uzanıyor.
He is no friend of mine.
学び始める
O benim arkadaşım değil.
He is no relation to me.
学び始める
O benimle akraba değil.
He is no stranger to me.
学び始める
O bana hiç yabancı değil.
He is not a good person.
学び始める
O, iyi bir insan değil.
He is not from Hokkaido.
学び始める
O, Hokkaido'lu değildir.
He is not honest at all.
学び始める
O hiç dürüst değil.
He is not like he seems.
学び始める
O göründüğü gibi değil.
He is not what he seems.
学び始める
O, göründüğü gibi değil.
He is out of the office.
学び始める
O, ofisin dışında.
He is putting on weight.
学び始める
O, kilo alıyor.
He is rather optimistic.
学び始める
O oldukça iyimserdir.
He is respected by them.
学び始める
Onlar tarafından ona saygı duyulur.
He is short, but strong.
学び始める
O kısa, ama güçlüdür.
He is smelling the soup.
学び始める
O çorbayı kokluyor.
He is used to hard work.
学び始める
O, zor işe alışkındır.
He is used to traveling.
学び始める
O, seyahat yapmaya alışkındır.
He isn't at home, is he?
学び始める
O evde değil, değil mi?
He isn't coming, either.
学び始める
O da gelmiyor.
He keeps his room clean.
学び始める
O, odasını temiz tutar.
He left ten minutes ago.
学び始める
O, on dakika önce gitti.
He likes anything sweet.
学び始める
O, tatlı olan herhangi bir şeyden hoşlanır.
He likes green the best.
学び始める
O en çok yeşili seviyor.
He likes playing soccer.
学び始める
O, futbol oynamayı sever.
He lives here all alone.
学び始める
O burada yapayalnız yaşıyor.
He lives in a port town.
学び始める
O, bir liman kasabasında yaşamaktadır.
He lives on this street.
学び始める
O bu sokakta yaşamaktadır.
He looked like a doctor.
学び始める
O bir doktora benziyordu.
He looked me in the eye.
学び始める
O benim gözlerime baktı.
He looked up at the sky.
学び始める
O, gökyüzüne baktı.
He loves no one but her.
学び始める
O, ondan başka kimseyi sevmez.
He made a box yesterday.
学び始める
O dün bir kutu yaptı.
He made a joke about it.
学び始める
O, o konuda bir şaka yaptı.
He made her a bookshelf.
学び始める
O ona bir kitaplık yaptı.
He made his son a chair.
学び始める
O, oğluna bir sandalye yaptı.
He mailed a letter home.
学び始める
O eve bir mektup gönderdi.
He married a stewardess.
学び始める
O, bir hostesle evlendi.
He met a nice young man.
学び始める
O, kibar genç bir adamla tanıştı.
He must be nearly forty.
学び始める
O, yaklaşık kırk olmalı.
He named his dog Popeye.
学び始める
O, köpeğine Popeye adını verdi.
He neglected his duties.
学び始める
O görevlerini ihmal etti.
He never drinks alcohol.
学び始める
O asla alkol içmez.
He never keeps his word.
学び始める
O asla sözünü tutmaz.
He no longer lives here.
学び始める
O, artık burada yaşamıyor.
He objected to our plan.
学び始める
O, planımıza itiraz etti.
He only had 100 dollars.
学び始める
Onun sadece 100 doları vardı.
He ordered a cup of tea.
学び始める
O bir bardak çay ısmarladı.
He plugged in the radio.
学び始める
O, radyonun fişini taktı.
He promised not to tell.
学び始める
O anlatmamak için söz verdi.
He put air in his tires.
学び始める
Onun lastiklerine hava bastı.
He put the luggage down.
学び始める
O bagajı indirdi.
He reached for the book.
学び始める
O, kitaba uzandı.
He resembles his mother.
学び始める
O, annesine benzer.
He runs a lot of hotels.
学び始める
O, bir sürü otel işletir.
He sat up late at night.
学び始める
O, gece geç saatlere kadar oturdu.
He saved a lot of money.
学び始める
O, çok para biriktirdi.
He saved me from danger.
学び始める
O beni tehlikeden kurtardı.
He saw a light far away.
学び始める
O, uzakta bir ışık gördü.
He seems to be friendly.
学び始める
O cana yakın görünüyor.
He seems to be rich now.
学び始める
O, şimdi zengin gibi görünüyor.
He seems unable to swim.
学び始める
O yüzemiyor gibi görünüyor.
He sent me a brief note.
学び始める
O, bana kısa bir not gönderdi.
He showed what he meant.
学び始める
O ne demek istediğini gösterdi.
He sometimes watches TV.
学び始める
O bazen tv izler.
He speaks Japanese well.
学び始める
O Japoncayı iyi konuşur.
He speaks ten languages.
学び始める
O on dil konuşuyor.
He spoke of party unity.
学び始める
O, parti birliği hakkında konuştu.
He stuck to his promise.
学び始める
O sözüne sadık kaldı.
He told me a long story.
学び始める
O bana uzun bir hikaye anlattı.
He told me not to smoke.
学び始める
O bana sigara içmememi söyledi.
He took her by the hand.
学び始める
O onu eliyle götürdü.
He took off his glasses.
学び始める
O, gözlüğünü çıkardı.
He traveled on business.
学び始める
O, iş için seyahate gitti.
He turned down my offer.
学び始める
O, önerimi reddetti.
He used to get up early.
学び始める
O erken kalkardı.
He visited Italy before.
学び始める
O, daha önce İtalya'yı ziyaret etti.
He wanted to destroy it.
学び始める
O onu yok etmek istedi.
He wants a book to read.
学び始める
O, okumak için bir kitap istiyor.
He was a big, heavy man.
学び始める
O büyük, ağır bir adamdı.
He was a great musician.
学び始める
O, büyük bir müzisyendi.
He was a Roman Catholic.
学び始める
O bir Romalı Katolik idi.
He was a tall, thin man.
学び始める
O uzun boylu, zayıf bir adamdı.
He was a trusted friend.
学び始める
O güvenilir bir arkadaştı.
He was accused of theft.
学び始める
O hırsızlıkla suçlandı.
He was born in Nagasaki.
学び始める
O Nagasaki'de doğdu.
He was covered with mud.
学び始める
O çamurla kaplıydı.
He was dressed in black.
学び始める
O, siyah giymişti.
He was elected chairman.
学び始める
O, başkan seçildi.
He was guilty of murder.
学び始める
O cinayetten suçluydu.
He was happy for a time.
学び始める
O, bir süre mutluydu.
He was interested in me.
学び始める
Bana meraklıydı.
He was interested in me.
学び始める
O benimle ilgilendi.
He was killed instantly.
学び始める
O derhal öldürüldü.
He was knee deep in mud.
学び始める
O, dizine kadar çamurun içindeydi.
He was made to go there.
学び始める
O, oraya gönderildi.
He was seized with fear.
学び始める
O, korku yüzünden ele geçirilmiştir.
He was sent into combat.
学び始める
O, savaşa gönderildi.
He was supposed to come.
学び始める
Onun gelmesi gerekiyordu.
He was tried for murder.
学び始める
O, cinayet için yargılandı.
He was very old and ill.
学び始める
O çok yaşlı ve hastaydı.
He watches TV every day.
学び始める
O her gün televizyon izler.
He went away in a hurry.
学び始める
O, aceleyle gitti.
He went out in the rain.
学び始める
O yağmurda dışarı gitti.
She left the room.
学び始める
O, odadan çıktı.
He went there in person.
学び始める
O oraya bizzat gitti.
He whistled for his dog.
学び始める
O köpeği için ıslık çaldı.
He will visit his uncle.
学び始める
O, amcasını ziyaret edecek.
He witnessed the murder.
学び始める
O cinayete tanıklık etti.
He works for his living.
学び始める
O, yaşamı için çalışıyor.
He wrote to his parents.
学び始める
O, ebeveynlerine yazdı.
He zipped up his jacket.
学び始める
O, ceketinin fermuarını kapadı.
He'll be a good husband.
学び始める
O, iyi bir koca olacaktır.
He'll be back home soon.
学び始める
O, yakında eve dönecek.
He'll go, too, won't he?
学び始める
O da gidecek, değil mi?
He'll lend you his book.
学び始める
O, sana kitabını ödünç verecek.
He's a citizen of China.
学び始める
O bir Çin vatandaşıdır.
He's dying to see Seiko.
学び始める
O Seiko'yu görmek için ölüyor.
He's going to get fired.
学び始める
O kovulacak.
He's mumbling something.
学び始める
O birşey mırıldanıyor.
He's my younger brother.
学び始める
O benim küçük erkek kardeşimdir.
He's really into soccer.
学び始める
O, futbolu çok seviyor.
Health means everything.
学び始める
Sağlık her şey demektir.
Her story can't be true.
学び始める
Onun hikayesi doğru olamaz.
Here's my email address.
学び始める
İşte benim email adresim.
Here's my return ticket.
学び始める
İşte benim dönüş biletim.
His advice is of no use.
学び始める
Onun tavsiyesi faydasız.
His aunt has three cats.
学び始める
Halasının üç kedisi vardır.
Her daughter is a nurse.
学び始める
Onun kızı bir hemşiredir.
His jokes made us laugh.
学び始める
Esprileriyle bizi güldürdü.
His parents ran a hotel.
学び始める
Anne ve babası bir otel çalıştırıyor.
His story made us laugh.
学び始める
Onun hikayesi bizi güldürdü.
Hold it with both hands.
学び始める
Onu her İki elinizle tutun.
Hoover opposed the plan.
学び始める
Hoover, plana karşı çıktı.
How about next Saturday?
学び始める
Önümüzdeki Cumartesiye ne dersiniz?
How about taking a rest?
学び始める
Dinlenmeye ne dersin?
How about taking a walk?
学び始める
Yürüyüş yapmaya ne dersin?
How's it coming?
学び始める
Nasıl gidiyor?
How can I get to heaven?
学び始める
Cennete nasıl gidebilirim?
How did things turn out?
学び始める
İşler nasıl sonuçlandı?
How do I get to Gate 33?
学び始める
Gate 33'e nasıl giderim?
How do I report a theft?
学び始める
Bir hırsızlığı nasıl rapor ederim?
How do you go to school?
学び始める
Okula nasıl gidersin?
How do you go to school?
学び始める
Okula nasıl gidiyorsun?
How far is it from here?
学び始める
O, buradan ne kadar uzaklıktadır?
How late can I check in?
学び始める
Ne kadar geç giriş yapabilirim?
How long is that bridge?
学び始める
Köprünün uzunluğu ne kadar?
How long is this bridge?
学び始める
Bu köprünün uzunluğu ne kadar?
How long is this pencil?
学び始める
Bu kalem ne kadar uzundur?
How much is the express?
学び始める
Ekspress ne kadar?
How much is this camera?
学び始める
Bu kamera kaç para?
How old is the universe?
学び始める
Evren kaç yaşında?
How soon do you need it?
学び始める
Ne kadar kısa sürede ona ihtiyacın var?
Hurry up! We'll be late.
学び始める
Çabuk! Biz geç kalacağız.
I always keep a promise.
学び始める
Her zaman bir sözümü tutarım.
I always walk to school.
学び始める
Okula her zaman yürürüm.
I am as happy as can be.
学び始める
Olabildiği kadar mutluyum.
I am disgusted with him.
学び始める
Ondan tiskiniyorum.
I am disgusted with you.
学び始める
Senden iğreniyorum.
I am 18 years old.
学び始める
Ben on sekiz yaşındayım.
I am immune to smallpox.
学び始める
Çiçek hastalığına bağışıklığım var.
I am not good at sports.
学び始める
Sporlarda iyi değilim.
I am reading a book now.
学び始める
Şimdi bir kitap okuyorum.
I am reading a magazine.
学び始める
Ben bir dergi okuyorum.
I am really into soccer.
学び始める
Futbolla gerçekten ilgiliyim.
I am studying very hard.
学び始める
Çok sıkı çalışıyorum.
I am the fastest runner.
学び始める
Ben en hızlı koşucuyum.
I am to meet him at six.
学び始める
Saat altıda onunla buluşacağım.
I am to meet him at ten.
学び始める
Saat onda onunla buluşacağım.
I am too tired to climb.
学び始める
Tırmanamayacak kadar çok yorgunum.
I answered the question.
学び始める
Soruya cevap ver.
I appreciate good music.
学び始める
İyi müziği taktir ederim.
I appreciated your help.
学び始める
Ben senin yardımını takdir ettim.
I arrived here just now.
学び始める
Az önce buraya geldim.
I asked him for a favor.
学び始める
Ondan bir iyilik istedim.
I asked him point-blank.
学び始める
Doğrudan ona sordum.
I asked him to make tea.
学び始める
Ona çay yapmasını rica ettim.
I asked Mike to help me.
学び始める
Mike'ın bana yardım etmesini rica ettim.
I asked Tony a question.
学び始める
Ben Tony'ye bir soru sordum.
I asked where she lived.
学び始める
Onun nerede yaşadığını sordum.
I believe it to be true.
学び始める
Onun doğru olduğuna inanıyorum.
I bought him a magazine.
学び始める
Ona bir dergi satın aldım.
I bought this yesterday.
学び始める
Bunu dün aldım.
I call her up every day.
学び始める
Ben onu her gün ararım.
I call the computer Tim.
学び始める
Ben bilgisayara Tim diyorum.
I can ride a horse, too.
学び始める
Ben de bir ata binebilirim.
I can't believe my eyes.
学び始める
Gözlerime inanamıyorum.
I can't find my glasses.
学び始める
Gözlüklüğümü bulamıyorum.
I can't give up smoking.
学び始める
Sigarayı bırakamıyorum.
I can't help doing that.
学び始める
Onu yapmamak elimde değildir.
I can't keep doing this.
学び始める
Ben bunu yapmaya devam edemem.
I can't pay for the car.
学び始める
Araba için ödeme yapamam.
I can't stand the noise.
学び始める
Gürültüye katlanamıyorum.
I can't stand this cold.
学び始める
Ben bu soğuğa dayanamam.
I can't stand this heat.
学び始める
Bu ısıya dayanamıyorum.
I can't stand this pain.
学び始める
Bu ağrıya dayanamıyorum.
I can't stay long today.
学び始める
Bugün uzun kalamam.
I can't use a fork well.
学び始める
Çatalı iyi kullanamam.
I can't wait any longer.
学び始める
Artık bekleyemem.
I caught him by the arm.
学び始める
Ben onu kolundan yakaladım.
I could hardly hear him.
学び始める
Neredeyse onu duyamıyordum.
I could hardly hear him.
学び始める
Onu güçlükle duyabiliyordum.
I couldn't get to sleep.
学び始める
Ben uyuyamadım.
I didn't hear Tom leave.
学び始める
Tom'un gittiğini duymadım.
I didn't make it myself.
学び始める
Onu kendim yapmadım.
I didn't see either boy.
学び始める
Her iki çocuğu da görmedim.
I didn't see either boy.
学び始める
Çocuklardan her hangi birini görmedim.
I didn't see either boy.
学び始める
Çocuklardan hiç birini görmedim.
I do not need money now.
学び始める
Benim şimdi paraya ihtiyacım yok.
I do not play the piano.
学び始める
Piyano çalmam.
I don't see your point.
学び始める
Seni anlamıyorum.
I do not want any money.
学び始める
Hiç para istemiyorum.
I don't care for coffee.
学び始める
Kahve istemiyorum.
I don't care for sports.
学び始める
Sporlardan hoşlanmam.
I don't drink much wine.
学び始める
Fazla şarap içmem.
I don't eat apple cores.
学び始める
Elma çekirdeği yemem.
I don't have any change.
学び始める
Herhangi bir değişikliğim yok.
I don't have enough RAM.
学び始める
Yeterli RAM'im yok.
I don't have much money.
学び始める
Çok param yok.
I don't know any French.
学び始める
Hiç Fransızca bilmiyorum.
I don't know either boy.
学び始める
Her iki çocuğu da tanımıyorum.
I don't know her at all.
学び始める
Onu hiç tanımam.
I don't know him at all.
学び始める
Onu hiç tanımıyorum.
I don't know what it is.
学び始める
Onun ne olduğunu bilmiyorum.
I don't like either hat.
学び始める
Şapkaların hiç birinden hoşlanmıyorum.
I don't like her manner.
学び始める
Onun hareket tarzını sevmiyorum.
I don't like it, either.
学び始める
Ben de ondan hoşlanmıyorum.
I don't like sad movies.
学び始める
Üzücü filmleri sevmiyorum.
I don't like the coffee.
学び始める
Kahve sevmiyorum.
I don't see much of him.
学び始める
Onu fazla görmem.
I don't trust his story.
学び始める
Ben onun hikayesine inanmıyorum.
I no longer want that.
学び始める
Artık onu istemiyorum.
I don't want to give up.
学び始める
Ben vazgeçmek istemiyorum.
I doubt if he is honest.
学び始める
Onun dürüst olup olmadığından şüphe ediyorum.
I doubt if he will come.
学び始める
Onun gelip gelmeyeceğinden şüpheliyim.
I drank beer last night.
学び始める
Dün gece bira içtim.
I enjoy taking pictures.
学び始める
Ben fotoğraf çekmekten hoşlanıyorum.
I expect a lot from him.
学び始める
Ondan çok şey bekliyorum.
I expect him to help me.
学び始める
Onun bana yardım etmesini bekliyorum.
I feel like throwing up.
学び始める
Kusacak gibi hissediyorum.
I feel relaxed with him.
学び始める
Onunla rahatlamış hissediyorum.
I fell in love with her.
学び始める
Ona aşık oldum.
I felt for the poor dog.
学び始める
Zavallı köpeğe acıdım.
I felt like I would die.
学び始める
Ben ölecek gibi hissettim.
I found my bicycle gone.
学び始める
Bisikletimi kaybolmuş buldum.
I found the book boring.
学び始める
Kitabı sıkıcı buldum.
I found the glass empty.
学び始める
Bardağı boş buldum.
I gave him a gold watch.
学び始める
Ona bir altın saat verdim
I go to school at seven.
学び始める
Yedide okula giderim.
I go to school with him.
学び始める
Onunla birlikte okula giderim.
I go to Tokyo every day.
学び始める
Her gün Tokyo'ya giderim.
I got a letter from her.
学び始める
Ondan bir mektup aldım.
I got her a wrist watch.
学び始める
Ona bir kol saati aldım.
I got in touch with him.
学び始める
Ben onunla temas kurdum.
I got on the wrong line.
学び始める
Yanlış hatta bindim.
I got tickets yesterday.
学び始める
Biletleri dün aldım.
I got up early as usual.
学び始める
Ben her zamanki gibi erken kalktım.
I had a dream about him.
学び始める
Ben onun hakkında bir rüya gördüm.
I had a dream about him.
学び始める
Onun hakkında bir hayalim vardı.
I had a happy childhood.
学び始める
Benim mutlu bir çocukluğum vardı.
I had a very high fever.
学び始める
Çok yüksek ateşim vardı.
I had breakfast at 7:30.
学び始める
7: 30'da Kahvaltı ettim.
I had her sweep my room.
学び始める
Ona odamı süpürttüm.
I had my bicycle stolen.
学び始める
Ben bisikletimi çaldırdım.
I had my T-shirt washed.
学び始める
Tişörtümü yıkattım.
I had no visitors today.
学び始める
Bugün hiç ziyaretçim yoktu.
I had no work yesterday.
学び始める
Dün işim yoktu.
I had the door repaired.
学び始める
Kapıyı tamir ettirdim.
I had to go there alone.
学び始める
Oraya tek başıma gitmek zorunda kaldım.
I had to hurry the work.
学び始める
İşi hızlandırmak zorunda kaldım.
I handed her her gloves.
学び始める
Eldivenlerini ona uzattım.
I hate my mother-in-law.
学び始める
Kaynanamdan nefret ediyorum.
I hate my mother-in-law.
学び始める
Kayınvalidemden nefret ediyorum.
I bathe every day.
学び始める
Her gün banyo yaparım.
I have a lot of pencils.
学び始める
Bir sürü kalemim var.
I have a stiff shoulder.
学び始める
Kaslı bir omuzum var.
I have a very old stamp.
学び始める
Çok eski bir pulum var.
I have an ear infection.
学び始める
Bir kulak enfeksiyonum var.
I have an older brother.
学び始める
Bir abim var.
I have become forgetful.
学び始める
Ben unutkan oldum.
I have been busy lately.
学び始める
Son zamanlarda meşgulüm.
I have few friends here.
学び始める
Burada birkaç arkadaşım var.
I have just eaten lunch.
学び始める
Az önce öğle yemeği yedim.
I have no ear for music.
学び始める
Müzik kulağım yok.
I have no money on me.
学び始める
Yanımda para yok.
I have nothing to write.
学び始める
Yazacak bir şeyim yok.
I have often been there.
学び始める
Sık sık orada bulundum.
I have to clean my room.
学び始める
Odamı temizlemek zorundayım.
I have to iron my shirt.
学び始める
Gömleğimi ütülemek zorundayım.
I have to take medicine.
学び始める
İlaç almak zorundayım.
I hear you're very rich.
学び始める
Çok zengin olduğunu duyuyorum.
I heard a call for help.
学び始める
Bir yardım çağrısı duydum.
I heard a strange sound.
学び始める
Garip bir ses duydum.
I heard her sing a song.
学び始める
Onun bir şarkı söylediğini duydum.
I heard it on the radio.
学び始める
Onu radyoda duydum.
I heard someone whistle.
学び始める
Birinin ıslık çaldığını duydum.
I hope to hear from you.
学び始める
Sizden haber almayı umuyorum.
I hope to see you again.
学び始める
Sizi tekrar görmeyi umuyorum.
I hope we stay in touch.
学び始める
Temas halinde kalacağımızı umuyorum.
I hope you are all well.
学び始める
Umarım hepiniz iyisinizdir.
I joined the study tour.
学び始める
Araştırma turuna katıldım.
I just want you to come.
学び始める
Ben sadece gelmeni istiyorum.
I know a little Spanish.
学び始める
Biraz İspanyolca biliyorum.
I know him only by name.
学び始める
Onu sadece adıyla biliyorum.
I know myself very well.
学び始める
Kendimi çok iyi tanıyorum.
I know nothing about it.
学び始める
Onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
I know nothing but this.
学び始める
Bundan başka bir şey bilmiyorum.
I know some of the boys.
学び始める
Çocuklardan bazılarını tanıyoruz.
I know that he was busy.
学び始める
Onun meşgul olduğunu biliyorum.
I know what his name is.
学び始める
Onun adının ne olduğunu biliyorum.
I lent my pencil to him.
学び始める
Ona benim kalemimi ödünç verdim.
I like coffee very much.
学び始める
Kahveyi çok severim.
I like grape jelly best.
学び始める
En çok üzüm jölesinden hoşlanırım.
I like my coffee strong.
学び始める
Ben kahvemi koyu severim.
I like my job very much.
学び始める
İşimi çok seviyorum.
I like playing baseball.
学び始める
Beyzbol oynamayı severim.
I like skiing very much.
学び始める
Kaymayı çok severim.
I like studying English.
学び始める
İngilizce çalışmayı seviyorum.
I like studying history.
学び始める
Tarih çalışmayı severim.
I like tennis very much.
学び始める
Ben tenisi çok severim.
I like the way you look.
学び始める
Bakma şeklini seviyorum.
I like the way you sing.
学び始める
Şarkı söyleme şeklini seviyorum.
I like the way you talk.
学び始める
Ben konuşma şeklini seviyorum.
I like the way you walk.
学び始める
Yürüme şeklini beğeniyorum.
I like to draw pictures.
学び始める
Fotoğraf çekmek istiyorum.
I like to study English.
学び始める
İngilizce eğitimi yapmak istiyorum.
I like walking at night.
学び始める
Gece yürümeyi severim.
I looked at the picture.
学び始める
Resme baktım.
I looked out the window.
学び始める
Ben pencereden dışarı baktım.
I loosened my shoelaces.
学び始める
Ben benim ayakkabı bağlarını gevşettim.
I made Ann my secretary.
学び始める
Ann'i sekreterim yaptım.
I made friends with her.
学び始める
Ben onunla arkadaş oldum.
I made her my secretary.
学び始める
Onu benim sekreterim yaptım.
I made this food myself.
学び始める
Bu yemeği ben kendim yaptım.
I made up for lost time.
学び始める
Kaybolan zamanı telafi ettim.
I met her at the church.
学び始める
Ona kilisede rastladım.
I met her on the street.
学び始める
Onunla sokakta karşılaştım.
I met him several times.
学び始める
Onunla birkaç kez karşılaştım.
I met him the other day.
学び始める
Geçen gün ona rastladım.
I missed my usual train.
学び始める
Her zamanki trenimi kaçırdım.
I missed the 7:00 train.
学び始める
7: 00 Trenini kaçırdım.
I missed the last train.
学び始める
Son treni kaçırdım.
I must apologize to Ann.
学び始める
Ann'e özür dilemeliyim.
I must leave here today.
学び始める
Ben bugün buradan gitmeliyim.
I named the kitten Tama.
学び始める
Kedi yavrusuna Tama adını verdim.
I nearly made a mistake.
学び始める
Neredeyse bir hata yaptım.
I need an extra blanket.
学び始める
Ekstra bir battaniyeye ihtiyacım var.
I need some good advice.
学び始める
Biraz iyi tavsiyeye ihtiyacım var.
I need your cooperation.
学び始める
Senin işbirliğine ihtiyacım var.
I often have bad dreams.
学び始める
Sık sık kötü rüyalar görürüm.
I only know him by name.
学び始める
Onu sadece ismen tanıyorum.
I ordered new furniture.
学び始める
Ben yeni mobilya ısmarladım.
I owe him 1,000 dollars.
学び始める
Ona 1000 dolar borçluyum.
I owe my success to him.
学び始める
Başarımı ona borçluyum.
I owe my success to you.
学び始める
Benim başarımı size borçluyum.
I paid cash for the car.
学び始める
Araba için nakit ödedim.
I paid him five dollars.
学び始める
Ona beş dolar ödedim.
I paid him four dollars.
学び始める
Ona dört dolar ödedim.
I painted the gate blue.
学び始める
Kapıyı maviye boyadım.
I partly agree with you.
学び始める
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
I picked up some French.
学び始める
Biraz Fransızca öğrendim.
I plan to buy him a pen.
学び始める
Onu bir kalem satın almayı düşünüyorum.
I play soccer every day.
学び始める
Her gün futbol oynarım.
I play tennis every day.
学び始める
Ben her gün tenis oynarım.
I play volleyball a lot.
学び始める
Ben çok voleybol oynarım.
I prefer coke to coffee.
学び始める
Kolayı kahveye tercih ederim.
I prefer mutton to beef.
学び始める
Koyunu sığıra tercih ederim.
I prefer spring to fall.
学び始める
İlkbaharı sonbahara tercih ederim.
I really enjoyed myself.
学び始める
Gerçekten eğlendim.
I really like city life.
学び始める
Ben gerçekten şehir hayatını severim.
I recommend it strongly.
学び始める
Bunu şiddetle tavsiye ediyorum.
I refrain from drinking.
学び始める
İçmekten kaçınırım.
I regret having said so.
学び始める
Öyle söylediğime pişmanım.
I saw him come this way.
学び始める
Onun bu yoldan geldiğini gördüm.
I saw him looking at me.
学び始める
Onun bana baktığını gördüm.
I saw him play baseball.
学び始める
Onun beyzbol oynadığını gördüm.
I saw him sawing a tree.
学び始める
Onun bir ağacı kestiğini gördüm.
I saw tears in her eyes.
学び始める
Onun gözlerinin içinde gözyaşları gördüm.
I saw that he was right.
学び始める
Onun haklı olduğunu anladım.
I scarcely slept a wink.
学び始める
Neredeyse gözümü bile kırpmadım.
I shook hands with Jane.
学び始める
Jane ile tokalaştım.
I shouldn't be laughing.
学び始める
Gülüyor olmamalıyım.
I slept aboard the ship.
学び始める
Ben gemide uyudum.
I slept well last night.
学び始める
Dün gece iyi uyudum.
I sometimes cook dinner.
学び始める
Bazen akşam yemeği pişiririm.
I studied before supper.
学び始める
Akşam yemeğinden önce çalıştım.
I studied it thoroughly.
学び始める
Onu iyice çalıştı.
I suppose you're hungry.
学び始める
Sanırım açsın.
I take back what I said.
学び始める
Dediğimi geri alıyorum.
I think he will succeed.
学び始める
Onun başarılı olacağını düşünüyorum.
I think I can handle it.
学び始める
Onunla başa çıkabileceğimi düşünüyorum.
I think I have a cavity.
学び始める
Ben bir çürüğüm olduğunu düşünüyorum.
I think I'm going crazy.
学び始める
Sanırım çıldırıyorum.
I think it will be fine.
学び始める
Ben, havanın iyi olacağını düşünüyorum.
I think you should swim.
学び始める
Sanırım yüzmelisin.
I thought he might come.
学び始める
Onun gelebileceğini düşündüm.
I thought he would come.
学び始める
Onun geleceğini düşündüm.
I told him the big news.
学び始める
Büyük haberi ona söyledim.
I took a picture of her.
学び始める
Ben onun bir resmini çektim.
I took your word for it.
学び始める
Bunun için sözünüzü aldım.
I tried again and again.
学び始める
Tekrar tekrar denedim.
I tried writing a novel.
学び始める
Bir roman yazmaya çalıştım.
I usually do the dishes.
学び始める
Genellikle bulaşıkları yıkarım.
I usually get up at six.
学び始める
Ben genellikle altıda kalkarım.
I want a piece of candy.
学び始める
Bir parça şeker istiyorum.
I want him to read this.
学び始める
Onun bunu okumasını istiyorum.
I want to be a magician.
学び始める
Bir sihirbaz olmak istiyorum.
I want to charter a bus.
学び始める
Bir otobüs kiralamak istiyorum.
I want to eat something.
学び始める
Bir şeyler yemek istiyorum.
I want to get rid of it.
学び始める
Ondan kurtulmak istiyorum.
I want to go for a swim.
学び始める
Yüzmeye gitmek istiyorum.
I want to go to America.
学び始める
Amerika'ya gitmek istiyorum.
I want to go to college.
学び始める
Üniversiteye gitmek istiyorum.
I want to go to Seattle.
学び始める
Seattle'a gitmek istiyorum.
I want to read the book.
学び始める
Kitap okumak istiyorum.
I want to see the movie.
学び始める
Filmi görmek istiyorum.
I want to see you again.
学び始める
Seni tekrar görmek istiyorum.
I want to sing the song.
学び始める
Şarkı söylemek istiyorum.
I want to study English.
学び始める
İngilizce okumak istiyorum.
I want to study history.
学び始める
Tarih eğitimi yapmak istiyorum.
I was calling my friend.
学び始める
Arkadaşıma telefon ediyordum.
I was caught in traffic.
学び始める
Trafikte yakalandım.
I was here all the time.
学び始める
Her zaman buradaydım.
I was hired by my uncle.
学び始める
Amcam tarafından işe alındım.
I was invited to dinner.
学び始める
Akşam yemeğine davet edildim.
I was laughed at by him.
学び始める
Onun tarafından gülündüm.
I was lost in the crowd.
学び始める
Kalabalıkta kayboldum.
I was not a good mother.
学び始める
Ben iyi bir anne değildim.
I was not studying then.
学び始める
O zaman eğitim görmüyordum.
I was really very happy.
学び始める
Gerçekten çok mutluydum.
I was too sick to stand.
学び始める
Ayakta duramayacak kadar çok hastaydım.
I wasn't busy last week.
学び始める
Ben geçen hafta meşgul değildim.
I wasn't busy yesterday.
学び始める
Ben dün meşgul değildim.
I watch TV now and then.
学び始める
Ara sıra TV izlerim.
I watched TV last night.
学び始める
Dün gece TV izledim.
I went down by elevator.
学び始める
Ben asansörle aşağı indim.
I went there many times.
学び始める
Oraya defalarca gittim.
I went to Kobe by train.
学び始める
Kobe'ye trenle gittim.
I will be here tomorrow.
学び始める
Yarın ben burada olacağım.
I will dry your T-shirt.
学び始める
Tişörtünü kurutacağım.
I will join a golf club.
学び始める
Bir golf kulübüne katılacağım.
I will love you forever.
学び始める
Seni sonsuza kadar seveceğim.
I will make some coffee.
学び始める
Kahve yapacağım.
I wish he were here now.
学び始める
Keşke o şimdi burada olsa.
I wish I could help you.
学び始める
Keşke sana yardım edebilsem.
I wish to see my father.
学び始める
Babamı görmek istiyorum.
I wish we had more time.
学び始める
Keşke biraz daha zamanımız olsa.
I wonder why he is late.
学び始める
Onun neden geç kaldığını merak ediyorum.
I would like to eat now.
学び始める
Şimdi yemek istiyorum.
I wouldn't mind a drink.
学び始める
İçki istemem.
I wrote a letter to Jim.
学び始める
Jim'e bir mektup yazdım.
I'd better be on my way.
学び始める
Yoluma gitsem iyi olur.
I'd better not eat that.
学び始める
Onu yemesem iyi olur.
I'd do anything for you.
学び始める
Ben sizin için bir şey yapacaktım.
I'd like three of these.
学び始める
Ben bunlardan üçünü istiyorum.
I'd like to pay in cash.
学び始める
Nakit olarak ödemek istiyorum.
I'd like to play tennis.
学び始める
Tenis oynamak istiyorum.
I want to try this.
学び始める
Bunu denemek istiyorum.
I'd like you to help me.
学び始める
Bana yardım etmenizi istiyorum.
I'd love to be your age.
学び始める
Senin yaşında olmak istiyorum.
I'd rather not meet him.
学び始める
Onunla tanışmayı tercih etmiyorum.
I'd rather stay at home.
学び始める
Evde kalmayı tercih ederim.
I'd rather stay than go.
学び始める
Kalmayı gitmeye tercih ederim.
I'll act on your advice.
学び始める
Tavsiyeniz üzerine hareket edeceğim.
I'll attend the meeting.
学び始める
Toplantıya katılacağım.
I'll be absent tomorrow.
学び始める
Yarın mevcut olmayacağım.
I'll be absent tomorrow.
学び始める
Yarın devamsız olacağım.
I'll be back in an hour.
学び始める
Bir saat içinde geri döneceğim.
I'll be back right away.
学び始める
Hemen geri döneceğim.
I'll call you back soon.
学び始める
Yakında seni tekrar arayacağım.
I'll come to your place.
学び始める
Senin yerine geleceğim.
I'll leave it up to you.
学び始める
Onu size bırakacağım.
I'll lend you this book.
学び始める
Ben bu kitabı size ödünç vereceğim.
I'll let you know later.
学び始める
Ben daha sonra sana bildireceğim.
I'll look forward to it.
学び始める
Onu sabırsızlıkla bekleyeceğim.
I'll never let you down.
学び始める
Seni asla hayal kırıklığına uğratmayacağım.
I'll see you next month.
学び始める
Önümüzdeki ay görüşürüz.
I'll take this umbrella.
学び始める
Bu şemsiyeyi alacağım.
I'll tell you the truth.
学び始める
Sana gerçeği anlatacağım.
I'll treat you to sushi.
学び始める
Size suşi ısmarlayacağım.
I'll visit him tomorrow.
学び始める
Onu yarın ziyâret edeceğim.
I'll visit you tomorrow.
学び始める
Sen yarın ziyaret edeceğim.
I'm a government worker.
学び始める
Ben bir devlet işçisiyim.
I'm afraid for his life.
学び始める
Onun hayatı için korkuyorum.
I'm afraid it will rain.
学び始める
Maalesef yağmur yağacak.
I'm always under stress.
学び始める
Her zaman stres altındayım.
I'm as hungry as a bear.
学び始める
Ben ayı kadar açım.
I'm as strong as before.
学び始める
Ben eskisi kadar güçlüyüm.
I'm chilled to the bone.
学び始める
İliklerime kadar üşüdüm.
I'm worried about Tom.
学び始める
Tom hakkında endişeliyim.
I'm done with my chores.
学び始める
Ev işlerini bitirdim.
I'm faithful to my wife.
学び始める
Ben karıma sadığım.
I'm fed up with English.
学び始める
İngilizceden usandım.
I'm fine. How about you?
学び始める
Ben iyiyim. Ya sen?
I'm glad you could come.
学び始める
Senin gelebildiğine sevindim.
Glad you like it.
学び始める
Ondan hoşlandığına memnun oldum.
I'm just looking around.
学び始める
Etrafıma bakınıyorum.
I'm kind of tired today.
学び始める
Bugün biraz yorgunum.
I'm looking for a house.
学び始める
Bir ev arıyorum.
I'm not absolutely sure.
学び始める
Kesinlikle emin değilim.
I'm no longer afraid.
学び始める
Artık korkmuyorum.
I'm on the eighth floor.
学び始める
Ben sekizinci kattayım.
It's nice meeting you.
学び始める
Seninle tanıştığıma memnun oldum.
I'm proud of my brother.
学び始める
Erkek kardeşimle gurur duyuyorum.
I'm seeing them tonight.
学び始める
Bu gece onlarla görüşeceğim.
I'm sick of her excuses.
学び始める
Onun mazeretlerinden bıktım.
I'm so hungry, I ate it.
学び始める
Çok açım, onu yedim.
I'm so proud of my boys.
学び始める
Benim erkek çocuklarımla gurur duyuyorum.
I'm sorry I was so rude.
学び始める
Öyle kaba olduğum için özür dilerim.
I'm sorry to bother you.
学び始める
Seni rahatsız ettiğim için üzgünüm.
I'm sure of his success.
学び始める
Ben onun başarısından eminim.
I'm sure you'll like it.
学び始める
Ondan hoşlanacağından eminim.
I'm too sleepy to drive.
学び始める
Araba süremeyecek kadar çok uykuluyum.
I'm very busy this week.
学び始める
Ben bu hafta çok yoğunum.
I'm very short of money.
学び始める
Çok parasızım.
I'm waiting for the bus.
学び始める
Otobüs bekliyorum.
I'm willing to help him.
学び始める
Ona yardım etmeye istekliyim.
I've been on sick leave.
学び始める
Hastalık iznindeyim.
I've been there already.
学び始める
Daha önce orada bulundum.
I've got too much to do.
学び始める
Yapacak çok işim var.
I've had coffee already.
学び始める
Zaten kahve içmiştim.
I've heard all about it.
学び始める
Onun hakkında her şeyi duydum.
I've quit drinking beer.
学び始める
Birayı bırakıyorum.
I'm off beer.
学び始める
Bira içmeyi bıraktım.
Invite whoever you like.
学び始める
Kimi istersen davet et.
Is eating raw eggs safe?
学び始める
Çiğ yumurta yemek güvenli midir?
Is everything O.K. here?
学び始める
Burada her şey yolunda mı?
Is he a friend of yours?
学び始める
O senin bir arkadaşın mıdır?
Is her father a teacher?
学び始める
Onun babası bir öğretmen mi?
Is it about ten o'clock?
学び始める
Saat yaklaşık on mudur.
Is it safe to stay here?
学び始める
Burada kalmak güvenli midir?
Is my explanation clear?
学び始める
Benim açıklamam açık mıdır?
Is she any better today?
学び始める
O bugün daha iyi mi?
Is that a picture of me?
学び始める
O benim bir resmim mi?
Is that black bag yours?
学び始める
O siyah çanta senin mi?
Is the fish still alive?
学び始める
Balık hala canlı mı?
Is the school work hard?
学び始める
Okul çalışması zor mu?
Is there any fresh news?
学び始める
Hiç yeni haber var mı?
Is this a tax-free shop?
学び始める
Bu vergisiz bir satış mağazası mı?
Is this camera for sale?
学び始める
Bu kamera satılık mı?
Is this your book, Mike?
学び始める
Bu senin kitabın mı, Mike?
Is this your son, Betty?
学び始める
Bu senin oğlun mu, Betty?
It begins at six-thirty.
学び始める
O, altı-otuz'da başlar.
It can be done in a day.
学び始める
O, bir günde yapılabilir.
It happened by accident.
学び始める
O, kazara oldu.
It has become very cold.
学び始める
Çok soğuk oldu.
It has become very warm.
学び始める
Çok sıcak oldu.
It is almost 12 o'clock.
学び始める
Saat yaklaşık 12:00.
It is dark in that room.
学び始める
O odada hava karanlık.
It is just five o'clock.
学び始める
Saat tam beş.
It is likely to be fine.
学び始める
O, muhtemelen iyi olacak.
It is our turn to laugh.
学び始める
Gülme sırası bizde.
It is pretty cold today.
学び始める
Bugün oldukça soğuk.
It is soft to the touch.
学び始める
O yumuşaklık hissi veriyor.
It is sold by the pound.
学び始める
O paundla satılır.
It is time to go to bed.
学び始める
Yatma zamanı.
It is very hot at night.
学び始める
Gece çok sıcaktır.
It kept snowing all day.
学び始める
Bütün gün kar yağışı devam etti.
It may freeze next week.
学び始める
Gelecek hafta dondurabilir.
It may rain around noon.
学び始める
Öğle civarında yağmur yağabilir.
It may rain at any time.
学び始める
Heran yağmur yağabilir.
It must be hard for you.
学び始める
Senin için zor olmalı.
It needs to be repaired.
学び始める
O tamir edilmeli.
It was a dangerous time.
学び始める
O, tehlikeli bir zamandı.
It was a small incident.
学び始める
O küçük bir kazaydı.
It was an exciting game.
学び始める
O heyecan verici bir oyun.
Yesterday was cloudy.
学び始める
Dün hava bulutluydu.
It was dark in the room.
学び始める
Oda karanlıktı.
It was her that told me.
学び始める
Bana söyleyen oydu.
It was her turn at last.
学び始める
Sonunda onun sırasıydı.
It was quiet all around.
学び始める
Heryer sessizdi.
It will be hot tomorrow.
学び始める
Yarın sıcak olacak.
It will get warmer soon.
学び始める
Yakında hava daha sıcak olacak.
Today is a good day.
学び始める
Bugün güzel bir gün.
It's a pain in the neck.
学び始める
O, boyunda bir ağrı.
It's all going to be OK.
学び始める
Herşey iyi olacak.
It's all right with him.
学び始める
Onunla işler yolunda.
It's all the same to me.
学び始める
Hepsi bana uyar.
It's all the same to me.
学び始める
Bana göre hepsi aynı.
It's almost six o'clock.
学び始める
Saat neredeyse altı.
It's already cleared up.
学び始める
O zaten açıklığa kavuşturulmuştur.
It's awfully cold today.
学び始める
Hava bugün son derece soğuk.
It's been hot and humid.
学び始める
Hava sıcak ve nemli.
It's entirely up to you.
学び始める
O tamamen sana kalmış.
It's hard to please him.
学び始める
Onu memnun etmek zor.
It's just another story.
学び始める
O tamamen başka bir hikaye.
It's just what I wanted.
学び始める
O tam benim istediğim.
It's nearly six o'clock.
学び始める
Saat yaklaşık olarak altıdır.
It's no concern of mine.
学び始める
O, beni ilgilendiren bir şey değil.
It's not worth the pain.
学び始める
Zahmete deymez.
It's obvious he's wrong.
学び始める
Onun hatalı olduğu açıktır.
It's safer to stay here.
学び始める
Burada kalmak daha güvenlidir.
It's Tom I want to meet.
学び始める
Görüşmek istediğim Tom'dur.
It's up to you to do it.
学び始める
Onu yapmak sana kalmış.
It's very hot, isn't it?
学び始める
Çok sıcak değil mi?
It's worth a try, right?
学び始める
Denemeye değer, doğrumu?
It's your turn to drive.
学び始める
Sürme sırası senin.
Jack doesn't drive fast.
学び始める
Jack hızlı araba sürmez.
Jack doesn't drive fast.
学び始める
Jack hızlı sürmez.
Jackson was a rough man.
学び始める
Jackson, kaba bir adamdı.
Japan has to import oil.
学び始める
Japonya petrol ithal ediyor.
Japan is a rich country.
学び始める
Japonya, zengin bir ülkedir.
Jean and Kate are twins.
学び始める
Jean ve Kate ikizler.
Jean and Kate are twins.
学び始める
Jean and Kate ikizler.
Jefferson remained calm.
学び始める
Jefferson sakin kaldı.
Jill is engaged to Jack.
学び始める
Jill Jack'le nişanlıdır.
Jim runs as fast as Ron.
学び始める
Jim Ron kadar hızlı koşar.
Jim will not come today.
学び始める
Jim bugün gelmeyecek.
John became a policeman.
学び始める
John bir polis oldu.
John hit me on the head.
学び始める
John bana kafamdan vurdu.
John is an American boy.
学び始める
John Amerikalı bir çocuk.
John kept the door open.
学び始める
John kapıyı açık bıraktı.
John listened carefully.
学び始める
John dikkatle dinledi.
Just look in the mirror.
学び始める
Sadece aynaya bak.
Keep a close eye on him.
学び始める
Onu yakından gözle.
Keep an eye on the bags.
学び始める
Çantaya göz kulak olun.
Keep away from the fire.
学び始める
Ateşten uzak durun.
Keep it in a cool place.
学び始める
Onu serin bir yerde tut.
Kelly eats like a horse.
学び始める
Kelly bir at gibi yer.
Kelly will appear on TV.
学び始める
Kelly TV'da çıkacak.
Ken is an eager student.
学び始める
Ken hevesli bir öğrenci.
Ken is good at swimming.
学び始める
Ken yüzmede iyidir.
Ken is older than Seiko.
学び始める
Ken Seiko'dan daha yaşlı.
Ken is quite an athlete.
学び始める
Ken oldukça iyi bir atlet.
Ken must be home by now.
学び始める
Ken şimdiye kadar evde olmalı.
Kennedy Airport, please.
学び始める
Kennedy Havaalanı, lütfen.
Kumi did not make a box.
学び始める
Kumi bir kutu yapmadı.
Kyoto is worth visiting.
学び始める
Kyoto ziyaret etmeye değer.
Let me have a cigarette.
学び始める
Ben bir sigara içeyim.
Let me have a try at it.
学び始める
Onu denememe izin verin.
Let me introduce myself.
学び始める
Kendimi tanıtmama izin verin.
Let me join in the game.
学び始める
Oyuna katılmama izin verin.
Let me know the details.
学び始める
Bana ayrıntıları bildirin.
Let me show you the way.
学び始める
Size yolu göstereyim.
Let's agree to disagree.
学び始める
Tartışmayı bırakalım ve birbirimizin fikirlerine tolere edelim.
Let's always be friends.
学び始める
Her zaman arkadaş olalım.
Let's ask if it is true.
学び始める
Onun doğru olup olmadığını soralım.
Let's drop by his house.
学び始める
Geçerken onun evine uğrayalım.
Let's make a phone call.
学び始める
Bir telefon görüşmesi yapalım.
Let's sing a happy song.
学び始める
Mutlu bir şarkı söyleyelim.
Let's stay here tonight.
学び始める
Bu gece burada kalalım.
Lincoln agreed to do so.
学び始める
Lincoln öyle yapmak için anlaştı.
Lincoln liked this plan.
学び始める
Lincoln bu planı sevdi.
Lincoln opposed slavery.
学び始める
Lincoln köleliğe karşı çıktı.
Lincoln's plan was good.
学び始める
Lincoln'un planı iyiydi.
London must be cold now.
学び始める
Londra şimdi soğuk olmalı.
Look at that big hammer.
学び始める
Şu büyük çekice bak.
Look at the setting sun.
学び始める
Batan güneşe bak.
Love can mend your life.
学び始める
Aşk, hayatınızı düzeltebilir.
Lovely sunset, isn't it?
学び始める
Güzel gün batımı, değil mi?
Luck turned in my favor.
学び始める
Şans benim lehine döndü.
Lucy is certain to come.
学び始める
Lucy kesin gelecek.
Make it a little bigger.
学び始める
Sesini biraz açın.
Manpower was no problem.
学び始める
İnsan gücü, hiç sorun değildi.
Many could not hear him.
学び始める
Çoğu onu duyamıyordu.
Many of the people died.
学び始める
İnsanların birçoğu öldü.
Mary can speak Japanese.
学び始める
Mary Japonca konuşabiliyor.
Mary can speak Japanese.
学び始める
Mary Japonca konuşabilir.
Mary has just come home.
学び始める
Mary daha yeni eve geldi.
Mary is Tom's secretary.
学び始める
Mary Tom'un sekreteridir.
Mary needs a dozen eggs.
学び始める
Mary'nin bir düzine yumurtaya ihtiyacı vardır.
Mary offered Tom a gift.
学び始める
Mary Tom'a bir hediye önerdi.
May I ask you something?
学び始める
Sana bir şey sorabilir miyim?
May I borrow your knife?
学び始める
Bıçağını ödünç alabilir miyim?
May I call you tomorrow?
学び始める
Yarın seni arayabilir miyim?
May I go out for a walk?
学び始める
Yürüyüş için dışarı çıkabilir miyim?
May I hang up your coat?
学び始める
Ceketini asabilir miyim?
May I have a cup of tea?
学び始める
Bir fincan çay alabilir miyim?
May I see the timetable?
学び始める
Tarifeyi görebilir miyim?
Can I see the wine list?
学び始める
Şarap listesini görebilir miyim?
May I see your passport?
学び始める
Pasaportunuzu görebilir miyim?
May I speak to Mr. Sato?
学び始める
Bay Sato için konuşabilir miyim?
May I take a rain check?
学び始める
Hakkımı daha sonra kullanabilir miyim?
May I take your picture?
学び始める
Resmini çekebilir miyim?
May I talk to Mr. Brown?
学び始める
Bay Brown ile konuşabilir miyim?
May I talk to Ms. Brown?
学び始める
Bayan Brown'la konuşabilir miyim?
May I talk to Ms. Brown?
学び始める
Bayan Brown ile konuşabilir miyim?
Mayuko denied the rumor.
学び始める
Mayuko söylentiyi yalanladı.
Meg colored the picture.
学び始める
Meg resmi boyadı.
Miss Young is very kind.
学び始める
Bayan Young çok nazik.
Molly has a big clock.
学び始める
Molly'nin büyük bir saati var.
Money is not everything.
学び始める
Para herşey değildir.
Most boys know his name.
学び始める
Birçok çocuklar onun adını bilir.
Most boys like baseball.
学び始める
Birçok çocuklar basketbolu sever.
My answer matches yours.
学び始める
Benim cevabım sizinkiyle uyuşuyor.
My arm is hurting badly.
学び始める
Kolum kötü ağrıyor.
My body itches all over.
学び始める
Vücudumun her yeri kaşınıyor.
My brother doesn't swim.
学び始める
Erkek kardeşim yüzmez.
My brother is very tall.
学び始める
Benim erkek kardeşim çok uzun.
My brother must be sick.
学び始める
Erkek kardeşim hasta olmalı.
My camera is waterproof.
学び始める
Benim fotoğraf makinem sugeçirmez.
My daughter is a tomboy.
学び始める
Kızkardeşim bir erkek gibidir.
My father is very tired.
学び始める
Babam çok yorgun.
My father likes his job.
学び始める
Babam işini seviyor.
My father seldom smokes.
学び始める
Babam nadiren sigara içer.
My friends aren't young.
学び始める
Arkadaşlarım genç değildir.
My friends call me Beth.
学び始める
Arkadaşlarım bana Beth diyorlar.
My friends call me Beth.
学び始める
Arkadaşlarım bana Beth derler.
My front tooth fell out.
学び始める
Benim ön dişim düştü.
My major is agriculture.
学び始める
Benim asıl branşım tarımdır.
My mother gets up early.
学び始める
Annem erken kalkar.
My mother isn't at home.
学び始める
Annem evde yok.
My mother made me a bag.
学び始める
Annem bana bir çanta yaptı.
My mother made me study.
学び始める
Annem beni çalıştırdı.
My mother must be angry.
学び始める
Annem kızgın olmalı.
My mother speaks slowly.
学び始める
Annem yavaş yavaş konuşur.
My plan is to buy a car.
学び始める
Benim planım bir araba satın almak.
My room has two windows.
学び始める
Odamın iki penceresi vardır.
My shoes need polishing.
学び始める
Ayakkabılarım cilalanmalı.
My shoulders feel stiff.
学び始める
Benim omuzlarım sert.
My sister has been sick.
学び始める
Kız kardeşim hasta.
My sister has long legs.
学び始める
Kız kardeşimin uzun bacakları var.
My stomach is grumbling.
学び始める
Midem gurluyor...
My strength is all gone.
学び始める
Benim gücümün hepsi gitti.
My uncle came to see me.
学び始める
Amcam beni görmek için geldi.
My uncle died of cancer.
学び始める
Amcam kanserden öldü.
My uncle gave me a book.
学び始める
Amcam bana bir kitap verdi.
My uncle made a fortune.
学び始める
Amcam bir servet yaptı.
My wife loves apple pie.
学び始める
Eşim elmalı tartı seviyor.
My wife works part time.
学び始める
Karım kısa süreli çalışıyor.
Nancy is afraid of dogs.
学び始める
Nancy, köpeklerden korkar.
Nara is a very old city.
学び始める
Nara, çok eski bir şehirdir.
Nara is as old as Kyoto.
学び始める
Nara Kyoto kadar eski.
Never press this button.
学び始める
Bu düğmeye asla basmayın.
Nixon became very angry.
学び始める
Nixon çok kızdı.
No one came except Mary.
学び始める
Mary hariç kimse gelmedi.
No one knows the answer.
学び始める
Hiç kimse cevabı bilmiyor.
No one knows the reason.
学び始める
Kimse sebebini bilmiyor.
No one ran ahead of him.
学び始める
Hiç kimse onun önünde koşmadı.
No one voted against it.
学び始める
Hiç kimse ona karşı oy kullanmadı.
No students were absent.
学び始める
Hiçbir öğrenci eksik değildi.
No, thank you. I'm full.
学び始める
Hayır, teşekkür ederim. Tokum.
Nobody came to help him.
学び始める
Ona yardım etmek için kimse gelmedi.
Nobody can ever help me.
学び始める
Kimse bana asla yardımcı olamaz.
Nobody likes a wise guy.
学び始める
Kimse bir bilge adamı sevmez.
Not every bird can sing.
学び始める
Her kuş ötemez.
Oil will float on water.
学び始める
Yağ suda yüzer.
Open the window, please.
学び始める
Pencereyi aç lütfen.
Our first class is math.
学び始める
Birinci dersimiz matematiktir.
Our flight was canceled.
学び始める
Uçuşumuz iptal edildi.
Our guests have arrived.
学び始める
Misafirlerimiz vardılar.
Our son died in the war.
学び始める
Oğlumuz savaşta öldü.
Paper is made from wood.
学び始める
Kağıt ağaçtan yapılır.
Pardon me for saying so.
学び始める
Öyle söylediğim için beni affet.
Paul offered a new plan.
学び始める
Paul, yeni bir plan sundu.
Playing baseball is fun.
学び始める
Beyzbol oynamak eğlencelidir.
Please answer the phone.
学び始める
Lütfen telefona cevap ver.
Please ask someone else.
学び始める
Lütfen başka birine sor.
Please bring me my bill.
学び始める
Lütfen bana fatura getirin.
Please bring the others.
学び始める
Lütfen diğerlerini getir.
Please buy a few apples.
学び始める
Lütfen birkaç elma satın alın.
Please buy me this book.
学び始める
Lütfen bana bu kitabı al.
Please call in a doctor.
学び始める
Lütfen bir doktor çağırın.
Please call me a doctor.
学び始める
Lütfen bana bir doktor çağır.
Please call me up later.
学び始める
Daha sonra beni arayın.
Please close the window.
学び始める
Lütfen pencereyi kapat.
Please come next Friday.
学び始める
Lütfen önümüzdeki Cuma gel.
Please come to my house.
学び始める
Lütfen evime gel.
Please contact me later.
学び始める
Lütfen daha sonra benimle irtibata geçiniz.
Please delete this file.
学び始める
Lütfen bu dosyayı silin.
Please give me a coffee.
学び始める
Lütfen bana bir kahve ver.
Please give me this pen.
学び始める
Lütfen bu kalemi bana ver.
Please insert your card.
学び始める
Lütfen kartını sok.
Please keep me informed.
学び始める
Beni haberdar edin.
Please keep this secret.
学び始める
Lütfen bu sırrı sakla.
Please leave right away.
学び始める
Lütfen hemen terkedin.
Please lend me this pen.
学び始める
Lütfen, kalemi bana ödünç verebilir misin?
Please lend me your car.
学び始める
Lütfen arabanı bana ödünç ver.
Please let go of my arm.
学び始める
Lütfen kolumu bırak.
Please listen carefully.
学び始める
Lütfen dikkatle dinleyin.
Please make me some tea.
学び始める
Lütfen bana biraz çay yapın.
Please make way for him.
学び始める
Lütfen ona yol verin.
Please pass me the salt.
学び始める
Lütfen tuzu bana uzat.
Please put on this gown.
学び始める
Lütfen bu geceliği giy.
Please say hello to her.
学び始める
Lütfen ona selam söyle.
Please say it once more.
学び始める
Lütfen onu bir kez daha söyleyin.
Please send me a letter.
学び始める
Lütfen bana bir mektup gönder.
Please show me your bag.
学び始める
Lütfen bana çantanızı gösterin.
Please teach me English.
学び始める
Lütfen bana İngilizce öğret.

コメントを投稿するにはログインする必要があります。