Turkish sentences from Tatoeba 15

 0    1,000 フィッシュ    aleksandra.eska
mp3をダウンロードする 印刷 遊びます 自分をチェック
 
質問 答え
What's your favorite pun?
学び始める
En sevdiğin kelime oyunu nedir?
What's your home address?
学び始める
Ev adresin nedir?
When are you coming back?
学び始める
Ne zaman geri dönüyorsun?
When are you coming home?
学び始める
Eve ne zaman geliyorsun.
When did he get to Kyoto?
学び始める
O, Kyoto'ya ne zaman gitti.
When did he go to Europe?
学び始める
O, Avrupaya ne zaman gitti?
When did she get married?
学び始める
O, ne zaman evlendi?
When did you get married?
学び始める
Ne zaman evlendin?
When did you get married?
学び始める
Ne zaman evlendiniz?
When does the show start?
学び始める
Gösteri ne zaman başlar?
When is he expected back?
学び始める
Ne zaman geri dönmesi bekleniliyor?
When is the intermission?
学び始める
Perde arası ne zaman?
When should I come again?
学び始める
Tekrar ne zaman gelmeliyim?
When should we check out?
学び始める
Ne zaman çıkış yapmalıyız.
When was this car washed?
学び始める
Bu araba ne zaman yıkandı?
When was your first love?
学び始める
İlk aşkın ne zamandı?
When will I get to Tokyo?
学び始める
Tokyo'ya ne zaman varacağım?
When will the show begin?
学び始める
Gösteri ne zaman başlayacak?
When will you leave here?
学び始める
Ne zaman buradan ayrılacaksın?
When will you next visit?
学び始める
Gelecek sefer ne zaman ziyaret edeceksiniz?
Where are all the others?
学び始める
Bütün diğerleri nerede?
Where are you headed for?
学び始める
Nereye yöneliyorsunuz?
Where can I buy a ticket?
学び始める
Nereden bir bilet alabilirim?
Where do I claim my bags?
学び始める
Bağajımı nerede alabilirim?
Where do you play tennis?
学び始める
Nerede tenis oynarsın?
Where does it leave from?
学び始める
O nereden kalkıyor.
Where is the coffee shop?
学び始める
Kahve dükkanı nerede?
Where is the post office?
学び始める
Postane nerededir?
Where is Tom's classroom?
学び始める
Tom'un sınıfı nerede?
Where would I find books?
学び始める
Kitapları nerede bulacaktım?
Where's the ticket booth?
学び始める
Bilet standı nerede?
Which cup will he choose?
学び始める
O hangi kupayı seçecek?
Which way did you choose?
学び始める
Hangi yolu seçtin?
Which way is the nearest?
学び始める
Hangi yol en yakın?
Who are you referring to?
学び始める
Sen kimden bahsediyorsun?
Who were you talking to?
学び始める
Kimle konuşuyordun?
Who were you talking to?
学び始める
Kiminle konuşuyordun?
Who attended the meeting?
学び始める
Toplantıya kimler katıldı?
Who designed that museum?
学び始める
O müzeyi kim tasarladı?
Who do you think you are?
学び始める
Kim olduğunu sanıyorsun?
Who first split the atom?
学び始める
Atomu ilk olarak kim parçaladı?
Who looks after this dog?
学び始める
Bu köpeğe kim bakıyor?
Who painted this picture?
学び始める
Bu resmi kim yaptı?
Who's your favorite poet?
学び始める
En sevdiğiniz şair kimdir?
Whose dictionary is this?
学び始める
Bu kimin sözlüğü?
Why are your ears so big?
学び始める
Niçin kulaklarınız o kadar büyük?
Why are your eyes so big?
学び始める
Neden gözleriniz bu kadar büyük?
Why did he come with her?
学び始める
O niçin onunla geldi?
Why did Tom quit his job?
学び始める
Tom işini niçin bıraktı?
Why did you buy a flower?
学び始める
Niçin bir çiçek aldınız?
Why did you get so angry?
学び始める
Niçin öyle sinirlendin?
Why did you open the box?
学び始める
Kutuyu niçin açtın?
Why do I have to do that?
学び始める
Niçin onu yapmak zorundayım.
Why do you study so hard?
学び始める
Niçin bu kadar sıkı çalışıyorsun?
Why don't we order pizza?
学び始める
Neden pizza sipariş etmiyoruz.
Why don't we take a taxi?
学び始める
Niçin bir taksiye binmiyoruz?
Why don't you just leave?
学び始める
Neden sadece gitmiyorsun?
Why don't you rest a bit?
学び始める
Niçin biraz dinlenmiyorsun?
Why is your mouth so big?
学び始める
Niçin ağzınız o kadar büyük?
Will it be fine tomorrow?
学び始める
Yarın hava güzel olacak mı?
Will ten thousand yen do?
学び始める
On bin yen yeterli mi?
Will you go out tomorrow?
学び始める
Yarın dışarı çıkacak mısın?
Will you please go there?
学び始める
Lütfen oraya gider misin?
Will you send it by mail?
学び始める
Onu postayla gönderir misin?
Will you tell us a story?
学び始める
Bize bir hikaye anlatır mısın?
Wine is made from grapes.
学び始める
Şarap üzümden yapılır.
Winter changed to spring.
学び始める
Kış bahara döndü.
Won't you have some cake?
学び始める
Biraz kek almaz mısınız?
Would you like it washed?
学び始める
Onun yıkanmasını ister misin?
Would you like some more?
学び始める
Biraz daha ister misiniz?
Yoko bought some of them.
学び始める
Yoko onlardan bazılarını satın aldı.
You are absolutely right.
学び始める
Kesinlikle haklısın.
You are everything to me.
学び始める
Sen bana göre her şeysin.
You are no longer a baby.
学び始める
Artık bir bebek değilsin.
You are not at all wrong.
学び始める
Asla hatalı değilsin.
You must do it at once.
学び始める
Onu derhal yapmalısın.
You aren't busy, are you?
学び始める
Meşgul değilsin, değil mi?
You came out of the room.
学び始める
Sen odadan çıktın.
You can ask him for help.
学び始める
Ondan yardım isteyebilirsin.
You can ask Tom for help.
学び始める
Tom'dan yardım isteyebilirsin.
You can come at any time.
学び始める
Herhangi bir zamanda gelebilirsin.
You can dance, can't you?
学び始める
Dans edebilirsin, değil mi?
You can do it if you try.
学び始める
Eğer denerseniz, yapabilirsiniz.
You can do it, can't you?
学び始める
Onu yapabilirsin, değil mi?
You can ski on that hill.
学び始める
O tepede kayak yapabilirsin.
You can take either road.
学び始める
Her iki yola da gidebilirsin.
You can watch television.
学び始める
Televizyon izleyebilirsiniz.
You can't lift the piano.
学び始める
Piyanoyu kaldıramazsın.
You can't study too hard.
学び始める
Çok fazla eğitim yapamazsın.
You didn't need to hurry.
学び始める
Acele etmene gerek yoktu.
You don't have any money.
学び始める
Hiç paran yok.
You don't have to eat it.
学び始める
Onu yemek zorunda değilsiniz.
You get what you pay for.
学び始める
Parayı veren düdüğü çalar.
You had to study English.
学び始める
İngilizce eğitimi yapmak zorundaydın.
You have a gum infection.
学び始める
Diş eti enfeksiyonun var.
You have a regular pulse.
学び始める
Düzenli bir nabzın var.
You have nothing to fear.
学び始める
Korkacak bir şeyin yok.
You have to come with me.
学び始める
Benimle gelmek zorundasın.
You have to get up early.
学び始める
Erken kalkmak zorundasın.
You look different today.
学び始める
Bugün farklı görünüyorsun.
You made a good decision.
学び始める
Sen iyi bir karar verdin.
You made a wise decision.
学び始める
Akıllıca bir karar verdin.
You managed it after all.
学び始める
Her şeye rağmen onu becerdin.
You may come if you like.
学び始める
İsterseniz gelebilirsiniz.
You may go if you choose.
学び始める
Eğer istiyorsan, gidebilirsin.
You must act more wisely.
学び始める
Daha akıllıca hareket etmelisin.
You must be here by five.
学び始める
Beşe kadar burada olmalısın.
You must clean your room.
学び始める
Odanı temizlemelisin.
You must clear the table.
学び始める
Tabloyu temizlemelisin.
You must endure the pain.
学び始める
Ağrıya katlanmalısın.
You must not stay in bed.
学び始める
Yatakta kalamazsın.
You need a change of air.
学び始める
Hava değişikliğine ihtiyacınız var.
You need to see a doctor.
学び始める
Bir doktorla görüşmelisin.
You need to stop smoking.
学び始める
Sigarayı bırakmalısın.
You never change, do you?
学び始める
Asla değişmezsin, değil mi
You should go to see him.
学び始める
Onu görmeye gitmelisin.
You should not trust him.
学び始める
Ona güvenmemelisin.
You should try to see it.
学び始める
Onu görmeye çalışmalısın.
You shouldn't go to work.
学び始める
İşe gitmemelisin.
You speak fluent English.
学び始める
Sen akıcı İngilizce konuşuyorsun.
You swim well, don't you?
学び始める
Sen iyi yüzersin, değil mi?
You were right after all.
学び始める
Beklenenin tersine sen haklıydın.
You were taken in by her.
学び始める
Onun tarafından aldatıldın.
You were very kind to us.
学び始める
Bize karşı çok naziktin.
You were wrong after all.
学び始める
Beklenenin tersine sen hatalıydın.
You look very good.
学び始める
Çok iyi görünüyorsun.
You're lying, aren't you?
学び始める
Yalan söylüyorsun, değil mi?
You're wasting your time.
学び始める
Zamanını boşa harcıyorsun.
You've arrived too early.
学び始める
Sen çok erken geldin.
You've been a great help.
学び始める
Muhteşem bir yardımcısın.
You've made me what I am.
学び始める
Beni bulunduğum duruma getiren sensin.
You've set a bad example.
学び始める
Sen kötü bir örnek oldun.
You've spilt your coffee.
学び始める
Kahvenizi döktünüz.
Your book is on the desk.
学び始める
Kitabın masanın üstünde.
Your shirt is inside out.
学び始める
Gömleğin ters yüz olmuş.
Your son has come of age.
学び始める
Oğlun reşit oldu.
Your tie has come undone.
学び始める
Kravatın çözülmedi.
Yours is not bad, either.
学び始める
Seninki de fena değil.
Yumi is happy, isn't she?
学び始める
Yumi mutlu, değil mi?
A bone stuck in my throat.
学び始める
Boğazımda bir kemik sıkıştı.
A burnt child dreads fire.
学び始める
Yanmış bir çocuk ateşten korkar.
A button came off my coat.
学び始める
Ceketimden bir düğme düştü.
A cold bath refreshed him.
学び始める
Soğuk bir banyo onu canlandırdı.
A crowd waited to see him.
学び始める
Bir kalabalık onu görmek için bekledi.
A decision had to be made.
学び始める
Bir karar verilmeli.
A dog can see in the dark.
学び始める
Bir köpek karanlıkta görebilir.
A few days later, he came.
学び始める
Birkaç gün sonra, o geldi.
A fork fell off the table.
学び始める
Masadan bir çatal düştü.
A gentle wind was blowing.
学び始める
Nazik bir rüzgar esiyordu.
A girl appeared before me.
学び始める
Benim önümde bir kız göründü.
A girl stood there crying.
学び始める
Bir kız orada ağlayarak duruyordu.
A gun might come in handy.
学び始める
Bir silah işe yarayabilir.
A is 5 times as long as B.
学び始める
A, B'nin 5 katı kadar uzundur.
A nail punctured the tire.
学び始める
Bir çivi lastiği patlatmış
A nice boy talked to Kate.
学び始める
Güzel bir çocuk Kate'le konuştu.
A penny for your thoughts.
学び始める
Düşünceleriniz için bir peni.
A policeman came up to me.
学び始める
Bir polis bana geldi.
A rat ran across the road.
学び始める
Bir sıçan yolu koşarak geçti.
A tear ran down her cheek.
学び始める
Bir göz yaşı onun yanağından aşağıya süzüldü.
A watched pot never boils.
学び始める
İzlenen demlik asla kaynamaz.
A wood floor is beautiful.
学び始める
Ahşap bir zemin güzeldir.
Add more salt to the soup.
学び始める
Çorbaya biraz daha tuz ekleyin.
Aim the gun at the target.
学び始める
Silahı hedefe doğrult.
Air is a mixture of gases.
学び始める
Hava gazların karışımıdır.
All men are created equal.
学び始める
Bütün insanlar eşit yaratılırlar.
All men have equal rights.
学び始める
Bütün insanların eşit hakları vardır.
All you can do is to wait.
学び始める
Yapabileceğiniz bütün şey beklemektir.
All's well that ends well.
学び始める
İyi biten herşey iyidir.
Almost all girls are kind.
学び始める
Neredeyse tüm kızlar nazik.
An accident just happened.
学び始める
Az önce bir kaza oldu.
Ann doesn't have a sister.
学び始める
Ann'in bir kız kardeşi yok.
Ann likes music very much.
学び始める
Ann müziği çok seviyor.
Ann likes music very much.
学び始める
Ann müzikten çok hoşlanır.
Ann swam across the river.
学び始める
Ann nehrin karşı tarafına yüzdü.
Any child can answer that.
学び始める
Herhangi bir çocuk ona cevap verebilir.
Any one of us could do it.
学び始める
Bizden herhangi biri onu yapabilirdi.
Anyway, you'll never know.
学び始める
Her neyse, asla bilmeyeceksin.
Aoi is a very good dancer.
学び始める
Aoi çok iyi bir dansçıdır.
Apples were on sale today.
学び始める
Elmalar bugün indirimli.
Are all these books yours?
学び始める
Bütün bu kitaplar senin mi?
Are they speaking English?
学び始める
Onlar İngilizce konuşuyorlar mı?
Are you a college student?
学び始める
Sen bir üniversite öğrencisi misin?
Are you free after school?
学び始める
Okuldan sonra boş musun?
Are you free this evening?
学び始める
Bu akşam boş musun?
Are you free this weekend?
学び始める
Bu hafta sonu boş musun?
Are you looking for a job?
学び始める
Bir iş arıyor musunuz?
Are you trying to kill me?
学び始める
Beni öldürmeye mi çalışıyorsunuz?
As for me, I am satisfied.
学び始める
Bana gelince, ben tatmin oldum.
Ask her what she has done.
学び始める
Ona ne yaptığını sor.
Ask the policeman the way.
学び始める
Polise yolu sor.
At first, it is difficult.
学び始める
Önce, zordur.
Be kind to little animals.
学び始める
Küçük hayvanlara karşı kibar ol.
Be polite to your parents.
学び始める
Ebeveynlerinize karşı nazik olun.
Be quiet and listen to me.
学び始める
Sakin ol ve beni dinle.
Be sure to drop me a line.
学び始める
Bana iki satır yazmayı ihmal etmeyin.
Beggars can't be choosers.
学び始める
Dilenciler seçici olamaz.
Bill called me last night.
学び始める
Bill dün gece beni aradı.
Bill is a baseball player.
学び始める
Bill bir beyzbol oyuncusu.
Bill made me a nice dress.
学び始める
Bill bana güzel bir elbise yaptı.
Birds fly south in winter.
学び始める
Kuşlar kışın güneye doğru uçarlar.
Black cloth absorbs light.
学び始める
Siyah kumaş ışık emer.
Bob stared me in the face.
学び始める
Bob yüzüme baktı.
Bob wasn't in on the plan.
学び始める
Bob plana katılmadı.
Boil my eggs hard, please.
学び始める
Yumurtamı katı kaynat lütfen.
Border fights were common.
学び始める
Sınır kavgaları yaygındı.
Both girls have blue eyes.
学び始める
Heriki kızın mavi gözleri var.
Both his parents are dead.
学び始める
Onun anne ve babası öldü.
Both of us are from Tampa.
学び始める
Her ikimiz de Tampa'lıyız.
Bourbon is made from corn.
学び始める
Burbon mısırdan yapılır.
Bravery is a great virtue.
学び始める
Kahramanlık büyük bir erdemdir.
Bread is baked in an oven.
学び始める
Ekmek bir fırında pişirilir.
Brian lives over the hill.
学び始める
Brian tepenin üzerinde yaşıyor.
Bring me a glass of water.
学び始める
Bana bir bardak su getir.
Bring me a piece of chalk.
学び始める
Bana bir parça tebeşir getir.
Bring me something to eat.
学び始める
Bana yiyecek bir şey getir.
Bring your children along.
学び始める
Çocuklarınızı yanınızda getirin.
Can I buy only the lenses?
学び始める
Ben sadece lensleri satın alabilir miyim?
Can I do anything for you?
学び始める
Sizin için bir şey yapabilir miyim?
Can I fix you a hot drink?
学び始める
Sana sıcak bir içecek hazırlayabilir miyim?
Can I get you another one?
学び始める
Size bir tane daha alabilir miyim?
Can I have some more milk?
学び始める
Ben biraz daha süt alabilir miyim?
Can I put this up for you?
学び始める
Sizin için bunu götürebilir miyim?
Can I take your order now?
学び始める
Siparişinizi şimdi alabilir miyim?
Can I use this dictionary?
学び始める
Bu sözlüğü kullanabilir miyim?
Can I use your dictionary?
学び始める
Ben senin sözlüğünü kullanabilir miyim?
Can I use your typewriter?
学び始める
Daktilonu kullanabilir miyim?
Can you add these numbers?
学び始める
Bu sayıları toplayabilir misin?
Can you cash these for me?
学び始める
Bunları benim için nakite çevirir misin?
Can you come to the party?
学び始める
Partiye gelebilir misin?
Can you finish it by noon?
学び始める
Öğleye kadar onu bitirebilir misin?
Can you guess what I have?
学び始める
Neye sahip olduğumu tahmin edebilir misin?
Can you help me lift this?
学び始める
Bunu kaldırmama yardım eder misin?
Can you mail these for me?
学び始める
Bunları benim için postalar mısın?
Can you make the deadline?
学び始める
Tarih koyar mısın?
Can you pay me in advance?
学び始める
Bana peşin ödeyebilir misiniz?
Can you put me up tonight?
学び始める
Bu akşam beni misafir eder misin?
Can you reach the ceiling?
学び始める
Tavana ulaşabilir misiniz?
Carol is studying Spanish.
学び始める
Carol İspanyolca çalışıyor.
Cats hate vacuum cleaners.
学び始める
Kediler vakum temizleyicilerden nefret ediyorlar.
Change trains at Shinjuku.
学び始める
Shinjuku'da trenleri değiştirin.
Charge this to my account.
学び始める
Bunu benim hesabıma yaz.
Charge this to my company.
学び始める
Bunu benim şirketin hesabına yaz.
Children play with blocks.
学び始める
Çocuklar bloklarla oynarlar.
Choose any dress you like.
学び始める
İstediğin herhangi bir elbiseyi seç.
Choose whichever you like.
学び始める
İstediğini seç.
Choose whichever you want.
学び始める
İstediğiniz hangi birisini seçin.
Chris can't work tomorrow.
学び始める
Chris yarın çalışamaz.
Come and have tea with me.
学び始める
Gel ve benimle birlikte çay iç.
Come and see me right now.
学び始める
Derhal gel ve beni gör.
Come at any time you like.
学び始める
İstediğin zaman gel.
Come at ten o'clock sharp.
学び始める
Saat tam onda gel.
Come on! Give me a chance.
学び始める
Haydi! Bana bir şans ver.
Come to my house at eight.
学び始める
Saat sekizde evime gel.
Coming here was a mistake.
学び始める
Buraya gelmek bir hataydı.
Communications broke down.
学び始める
İletişimler bozuldu.
Cookie is under the table.
学び始める
Bisküvi masanın altındadır.
Cookie was raised by Kate.
学び始める
Bebek Kate tarafından yetiştirildi.
Could you get me some tea?
学び始める
Bana biraz çay getirir misin?
Could you spell it please?
学び始める
Onu heceler misin, lütfen?
Could you tell me the way?
学び始める
Bana yolu söyleyebilir misiniz?
Cows are sacred to Hindus.
学び始める
İnekler Hindular için kutsaldır.
Cut the cake with a knife.
学び始める
Pastayı bir bıçakla kes.
Dan bought a new computer.
学び始める
Dan yeni bir bilgisayar satın aldı.
Dan came for Julie at six.
学び始める
Dan altıda Julie için geldi.
Dewey was suddenly a hero.
学び始める
Dewey birdenbire bir kahraman oldu.
Did he look like a doctor?
学び始める
O bir doktora benziyor muydu?
Did he tell you the truth?
学び始める
O, size gerçeği söyledi mi?
Did you do it by yourself?
学び始める
Onu kendin mi yaptın?
Did you go out last night?
学び始める
Dün gece dışarı çıktın mı?
Did you sleep well?
学び始める
İyi uyudun mu?
Did you learn it from him?
学び始める
Onu ondan öğrendin mi?
Did you notice any change?
学び始める
Herhangi bir değişiklik fark ettiniz mi?
Did you get my letter?
学び始める
Mektubumu aldın mı?
Did you rent an apartment?
学び始める
Bir daire kiraladın mı?
Did you see anybody there?
学び始める
Orada birini gördün mü?
Did you study by yourself?
学び始める
Eğitimi yalnız mı yaptınız?
Didn't you visit the park?
学び始める
Parkı ziyaret etmedin mi?
Dinner will be ready soon.
学び始める
Akşam yemeği yakında hazır olacak.
Dinosaurs are now extinct.
学び始める
Şimdi dinazorların nesli tükendi.
Do a better job next time.
学び始める
Gelecek sefer daha iyi bir iş çıkar.
Do I have to go right now?
学び始める
Hemen gitmek zorunda mıyım?
Do I have to write in ink?
学び始める
Mürekkeple yazmak zorunda mıyım?
Do it as soon as possible.
学び始める
Onu mümkün olduğunca kısa sürede yap.
Do what you think is best.
学び始める
En iyi olduğunu düşündüğünüz şeyi yapın.
Do you believe in fairies?
学び始める
Perilere inanıyor musunuz?
Do you deliver on Sundays?
学び始める
Pazar günleri teslimat yapıyor musunuz?
Do you have a better idea?
学び始める
Daha iyi bir fikrin var mı?
Do you have a larger size?
学び始める
Daha büyük bir bedeni var mı?
Do you have a lot of pens?
学び始める
Bir sürü kalemin var mı?
Do you have a lot of time?
学び始める
Çok zamanın var mı?
Do you have a reservation?
学び始める
Bir rezervasyonunuz var mı?
Do you have any allergies?
学び始める
Herhangi bir alerjiniz var mı?
Do you have any day tours?
学び始める
Hiç günlük turunuz var mı?
Do you have any questions?
学び始める
Sorunuz var mı?
Do you have any vacancies?
学び始める
Boş yeriniz var mı - Boş yeriniz var mı
Do you have enough energy?
学び始める
Yeterli enerjin var mı?
Do you have one-day tours?
学び始める
Bir günlük turlarınız var mı?
Do you have Time magazine?
学び始める
Time dergin var mı?
Do you have your passport?
学び始める
Pasaportunuz var mı?
Do you know what happened?
学び始める
Ne olduğunu biliyor musun?
Do you know what she said?
学び始める
Onun ne söylediğini biliyor musun?
Do you know where he went?
学び始める
Onun nereye gittiğini biliyor musun?
Do you know where we live?
学び始める
Nerede yaşadığımızı biliyor musun?
Do you like Japanese food?
学び始める
Japon yemeklerini sever misin?
Do you like San Francisco?
学び始める
San Francisco'yu sever misiniz?
Do you like tea or coffee?
学び始める
Çay mı yoksa kahve mi seversin.
Do you think I need to go?
学び始める
Gitmem gerektiğini düşünüyor musunuz?
Do you think I need to go?
学び始める
Sizce gitmeli miyim?
Do you think I'm handsome?
学び始める
Benim yakışıklı olduğumu düşünüyor musunuz?
Do you think I'm handsome?
学び始める
Sizce ben yakışıklımıyım.
Do you think I'm to blame?
学び始める
Suçlanacağımı düşünüyor musun?
Do you think I'm too tall?
学び始める
Benim çok fazla uzun boylu olduğumu düşünüyor musunuz?
Do you think it will work?
学び始める
Onun işe yarayacağını düşünüyor musun?
Do you want to come along?
学び始める
Birlikte gelmek ister misin?
Does he go to work by bus?
学び始める
O işe otobüsle gider mi?
Does he have any brothers?
学び始める
Onun hiç erkek kardeşi var mı?
Does he have any children?
学び始める
Onun hiç çocuğu var mı?
Does he know what you did?
学び始める
O ne yaptığını biliyor mu?
Does it look cloudy today?
学び始める
Bugün hava bulutlu mu?
Does that float your boat?
学び始める
O, senin sandalı yüzdürür mü?
Does the room have a bath?
学び始める
Odanın bir banyosu var mı?
Dogs are loyal animals.
学び始める
Köpekler sadık hayvanlardır.
Don't be so noisy, please.
学び始める
Çok gürültücü olma, lütfen.
Don't fail to write to me.
学び始める
Bana yazmayı ihmal etme.
Don't get in people's way.
学び始める
İnsanların yoluna girme.
Don't get so carried away.
学び始める
Kendini çok kaptırma.
Don't hang up yet, please.
学び始める
Telefonu henüz kapatmayın, lütfen.
Don't hold it upside down.
学び始める
Onu ters tutma.
Don't ignore her feelings.
学び始める
Onun duygularını görmezden gelmeyin.
Don't jump to conclusions.
学び始める
Sonuçlara atlamayın.
Don't let anybody see you.
学び始める
Kimse seni görmesin.
Don't let him do it alone.
学び始める
Onu ona tek başına yaptırma.
Don't look at me that way.
学び始める
Bana o şekilde bakma.
Don't look down on others.
学び始める
Diğerlerini hor görme.
Don't tell him the answer.
学び始める
Ona cevabı söylemeyin.
Don't treat me like a dog.
学び始める
Bana bir köpek gibi davranmayın.
Draw a line on your paper.
学び始める
Kağıdına bir çizgi çiz.
Each student has a locker.
学び始める
Her öğrencinin kilitli bir dolabı var.
Eat more fresh vegetables.
学び始める
Daha çok taze sebze yiyin.
Even I can't believe that.
学び始める
Ben bile ona inanamıyorum.
Everybody agrees with you.
学び始める
Herkes sizinle aynı fikirde.
Everybody had a good time.
学び始める
Herkes eğlendi.
Everybody had a good year.
学び始める
Herkes iyi bir yıl geçirdi.
Everybody had a hard time.
学び始める
Herkes zor zaman geçirdi.
Everybody laughed at Jack.
学び始める
Herkes Jack'e güldü.
Everybody looks up to him.
学び始める
Herkes onu ziyaret eder.
Everyone, please be quiet.
学び始める
Herkes, lütfen sakin olsun.
Everything is fine so far.
学び始める
Şu ana kadar her şey iyi.
Everything is on schedule.
学び始める
Herşey proğrama uygun.
Express your idea clearly.
学び始める
Fikrini açıkça ifade et.
Farmers were doing better.
学び始める
Çiftçiler daha iyi yapıyorlardı.
Few farms had electricity.
学び始める
Birkaç çiftliğin elektriği vardı.
For me, time is not money.
学び始める
Benim için, vakit nakit değildir.
Forgive me for being late.
学び始める
Geç kaldığım için beni affedin.
Forty people were present.
学び始める
Kırk kişi mevcuttu.
Frankly, I don't like him.
学び始める
Açıkçası, ben onu sevmiyorum.
Fruits have seeds in them.
学び始める
Meyvelerin içlerinde tohumları vardır.
Gasoline is used for fuel.
学び始める
Benzin yakıt için kullanılır.
George failed in business.
学び始める
George işinde başarısız oldu.
George is quite talkative.
学び始める
George oldukça gevezedir.
George was broken-hearted.
学び始める
George kırık kalpli idi.
Germany borders on France.
学び始める
Almanya Fransa'nın sınır komşusudur.
Get off at Himeji Station.
学び始める
Himeji İstasyonun'da inin.
Give me a break, will you?
学び始める
Bana bir mola ver, ne dersin?
Give me a definite answer.
学び始める
Bana kesin bir cevap verin.
Give me a definite answer.
学び始める
Bana kesin bir cevap ver.
Give that book back to me.
学び始める
O kitabı bana geri ver.
Go and beat up that bully.
学び始める
Git ve o kabadayıyı döv.
Go and sit by your father.
学び始める
Git ve babanın yanında otur.
Go upstairs and go to bed.
学び始める
Üst kata çık ve yatmaya git.
Gold is heavier than iron.
学び始める
Altın demirden daha ağırdır.
Gold was discovered there.
学び始める
Altın orada keşfedildi.
Grapes are made into wine.
学び始める
Üzümler şarap haline getirilir.
Green doesn't go with red.
学び始める
Yeşil kırmızı ile gitmez.
Green looks good on Alice.
学び始める
Yeşil Alice'in üstünde iyi görünüyor.
Guess what happened to me.
学び始める
Bil bakalım, bana ne oldu?
Guess what happened to me.
学び始める
Bana ne olduğunu tahmin etsene!
Hand me that book, please.
学び始める
Bana o kitabı uzat, lütfen.
Hang up your coat, please.
学び始める
Lütfen paltonuzu asın.
Hang your hat on the hook.
学び始める
Şapkanı askıya as.
Happiness can't be bought.
学び始める
Mutluluk satın alınamaz.
Has he stayed here before?
学び始める
O daha önce burada kaldı mı?
Has the movie started yet?
学び始める
Film henüz başladı mı?
Has Tom ever been married?
学び始める
Tom hiç evlendi mi?
Has Tony been watching TV?
学び始める
Tony TV izliyor muydu?
Have you been here before?
学び始める
Daha önce burada bulundun mu?
Have you been to Hokkaido?
学び始める
Hokkaido'da bulundun mu?
Have you eaten dinner yet?
学び始める
Henüz akşam yemeğini yedin mi?
Have you eaten supper yet?
学び始める
Akşam yemeğini henüz yedin mi?
Have you ever been abroad?
学び始める
Hiç yurtdışında oldun mu?
Have you ever been mugged?
学び始める
Bugüne kadar hiç soyuldun mu?
Have you ever loved a man?
学び始める
Hiç bir erkek sevdin mi?
Have you ever played golf?
学び始める
Hiç golf oynadın mı?
Have you ever seen a lion?
学び始める
Şu ana kadar bir aslan gördün mü?
Have you finished already?
学び始める
Zaten bitirdiniz mi?
Have you finished talking?
学び始める
Konuşmayı bitirdin mi?
Have you tried that store?
学び始める
O mağazayı denedin mi?
Haven't I seen you before?
学び始める
Sizi daha önce görmemiş miydim?
He acknowledged his fault.
学び始める
O, hatasını kabul etti.
He acted fairly toward me.
学び始める
O, bana karşı açıkça davrandı.
He advised an early start.
学び始める
Erken bir başlangıcı tavsiye etti.
He advised me to go there.
学び始める
O, oraya gitmemi tavsiye etti.
He agrees with my opinion.
学び始める
O, benim fikrimi kabul ediyor.
He asked for their advice.
学び始める
O, onların tavsiyelerini istedi.
He asked me if I was busy.
学び始める
O, bana meşgul olup olmadığımı sordu.
He became a famous singer.
学び始める
O ünlü bir şarkıcı oldu.
He became a national hero.
学び始める
O ulusal bir kahraman oldu.
He began to learn English.
学び始める
O, İngilizce öğrenmeye başladı.
He blew on his fingertips.
学び始める
O, parmak uçlarına üfledi.
He bought a dress for her.
学び始める
O, onun için bir elbise aldı.
He bought a pair of shoes.
学び始める
O bir çift ayakkabı satın aldı.
He broke the world record.
学び始める
O dünya rekoru kırdı.
He called me a stupid boy.
学び始める
Bana aptal bir çocuk dediler.
He came back before eight.
学び始める
Sekizden önce geri döndü.
He came back from America.
学び始める
O, Amerika'dan geri geldi.
He came down to breakfast.
学び始める
O aşağıya kahvaltıya indi.
He came down with the flu.
学び始める
O, grip yüzünden çöktü.
He came straight up to me.
学び始める
O, dosdoğru bana doğru geldi.
He came to listen to jazz.
学び始める
O, caz dinlemek için geldi.
He can also speak Russian.
学び始める
O Rusça da konuşabilir.
He can run faster than me.
学び始める
O, benden daha hızlı koşabilir.
He can speak 10 languages.
学び始める
O, on dil konuşabilir.
He can speak Russian, too.
学び始める
O, Rusça da konuşabilir.
He can't afford a new car.
学び始める
Yeni bir araba için parası yok.
He can't be an honest man.
学び始める
O, dürüst bir adam olamaz.
He caught a terrible cold.
学び始める
O berbat bir soğuk aldı.
He caught hold of my hand.
学び始める
O, elimi tuttu.
He climbed over the fence.
学び始める
O, çitin üzerine tırmandı.
He committed five murders.
学び始める
O, beş cinayet işledi.
He couldn't run very fast.
学び始める
O, çok hızlı koşamadı.
He cut down a cherry tree.
学び始める
O, bir kiraz ağacını kesti.
He decided to be a lawyer.
学び始める
O bir avukat olmaya karar verdi.
He did it out of kindness.
学び始める
O onu nezaketsiz olarak yaptı.
He did not like to travel.
学び始める
O, seyahat etmekten hoşlanmadı.
He didn't go for the idea.
学び始める
O, fikri beğenmedi.
He didn't help his father.
学び始める
O, babasına yardım etmedi.
He didn't like being poor.
学び始める
O, fakir olmaktan hoşlanmıyordu.
He died of a heart attack.
学び始める
O bir kalp krizinden öldü.
He does not play baseball.
学び始める
O, beyzbol oynamaz.
He doesn't believe in God.
学び始める
O Tanrıya inanmıyor.
He doesn't understand you.
学び始める
O sizi anlamıyor.
He drank a bottle of wine.
学び始める
O bir şişe şarap içti.
He dreamed about his home.
学び始める
O, evi hakkında hayal kurdu.
He called at my house.
学び始める
O, evime uğradı.
He dropped in on a friend.
学び始める
O, bir arkadaşını ziyaret etti.
He elbowed me in the ribs.
学び始める
O, kaburgalarıma dirsek vurdu.
He explained it in detail.
学び始める
O, onu ayrıntılı olarak açıkladı.
He extended his right arm.
学び始める
O, sağ kolunu uzattı.
He failed to come on time.
学び始める
O zamanında gelmeyi başaramadı.
He fell asleep right away.
学び始める
O hemen uykuya daldı.
He fell down on the floor.
学び始める
O, yere düştü.
He fell flat on the floor.
学び始める
O yere düz düştü.
He fell into a deep sleep.
学び始める
O derin bir uykuya daldı.
He fixed the broken table.
学び始める
O kırık masayı onardı.
He fixed the watch for me.
学び始める
O, saati benim için tamir etti.
He forced her to sit down.
学び始める
O, onu oturması için zorladı.
He gave a rap on the door.
学び始める
Kapıya hafifçe vurdu.
He gave me a vague answer.
学び始める
Bana belirsiz bir cevap verdi.
He goes abroad every year.
学び始める
O, her yıl yurt dışına gider.
He goes to school on foot.
学び始める
O, okula yaya gider.
He got no answer from her.
学び始める
o ondan cevap almadı.
He grew up to be a doctor.
学び始める
O bir doktor olmak için büyüdü.
He had a book in his hand.
学び始める
Onun elinde bir kitap vardı.
He had a traffic accident.
学び始める
O bir trafik kazası geçirdi.
He had his hair cut short.
学び始める
O, saçını kısa kestirdi.
He has a cat and two dogs.
学び始める
Onun bir kedisi ve bir köpeği var.
He has a dog and six cats.
学び始める
O bir köpeğe ve altı kediye sahiptir.
He has a dual personality.
学び始める
O bir çift kişiliğe sahiptir.
He has a good eye for art.
学び始める
Onun sanat için iyi bir gözü var.
He has a nice personality.
学び始める
O güzel bir kişiliğe sahiptir.
He has a pain in his side.
学び始める
Onun yan tarafında bir ağrısı var.
He has excellent reflexes.
学び始める
O, mükemmel reflekslere sahip.
He has his office in town.
学び始める
Onun şehirde bir ofisi var.
He has not been to France.
学び始める
O, Fransa'da bulunmadı.
He held her by the sleeve.
学び始める
O, onu kolundan tuttu.
He hid it behind the door.
学び始める
O, onu kapının arkasına sakladı.
He hired some new workers.
学び始める
O bazı yeni işçileri işe aldı.
He hung his head in shame.
学び始める
O utançla başını eğdi.
He hurried to the station.
学び始める
O aceleyle istasyona gitti.
He is a danger to society.
学び始める
O, toplum için bir tehlikedir.
He is a good man at heart.
学び始める
O, aslında iyi bir adam.
He is a kind man at heart.
学び始める
O, aslında nazik bir insandır.
He is a novelist and poet.
学び始める
O bir romancı ve şairdir.
He is a very fast swimmer.
学び始める
O, çok hızlı bir yüzücüdür.
He is a very nice student.
学び始める
O çok hoş bir öğrenci.
He is a volleyball player.
学び始める
O bir voleybol oyuncusudur.
He is always day-dreaming.
学び始める
O her zaman hayal kuruyor.
He is as good as his word.
学び始める
O, sözü kadar iyidir.
He is as old as my father.
学び始める
O, babam kadar yaşlıdır.
He is as timid as a mouse.
学び始める
O, bir fare kadar ürkek.
He is at church right now.
学び始める
O şu anda kilisededir.
He is confined to bed now.
学び始める
O, şimdi yatağa mahkum.
He is dead and buried now.
学び始める
O öldü ve şimdi gömüldü.
He is either drunk or mad.
学び始める
O ya sarhoş ya da deli.
He is famous as a pianist.
学び始める
O bir piyanist olarak ünlüdür.
He is good at mathematics.
学び始める
O, matematikte iyidir.
He is inclined to be lazy.
学び始める
O tembel olmaya eğimlidir.
He is inclined to get mad.
学び始める
O deli almak için eğimlidir.
He is interested in music.
学び始める
O müzikle ilgileniyor.
He is known to the public.
学び始める
O halk tarafından bilinir.
He is much older than Ken.
学び始める
O, Ken'den çok daha yaşlı.
He is nothing but a child.
学び始める
O bir çocuktan başka bir şey değil.
He is often late for work.
学び始める
O, her zaman işe geç kalır.
He is old enough to drink.
学び始める
O içmek için yeterince yaşlıdır.
He is old enough to drive.
学び始める
O, araba sürmek için yeterince yaşlıdır.
He is older and wiser now.
学び始める
O,şimdi daha yaşlı ve daha akıllıdır.
He is one of my neighbors.
学び始める
O, benim komşularımdan biri.
He is one of my neighbors.
学び始める
O, komşularımdan biri.
He is playing in his room.
学び始める
O, odasında oynuyor.
He is prepared to help me.
学び始める
O bana yardım etmeye hazır.
He is proud of his family.
学び始める
O, ailesiyle gurur duyuyor.
He is reading a novel now.
学び始める
O, şimdi bir roman okuyor.
He is said to be a genius.
学び始める
Onun bir deha olduğu söyleniyor.
He is too fat to run fast.
学び始める
O, hızlı koşamayacak kadar çok şişmandır.
He is very afraid of dogs.
学び始める
O, köpeklerden çok korkar.
He is very formal with us.
学び始める
O bizimle çok resmidir.
He is very friendly to us.
学び始める
O bize karşı çok samimidir.
He is walking very slowly.
学び始める
O çok yavaş yürüyor.
He kept the window closed.
学び始める
O, pencereyi kapalı tuttu.
He left his son a fortune.
学び始める
O, oğluna bir servet bıraktı.
He left the door unlocked.
学び始める
O, kapıyı kilitlemeden bıraktı.
He left the motor running.
学び始める
O motoru çalışırken bıraktı.
He left the water running.
学び始める
O suyu açık bıraktı.
He likes bread and butter.
学び始める
O ekmek ve tereyağı seviyor.
He likes to live in Tokyo.
学び始める
O Tokyo'da yaşamayı seviyor.
He likes to travel abroad.
学び始める
O yurt dışında seyahat etmeyi sever.
He listened to my opinion.
学び始める
O benim fikrimi dinledi.
He lived there by himself.
学び始める
Tek başına orada yaşadı.
He lives across the river.
学び始める
O, nehrin karşı tarafında yaşıyor.
He lives in a large house.
学び始める
O büyük bir evde yaşıyor.
He lives in the next town.
学び始める
O, sonraki kasabada yaşıyor.
He looked around the room.
学び始める
O, odada etrafına bakındı.
He looked like a rich man.
学び始める
O zengin bir adama benziyordu.
He looked up at the stars.
学び始める
O, yıldızlara baktı.
He looks as young as ever.
学び始める
O, her zamanki gibi genç görünüyor.
He lost sight of the bird.
学び始める
O, kuşu gözden kaybetti.
He made a small dog house.
学び始める
O küçük bir köpek kulübesi yaptı.
He made it for his sister.
学び始める
O, onu kız kardeşi için yaptı.
He makes wine from grapes.
学び始める
O üzümlerden şarap yapar.
He must be the one for me.
学び始める
O, bana göre biri olmalı.
He must go there tomorrow.
学び始める
Yarın oraya gitmek zorunda.
He must like taking walks.
学び始める
O yürümekten hoşlanıyor olmalı.
He narrowly escaped death.
学び始める
O kılpayı ölümden kurtuldu.
He objected to my smoking.
学び始める
O, benim sigara içmeme itiraz etti.
He often dropped in on me.
学び始める
O sık sık bana uğradı.
He often plays the guitar.
学び始める
O, sık sık gitar çalar.
He ordered me to go alone.
学び始める
O benim yalnız gitmemi emretti.
He ordered me to stand up.
学び始める
O bana ayağa kalkmamı emretti.
He overslept this morning.
学び始める
O, bu sabah uyuyakaldı.
He picked a fight with me.
学び始める
O benimle kavga çıkardı.
He picked flowers for her.
学び始める
O, onun için çiçek topladı.
He picked it up carefully.
学び始める
O, onu dikkatle aldı.
He plays golf on weekends.
学び始める
O hafta sonlarında golf oynar.
He plays tennis every day.
学び始める
O, hergün tenis oynar.
He put a mark on the page.
学び始める
O, sayfaya bir işaret koydu.
He put milk in his coffee.
学び始める
O kahvesine süt koydu.
He put on his hat at once.
学び始める
O, derhal şapkasını giydi.
He ran an ad in the paper.
学び始める
O, gazeteye bir reklam verdi.
He ran into the classroom.
学び始める
O, sınıfa koştu.
He ran the fastest of all.
学び始める
O en hızlı koştu.
He reached for the pistol.
学び始める
O, tabancaya uzandı.
He read the letter slowly.
学び始める
O, mektubu yavaşça okudu.
He receives a high salary.
学び始める
O, yüksek bir maaş alır.
He refused to shake hands.
学び始める
O, tokalaşmayı reddetti.
He sat next to the stream.
学び始める
O, dereye yakın oturdu.
He sat up late last night.
学び始める
O dün gece geç saatlere kadar oturdu.
He seems to be all thumbs.
学び始める
O, beceriksiz görünüyor.
He seems to be in a slump.
学び始める
O bir çöküş içinde görünüyor.
He seems to be in trouble.
学び始める
Onun sorunu var gibi görünüyor.
She looks very happy.
学び始める
O çok mutlu görünüyor.
He seldom comes to see me.
学び始める
O nadiren beni görmeye gelir.
He showed off his new car.
学び始める
O, yeni arabasıyla hava attı.
He stabbed me in the back!
学び始める
O beni sırtımdan bıçakladı!
He stole my purse from me.
学び始める
O, benden çantamı çaldı.
He stopped reading a book.
学び始める
O, kitap okumayı bıraktı.
He studied how birds flew.
学び始める
O kuşların nasıl uçtuğu üzerine çalışma yaptı.
He studied law at Harvard.
学び始める
O, Harvard'da hukuk okudu.
He swims better than I do.
学び始める
O, benden daha iyi yüzer.
He takes after his father.
学び始める
O babasına benziyor.
He talked to the chairman.
学び始める
O, başkanla konuştu.
He taught me how to write.
学び始める
O bana nasıl yazacağımı öğretti.
He tends to talk too much.
学び始める
O çok fazla konuşma eğilimindedir.
He threw a stone at a dog.
学び始める
O, köpeğe bir taş attı.
He tied the dog to a tree.
学び始める
O, köpeği bir ağaca bağladı.
He took over the business.
学び始める
O iş devraldı.
He took poison by mistake.
学び始める
O yanlışlıkla zehir aldı.
He traveled west by train.
学び始める
O trenle batıya seyahat etti.
He tried hard, but failed.
学び始める
O çok çalıştı, fakat başarısız oldu.
He tried opening the door.
学び始める
O, kapıyı açmaya çalıştı.
He tried to master French.
学び始める
O, Fransızcaya hakim olmaya çalıştı.
He used to be a gentleman.
学び始める
O bir centilmendi.
He used to be a quiet man.
学び始める
O, sakin bir adamdı.
He usually gets up at six.
学び始める
O, genellikle altıda kalkar.
He walked along the river.
学び始める
O, nehir boyunca yürüdü.
He walked along the shore.
学び始める
Kıyı boyunca yürüdü.
He walked at a quick pace.
学び始める
O büyük bir hızla yürüdü.
He walked toward the door.
学び始める
O, kapıya doğru yürüdü.
He wanted to buy the book.
学び始める
O, kitabı satın almak istedi.
He wanted to come with us.
学び始める
O bizimle gelmek istedi
He wants to go to America.
学び始める
O, Amerika'ya gitmek istiyor.
He wants you to stay here.
学び始める
O, burada kalmanı istiyor.
He was absent from school.
学び始める
O, okulda yoktu.
He was afraid of his wife.
学び始める
O, karısından korkuyordu.
He was afraid of the dark.
学び始める
O, karanlıktan korkardı.
He was afraid to go there.
学び始める
O, oraya gitmeye korkuyordu.
He was amazed at the news.
学び始める
O, habere şaşırdı.
He was among those chosen.
学び始める
O, seçilenler arasındaydı.
He was angry with himself.
学び始める
O, kendisine kızmıştı.
He was angry with his son.
学び始める
O, oğluna kızmıştı.
He was covered with sweat.
学び始める
O terle kaplıydı.
He was educated at Oxford.
学び始める
O, Oxford Üniversitesi'nde eğitim gördü.
He was fired for stealing.
学び始める
O çaldığı için kovuldu.
He was in bed with a cold.
学び始める
O, soğuk algınlığından yataktaydı.
He was in prison for life.
学び始める
O ömür boyu hapis yattı.
He was in time for school.
学び始める
O okula zamanında geldi.
He was listening to music.
学び始める
O müzik dinliyordu.
He was looking at the sky.
学び始める
O, gökyüzüne bakıyordu.
He was loved by everybody.
学び始める
O herkes tarafından sevilirdi.
He was lying on the grass.
学び始める
O çimlerin üzerinde yatıyordu.
He was playing with a toy.
学び始める
O, bir oyuncakla oynuyordu.
He was sentenced to death.
学び始める
O, ölüm cezasına çarptırıldı.
He was sharpening a knife.
学び始める
O bir bıçağı biliyordu.
He was sitting on a bench.
学び始める
O, bir bankta oturuyordu.
He was too angry to speak.
学び始める
O, konuşamayacak kadar çok öfkeliydi.
He was wounded in the war.
学び始める
O, savaşta yaralandı.
He went on a one-day trip.
学び始める
O bir günlük seyahate çıktı.
He went out without a hat.
学び始める
O, dışarıya şapkasız gitti.
He went there on business.
学び始める
O, iş için oraya gitti.
He will be a good husband.
学び始める
O iyi bir koca olacak.
He will be a good teacher.
学び始める
O, iyi bir öğretmen olacak.
He will come back at four.
学び始める
O, dörtte geri dönecek.
He will come on June 24th.
学び始める
O, 24 Haziran'da gelecek.
He will not agree with us.
学び始める
O bizimle aynı fikirde olmayacak.
He won't be a good player.
学び始める
O iyi bir oyuncu olmayacaktır.
He won't be away for long.
学び始める
O uzun süre uzakta olmayacak.
He won't come if it rains.
学び始める
O, yağmur yağarsa gelmez.
He won't live a long life.
学び始める
O, uzun ömürlü olmayacak.
He won't live a long life.
学び始める
O, uzun bir hayat yaşamayacak.
He would never walk again.
学び始める
O asla tekrar yürümedi.
He would often go fishing.
学び始める
O sık sık balık tutmaya giderdi.
He would seek re-election.
学び始める
O yeniden seçilmek için aday olurdu.
He wrote a lot of stories.
学び始める
O, bir sürü hikaye yazdı.
He wrote me a long letter.
学び始める
O bana uzun bir mektup yazdı.
He wrote me a love letter.
学び始める
O bana bir aşk mektubu yazdı.
He'll clutch at any straw.
学び始める
O her hangi bir samanı yakalamaya çalışacak.
He's a very fine musician.
学び始める
O çok iyi bir müzisyendir.
He's agreed to do the job.
学び始める
O işi yapmayı kabul etti.
He's almost as tall as me.
学び始める
O, neredeyse benim kadar uzundur.
He's always chasing girls.
学び始める
O her zaman kızların peşinde.
He's as strong as a horse.
学び始める
O, bir at kadar güçlü.
He's as timid as a rabbit.
学び始める
O, bir tavşan kadar ürkek.
He's much taller than you.
学び始める
O senden çok daha uzun.
He's running for Congress.
学び始める
Kongre için aday oluyor.
He's sleeping like a baby.
学び始める
Bir bebek gibi uyuyor.
Help yourself to the cake.
学び始める
Pastaya buyrun.
Her courage supported her.
学び始める
Onun cesareti onu destekledi.
Her father is a policeman.
学び始める
Onun babası bir polistir.
Her hat looked very funny.
学び始める
Onun şapkası çok komik görünüyordu.
Her heart was full of joy.
学び始める
Onun yüreği sevinç doluydu.
Here is their photo album.
学び始める
İşte onların fotoğraf albümü.
Hey guys, please be quiet.
学び始める
Hey beyler, lütfen biraz sakin olun.
Hi, my name is Ken Saitou.
学び始める
Merhaba, benim adım Ken Saitou.
His ashes are buried here.
学び始める
Onun külleri burada gömülüdür.
His bag was badly damaged.
学び始める
Onun çantası ağır hasar gördü.
His concert was very good.
学び始める
Onun konseri çok iyiydi.
His death is a great loss.
学び始める
Onun ölümü büyük bir kayıptır.
His English is quite good.
学び始める
Onun İngilizcesi oldukça iyidir.
His hair has turned white.
学び始める
Saçları beyaza dönüştü.
His house is by the river.
学び始める
Onun evi nehrin yanındadır.
His house is easy to find.
学び始める
Onun evini bulmak kolay.
His house is near a river.
学び始める
Onun evi bir nehre yakındır.
His illness may be cancer.
学び始める
Onun hastalığı kanser olabilir.
His letter made her angry.
学び始める
Onun mektubu onu kızdırdı.
His opinions carry weight.
学び始める
Onun fikirleri önemlidir.
His room was brightly lit.
学び始める
Onun odası aydınlıktı.
His smile put her at ease.
学び始める
Onun tebessümü onu rahatlattı.
His son is in college now.
学び始める
Oğlu şu anda üniversitede.
His speech went on and on.
学び始める
Onun konuşması uzayıp gitti.
His story amused everyone.
学び始める
Onun hikayesi herkesi eğlendirdi.
His story may not be true.
学び始める
Hikâyesi doğru olmayabilir.
His team is likely to win.
学び始める
Onun takımı muhtemelen kazanacak.
His view is quite logical.
学び始める
Onun görüşü oldukça mantıklı.
How are you getting along?
学び始める
Nasıl geçiniyorsun?
How did you hear about us?
学び始める
Bizden nasıl haberdar oldunuz?
How do I get to Chinatown?
学び始める
Çin mahallesine nasıl giderim?
How do you come to school?
学び始める
Okula nasıl gelirsin?
How do you heat the house?
学び始める
Evi nasıl ısıtıyorsun?
How do you like this town?
学び始める
Bu kasabayı nasıl buluyorsun?
How do you like your eggs?
学び始める
Yumurtalarınız hakkında ne düşünüyorsun?
How far is it to New York?
学び始める
O, New York'a ne kadar uzakta?
How high is that building?
学び始める
O binanın yüksekliği nedir?
How high is that mountain?
学び始める
O dağın yüksekliği nedir?
How late is the bank open?
学び始める
Banka ne kadar geç saatlere kadar açık?
How long will you be gone?
学び始める
Ne kadar süre gideceksin?
How long will you be here?
学び始める
Ne kadar süre burada olacaksın?
How many bags do you have?
学び始める
Kaç tane çantan var?
How many cars do you have?
学び始める
Kaç tane araban var?
How many kids do you have?
学び始める
Kaç tane çocuğun var?
How many pens do you have?
学び始める
Kaç tane kalemin var?
How much sugar do you use?
学び始める
Ne kadar şeker kullanırsın?
How much were the glasses?
学び始める
Gözlük ne kadardı?
How old are your children?
学び始める
Çocuklarınız kaç yaşındalar?
How old do you think I am?
学び始める
Kaç yaşında olduğumu düşünüyorsun?
How would you like to pay?
学び始める
Nasıl ödemek istersiniz?
Humans can't live on Mars.
学び始める
İnsanlar Mars'ta yaşayamaz.
I accepted her invitation.
学び始める
Onun davetini kabul ettim.
I accepted his invitation.
学び始める
Davetini kabul ettim.
I accused him of cheating.
学び始める
Onu hilekarlıkla suçladım.
I admit having done wrong.
学び始める
Ben yanlış yaptığımı itiraf ediyorum.
I agree with that opinion.
学び始める
Ben o görüşe katılıyorum.
I agree with your opinion.
学び始める
Ben senin görüşüne katılıyorum.
I allowed Kate to go home.
学び始める
Kate'e eve gitmesi için izin verdim.
I almost laughed out loud.
学び始める
Neredeyse kahkaha patlatacaktım.
I almost missed the train.
学び始める
Az daha treni kaçırıyordum.
I almost missed the train.
学び始める
Neredeyse treni kaçırıyordum.
I am a citizen of Sapporo.
学び始める
Ben bir Sapporo vatandaşıyım.
I'm a college student.
学び始める
Ben bir üniversite öğrencisiyim.
I can read English.
学び始める
İngilizce okuyabilirim.
I am afraid he won't come.
学び始める
Maalesef o gelmeyecek.
I am due to speak tonight.
学び始める
Bu gece konuşmam bekleniyor.
I am feeling sad about it.
学び始める
Ben bu konu hakkında üzgün hissediyorum.
I am going to be fourteen.
学び始める
Ondört yaşında olacağım.
I am going to play tennis.
学び始める
Tenis oynayacağım.
I am interested in sports.
学び始める
Sporla ilgileniyorum.
I am learning how to type.
学び始める
Nasıl yazacağımı öğreniyorum.
I am living with my uncle.
学び始める
Amcamla birlikte yaşıyorum.
I am majoring in medicine.
学び始める
Ben tıpta uzmanlaşıyorum.
I am not a morning person.
学び始める
Ben bir sabah kişisi değilim.
I am not getting involved.
学び始める
Ben karışmıyorum.
I am now in an old castle.
学び始める
Şimdi eski bir kaledeyim.
I am on holiday this week.
学び始める
Bu hafta tatildeyim.
I am playing football now.
学び始める
Şimdi futbol oynuyorum.
I am ready to go with you.
学び始める
Ben sizinle birlikte gitmek için hazırım.
I am studying English now.
学び始める
Şimdi İngilizce çalışıyorum.
I am through with my work.
学び始める
Ben işimi bitirdim.
I am very busy these days.
学び始める
Bu günler çok meşgulüm.
I am very glad to see you.
学び始める
Seni gördüğüme çok memnunum.
I am watering the flowers.
学び始める
Çiçekleri suluyorum.
I am writing a letter now.
学び始める
Şimdi bir mektup yazıyorum.
I appreciate your concern.
学び始める
İlginize minnettarım.
I arrived here last night.
学び始める
Ben dün gece buraya geldim.
I arrived there too early.
学び始める
Oraya çok erken vardım.
I asked where he had been.
学び始める
Onun nerede olduğunu sordum.
I ate a hotdog for lunch.
学び始める
Ben öğle yemeği için bir sosisli sandviç yedim.
I awoke from a long dream.
学び始める
Ben uzun bir rüyadan uyandım.
I barely caught the train.
学び始める
Güçlükle trene yetiştim.
I belong to a tennis club.
学び始める
Ben bir tenis kulübünün üyesiyim.
I bought a book yesterday.
学び始める
Dün bir kitap aldım.
I bought a new television.
学び始める
Yeni bir televizyon aldım.
I bought a pair of gloves.
学び始める
Ben bir çift eldiven aldım.
I bought a red sports car.
学び始める
Kırmızı bir spor araba aldım.
I bought a red sports car.
学び始める
Ben kırmızı bir spor otomobil satın aldım.
I called him this morning.
学び始める
Onu bu sabah aradım.
I called him up yesterday.
学び始める
Dün onu aradım.
I came to Japan last year.
学び始める
Japonya'ya geçen yıl geldim.
I can do without his help.
学び始める
Onun yardımı olmadan yapabilirim.
I can put things in a box.
学び始める
Eşyaları bir kutuya koyabilirim.
I can reach the top shelf.
学び始める
Ben en üst rafa ulaşabilirim.
I can read Spanish easily.
学び始める
Kolaylıkla İspanyolca okuyabilirim.
I can run faster than Ken.
学び始める
Ken'den daha hızlı koşabilirim.
I can swim as well as you.
学び始める
Ben sizin kadar iyi yüzebilirim.
I can't afford a new coat.
学び始める
Ben yeni bir palto almayı göze alamam.
I can't bear living alone.
学び始める
Tek yaşamaya katlanamam.
I can't bend my right arm.
学び始める
Ben sağ kolumu bükemiyorum.
I can't explain it either.
学び始める
Onu bende açıklayamam.
I can't find my briefcase.
学び始める
Çantamı bulamıyorum.
I can't go until he comes.
学び始める
O gelene kadar ben gidemem.
I can't keep my eyes open.
学び始める
Gözlerimi açık tutamıyorum.
I can't lift my right arm.
学び始める
Ben sağ kolumu kaldıramıyorum.
I can't live without a TV.
学び始める
Televizyon olmadan yaşayamam.
I can't live without a TV.
学び始める
Televizyonsuz yaşayamam.
I can't make it this time.
学び始める
Bu sefer onu yapamam.
I can't praise him enough.
学び始める
Onu yeterince övemiyorum.
I can't reach the ceiling.
学び始める
Tavana ulaşamıyorum.
I can't remember her name.
学び始める
Adını hatırlayamadım.
I can't remember her name.
学び始める
Onun adını hatırlayamadım?
I can't shake off my cold.
学び始める
Soğuk algınlığından kurtulamıyorum.
I can't stop my nosebleed.
学び始める
Burun kanamamı durduramıyorum.
I can't take another step.
学び始める
Bir adım daha atamam.
I can't think of his name.
学び始める
Ben onun adını düşünemiyorum.
I cannot accept this gift.
学び始める
Bu hediyeyi kabul edemem.
I cannot accept your gift.
学び始める
Ben hediyeni kabul edemem.
I caught up with him soon.
学び始める
Kısa sürede onunla arayı kapattım.
I couldn't find his house.
学び始める
Ben onun evini bulamadım.
I couldn't speak Japanese.
学び始める
Japonca konuşamıyordum.
I cut myself with a knife.
学び始める
Bir bıçakla kendimi kestim.
I decided to study abroad.
学び始める
Ben yurt dışında öğrenim görmeye karar verdim.
I didn't have lunch today.
学び始める
Bugün öğle yemeği yemedim.
I didn't hear you come in.
学び始める
İçeri girdiğini duymadım.
I didn't know what to say.
学び始める
Ne söyleyeceğimi bilmiyordum.
I didn't mean to hurt you.
学び始める
Seni incitmek istemedim.
I didn't mean to hurt you.
学び始める
Amacım seni incitmek değildi.
I didn't mean to hurt you.
学び始める
Seni incitmek istememiştim.
I didn't need to tell him.
学び始める
Ona söylememe gerek yoktu.
I disposed of my old coat.
学び始める
Benim eski paltoyu elden çıkardım.
I do not know any of them.
学び始める
Onlardan birini tanımıyorum.
I do not mind what you do.
学び始める
Ne yaptığın umurumda değil.
I do not want your houses.
学び始める
Sizin evlerinizi istemiyorum.
I do not watch television.
学び始める
Ben televizyon izlemem.
I don't care what happens.
学び始める
Ne olduğu umurumda değil.
I don't care what he does.
学び始める
Onun ne yaptığı umurumda değil.
I don't care what he says.
学び始める
Onun ne dediği umrumda değil.
I don't get what you mean.
学び始める
Ne demek istediğini anlamıyorum.
I don't have any brothers.
学び始める
Hiç erkek kardeşim yok.
I don't have any cavities.
学び始める
Hiç diş çürüğüm yok.
I don't have any children.
学び始める
Hiç çocuğum yok.
I don't have time to read.
学び始める
Benim okumak için zamanım yok.
I don't like both of them.
学び始める
Ben onlarınher ikisini de sevmiyorum.
I don't like either watch.
学び始める
Her iki saati de sevmiyorum.
I don't like men like him.
学び始める
Onun gibi insanları sevmem.
I don't like this sweater.
学び始める
Bu kazağı sevmiyorum.
I don't like warm winters.
学び始める
Ben sıcak kışları sevmiyorum.
I don't like what he said.
学び始める
Onun söylediğinden hoşlanmıyorum.
I don't live in Maigo now.
学び始める
Şimdi Maigo'da yaşamıyorum.
I don't meet him so often.
学び始める
Onunla çok sık görüşmem.
I don't need anything now.
学び始める
Şu an bir şeye ihtiyacım yok.
I don't remember his name.
学び始める
Onun ismini hatırlamıyorum.
I don't support his ideas.
学び始める
Ben onun fikirlerini desteklemiyorum.
I don't understand German.
学び始める
Almanca'yı anlayamıyorum.
I doubt if he is a lawyer.
学び始める
Onun bir avukat olup olmadığından şüpheliyim.
I doubt that Tom is happy.
学び始める
Tom'un mutlu olduğundan şüpheliyim.
I easily found his office.
学び始める
Ben onun ofisini kolayca buldum.
I eat breakfast every day.
学び始める
Ben hergün kahvaltı yaparım.
I expect him to come soon.
学び始める
Onun yakında gelmesini umuyorum.
I experimented on animals.
学び始める
Hayvanlar üzerinde deney yaptım.
I fed some meat to my dog.
学び始める
Köpeğime biraz et yedirdim.
I feed my dog twice a day.
学び始める
Köpeğimi günde iki kez beslerim.
I feel like taking a walk.
学び始める
Canım yürüyüş yapmak istiyor.
I feel very sorry for him.
学び始める
Ben onun için çok üzülüyorum.
I felt my way to the door.
学び始める
Kapıya doğru yolumu el yordamıyla buldum.
I felt the engine running.
学び始める
Motor çalışırken hissettim.
I finally gave up smoking.
学び始める
Sonunda sigara içmeyi bıraktım.
I fixed the car yesterday.
学び始める
Dün arabayı tamir ettim.
I flew to Osaka yesterday.
学び始める
Dün Osaka'ya uçtum.
I forget to telephone him.
学び始める
Ona telefon etmeyi unuturum.
I forgot his phone number.
学び始める
Ben onun telefon numarasını unuttum.
I gave her a lift to town.
学び始める
Onu arabayla şehre bıraktım.
I get on with him well
学び始める
Onunla iyi geçinirim.
I go home early every day.
学び始める
Her gün eve erken giderim.
I go to bed after I study.
学び始める
Çalıştıktan sonra yatmaya giderim.
I go to bed late at night.
学び始める
Gece yatmaya geç giderim.
I go to church on Sundays.
学び始める
Pazar günleri kiliseye giderim.
I got a new pair of shoes.
学び始める
Yeni bir çift ayakkabım var.
I got him to stop smoking.
学び始める
Ona sigara içmeyi bıraktırdım.
I got married 8 years ago.
学び始める
Sekiz yıl önce evlendim.
I got my bicycle repaired.
学び始める
Bisikletimi tamir ettirdim.
I got my left arm bruised.
学び始める
Sol kolumu zedeledim.
I got some sand in my eye.
学び始める
Gözüme biraz kum kaçtı.
I got the machine running.
学び始める
Makineyi çalıştırdım.
I got the ticket for free.
学び始める
Bileti ücretsiz aldım.
I got there ahead of time.
学び始める
Oraya vaktinden önce vardım.
I got tired with the work.
学び始める
İşten dolayı yoruldum.
I groped for a flashlight.
学び始める
El fenerini el yordamıyla aradım.
I had a chance to see him.
学び始める
Onu görmek için bir fırsatım vardı.
I had a good night's rest.
学び始める
Gece iyi dinlendim.
I had a healthy breakfast.
学び始める
Sağlıklı bir kahvaltı yaptım.
I had him take my picture.
学び始める
Ona resmimi çektirdim.
I had my photograph taken.
学び始める
Fotoğrafımı çektirdim.
I had no choice but to go.
学び始める
Gitmekten başka seçeneğim yoktu.
I had no idea who she was.
学び始める
Onun kim olduğu hakkında bir fikrim yoktu.
I had to work on an essay.
学び始める
Ben bir deneme üzerinde çalışmak zorunda kaldım.
I have a dog and two cats.
学び始める
Bir köpeğim ve iki kedim var.
I have a little money now.
学び始める
Şimdi biraz param var.
I have a lot of questions.
学び始める
Benim bir sürü sorum var.
I have a persistent cough.
学び始める
İnatçı bir öksürüğüm var.
I have a severe pain here.
学び始める
Benim burada ciddi bir ağrım var.
I have a surprise for you.
学び始める
Senin için bir sürprizim var.
I have almost no appetite.
学び始める
Hemen hemen hiç iştahım yok.
I have an allergy to milk.
学び始める
Süte karşı allerjim var.
I have an irregular pulse.
学び始める
Düzensiz bir nabzım var.
I have another engagement.
学び始める
Başka bir sorumluluğum var.
I have at least ten books.
学び始める
En az on kitabım var.
I have been to Kyoto once.
学び始める
Kyoto'da bir kez bulundum.
I have breakfast at seven.
学び始める
Saat yedide kahvaltı yaparım.
I have difficulty chewing.
学び始める
Çiğneme sorunum var.
I heard that before.
学び始める
Onu daha önce duydum.
I have met him many times.
学び始める
Onunla defalarca karşılaştım.
I have no home to live in.
学び始める
Yaşayacak evim yok.
I have no time to see you.
学び始める
Seni görmek için zamanım yok.
I have not finished lunch.
学び始める
Öğle yemeğini bitirmedim.
I have not seen him since.
学び始める
O zamandan beri onu görmedim.
I have prepared your bath.
学び始める
Banyonu hazırladım.
I have run short of money.
学び始める
Param tükendi.
I have six mouths to feed.
学び始める
Besleyecek altı nüfusum var.
I have to go there myself.
学び始める
Oraya kendim gitmek zorundayım.
I have to look for my pen.
学び始める
Dolma kalemimi aramak zorundayım.
I have to obey his orders.
学び始める
Ben onun emirlerine uymak zorundayım.
I have to tighten my belt.
学び始める
Ben kemerimi sıkmak zorundayım.
I have visited Paris once.
学び始める
Paris'i bir kez ziyaret ettim.
I haven't lost any weight.
学び始める
Hiç kilo vermedim.
I haven't seen him lately.
学び始める
Son zamanlarda onu görmedim.
I haven't seen Tom lately.
学び始める
Son zamanlarda Tom'u görmedim.
I haven't smoked for ages.
学び始める
Yıllarca sigara içmedim.
I hear that he eats frogs.
学び始める
Ben onun kurbağa yediğini duyuyorum.
I hear you have been sick.
学び始める
Hasta olduğunu işitiyorum.
I heard a noise behind me.
学び始める
Arkamda bir gürültü duydum.
I helped carry those bags.
学び始める
Şu çantaları taşımaya yardım ettim.
I hope everything is okay.
学び始める
Umarım her şey iyidir.
I hope to be a journalist.
学び始める
Ben bir gazeteci olmayı umuyorum.
I hope to become a singer.
学び始める
Bir şarkıcı olmayı ümit ediyorum.
I hope you are having fun.
学び始める
İnşallah eğleniyorsun.
I intended to go with him.
学び始める
Onunla gitmeye niyet ettim.
I invited him to my house.
学び始める
Onu evime davet ettim.
I ironed my handkerchiefs.
学び始める
Mendillerimi ütüledim.
I ironed the handkerchief.
学び始める
Ben mendili ütüledim.
I just adore your new hat.
学び始める
Yeni şapkana tam anlamıyla bayılıyorum.
I just got by on the test.
学び始める
Testi geçtim.
I just meant it as a joke.
学び始める
Onu sadece bir şaka olarak yaptım.
I know how to cook dinner.
学び始める
Akşam yemeğini nasıl pişireceğimi biliyorum.
I know how to drive a car.
学び始める
Nasıl araba sürüleceğini biliyorum.
I know how to drive a car.
学び始める
Nasıl araba süreceğimi biliyorum.
I know some of these boys.
学び始める
Bu çocuklardan bazılarını tanıyorum.
I know that you live here.
学び始める
Burada yaşadığını biliyorum.
I know what is in the box.
学び始める
Kutuda ne olduğunu biliyorum.
I laid a blanket over her.
学び始める
Ben onun üzerine bir battaniye serdim.
I left an umbrella behind.
学び始める
Arkada bir şemsiye bıraktım.
I left the money with him.
学び始める
Parayı ona bıraktım.
I like all kinds of music.
学び始める
Bütün müzik türlerini severim.
I like baseball very much.
学び始める
Ben beyzbolu çok severim.
I like both dogs and cats.
学び始める
Hem kedileri hem köpekleri severim.
I like climbing mountains.
学び始める
Ben dağlara tırmanmayı severim.
I like instrumental music.
学び始める
Ben enstrümantal müzikten hoşlanırım.
I like listening to music.
学び始める
Müzik dinlemeyi severim.
I like my brandy straight.
学び始める
Ben brendimi sek severim.
I like swimming very much.
学び始める
Yüzmeyi çok severim.
I like the way Mary looks.
学び始める
Mary'nin görünme şeklini beğeniyorum.
I like the way she smiles.
学び始める
Onun gülüş tarzını seviyorum.
I like to play basketball.
学び始める
Basketbol oynamayı severim.
I like to travel by train.
学び始める
Trenle seyahat etmeyi severim.
I live in a rooming house.
学び始める
Bir pansiyonda yaşıyorum.
I looked over my shoulder.
学び始める
Omuzumun üzerinden göz gezdirdim.
I lost my watch yesterday.
学び始める
Dün saatimi kaybettim.
I lost my way in New York.
学び始める
New York'ta yolumu kaybettim.
I made a careless mistake.
学び始める
Ben dikkatsiz bir hata yaptım.
I made him tell the truth.
学び始める
Ona gerçeği söylettim.
I made his son a new suit.
学び始める
Onun oğluna yeni bir takım elbise yaptım.
I made these boxes myself.
学び始める
Bu kutuları kendim yaptım.
I may have made a mistake.
学び始める
Bir hata yapmış olabilirim.
I met him at the barber's.
学び始める
Onunla berber dükkanında karşılaştım.
I misplaced your blue pen.
学び始める
Mavi kalemini yanlış yere koydum.
I must have caught a cold.
学び始める
Soğuk almış olmalıyım.
I need some writing paper.
学び始める
Biraz yazı kağıdına ihtiyacım var.
I need someone to help me.
学び始める
Bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
I need to get some stamps.
学び始める
Bazı pullar almam gerekiyor.
I often lie on this bench.
学び始める
Ben sık sık bu bankta uzanırım.
I often stay up all night.
学び始める
Sık sık gece geç saatlere kadar yatmam.
I often visited his house.
学び始める
Onun evini sık sık ziyaret ettim.
I order you to turn right.
学び始める
Sana sağa dönmeni emrediyorum
I painted the fence green.
学び始める
Çiti yeşile boyadım.
I play the piano a little.
学び始める
Biraz piyano çalarım.
I played soccer yesterday.
学び始める
Dün futbol oynadım.
I prefer modern furniture.
学び始める
Modern mobilyayı tercih ederim.
I prefer spring to autumn.
学び始める
İlkbaharı Sonbahara tercih ederim.
I prefer to travel by air.
学び始める
Hava yolu ile seyahat etmeyi tercih ediyorum.
I put on my cap to go out.
学び始める
Dışarı çıkmak için kepimi giydim.
I put on my shoes at once.
学び始める
Derhal ayakkabılarımı giydim.
I ran as fast as possible.
学び始める
Ben mümkün olduğunca hızlı koştum.
I rang the bell six times.
学び始める
Zili altı kez çaldım.
I rarely go to the movies.
学び始める
Sinemalara nadiren giderim.
I read a book as I walked.
学び始める
Ben yürürken bir kitap okudum.
I read the New York Times.
学び始める
New York Times okurum.
I really don't want to go.
学び始める
Gerçekten gitmek istemiyorum.
I really need a drink now.
学び始める
Şimdi gerçekten bir içkiye ihtiyacım var.
I remember the first time.
学び始める
Ben ilk seferi hatırlıyorum.
I remember writing to her.
学び始める
Ona yazdığımı hatırlıyorum.
I saw an American musical.
学び始める
Ben bir Amerikan müzikali gördüm.
I saw her only a week ago.
学び始める
Ben sadece bir hafta önce onu gördüm.
I saw him coming upstairs.
学び始める
Onu üst kata gelişini gördüm.
I saw him enter the house.
学び始める
Onun eve girdiğini gördüm.
I saw it with my own eyes.
学び始める
Onu kendi gözlerimle gördüm.
I saw the figure of a man.
学び始める
Ben bir insan figürü gördüm.
I saw them enter the bank.
学び始める
Onların bankaya girdiğini gördüm.
I saw you with a tall boy.
学び始める
Seni uzun boylu bir çocukla gördüm.
I see him once in a while.
学び始める
Onu arada bir görürüm.
I shut the door behind me.
学び始める
Arkamdan kapıyı kapadım.
I slept all day yesterday.
学び始める
Dün bütün gün uyudum.
I smell something burning.
学び始める
Yanan bir şeyin kokusunu alıyorum.
I sold it for ten dollars.
学び始める
Onu on dolara sattım.
I sold off all my records.
学び始める
Ben tüm plakları sattım.
I sometimes dream of home.
学び始める
Bazen evi hayal ederim.
I sometimes see him on TV.
学び始める
Bazen onu televizyonda görürüm.
I speak English every day.
学び始める
Hergün İngilizce konuşurum.
I spent 100 dollars today.
学び始める
Bugün 100 dolar harcadım.
I stood waiting for a bus.
学び始める
Otobüs beklerken ayakta durdum.
I study English every day.
学び始める
Hergün İngilizce çalışırım.
I suppose he will be late.
学び始める
Sanırım o geç kalacak.
I suppose they are coming.
学び始める
Sanırım onlar geliyorlar.
I suspected he was a liar.
学び始める
Ben onun bir yalancı olduğundan şüphelendim.
I talked on the phone.
学び始める
Telefonda konuştum.
I talked on the telephone.
学び始める
Ben telefonda konuştum.
I think I'll buy this tie.
学び始める
Sanırım bu kravatı alacağım.
I think it's worth asking.
学び始める
Bence sormaya değer.
I think that ghosts exist.
学び始める
Hayaletlerin var olduğunu düşünüyorum.
I think that he is honest.
学び始める
Bence o dürüsttür.
I think that he will come.
学び始める
Sanırım o gelecek.
I think that you're wrong.
学び始める
Bence hatalısın.
I think that Yumi is sick.
学び始める
Sanırım Yumi hasta.
I think the rumor is true.
学び始める
Sanırım söylenti gerçek.
I think the rumor is true.
学び始める
Söylentinin gerçek olduğunu düşünüyorum.
I think this book is easy.
学び始める
Bence bu kitap kolaydır.

コメントを投稿するにはログインする必要があります。