質問 |
答え |
I think this is delicious. 学び始める
|
|
Bunun lezzetli olduğunu düşünüyorum.
|
|
|
I think we can be friends. 学び始める
|
|
Sanırım arkadaş olabiliriz.
|
|
|
I told her not to be late. 学び始める
|
|
Ona geç kalmamasını söyledim.
|
|
|
I took him out for a walk. 学び始める
|
|
Onu bir yürüyüş için dışarı çıkardım.
|
|
|
I tried to avoid conflict. 学び始める
|
|
Ben çatışmadan kaçınmaya çalıştım.
|
|
|
I tried to get good marks. 学び始める
|
|
İyi notlar almaya çalıştım.
|
|
|
I tripped and nearly fell. 学び始める
|
|
Tökezledim ve neredeyse düşüyordum.
|
|
|
I understand how you feel. 学び始める
|
|
Ben nasıl hissettiğini anlıyorum.
|
|
|
I usually get up at eight. 学び始める
|
|
Genellikle sekizde kalkarım.
|
|
|
I usually get up at seven. 学び始める
|
|
Genellikle yedide kalkarım.
|
|
|
I usually go home at five. 学び始める
|
|
Genellikle saat beşte eve giderim.
|
|
|
I usually go home at four. 学び始める
|
|
Ben genellikle dörtte eve giderim.
|
|
|
I usually shower at night. 学び始める
|
|
Genellikle gece duş yaparım.
|
|
|
I waited for her to speak. 学び始める
|
|
Onun konuşmasını bekledim.
|
|
|
I waited for him till ten. 学び始める
|
|
Ben, saat ona kadar onu bekledim.
|
|
|
I walk twenty miles a day. 学び始める
|
|
|
|
|
I walked from the station. 学び始める
|
|
|
|
|
I want him to sing a song. 学び始める
|
|
Onun bir şarkı söylemesini istiyorum.
|
|
|
I want many books to read. 学び始める
|
|
Okumak için çok sayıda kitap istiyorum.
|
|
|
I want someone to talk to. 学び始める
|
|
Ben konuşacak birini istiyorum.
|
|
|
I want something to drink. 学び始める
|
|
İçecek bir şey istiyorum.
|
|
|
I want to catch the 11:45. 学び始める
|
|
11:45 trenine yetişmek istiyorum.
|
|
|
I want to drink something. 学び始める
|
|
|
|
|
I want to eat out tonight. 学び始める
|
|
Bu gece dışarıda yemek istiyorum.
|
|
|
I want to know the reason. 学び始める
|
|
|
|
|
I want to play the guitar. 学び始める
|
|
|
|
|
I want to see the manager. 学び始める
|
|
Ben yöneticiyi görmek istiyorum.
|
|
|
I want to see your mother. 学び始める
|
|
Annenle görüşmek istiyorum.
|
|
|
I want to travel with you. 学び始める
|
|
Senle seyahat etmek istiyorum.
|
|
|
I want you to sing a song. 学び始める
|
|
Bir şarkı söylemeni istiyorum.
|
|
|
I want you to work harder. 学び始める
|
|
Daha çok çalışmanı istiyorum.
|
|
|
I wanted something to eat. 学び始める
|
|
|
|
|
I warned him not to smoke. 学び始める
|
|
Sigara içmemesi için onu uyardım.
|
|
|
I was afraid he might die. 学び始める
|
|
Onun ölebileceğinden korktum.
|
|
|
I was almost hit by a car. 学び始める
|
|
Neredeyse bir araba tarafından çarpılıyordum
|
|
|
I was always good at math. 学び始める
|
|
Ben her zaman matematikte iyiyim.
|
|
|
I was aware of the danger. 学び始める
|
|
Ben tehlikenin farkındaydım.
|
|
|
I was barely able to work. 学び始める
|
|
Neredeyse çalışamıyordum.
|
|
|
I was disappointed in her. 学び始める
|
|
Onda hayal kırıklığına uğradım.
|
|
|
I was disappointed in him. 学び始める
|
|
O beni hayal kırıklığına uğrattı.
|
|
|
I was in bed with the flu. 学び始める
|
|
Grip yüzünden yataktaydım.
|
|
|
I was more angry than sad. 学び始める
|
|
Kızgın olduğum kadar çok üzgün değildim.
|
|
|
I was more angry than sad. 学び始める
|
|
Üzgün olmaktan daha kızgındım.
|
|
|
I was nearly hit by a car. 学び始める
|
|
Neredeyse bir araba tarafından çarpılıyordum.
|
|
|
I was not able to see him. 学び始める
|
|
|
|
|
I was reading a book then. 学び始める
|
|
O zaman bir kitap okuyordum.
|
|
|
I was so drunk last night. 学び始める
|
|
Ben dün gece çok sarhoştum.
|
|
|
I was tired from studying. 学び始める
|
|
|
|
|
I was tired with the work. 学び始める
|
|
|
|
|
I was too hungry to speak. 学び始める
|
|
Konuşamayacak kadar çok açtım.
|
|
|
I was trying to kill time. 学び始める
|
|
Zaman öldürmeye çalışıyordum.
|
|
|
I was very busy last week. 学び始める
|
|
Geçen hafta çok meşguldüm.
|
|
|
I was very busy yesterday. 学び始める
|
|
|
|
|
I watched TV this morning. 学び始める
|
|
|
|
|
I went on with my reading. 学び始める
|
|
Benim okuma ile devam ettim.
|
|
|
I went to a haunted house. 学び始める
|
|
|
|
|
I went to Boston by train. 学び始める
|
|
|
|
|
I went to church with him. 学び始める
|
|
Onunla birlikte kiliseye gittim.
|
|
|
I went to Kawagoe by taxi. 学び始める
|
|
Ben taksi ile Kawagoe'ye gittim.
|
|
|
I went to the supermarket. 学び始める
|
|
|
|
|
I will act on your advice. 学び始める
|
|
Tavsiyene göre davranacağım.
|
|
|
I will do it at all costs. 学び始める
|
|
Ben her ne pahasına olursa olsun onu yapacağım.
|
|
|
I will do it by all means. 学び始める
|
|
Her halükarda onu yapacağım.
|
|
|
I will do it by all means. 学び始める
|
|
Ne olursa olsun onu yapacağım.
|
|
|
I will give you a present. 学び始める
|
|
Sana bir hediye vereceğim.
|
|
|
I will give you the money. 学び始める
|
|
Ben parayı sana vereceğim.
|
|
|
I will give you this book. 学び始める
|
|
Bu kitabı sana vereceğim.
|
|
|
I will help you all I can. 学び始める
|
|
Elimden gelen her konuda size yardım edeceğim.
|
|
|
I will look the other way. 学び始める
|
|
|
|
|
I will take over your job. 学び始める
|
|
Ben senin işini devralacağım.
|
|
|
I will tell you about him. 学び始める
|
|
|
|
|
I wish I had wings to fly. 学び始める
|
|
Keşke uçmak için kanatlarım olsa.
|
|
|
I wish it were fine today. 学び始める
|
|
Keşke bugün hava iyi olsa.
|
|
|
I wish she were alive now. 学び始める
|
|
Keşke o şimdi hayatta olsa.
|
|
|
I wish you had been there. 学び始める
|
|
|
|
|
I wish you would be quiet. 学び始める
|
|
|
|
|
I won't be able to attend. 学び始める
|
|
|
|
|
I wonder if he is at home. 学び始める
|
|
Onun evde olup olmadığını merak ediyorum.
|
|
|
I wonder what he will say. 学び始める
|
|
Ben onun ne söyleyeceğini merak ediyorum.
|
|
|
I wonder who that girl is. 学び始める
|
|
Şu kızın kim olduğunu merak ediyorum.
|
|
|
I wonder who that girl is. 学び始める
|
|
O kızın kim olduğunu merak ediyorum.
|
|
|
I work for an oil company. 学び始める
|
|
Ben bir petrol şirketi için çalışıyorum.
|
|
|
I work hard in the garden. 学び始める
|
|
|
|
|
学び始める
|
|
Bir fincan çay istiyorum.
|
|
|
I would like to eat sushi. 学び始める
|
|
|
|
|
I would like to visit you. 学び始める
|
|
Sizi ziyaret etmek istiyorum.
|
|
|
I would like your picture. 学び始める
|
|
|
|
|
I wrote to her last month. 学び始める
|
|
|
|
|
I'd like a bottle of soda. 学び始める
|
|
Ben bir şişe soda istiyorum.
|
|
|
I'd like a glass of water. 学び始める
|
|
|
|
|
I'd like one more blanket. 学び始める
|
|
Bir battaniye daha istiyorum.
|
|
|
I'd like some more butter. 学び始める
|
|
Biraz daha tereyağ istiyorum.
|
|
|
I'd like some more coffee. 学び始める
|
|
Ben biraz daha kahve istiyorum.
|
|
|
I'd like some tea, please. 学び始める
|
|
Biraz çay istiyorum, lütfen.
|
|
|
I'd like something to eat. 学び始める
|
|
Yiyecek bir şey istiyorum.
|
|
|
I'd like to buy eye drops. 学び始める
|
|
Göz damlası satın almak istiyorum.
|
|
|
I'd like to buy this doll. 学び始める
|
|
Bu bebeği satın almak istiyorum.
|
|
|
I'd like to have a coffee. 学び始める
|
|
|
|
|
I'd like to see Mr Kosugi. 学び始める
|
|
Ben Bay Kosugi'yi görmek istiyorum.
|
|
|
I'd like to try skydiving. 学び始める
|
|
Gökyüzü dalışını denemek istiyorum.
|
|
|
I'd love to come with you. 学び始める
|
|
Seninle gelmek istiyorum.
|
|
|
I'll ask how to get there. 学び始める
|
|
Oraya nasıl gideceğimi soracağım.
|
|
|
I'll be back in two hours. 学び始める
|
|
İki saat içinde geri döneceğim.
|
|
|
I'll be back late tonight. 学び始める
|
|
Bu akşam geç saatlerde döneceğim.
|
|
|
I'll be free this evening. 学び始める
|
|
|
|
|
I'll be there at five p.m. 学び始める
|
|
Saat beşte ö.s. orada olacağım.
|
|
|
I'll be there in a minute. 学び始める
|
|
Bir dakika içerisinde orada olacağım.
|
|
|
I'll bring one more towel. 学び始める
|
|
Ben bir tane daha havlu getireceğim.
|
|
|
I'll call on him tomorrow. 学び始める
|
|
Onu yarın ziyaret edeceğim.
|
|
|
I'll call you later today. 学び始める
|
|
Ben bugün daha sonra seni arayacağım.
|
|
|
I'll call you up tomorrow. 学び始める
|
|
Ben seni yarın arayacağım.
|
|
|
I'll cook for you tonight. 学び始める
|
|
Bu akşam sana yemek pişireceğim.
|
|
|
I'll do it, if you insist. 学び始める
|
|
Eğer ısrar ederseniz, onu yaparım.
|
|
|
I'll expect you next week. 学び始める
|
|
Gelecek hafta seni bekleyeceğim.
|
|
|
I'll explain the incident. 学び始める
|
|
|
|
|
I'll get this bag for you. 学び始める
|
|
Sizin için bu çantayı alırım.
|
|
|
I'll give it some thought. 学び始める
|
|
Ona biraz fikir vereceğim.
|
|
|
I'll give you anaesthesia. 学び始める
|
|
|
|
|
I'll give you this camera. 学び始める
|
|
Bu kamerayı size vereceğim.
|
|
|
I'll go to Hawaii by ship. 学び始める
|
|
Gemiyle Hawaii'ye gideceğim.
|
|
|
I'll have to let you know. 学び始める
|
|
Sana bildirmek zorunda kalacağım.
|
|
|
I'll help you if possible. 学び始める
|
|
Mümkün olursa sana yardım edeceğim.
|
|
|
I'll lend you my notebook. 学び始める
|
|
Defterimi sana ödünç vereceğim.
|
|
|
I'll love you until I die. 学び始める
|
|
Ben ölünceye kadar seni seveceğim.
|
|
|
I'll meet to you at eight. 学び始める
|
|
Seninle sekizde buluşacağım.
|
|
|
I'll personally visit you. 学び始める
|
|
Kişisel olarak sizi ziyaret edeceğim.
|
|
|
I'll remember you forever. 学び始める
|
|
Seni ebediyen hatırlayacağım.
|
|
|
I'll show my album to you. 学び始める
|
|
Sana albümümü göstereceğim.
|
|
|
I'll take my coffee black. 学び始める
|
|
|
|
|
I'll take my cue from you. 学び始める
|
|
İp ucumu senden alacağım.
|
|
|
I'll tell you how to swim. 学び始める
|
|
Nasıl yüzüleceğini sana anlatacağım.
|
|
|
I'll try as hard as I can. 学び始める
|
|
Elimden geldiğince çok çalışacağım.
|
|
|
I'll try harder next time. 学び始める
|
|
Gelecek sefer daha çok gayret edeceğim.
|
|
|
I'm afraid he cannot come. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm afraid of earthquakes. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm always busy with work. 学び始める
|
|
Ben her zaman iş ile meşgulüm.
|
|
|
I'm attaching three files. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm aware that you failed. 学び始める
|
|
Ben senin başarısız olduğunun farkındayım.
|
|
|
I'm beginning to hate her. 学び始める
|
|
Ondan nefret etmeye başlıyorum.
|
|
|
I'm busy with my homework. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm dead against the plan. 学び始める
|
|
Ben plana tamamen karşıyım.
|
|
|
I'm disappointed with you. 学び始める
|
|
Seninle hayal kırıklığına uğradım.
|
|
|
I'm done with my homework. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm done with that lesson. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm feeling kind of tired. 学び始める
|
|
Yorgun gibi hissediyorum.
|
|
|
学び始める
|
|
Biraz yorgun hissediyorum.
|
|
|
I'm finishing my homework. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm fond of playing shogi. 学び始める
|
|
Japon satrancı oynamaya düşkünüm.
|
|
|
I'm glad that you'll come. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm glad to meet you, too. 学び始める
|
|
Ben de sizinle tanıştığıma memnun oldum.
|
|
|
I'm glad to see you again. 学び始める
|
|
Seni tekrar gördüğüme memnun oldum.
|
|
|
I'm going out for a while. 学び始める
|
|
Ben bir süreliğine dışarı çıkıyorum.
|
|
|
I'm looking for a sweater. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm looking for batteries. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm looking for my camera. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm looking forward to it. 学び始める
|
|
Ben onun için sabırsızlanıyorum.
|
|
|
I'm looking forward to it. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm looking forward to it. 学び始める
|
|
Ben onu dört gözle bekliyorum.
|
|
|
I'm majoring in economics. 学び始める
|
|
Ben ekonomi dalında uzmanlaşıyorum.
|
|
|
I'm majoring in sociology. 学び始める
|
|
Sosyolojide uzmanlaşıyorum.
|
|
|
I'm much younger than you. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm never late for school. 学び始める
|
|
Ben asla okula geç kalmam.
|
|
|
I'm not good at carpentry. 学び始める
|
|
Marangozlukta iyi değilim.
|
|
|
I'm not in good shape now. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm not so good at tennis. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm not worried about Tom. 学び始める
|
|
Tom hakkında endişeli değilim.
|
|
|
I'm reading the newspaper. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm so sorry to hear that. 学び始める
|
|
Onu duyduğuma çok üzgünüm.
|
|
|
I'm sorry, I have no idea. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm standing in the shade. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm staying at that hotel. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm telling you the truth. 学び始める
|
|
Ben sana gerçeği söylüyorum.
|
|
|
I'm tied up at the office. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm too tired to do study. 学び始める
|
|
Çalışma yapmak için çok yorgunum.
|
|
|
I'm trying to lose weight. 学び始める
|
|
|
|
|
I'm very glad to meet you. 学び始める
|
|
Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum.
|
|
|
I'm very sad to hear that. 学び始める
|
|
Onu duyduğuma çok üzüldüm.
|
|
|
I'm waiting for my mother. 学び始める
|
|
|
|
|
I've been looking for you. 学び始める
|
|
|
|
|
I've been working all day. 学び始める
|
|
|
|
|
I've eaten almost nothing. 学び始める
|
|
Neredeyse birşey yemedim.
|
|
|
I've finished my homework. 学び始める
|
|
|
|
|
I've given up eating meat. 学び始める
|
|
|
|
|
I've got really good news. 学び始める
|
|
Gerçekten iyi bir haberim var.
|
|
|
I've got to see a dentist. 学び始める
|
|
Dişçiyle görüşmek zorundayım.
|
|
|
I've just eaten breakfast. 学び始める
|
|
Ben kahvaltıyı az önce yaptım.
|
|
|
I've lived in Kobe before. 学び始める
|
|
Daha önce Kobe'de yaşadım.
|
|
|
I've lost a little weight. 学び始める
|
|
|
|
|
I've lost weight recently. 学び始める
|
|
Son zamanlarda kilo kaybettim.
|
|
|
I've made lots of friends. 学び始める
|
|
|
|
|
I've made lots of friends. 学び始める
|
|
Çok sayıda arkadaş yaptım.
|
|
|
I've met that girl before. 学び始める
|
|
Daha önce o kızla karşılaştım.
|
|
|
I've met that girl before. 学び始める
|
|
|
|
|
I've never been to Europe. 学び始める
|
|
Avrupa'da hiç bulunmadım.
|
|
|
If only I could go skiing. 学び始める
|
|
Keşke kayak yapmaya gidebilsem.
|
|
|
If you don't eat, you die. 学び始める
|
|
|
|
|
In a sense, you are right. 学び始める
|
|
|
|
|
In a sense, you are wrong. 学び始める
|
|
Bir bakıma, yanılıyorsun.
|
|
|
In case of fire, call 119. 学び始める
|
|
Yangın durumunda, 119'u arayın.
|
|
|
In case of fire, call 119. 学び始める
|
|
Yangın haline, 119'u ara.
|
|
|
Is anybody waiting on you? 学び始める
|
|
Size hizmet eden biri var mı?
|
|
|
Is her hair naturally red? 学び始める
|
|
Onun saçı doğal kırmızı mı?
|
|
|
Is Jimmy writing a letter? 学び始める
|
|
Jimmy bir mektup yazıyor mu?
|
|
|
Is she staying at a hotel? 学び始める
|
|
|
|
|
Is the bank far from here? 学び始める
|
|
|
|
|
Is the flight on schedule? 学び始める
|
|
|
|
|
Is there a bank near here? 学び始める
|
|
Buraya yakın bir banka var mı?
|
|
|
Is there a mall near here? 学び始める
|
|
Buraya yakın bir alışveriş merkezi var mı?
|
|
|
Is this a pen or a pencil? 学び始める
|
|
Bu bir dolma kalem mi yoksa bir kurşun kalem mi?
|
|
|
Is this all you have, sir? 学び始める
|
|
Sahip olduğunuz her şey bu mudur, bayım?
|
|
|
Is this information right? 学び始める
|
|
|
|
|
Is this the bus to Oxford? 学び始める
|
|
Bu, Oxford'a giden otobüs mü?
|
|
|
It began raining just now. 学び始める
|
|
Az önce yağmur yağmaya başladı.
|
|
|
It began snowing just now. 学び始める
|
|
Az önce kar yağmaya başladı.
|
|
|
It can be used as a knife. 学び始める
|
|
O bir bıçak olarak kullanılabilir.
|
|
|
It depends on the context. 学び始める
|
|
|
|
|
It depends on the context. 学び始める
|
|
|
|
|
It doesn't take very long. 学び始める
|
|
|
|
|
It hardly ever rains here. 学び始める
|
|
Burada neredeyse hiç yağmur yağmaz.
|
|
|
It has become much warmer. 学び始める
|
|
Hava çok daha sıcak oldu.
|
|
|
It is a difficult problem. 学び始める
|
|
|
|
|
It is a little cool today. 学び始める
|
|
|
|
|
It is both good and cheap. 学び始める
|
|
|
|
|
It is by no means certain. 学び始める
|
|
O hiçbir şekilde kesin değil.
|
|
|
It is easy to add 5 to 10. 学び始める
|
|
|
|
|
It is easy to play tennis. 学び始める
|
|
|
|
|
It is good to be a winner. 学び始める
|
|
Bir kazanan olmak iyidir.
|
|
|
It is impossible to do it. 学び始める
|
|
|
|
|
It is likely to rain soon. 学び始める
|
|
Muhtemelen yakında yağmur yağacak.
|
|
|
It is made partly of wood. 学び始める
|
|
O kısmen ahşaptan yapılmıştır.
|
|
|
It is nice and warm today. 学び始める
|
|
Bugün hava güzel ve sıcak.
|
|
|
It is no use trying again. 学び始める
|
|
Tekrar denemenin faydası yok.
|
|
|
It is quiet here at night. 学び始める
|
|
Geceleri burası sessizdir.
|
|
|
It is seven in London now. 学び始める
|
|
Şimdi Londra'da saat yedi.
|
|
|
It is still light outside. 学び始める
|
|
|
|
|
It is threatening to rain. 学び始める
|
|
|
|
|
It is too early to get up. 学び始める
|
|
Kalkmak için vakit çok erken.
|
|
|
It is too good to be true. 学び始める
|
|
O, gerçek olamayacak kadar çok iyi.
|
|
|
It is you who is to blame. 学び始める
|
|
|
|
|
It looks like it'll rain. 学び始める
|
|
Yağmur yağacak gibi görünüyor.
|
|
|
It looks very good on you. 学び始める
|
|
O üzerinde çok iyi duruyor.
|
|
|
It may or may not be true. 学び始める
|
|
Doğru olabilir yada olmayabilir.
|
|
|
It rained hard last night. 学び始める
|
|
Dün gece çok yağmur yağdı.
|
|
|
It seems that he is wrong. 学び始める
|
|
O, hatalı gibi görünüyor.
|
|
|
It seems that she was ill. 学び始める
|
|
O, hastaymış gibi görünüyor.
|
|
|
It seems very interesting. 学び始める
|
|
|
|
|
It was a complete failure. 学び始める
|
|
|
|
|
It was a revelation to me. 学び始める
|
|
O benim için bir ilhamdı.
|
|
|
It was a very cold winter. 学び始める
|
|
|
|
|
It was a wild goose chase. 学び始める
|
|
|
|
|
It was eighty meters long. 学び始める
|
|
O, seksen metre uzunluğunda idi.
|
|
|
It was no laughing matter. 学び始める
|
|
O gülecek bir şey değildi.
|
|
|
学び始める
|
|
|
|
|
It was nothing but a joke. 学び始める
|
|
O, şakadan başka birşey değildi.
|
|
|
It was raining last night. 学び始める
|
|
Dün gece yağmur yağıyordu.
|
|
|
It was really interesting. 学び始める
|
|
|
|
|
It wasn't much of a party. 学び始める
|
|
|
|
|
It wasn't much of a storm. 学び始める
|
|
Büyük bir fırtına değildi.
|
|
|
It will cool down tonight. 学び始める
|
|
|
|
|
It will cost you 45 cents. 学び始める
|
|
|
|
|
It will stop raining soon. 学び始める
|
|
Yakında yağmur duracaktır.
|
|
|
It would be better to try. 学び始める
|
|
|
|
|
It'll soon be six o'clock. 学び始める
|
|
Yakında saat altı olacak.
|
|
|
It's a long way to Boston. 学び始める
|
|
Boston'a giden uzun bir yoldur.
|
|
|
It's a nice day, isn't it? 学び始める
|
|
|
|
|
It's already nine o'clock. 学び始める
|
|
|
|
|
It's an artificial flower. 学び始める
|
|
|
|
|
It's bad luck to say that. 学び始める
|
|
Onu söylemek uğursuzluk getirir.
|
|
|
It's for a friend of mine. 学び始める
|
|
O, benim bir arkadaşım için.
|
|
|
It's my younger brother's. 学び始める
|
|
O benim genç erkek kardeşimin.
|
|
|
It's nearly three o'clock. 学び始める
|
|
|
|
|
It's nice to be back home. 学び始める
|
|
|
|
|
It's nonsense to try that. 学び始める
|
|
|
|
|
It's obvious that he lied. 学び始める
|
|
Onun yalan söylediği açık.
|
|
|
It's quarter to eight now. 学び始める
|
|
|
|
|
It's quarter to eight now. 学び始める
|
|
Saat şimdi yedi kırk beş.
|
|
|
It's starting to cool off. 学び始める
|
|
Hava serinlemeye başlıyor.
|
|
|
It's time to go to school. 学び始める
|
|
|
|
|
It's too difficult for me. 学び始める
|
|
|
|
|
It's true that she's dead. 学び始める
|
|
|
|
|
It's warm today, isn't it? 学び始める
|
|
|
|
|
It's wonderful to be here. 学び始める
|
|
|
|
|
Jack is one of my friends. 学び始める
|
|
Jack arkadaşlarımdan biridir.
|
|
|
Jack resembles his father. 学び始める
|
|
|
|
|
Jane comes from Australia. 学び始める
|
|
Jane, Avustralya'dan geliyor.
|
|
|
Jane comes from Australia. 学び始める
|
|
|
|
|
Jane prefers dogs to cats. 学び始める
|
|
Jane, köpekleri kedilere tercih eder.
|
|
|
Jane was dressed as a man. 学び始める
|
|
Jane, bir erkek gibi giymişti.
|
|
|
Jim goes to school by bus. 学び始める
|
|
Jim okula otobüsle gider.
|
|
|
Jim got a job as a waiter. 学び始める
|
|
Jim'in bir garson olarak bir işi var.
|
|
|
Jim had his camera stolen. 学び始める
|
|
|
|
|
Jim is at work on his car. 学び始める
|
|
Jim arabasının üzerinde çalışıyor.
|
|
|
John gave Mary some money. 学び始める
|
|
John Mary'ye biraz para verdi.
|
|
|
John makes fun of his dog. 学び始める
|
|
|
|
|
Just imitate what he does. 学び始める
|
|
Sadece onun yaptığını taklit et.
|
|
|
Kate is dressing her doll. 学び始める
|
|
Kate oyuncak bebeğini giydiriyor.
|
|
|
Kate sympathized with him. 学び始める
|
|
Kate onun acısını paylaştı.
|
|
|
Ken goes to school by bus. 学び始める
|
|
Ken otobüsle okula gider.
|
|
|
Ken is busy now, isn't he? 学び始める
|
|
Ken şu anda meşgul, değil mi?
|
|
|
Ken likes music very much. 学び始める
|
|
|
|
|
Ken was running beside me. 学び始める
|
|
|
|
|
Lay the book on the table. 学び始める
|
|
|
|
|
Leaves fall in the autumn. 学び始める
|
|
Yapraklar son baharda düşer.
|
|
|
Lend me your book, please. 学び始める
|
|
Bana lütfen kitabını ödünç ver.
|
|
|
Lend me your car tomorrow. 学び始める
|
|
Arabanı yarın bana ödünç ver.
|
|
|
Let him use the telephone. 学び始める
|
|
|
|
|
Let me fix dinner for you. 学び始める
|
|
Senin için akşam yemeği hazırlayayım.
|
|
|
Let me go in place of him. 学び始める
|
|
|
|
|
Let me say this just once. 学び始める
|
|
Bunu sadece bir kez daha söyleyeyim.
|
|
|
Let me tell you something. 学び始める
|
|
|
|
|
Let me think for a minute. 学び始める
|
|
|
|
|
Let's begin with Lesson 3. 学び始める
|
|
|
|
|
Let's clear out the attic. 学び始める
|
|
Tavan arasını temizleyelim.
|
|
|
Let's discuss the problem. 学び始める
|
|
|
|
|
Let's drop in for a drink. 学び始める
|
|
|
|
|
Let's eat in this evening. 学び始める
|
|
|
|
|
Let's get out of the taxi. 学び始める
|
|
|
|
|
Let's get the party going. 学び始める
|
|
|
|
|
Let's keep an eye on this. 学び始める
|
|
|
|
|
Let's meet at one o'clock. 学び始める
|
|
|
|
|
Let's not go into details. 学び始める
|
|
|
|
|
Let's run to the bus stop. 学び始める
|
|
Otobüs durağına kadar koşalım.
|
|
|
Let's send for the doctor. 学び始める
|
|
|
|
|
Let's stop here for today. 学び始める
|
|
|
|
|
Let's take a picture here. 学び始める
|
|
Burada bir resim çekelim.
|
|
|
Let's take the 4:10 train. 学び始める
|
|
|
|
|
Little remains to be done. 学び始める
|
|
|
|
|
Look at that handsome boy. 学び始める
|
|
|
|
|
Look at this Japanese car. 学び始める
|
|
|
|
|
Lucy likes playing tennis. 学び始める
|
|
Lucy tenis oynamayı seviyor.
|
|
|
Lucy likes playing tennis. 学び始める
|
|
Lucy tenis oynamayı sever.
|
|
|
Lucy sometimes visits May. 学び始める
|
|
Lucy bazen Mary'yi ziyaret eder.
|
|
|
Lucy sometimes visits May. 学び始める
|
|
Lucy bazen May'i ziyaret eder.
|
|
|
Make room for the baggage. 学び始める
|
|
|
|
|
Make yourself comfortable. 学び始める
|
|
|
|
|
Make yourself presentable. 学び始める
|
|
Kendinizi prezentabl yapın.
|
|
|
Many of them carried guns. 学び始める
|
|
Onların birçoğu silah taşıyordu.
|
|
|
Many problems awaited him. 学び始める
|
|
Birçok problemler onu bekliyordu.
|
|
|
Mari and Maki are sisters. 学び始める
|
|
Mari ve Maki kızkardeştirler.
|
|
|
Mary and Jane are cousins. 学び始める
|
|
|
|
|
Mary and Jane are cousins. 学び始める
|
|
Mary ve Jane kuzenlerdir.
|
|
|
Mary is as tall as Tom is. 学び始める
|
|
|
|
|
Mary is Tom's grandmother. 学び始める
|
|
Mary Tom'un büyükannesidir.
|
|
|
Mary likes milk very much. 学び始める
|
|
|
|
|
Mary likes milk very much. 学び始める
|
|
|
|
|
Mary told John the secret. 学び始める
|
|
Mary John'a sırrı söyledi.
|
|
|
Mary took maternity leave. 学び始める
|
|
Mary hamilelik izni aldı.
|
|
|
Mary wants to buy a dress. 学び始める
|
|
Mary bir elbise satın almak istiyor.
|
|
|
Mary's husband abused her. 学び始める
|
|
Mary'nin kocası onu suistimal etti.
|
|
|
Masaru gets married today. 学び始める
|
|
|
|
|
May I have a bus schedule? 学び始める
|
|
Bir otobüs tarifesi alabilir miyim?
|
|
|
May I leave this with you? 学び始める
|
|
Bunu sizinle bırakabilir miyim?
|
|
|
May I share your umbrella? 学び始める
|
|
Şemsiyeni paylaşabilir miyim?
|
|
|
May I try this sweater on? 学び始める
|
|
Bu kazağı deneyebilir miyim?
|
|
|
May I use the shoe polish? 学び始める
|
|
Ayakkabı cilasını kullanabilir miyim?
|
|
|
May I use your dictionary? 学び始める
|
|
Sözlüğünü kullanabilir miyim?
|
|
|
Mayuko can ride a bicycle. 学び始める
|
|
Mayuko bir bisiklet sürebilir.
|
|
|
Mayuko can ride a bicycle. 学び始める
|
|
Mayuko bisiklete binebilir.
|
|
|
Mayuko jumped up in alarm. 学び始める
|
|
Mayuko alarmda ayağa fırladı.
|
|
|
McClellan decided to wait. 学び始める
|
|
McClellan beklemeye karar verdi.
|
|
|
Mike speaks good Japanese. 学び始める
|
|
Mike Japonca'yı iyi konuşuyor.
|
|
|
Mike speaks good Japanese. 学び始める
|
|
Mike iyi Japonca konuşur.
|
|
|
Mike speaks good Japanese. 学び始める
|
|
Mike Japoncayı iyi konuşur.
|
|
|
Mike walked up to the boy. 学び始める
|
|
Mike çocuğa doğru yanaştı.
|
|
|
Miss Kanda runs very fast. 学び始める
|
|
Miss Kanda çok hızlı koşar.
|
|
|
Monday comes after Sunday. 学び始める
|
|
Pazardan sonra Pazartesi gelir.
|
|
|
Money can't buy happiness. 学び始める
|
|
Para mutluluğu satın alamaz.
|
|
|
Most students like sports. 学び始める
|
|
Öğrencilerin çoğu sporları sever.
|
|
|
Most women enjoy shopping. 学び始める
|
|
Birçok kadın alışverişi sever.
|
|
|
Murder is against the law. 学び始める
|
|
|
|
|
My apartment is near here. 学び始める
|
|
Benim apartman dairem buraya yakın.
|
|
|
My aunt lives in New York. 学び始める
|
|
Teyzem New York'ta yaşıyor.
|
|
|
My brother is an engineer. 学び始める
|
|
Erkek kardeşim bir mühendistir.
|
|
|
My brother is out of work. 学び始める
|
|
|
|
|
My brother lives in Tokyo. 学び始める
|
|
Erkek kardeşim Tokyo'da yaşıyor.
|
|
|
My brother lives in Tokyo. 学び始める
|
|
Kardeşim Tokyo'da yaşıyor.
|
|
|
My brother uses this bike. 学び始める
|
|
Erkek kardeşim bu bisikleti kullanır.
|
|
|
My business is prospering. 学び始める
|
|
|
|
|
My business is prospering. 学び始める
|
|
|
|
|
My car burns a lot of gas. 学び始める
|
|
|
|
|
My car is being fixed now. 学び始める
|
|
Arabam şimdi tamir ediliyor.
|
|
|
My cough is getting worse. 学び始める
|
|
Benim öksürük kötüleşiyor.
|
|
|
My daughter wants a piano. 学び始める
|
|
|
|
|
My father gave up smoking. 学び始める
|
|
Babam sigara içmeyi bıraktı.
|
|
|
My father helped me study. 学び始める
|
|
Babam çalışmama yardımcı oldu.
|
|
|
My father is a bank clerk. 学び始める
|
|
|
|
|
My father is getting bald. 学び始める
|
|
|
|
|
My father loves my mother. 学び始める
|
|
|
|
|
My father manages a store. 学び始める
|
|
Babam bir mağaza yönetir.
|
|
|
My father may be sleeping. 学び始める
|
|
|
|
|
My father swims very well. 学び始める
|
|
|
|
|
My father was in the navy. 学び始める
|
|
|
|
|
学び始める
|
|
|
|
|
My home is in the country. 学び始める
|
|
|
|
|
My house has a small yard. 学び始める
|
|
Evimin küçük bir avlusu var.
|
|
|
My house is fully insured. 学び始める
|
|
|
|
|
My job is dull and boring. 学び始める
|
|
Benim görevim donuk ve sıkıcı.
|
|
|
My mother tasted the milk. 学び始める
|
|
|
|
|
My mother tasted the milk. 学び始める
|
|
Annem sütün tadına baktı.
|
|
|
My pet cat died yesterday. 学び始める
|
|
Benim evcil kedim dün öldü.
|
|
|
My right foot is sleeping. 学び始める
|
|
|
|
|
My room has three windows. 学び始める
|
|
Odamda üç pencere vardır.
|
|
|
My studies are going okay. 学び始める
|
|
Benim çalışmalar tamam olacak.
|
|
|
My uncle can speak German. 学び始める
|
|
Amcam almanca konuşabilir.
|
|
|
My uncle gave me a camera. 学び始める
|
|
Amcam bana bir kamera verdi.
|
|
|
My watch is very accurate. 学び始める
|
|
|
|
|
My weight is 58 kilograms. 学び始める
|
|
Benim ağırlığım 58 kilodur.
|
|
|
My wife is a good manager. 学び始める
|
|
Eşim iyi bir yöneticidir.
|
|
|
My wife really hates cats. 学び始める
|
|
Karım gerçekten kedilerden nefret ediyor.
|
|
|
My wife's trying to sleep. 学び始める
|
|
|
|
|
Nancy doesn't play tennis. 学び始める
|
|
|
|
|
Nancy enjoys indoor games. 学び始める
|
|
Nancy kapalı yer oyunlarından hoşlanır.
|
|
|
Naoko is good at swimming. 学び始める
|
|
|
|
|
Never keep a lady waiting. 学び始める
|
|
Asla bir bayanı bekletme.
|
|
|
Never speak ill of others. 学び始める
|
|
Başkalarının hakkında asla kötü konuşma.
|
|
|
Never tell me a lie again. 学び始める
|
|
Bana asla tekrar yalan söyleme.
|
|
|
No one believed his story. 学び始める
|
|
Hiç kimse onun hikayesine inanmadı.
|
|
|
No one could buy anything. 学び始める
|
|
Hiç kimse bir şey satın alamadı.
|
|
|
No one opposed the choice. 学び始める
|
|
Hiç kimse seçime karşı çıkmadı.
|
|
|
No one took notice of him. 学び始める
|
|
|
|
|
Nobody has ever loved him. 学び始める
|
|
|
|
|
Nobody would listen to me. 学び始める
|
|
|
|
|
None of the money is mine. 学び始める
|
|
Paranın hiçbirisi benim değil.
|
|
|
None of us have succeeded. 学び始める
|
|
|
|
|
Not all of them are happy. 学び始める
|
|
Onların hepsi mutlu değil.
|
|
|
学び始める
|
|
|
|
|
Nothing is worse than war. 学び始める
|
|
Hiçbir şey savaştan daha kötü değildir.
|
|
|
Nothing really stands out. 学び始める
|
|
Gerçekten bir şey göze çarpmıyor.
|
|
|
Obviously, he is to blame. 学び始める
|
|
|
|
|
Oh no! I forgot my wallet. 学び始める
|
|
Oh hayır! Cüzdanımı unuttum.
|
|
|
One lump of sugar, please. 学び始める
|
|
|
|
|
One of my bags is missing. 学び始める
|
|
Benim çantalardan biri eksik.
|
|
|
One of us will have to go. 学び始める
|
|
Bizden biri gitmek zorunda kalacak.
|
|
|
Open the window, will you? 学び始める
|
|
|
|
|
Our cat is in the kitchen. 学び始める
|
|
Bizim kedimiz mutfaktadır.
|
|
|
Our fence is made of iron. 学び始める
|
|
Bizim çit demirden yapılmıştır.
|
|
|
Our hotel faces the coast. 学び始める
|
|
|
|
|
Our house faces the beach. 学び始める
|
|
|
|
|
Our rocket is being built. 学び始める
|
|
|
|
|
Our teacher seldom laughs. 学び始める
|
|
Öğretmenimiz nadiren güler.
|
|
|
Our train arrived on time. 学び始める
|
|
|
|
|
Oysters are in season now. 学び始める
|
|
|
|
|
Paper catches fire easily. 学び始める
|
|
Kağıt kolaylıkla tutuşur.
|
|
|
Pardon me for coming late. 学び始める
|
|
Geç kaldığım için bağışlayın.
|
|
|
Part of his story is true. 学び始める
|
|
Onun hikayesinin bir kısmı doğrudur.
|
|
|
Part of the story is true. 学び始める
|
|
Hikayenin bir bölümü doğrudur.
|
|
|
People can't live forever. 学び始める
|
|
İnsanlar sürekli yaşayamazlar.
|
|
|
People laughed at the boy. 学び始める
|
|
|
|
|
People liked Jimmy Carter. 学び始める
|
|
İnsanlar Jimmy Carter'i sevdiler.
|
|
|
Pizza is my favorite food. 学び始める
|
|
Pizza benim en sevdiğim yiyecek.
|
|
|
Plain white paper will do. 学び始める
|
|
Sadece beyaz kağıt yeterli.
|
|
|
Playing basketball is fun. 学び始める
|
|
Basketbol oynamak eğlencelidir.
|
|
|
Playing golf is great fun. 学び始める
|
|
Golf oynamak çok eğlenceli.
|
|
|
Playing the guitar is fun. 学び始める
|
|
Gitar çalmak eğlencelidir.
|
|
|
Please add up the numbers. 学び始める
|
|
Lütfen sayıları toplayınız.
|
|
|
Please answer my question. 学び始める
|
|
|
|
|
Please ask him to call me. 学び始める
|
|
Lütfen ona beni aramasını rica edin.
|
|
|
Please boil an egg for me. 学び始める
|
|
Lütfen benim için bir yumurta kaynatın.
|
|
|
Please bring him his beer. 学び始める
|
|
Lütfen ona birasını getir.
|
|
|
Please come to pick me up. 学び始める
|
|
Lütfen arabayla beni almaya gel.
|
|
|
Please come to talk to me. 学び始める
|
|
Lütfen benimle konuşmaya gel.
|
|
|
Please contact me by mail. 学び始める
|
|
Lütfen benimle posta yoluyla irtibata geçiniz.
|
|
|
Please don't walk so fast. 学び始める
|
|
|
|
|
Please drop by and see me. 学び始める
|
|
Lütfen beni görmek için geçerken uğra.
|
|
|
Please fill out this form. 学び始める
|
|
Lütfen bu formu doldurun.
|
|
|
Please give me an ashtray. 学び始める
|
|
Lütfen bana bir küllük verin.
|
|
|
Please give me some water. 学び始める
|
|
Lütfen bana biraz su getir.
|
|
|
Please keep this a secret. 学び始める
|
|
Lütfen bunu bir sır olarak sakla.
|
|
|
Please lend me your knife. 学び始める
|
|
Lütfen bana bıçağını ödünç ver.
|
|
|
Please let me speak first. 学び始める
|
|
Lütfen önce ben konuşayım.
|
|
|
Please pass me the butter. 学び始める
|
|
Lütfen tereyağını bana uzat.
|
|
|
Please pass me the pepper. 学び始める
|
|
|
|
|
Please say it more loudly. 学び始める
|
|
Lütfen onu daha yüksek sesle söyle.
|
|
|
Please take me to my seat. 学び始める
|
|
Lütfen beni koltuğuma götür.
|
|
|
Please tell me when to go. 学び始める
|
|
Lütfen bana ne zaman gideceğimi söyle.
|
|
|
Please turn off the light. 学び始める
|
|
|
|
|
Promise me you'll be good. 学び始める
|
|
Bana iyi olacağına söz ver.
|
|
|
Put in a good word for me. 学び始める
|
|
Benim için iyi bir şey söyle.
|
|
|
Put the money in the bank. 学び始める
|
|
|
|
|
Put your affairs in order. 学び始める
|
|
|
|
|
Put your coat on a hanger. 学び始める
|
|
|
|
|
Rats leave a sinking ship. 学び始める
|
|
Fareler batan gemiyi terkederler.
|
|
|
Read it once more, please. 学び始める
|
|
Onu bir kez daha okuyun, lütfen.
|
|
|
Read the bottom of the page. 学び始める
|
|
Bir sayfanın alt kısmını okuyun.
|
|
|
Ready or not, here I come. 学び始める
|
|
Hazır ya da değil, işte geliyorum.
|
|
|
Roll up your right sleeve. 学び始める
|
|
Sağ elbise kolunu yukarı çek.
|
|
|
Sales are down this month. 学び始める
|
|
|
|
|
Say hello to your friends. 学び始める
|
|
Arkadaşlarına selam söyle.
|
|
|
School begins at 8:10 a.m. 学び始める
|
|
Okul saat 8:10 a. m de başlar.
|
|
|
School begins at 8:30 a.m. 学び始める
|
|
Okul sabah 8:30 da başlar.
|
|
|
School starts next Monday. 学び始める
|
|
Gelecek Pazartesi okul başlar.
|
|
|
Second semester has ended. 学び始める
|
|
|
|
|
Send for a doctor at once. 学び始める
|
|
Derhal bir doktor getirt.
|
|
|
She advised him not to go. 学び始める
|
|
Ona gitmemesini tavsiye et.
|
|
|
She always gets up at six. 学び始める
|
|
O, her zaman altıda kalkar.
|
|
|
She always keeps her word. 学び始める
|
|
O, her zaman sözünü tutar.
|
|
|
She arrived late as usual. 学び始める
|
|
O her zamanki gibi geç geldi.
|
|
|
She asked about my school. 学び始める
|
|
O, okulum hakkında soru sordu.
|
|
|
She became a great artist. 学び始める
|
|
O büyük bir sanatçı oldu.
|
|
|
She bought him some candy. 学び始める
|
|
|
|
|
She bought me a nice coat. 学び始める
|
|
O, bana güzel bir ceket satın aldı.
|
|
|
She bought two dozen eggs. 学び始める
|
|
O, iki düzine yumurta satın aldı.
|
|
|
She brushed away the dust. 学び始める
|
|
|
|
|
She calls him every night. 学び始める
|
|
|
|
|
She came down with a cold. 学び始める
|
|
O, soğuk algınlığı yüzünden çöktü.
|
|
|
She can't do without milk. 学び始める
|
|
|
|
|
She comes from California. 学び始める
|
|
|
|
|
She could pass for twenty. 学び始める
|
|
O yirmi olarak kabul edildi.
|
|
|
She denied having met him. 学び始める
|
|
O, onunla buluştuğunu inkar etti.
|
|
|
She did it all by herself. 学び始める
|
|
O, onun hepsini kendi yaptı.
|
|
|
She did it in her own way. 学び始める
|
|
O, onu kendi tarzıyla yaptı.
|
|
|
She did not marry the man. 学び始める
|
|
|
|
|
She did not read the book. 学び始める
|
|
|
|
|
She didn't come after all. 学び始める
|
|
Düşünülenin aksine o gelmedi.
|
|
|
She died in a plane crash. 学び始める
|
|
O bir uçak kazasında öldü.
|
|
|
She doesn't listen to him. 学び始める
|
|
|
|
|
She doesn't live with him. 学び始める
|
|
O onunla birlikte yaşamaz.
|
|
|
She dropped out of school. 学び始める
|
|
O, okuldan kaydını sildirdi.
|
|
|
She fell in love with him. 学び始める
|
|
|
|
|
She felt happy to see him. 学び始める
|
|
Onu gördüğüne mutlu oldu.
|
|
|
She gave me a pretty doll. 学び始める
|
|
O bana güzel bir oyuncak bebek verdi.
|
|
|
She gave me plenty to eat. 学び始める
|
|
O bana yemek için çok şey verdi.
|
|
|
She gave me several books. 学び始める
|
|
O bana birkaç kitap verdi.
|
|
|
She gave them some apples. 学び始める
|
|
O onlara birkaç elma verdi.
|
|
|
She got married last year. 学び始める
|
|
|
|
|
She graduated with honors. 学び始める
|
|
O pekiyi derece ile mezun oldu.
|
|
|
She had a happy childhood. 学び始める
|
|
Onun mutlu bir çocukluğu vardı.
|
|
|
She had no one to turn to. 学び始める
|
|
Onun dönecek kimsesi yoktu.
|
|
|
She handed him his jacket. 学び始める
|
|
|
|
|
She has a beautiful voice. 学び始める
|
|
|
|
|
She has a small black dog. 学び始める
|
|
Onun küçük siyah bir köpeği var.
|
|
|
She has about 2,000 books. 学び始める
|
|
O yaklaşık olarak 2,000 kitaba sahiptir.
|
|
|
She has an eye for beauty. 学び始める
|
|
|
|
|
She has done her homework. 学び始める
|
|
|
|
|
She has never gone abroad. 学び始める
|
|
O, asla yurt dışına gitmedi.
|
|
|
She has never visited him. 学び始める
|
|
O asla onu ziyaret etmedi.
|
|
|
She has no one to turn to. 学び始める
|
|
Onun gidecek kimsesi yok.
|
|
|
She has not turned up yet. 学び始める
|
|
|
|
|
She has very good manners. 学び始める
|
|
Onun çok iyi davranışları vardır.
|
|
|
She hit him with a hammer. 学び始める
|
|
O, ona bir çekiçle vurdu.
|
|
|
She is a college graduate. 学び始める
|
|
O bir üniversite mezunudur.
|
|
|
She is a really nice girl. 学び始める
|
|
|
|
|
She is a very clever liar. 学び始める
|
|
O çok akıllı bir yalancıdır.
|
|
|
She is a very nice person. 学び始める
|
|
|
|
|
She is a very poor driver. 学び始める
|
|
|
|
|
She is afraid of the dark. 学び始める
|
|
|
|
|
She is after a better job. 学び始める
|
|
O, daha iyi bir işin peşinde.
|
|
|
She is amusing to be with. 学び始める
|
|
|
|
|
She is bound to come here. 学び始める
|
|
|
|
|
She is busy with her work. 学び始める
|
|
|
|
|
She is by no means stupid. 学び始める
|
|
O, hiçbir şekilde aptal değildir.
|
|
|
She is clearly over forty. 学び始める
|
|
O, açıkça kırkın üzerinde.
|
|
|
She is famous as a singer. 学び始める
|
|
O bir şarkıcı olarak ünlüdür.
|
|
|
She is far from beautiful. 学び始める
|
|
O, güzel olmaktan çok uzak.
|
|
|
She is guilty of stealing. 学び始める
|
|
|
|
|
She is her old self again. 学び始める
|
|
|
|
|
She is in bed with a cold. 学び始める
|
|
O, soğuk algınlığı yüzünden yatakta.
|
|
|
She is interested in jazz. 学び始める
|
|
|
|
|
She is kind to old people. 学び始める
|
|
O, yaşlı insanlara karşı naziktir.
|
|
|
She is learning the piano. 学び始める
|
|
|
|
|
She is loved by everybody. 学び始める
|
|
O, herkes tarafından sevilir.
|
|
|
She is no ordinary singer. 学び始める
|
|
O sıradan bir şarkıcı değildir.
|
|
|
She is opening the window. 学び始める
|
|
|
|
|
She kept crying all night. 学び始める
|
|
O, bütün gece ağlamaya devam etti.
|
|
|
She knows her limitations. 学び始める
|
|
O, kendi sınırlarını bilir.
|
|
|
She left on Christmas Day. 学び始める
|
|
|
|
|
She left with her friends. 学び始める
|
|
O, arkadaşları ile birlikte ayrıldı.
|
|
|
She likes music very much. 学び始める
|
|
|
|
|
She lived an unhappy life. 学び始める
|
|
O, mutsuz bir hayat yaşadı.
|
|
|
She lived an unhappy life. 学び始める
|
|
O mutsuz bir hayat yaşadı.
|
|
|
She lived next door to us. 学び始める
|
|
O bizim bitişikte yaşadı.
|
|
|
She lived there for years. 学び始める
|
|
O, yıllarca orada yaşadı.
|
|
|
She lives in a large house. 学び始める
|
|
O, büyük bir evde yaşıyor.
|
|
|
She lives next door to us. 学び始める
|
|
O bizim bitişiğimizde yaşıyor.
|
|
|
She looked after her baby. 学び始める
|
|
|
|
|
She looked at him angrily. 学び始める
|
|
|
|
|
She looked at the picture. 学び始める
|
|
|
|
|
She looks like her mother. 学び始める
|
|
|
|
|
She made her mother happy. 学び始める
|
|
|
|
|
She married her classmate. 学び始める
|
|
O, sınıf arkadaşı ile evlendi.
|
|
|
She married him last year. 学び始める
|
|
O, onunla geçen yıl evlendi
|
|
|
She met him for breakfast. 学び始める
|
|
O, kahvaltı için onunla buluştu.
|
|
|
She met him only recently. 学び始める
|
|
O, onunla sadece son zamanlarda görüştü.
|
|
|
She must be angry with me. 学び始める
|
|
|
|
|
She must be on cloud nine. 学び始める
|
|
|
|
|
She often calls him names. 学び始める
|
|
O, ona sık sık ağzına geleni söyler.
|
|
|
She owns a very big house. 学び始める
|
|
O, çok büyük bir eve sahiptir.
|
|
|
She painted the wall pink. 学び始める
|
|
|
|
|
She pressured him to quit. 学び始める
|
|
O ona istifa etmesi için baskı yaptı.
|
|
|
She promised to marry him. 学び始める
|
|
O onunla evlenmek için söz verdi.
|
|
|
She put her room in order. 学び始める
|
|
|
|
|
She put him under a spell. 学び始める
|
|
|
|
|
She put sheets on her bed. 学び始める
|
|
O çarşafları yatağın üzerine koydu.
|
|
|
She refused my invitation. 学び始める
|
|
O benim davetimi reddetti.
|
|
|
She refused to go with me. 学び始める
|
|
Benimle gitmeyi reddetti.
|
|
|
She runs faster than I do. 学び始める
|
|
O, benden daha hızlı koşar.
|
|
|
She said something to him. 学び始める
|
|
|
|
|
She said that she was ill. 学び始める
|
|
O, hasta olduğunu söyledi.
|
|
|
She seldom eats breakfast. 学び始める
|
|
O, nadiren kahvaltı yapar.
|
|
|
She sent me a long letter. 学び始める
|
|
O, bana uzun bir mektup gönderdi.
|
|
|
She served us a good meal. 学び始める
|
|
O bize güzel bir yemek servisi yaptı.
|
|
|
She shot him with a rifle. 学び始める
|
|
|
|
|
She showed him my picture. 学び始める
|
|
O ona benim resmimi gösterdi.
|
|
|
She showers every morning. 学び始める
|
|
|
|
|
She swam across the river. 学び始める
|
|
|
|
|
She taught me how to swim. 学び始める
|
|
O, bana nasıl yüzeceğimi öğretti.
|
|
|
She testified against him. 学び始める
|
|
O, onun aleyhine tanıklık etti.
|
|
|
She tied him to the chair. 学び始める
|
|
O onu sandalyeye bağladı.
|
|
|
She told him not to worry. 学び始める
|
|
O ona üzülmemesini söyledi.
|
|
|
She took him to the store. 学び始める
|
|
|
|
|
She traveled around Japan. 学び始める
|
|
|
|
|
She treated him very well. 学び始める
|
|
|
|
|
She turned around quickly. 学び始める
|
|
|
|
|
She turned down the radio. 学び始める
|
|
O, radyonun sesini kıstı.
|
|
|
She turned her back to me. 学び始める
|
|
|
|
|
She turned off the lights. 学び始める
|
|
|
|
|
She turned pale with fear. 学び始める
|
|
Onun korkudan benzi sarardı.
|
|
|
She used to live near him. 学び始める
|
|
O onun yakınında yaşardı.
|
|
|
She used to live with him. 学び始める
|
|
|
|
|
She usually gets up early. 学び始める
|
|
O genellikle erken kalkar.
|
|
|
She visited him in Boston. 学び始める
|
|
O Boston'da onu ziyaret etti.
|
|
|
She walked very carefully. 学び始める
|
|
O çok dikkatli bir şekilde yürüdü.
|
|
|
She was a medical student. 学び始める
|
|
|
|
|
She was a track star once. 学び始める
|
|
O, bir zamanlar spor yıldızıydı.
|
|
|
She was afraid of the dog. 学び始める
|
|
|
|
|
She was born in the 1950s. 学び始める
|
|
|
|
|
She was brought up by him. 学び始める
|
|
O onun tarafından yetiştirildi.
|
|
|
She was crying last night. 学び始める
|
|
|
|
|
She was forced to confess. 学び始める
|
|
O, itiraf etmek için zorlandı.
|
|
|
She was going up a ladder. 学び始める
|
|
O bir merdivene çıkıyordu.
|
|
|
She was humiliated by him. 学び始める
|
|
O, onun tarafından aşağılandı.
|
|
|
She was injured in a fall. 学び始める
|
|
O, bir düşmede yaralandı.
|
|
|
She was ironing her dress. 学び始める
|
|
O, elbisesini ütülüyordu.
|
|
|
She was now out of danger. 学び始める
|
|
O şimdi tehlikeyi atlattı.
|
|
|
She was out when I called. 学び始める
|
|
Ben aradığımda o dışardaydı.
|
|
|
She was run over by a car. 学び始める
|
|
O bir araba tarafından ezildi.
|
|
|
She was there all morning. 学び始める
|
|
|
|
|
She was wearing a new hat. 学び始める
|
|
O yeni bir şapka giyiyordu.
|
|
|
She wears a lot of makeup. 学び始める
|
|
|
|
|
She went there by herself. 学び始める
|
|
|
|
|
She will make a good wife. 学び始める
|
|
|
|
|
She wouldn't speak to him. 学び始める
|
|
|
|
|
She's an outspoken person. 学び始める
|
|
|
|
|
She's got the best grades. 学び始める
|
|
O en iyi derecelere sahiptir.
|
|
|
She's in the hospital now. 学び始める
|
|
|
|
|
Shinko's brother is eight. 学び始める
|
|
Shinko'nun erkek kardeşi sekiz yaşındadır.
|
|
|
Should we change the flag? 学び始める
|
|
Bayrağı değiştirmeli miyiz?
|
|
|
Show me the way, will you? 学び始める
|
|
Bana yolu gösterin, ne dersiniz?
|
|
|
Smog causes plants to die. 学び始める
|
|
Kirli hava bitkilerin ölmesine sebep olur.
|
|
|
Snow fell in large flakes. 学び始める
|
|
|
|
|
Some people go after fame. 学び始める
|
|
Bazı insanlar şöhretin peşinden gider.
|
|
|
Some people hate to argue. 学び始める
|
|
Bazıları tartışmaktan nefret ederler.
|
|
|
Some people hate to argue. 学び始める
|
|
Bazı insanlar tartışmaktan nefret ederler.
|
|
|
Some snakes are poisonous. 学び始める
|
|
Bazı yılanlar zehirlidir.
|
|
|
Somebody has left his hat. 学び始める
|
|
|
|
|
Somebody took away my bag. 学び始める
|
|
Biri çantamı aldı götürdü.
|
|
|
Someone asked about Texas. 学び始める
|
|
Birisi Texsas hakkında soru sordu.
|
|
|
Someone stole my passport. 学び始める
|
|
Birisi pasaportumu çaldı.
|
|
|
Spain approved the treaty. 学び始める
|
|
İspanya antlaşmayı onayladı.
|
|
|
Speeding causes accidents. 学び始める
|
|
Hız yapma kazalara neden olur.
|
|
|
It's boring to stay at home. 学び始める
|
|
|
|
|
Susie's hair is very long. 学び始める
|
|
|
|
|
Swimming is good exercise. 学び始める
|
|
|
|
|
Take a breath and hold it. 学び始める
|
|
Bir nefes alın ve onu tutun.
|
|
|
Take the pan off the fire. 学び始める
|
|
|
|
|
Take the road on the left. 学び始める
|
|
|
|
|
Take three steps and jump. 学び始める
|
|
|
|
|
Taro Ito was found guilty. 学び始める
|
|
|
|
|
Tell me what your name is. 学び始める
|
|
Bana adının ne olduğunu söyle.
|
|
|
Tell me whose hat this is. 学び始める
|
|
Bunun kimin şapkası olduğunu bana söyle.
|
|
|
Tell me why he was absent. 学び始める
|
|
Bana onun niçin yok olduğunu söyle.
|
|
|
Thank you for inviting me. 学び始める
|
|
Beni davet ettiğiniz için size teşekkür ederim.
|
|
|
Thank you for not smoking. 学び始める
|
|
Sigara içmediğin için teşekkür ederim.
|
|
|
Thank you for the present. 学び始める
|
|
Hediye için teşekkür ederim.
|
|
|
Thank you for your advice. 学び始める
|
|
Tavsiyen için teşekkür ederim.
|
|
|
Thank you for your letter. 学び始める
|
|
Mektubun için teşekkür ederim.
|
|
|
Thank you very, very much! 学び始める
|
|
Sana çok, çok teşekkür ederim!
|
|
|
That big one is also mine. 学び始める
|
|
|
|
|
That book was interesting. 学び始める
|
|
|
|
|
That car is a real beauty. 学び始める
|
|
O araba gerçek bir güzelliktir.
|
|
|
That chimney is very high. 学び始める
|
|
|
|
|
That didn't really happen. 学び始める
|
|
|
|
|
That dog has a short tail. 学び始める
|
|
O köpeğin kısa bir kuyruğu var.
|
|
|
That fact can't be denied. 学び始める
|
|
|
|
|
That girl's eyes are blue. 学び始める
|
|
|
|
|
That house belongs to him. 学び始める
|
|
|
|
|
That is a trivial problem. 学び始める
|
|
|
|
|
That is rather unexpected. 学び始める
|
|
O, oldukça beklenmeyen bir durumdur.
|
|
|
That might have been true. 学び始める
|
|
|
|
|
That pasture is ten acres. 学び始める
|
|
|
|
|
That red dress suited her. 学び始める
|
|
O kırmızı elbise ona uydu.
|
|
|
That sounds very tempting. 学び始める
|
|
O çok ayartıcı görünüyor.
|
|
|
That street is very noisy. 学び始める
|
|
|
|
|
That was a delicious meal. 学び始める
|
|
|
|
|
That'll put you in danger. 学び始める
|
|
|
|
|
That's a pretty good idea. 学び始める
|
|
|
|
|
That's just what I wanted. 学び始める
|
|
|
|
|
That's the absolute truth. 学び始める
|
|
|
|
|
The Allies wasted no time. 学び始める
|
|
Müttefikler hiç bir zaman boşa zaman harcamadı.
|
|
|
The answers are all right. 学び始める
|
|
|
|
|
The baby doesn't walk yet. 学び始める
|
|
|
|
|
The baby opened his mouth. 学び始める
|
|
|
|
|
The baby wants its mother. 学び始める
|
|
|
|
|
The baby was sound asleep. 学び始める
|
|
|
|
|
The bad smell sickened me. 学び始める
|
|
Kötü koku beni rahatsız etti.
|
|
|
The bell has not rung yet. 学び始める
|
|
|
|
|
The bill came to over $25. 学び始める
|
|
Hesap 25 dolardan fazla geldi.
|
|
|
The bird spread its wings. 学び始める
|
|
|
|
|
The book is about the law. 学び始める
|
|
|
|
|
The bookshelf is built in. 学び始める
|
|
|
|
|
The boy has good reflexes. 学び始める
|
|
Çocuğun iyi refleksleri var.
|
|
|
The boy screamed for help. 学び始める
|
|
Çocuk yardım için bağırdı.
|
|
|
The bread is old and hard. 学び始める
|
|
|
|
|
The bus was heading north. 学び始める
|
|
|
|
|
The cars collided head on. 学び始める
|
|
Arabalar kafa kafaya çarpıştı.
|
|
|
The cat scratched my hand. 学び始める
|
|
|
|
|
The changes were not made. 学び始める
|
|
|
|
|
The child painted flowers. 学び始める
|
|
|
|
|
The chili burnt my tongue. 学び始める
|
|
Kırmızı biber dilimi yaktı.
|
|
|
The concert was a success. 学び始める
|
|
|
|
|
The Congress had no money. 学び始める
|
|
|
|
|
The cook broiled the meat. 学び始める
|
|
Aşçı eti ızgarada pişirdi.
|
|
|
The cows are eating grass. 学び始める
|
|
|
|
|
The crow spread his wings. 学び始める
|
|
|
|
|
The deer ran for its life. 学び始める
|
|
Geyik, yaşamı için kaçtı.
|
|
|
The doctor gave it to her. 学び始める
|
|
|
|
|
The dog ran after the cat. 学び始める
|
|
|
|
|
The dog ran around a tree. 学び始める
|
|
Köpek bir ağacın etrafında koştu.
|
|
|
The dog was out of breath. 学び始める
|
|
Köpek nefes nefese kalmıştı.
|
|
|
The doll lay on the floor. 学び始める
|
|
|
|
|
The economy is picking up. 学び始める
|
|
|
|
|
The engine wouldn't start. 学び始める
|
|
|
|
|
The fact is that she lied. 学び始める
|
|
Gerçek onun yalan söylemesidir.
|
|
|
The famous pianist smiled. 学び始める
|
|
|
|
|
The figures add up to 230. 学び始める
|
|
|
|
|
The fly is on the ceiling. 学び始める
|
|
|
|
|
The funeral was yesterday. 学び始める
|
|
|
|
|
The gate is closed at six. 学び始める
|
|
|
|
|
The girl broke the window. 学び始める
|
|
|
|
|
The girl entered the room. 学び始める
|
|
|
|
|
The girls danced to music. 学び始める
|
|
Kızlar müziğe göre dans ettiler.
|
|
|
The glass broke to pieces. 学び始める
|
|
|
|
|
The glass is full of milk. 学び始める
|
|
|
|
|
The glass is full of wine. 学び始める
|
|
|
|
|
The hail harmed the crops. 学び始める
|
|
Dolu ekinlere zarar verdi.
|
|
|
The headlights don't work. 学び始める
|
|
|
|
|
The hen hatched five eggs. 学び始める
|
|
Tavuk beş yumurta yumurtladı.
|
|
|
The hospital is near here. 学び始める
|
|
|
|
|
The house has been bought. 学び始める
|
|
|
|
|
The house is owned by him. 学び始める
|
|
Onun tarafından eve sahip olundu.
|
|
|
The image is out of focus. 学び始める
|
|
|
|
|
The king abused his power. 学び始める
|
|
Kral, gücünü kötüye kullandı.
|
|
|
The lemon is a sour fruit. 学び始める
|
|
|
|
|
The lunch is on the table. 学び始める
|
|
|
|
|
The man finally confessed. 学び始める
|
|
Adam sonunda itiraf etti.
|
|
|
The match ended in a draw. 学び始める
|
|
|
|
|
The matter is all settled. 学び始める
|
|
Sorun tamamen halledildi.
|
|
|
The meeting was held here. 学び始める
|
|
|
|
|
The movie was interesting. 学び始める
|
|
|
|
|
The murderer was executed. 学び始める
|
|
|
|
|
The odds are in his favor. 学び始める
|
|
|
|
|
The old man sat all alone. 学び始める
|
|
Yaşlı adam yapayalnız oturdu.
|
|
|
The opera starts at seven. 学び始める
|
|
|
|
|
The pain is getting worse. 学び始める
|
|
Ağrı daha da kötüleşmektedir.
|
|
|
The party was almost over. 学び始める
|
|
|
|
|
The party wasn't much fun. 学び始める
|
|
Parti çok eğlenceli değildi.
|
|
|
The patient was in danger. 学び始める
|
|
|
|
|
The piano has a good tone. 学び始める
|
|
Piyanonun iyi bir sesi var.
|
|
|
The plane arrived on time. 学び始める
|
|
|
|
|
The plane is due at 7 p.m. 学び始める
|
|
Uçak saat yedide bekleniyor.
|
|
|
The pond is 3 meters deep. 学び始める
|
|
Gölet üç metre derinliğindedir.
|
|
|
The population is growing. 学び始める
|
|
|
|
|
The prisoner was released. 学び始める
|
|
Mahkum serbest bırakıldı.
|
|
|
The program is on the air. 学び始める
|
|
|
|
|
The proposal went through. 学び始める
|
|
|
|
|
The radio is out of order. 学び始める
|
|
|
|
|
The rain lasted five days. 学び始める
|
|
|
|
|
The rain lasted four days. 学び始める
|
|
|
|
|
The road turns left there. 学び始める
|
|
|
|
|
The situation is hopeless. 学び始める
|
|
|
|
|
The snow lasted four days. 学び始める
|
|
|
|
|
The soldier acted bravely. 学び始める
|
|
|
|
|
The soldier gave his name. 学び始める
|
|
|
|
|
The soldier is going away. 学び始める
|
|
|
|
|
The spy burned the papers. 学び始める
|
|
|
|
|
The station is dead ahead. 学び始める
|
|
|
|
|
The station is pretty far. 学び始める
|
|
İstasyon oldukça uzaktır.
|
|
|
The stew smells delicious. 学び始める
|
|
|
|
|
The store closes at seven. 学び始める
|
|
|
|
|
The sun has not risen yet. 学び始める
|
|
|
|
|
The thunder became louder. 学び始める
|
|
|
|
|
The town grew into a city. 学び始める
|
|
Kasaba bir şehir haline geldi.
|
|
|
The traffic is heavy here. 学び始める
|
|
Trafik burada çok yoğundur.
|
|
|
The train arrived on time. 学び始める
|
|
|
|
|
The train finally arrived. 学び始める
|
|
|
|
|
The train left at sunrise. 学び始める
|
|
Tren gün doğumunda gitti.
|
|
|
The tree bent in the wind. 学び始める
|
|
|
|
|
The tree blocked the road. 学び始める
|
|
|
|
|
The truth is I told a lie. 学び始める
|
|
Aslına bakarsan, yalan söyledim.
|
|
|
The truth is I told a lie. 学び始める
|
|
Gerçek bir yalan söylemiş olmamdır.
|
|
|
The war broke out in 1939. 学び始める
|
|
Savaş 1939 da patlak verdi.
|
|
|
The war is still going on. 学び始める
|
|
|
|
|
The War of 1812 had begun. 学び始める
|
|
|
|
|
The weather won't be fine. 学び始める
|
|
|
|
|
The whole class was quiet. 学び始める
|
|
|
|
|
The wild wind was blowing. 学び始める
|
|
|
|
|
The wind blew her hat off. 学び始める
|
|
Rüzgar onun şapkasını uçurdu.
|
|
|
The woman hugged the baby. 学び始める
|
|
|
|
|
The woman is taking notes. 学び始める
|
|
|
|
|
The workers are on strike. 学び始める
|
|
|
|
|
The wound became infected. 学び始める
|
|
|
|
|
Their price is below ours. 学び始める
|
|
Onların fiyatı bizimkinin altındadır.
|
|
|
Their wedding is tomorrow. 学び始める
|
|
|
|
|
There are almost no books. 学び始める
|
|
|
|
|
There are no comments yet. 学び始める
|
|
|
|
|
There aren't any problems. 学び始める
|
|
|
|
|
There is a letter for you. 学び始める
|
|
Sizin için bir mektup var.
|
|
|
There is a napkin missing. 学び始める
|
|
|
|
|
There is food on the desk. 学び始める
|
|
Masanın üzerinde yiyecek vardır.
|
|
|
There is little time left. 学び始める
|
|
|
|
|
There is little wine left. 学び始める
|
|
|
|
|
There is no time to argue. 学び始める
|
|
Tartışmak için zaman yok.
|
|
|
There is no TV in my room. 学び始める
|
|
|
|
|
There isn't any milk left. 学び始める
|
|
|
|
|
There must be another way. 学び始める
|
|
|
|
|
There was a hiss of steam. 学び始める
|
|
Bir buhar tıslaması vardı.
|
|
|
There was another problem. 学び始める
|
|
|
|
|
There was much work to do. 学び始める
|
|
|
|
|
There was not enough fuel. 学び始める
|
|
|
|
|
There wasn't much traffic. 学び始める
|
|
|
|
|
There were lots of people. 学び始める
|
|
|
|
|
There's a dog by the door. 学び始める
|
|
Kapının yanında bir köpek var.
|
|
|
There's a hair in my soup. 学び始める
|
|
|
|
|
There's a hole in my coat. 学び始める
|
|
|
|
|
There's dust on the table. 学び始める
|
|
|
|
|
There's no salad oil left. 学び始める
|
|
|
|
|
These boots belong to her. 学び始める
|
|
|
|
|
These cups are all broken. 学び始める
|
|
Bu bardakların hepsi kırık.
|
|
|
These days I am very busy. 学び始める
|
|
Bu günlerde ben çok meşgulüm.
|
|
|
These lilies smell lovely. 学び始める
|
|
Bu zambaklar güzel kokuyor.
|
|
|
These oranges have rotted. 学び始める
|
|
|
|
|
These shoes are too tight. 学び始める
|
|
|
|
|
These shoes belong to Tom. 学び始める
|
|
Bu ayakkabılar Tom'a aittir.
|
|
|
These shoes fit perfectly. 学び始める
|
|
Bu ayakkabılar mükemmel şekilde uyuyor.
|
|
|
They adopted a new policy. 学び始める
|
|
Onlar yeni bir politika benimsedi.
|
|
|
They adopted the proposal. 学び始める
|
|
Onlar teklifi benimsediler.
|
|
|
They amended the document. 学び始める
|
|
Onlar dökümanı düzelttiler.
|
|
|
Both of them are in the room. 学び始める
|
|
Onların her ikisi de odadalar.
|
|
|
They are building a house. 学び始める
|
|
|
|
|
They are crazy about jazz. 学び始める
|
|
Onlar Jaza deli oluyorlar.
|
|
|
They are paid by the week. 学び始める
|
|
|
|
|
They arrived at the hotel. 学び始める
|
|
|
|
|
They blocked his proposal. 学び始める
|
|
Onlar onun teklifini engellediler.
|
|
|
They called the dog Rocky. 学び始める
|
|
Onlar köpeğe Rocky dediler.
|
|
|
They constructed a bridge. 学び始める
|
|
Onlar bir köprü yaptılar.
|
|
|
They did not give up hope. 学び始める
|
|
Onlar umutlarını kaybetmediler.
|
|
|
They did not work, either. 学び始める
|
|
|
|
|
They each paid separately. 学び始める
|
|
Onların herbiri ayrı ayrı ödedi.
|
|
|
They eat meat once a week. 学び始める
|
|
Onlar haftada bir kez et yerler.
|
|
|
They felt he was too weak. 学び始める
|
|
Onlar onun çok zayıf olduğunu hissettiler.
|
|
|
They filled in the blanks. 学び始める
|
|
Onlar boşlukları doldurdular.
|
|
|
They found the room empty. 学び始める
|
|
Onlar odayı boş buldular.
|
|
|
They gave him up for lost. 学び始める
|
|
Onlar onu kayıp kabul ettiler.
|
|
|
They had a baby last week. 学び始める
|
|
Geçen hafta bir bebekleri oldu.
|
|
|
They had voted for action. 学び始める
|
|
Onlar eylem için oy vardı.
|
|
|
They have the same habits. 学び始める
|
|
Onlar aynı alışkanlıklara sahipler.
|
|
|
They have twelve children. 学び始める
|
|
Onların on iki çocuğu var.
|
|
|
They invited me to dinner. 学び始める
|
|
Onlar beni akşam yemeğine davet etti.
|
|
|
They live near the school. 学び始める
|
|
Onlar okulun yanında yaşıyorlar.
|
|
|
They looked after the boy. 学び始める
|
|
|
|
|
They looked at each other. 学び始める
|
|
Onlar birbirlerine baktılar.
|
|
|
They looked up at the sky. 学び始める
|
|
Onlar gökyüzüne baktılar.
|
|
|
They made us work all day. 学び始める
|
|
Onlar bizi bütün gün çalıştırdı.
|
|
|
They missed a good chance. 学び始める
|
|
Onlar iyi bir fırsat kaçırdı.
|
|
|
They moved to a new house. 学び始める
|
|
Onlar yeni bir eve taşındı.
|
|
|
They must have been tired. 学び始める
|
|
|
|
|
They named their son John. 学び始める
|
|
Onlar oğullarına John adını verdiler.
|
|
|
They sank ten enemy ships. 学び始める
|
|
Onlar on düşman gemisini batırdılar.
|
|
|
They sat down by the fire. 学び始める
|
|
Onlar ateşin yanında oturdular.
|
|
|
They set out for New York. 学び始める
|
|
Onlar New York'a seyahate çıktılar.
|
|
|
They smiled at each other. 学び始める
|
|
Onlar birbirlerine gülümsedi.
|
|
|
They studied them closely. 学び始める
|
|
Onları yakından incelediler.
|
|
|
They supported the Allies. 学び始める
|
|
Onlar müttefikleri destekledi.
|
|
|
They talked to each other. 学び始める
|
|
Onlar birbirleriyle konuştular.
|
|
|
They went around the lake. 学び始める
|
|
Onlar gölün etrafında dolaştılar.
|
|
|
They were frozen to death. 学び始める
|
|
|
|
|
They were plainly dressed. 学び始める
|
|
Onlar sade giyinmişlerdi.
|
|
|
They were very kind to me. 学び始める
|
|
Onlar bana karşı nazikti.
|
|
|
They work as hard as ever. 学び始める
|
|
Onlar her zamanki kadari çok çalışırlar.
|
|
|
They worship every Sunday. 学び始める
|
|
Onlar her Pazar ibadet ederler.
|
|
|
They're all the same size. 学び始める
|
|
Onların hepsi aynı boyutta.
|
|
|
They're going to Ishikawa. 学び始める
|
|
Onlar Ishikawa'ya gidiyorlar.
|
|
|
This bag cost me 6 pounds. 学び始める
|
|
Bu çanta bana 6 paunda maloldu.
|
|
|
This berry is good to eat. 学び始める
|
|
Bu dut yemek için iyidir.
|
|
|
This bike is easy to ride. 学び始める
|
|
Bu bisikleti sürmesi kolaydır.
|
|
|
This book is easy to read. 学び始める
|
|
|
|
|
This book is easy to read. 学び始める
|
|
Bu kitabı okuması kolaydır.
|
|
|
This book is not for sale. 学び始める
|
|
|
|
|
This box is full of books. 学び始める
|
|
|
|
|
This cage is made of wire. 学び始める
|
|
Bu kafes telden yapılmıştır.
|
|
|
This car is easy to drive. 学び始める
|
|
Bu arabayı sürmek kolaydır.
|
|
|
This car is made in Japan. 学び始める
|
|
Bu araba Japonya'da yapılır.
|
|
|
This coffee is too bitter. 学び始める
|
|
|
|
|
This coffee tastes bitter. 学び始める
|
|
|
|
|
This desk is used by Yumi. 学び始める
|
|
Bu masa Yumi tarafından kullanılır.
|
|
|
This glass contains water. 学び始める
|
|
|
|
|
This handle will not turn. 学び始める
|
|
|
|
|
This hat cost ten dollars. 学び始める
|
|
Bu şapka on dolara mal oldu.
|
|
|
This house needs painting. 学び始める
|
|
|
|
|
This is a daily newspaper. 学び始める
|
|
|
|
|
This is a great apartment. 学び始める
|
|
|
|
|
This is a new type of car. 学び始める
|
|
|
|
|
This is a present for you. 学び始める
|
|
Bu sizin için bir hediye.
|
|
|
This is a worthwhile book. 学び始める
|
|
|
|
|
This is all I have to say. 学び始める
|
|
Bu söylemek zorunda olduğum herşeydir.
|
|
|
This is all Tom has to do. 学び始める
|
|
Tom'un bütün yapmak zorunda olduğu budur.
|
|
|
This is also a good movie. 学び始める
|
|
|
|
|
This is an automatic door. 学び始める
|
|
|
|
|
This is the flag of Japan. 学び始める
|
|
|
|
|
This may be of use to you. 学び始める
|
|
Bu sana faydalı olabilir.
|
|
|
This metal is called zinc. 学び始める
|
|
|
|
|
This problem is beyond me. 学び始める
|
|
|
|
|
This racket belongs to me. 学び始める
|
|
|
|
|
This room is large enough. 学び始める
|
|
|
|
|
This soup needs more salt. 学び始める
|
|
Bu çorbanın daha fazla tuza ihtiyacı var.
|
|
|
This stain won't come out. 学び始める
|
|
|
|
|
This time, he got results. 学び始める
|
|
|
|
|
This used car is for sale. 学び始める
|
|
Bu İkinci el araç satılıktır.
|
|
|
This wall feels very cold. 学び始める
|
|
|
|
|
This wasn't cheap, was it? 学び始める
|
|
Bu ucuz değildi, değil mi?
|
|
|
This winter has been mild. 学び始める
|
|
|
|
|
This word is still in use. 学び始める
|
|
Bu kelime hala kullanılıyor.
|
|
|
Those flowers smell sweet. 学び始める
|
|
Bu çiçekler miss gibi kokuyor.
|
|
|
To master English is difficult. 学び始める
|
|
İngilizceye hakim olmak zordur.
|
|
|
Today's party is informal. 学び始める
|
|
Bugünkü parti resmi değil.
|
|
|
Tom abstained from voting. 学び始める
|
|
Tom oylamada çekimser kaldı.
|
|
|
Tom accepted Mary's offer. 学び始める
|
|
Tom, Mary'nin teklifini kabul etti.
|
|
|
Tom always causes trouble. 学び始める
|
|
Tom her zaman soruna neden olur.
|
|
|
Tom always keeps his word. 学び始める
|
|
Tom her zaman sözünü tutar.
|
|
|
Tom and I are old friends. 学び始める
|
|
Tom ve ben eski arkadaşız.
|
|
|
Tom appreciates good wine. 学び始める
|
|
Tom, iyi bir şaraptan anlar.
|
|
|
Tom arrived ahead of Mary. 学び始める
|
|
Tom Mary'nin önünde geldi.
|
|
|
Tom asked for Mary's help. 学び始める
|
|
Tom Mary'nin yardımını istedi.
|
|
|
Tom asked for more coffee. 学び始める
|
|
Tom daha fazla kahve istedi.
|
|
|
Tom asked Mary about John. 学び始める
|
|
Tom, Mary'ye John'u sordu.
|
|
|
Tom asked Mary for a loan. 学び始める
|
|
Tom Mary'den borç para istedi.
|
|
|
Tom asked Mary for advice. 学び始める
|
|
Tom Mary'den tavsiye istedi.
|
|
|
Tom asked Mary to go away. 学び始める
|
|
Tom Mary'nin uzaklaşmasını rica etti.
|
|
|
Tom asked Mary to help me. 学び始める
|
|
Tom Mary'nin bana yardım etmesini rica etti.
|
|
|
Tom asked Mary what to do. 学び始める
|
|
Tom Mary'ye ne yapacağını sordu.
|
|
|
Tom ate dinner by himself. 学び始める
|
|
Tom kendi başına akşam yemeği yedi.
|
|
|
Tom beat Mary at checkers. 学び始める
|
|
Tom damada Mary'yi yendi.
|
|
|
Tom beat Mary unconscious. 学び始める
|
|
Tom Mary'yi kendinden geçene kadar dövdü.
|
|
|
Tom became afraid of Mary. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom bet $300 on the fight. 学び始める
|
|
Tom döğüşte 300 dolarlık bahse girdi.
|
|
|
Tom betrayed Mary's trust. 学び始める
|
|
Tom Mary'nin güvenine ihanet etti.
|
|
|
Tom bought his truck used. 学び始める
|
|
Tom kamyonunu kullanılmış satın aldı.
|
|
|
Tom brews beer as a hobby. 学び始める
|
|
Bir hobi olarak Tom bira mayalar.
|
|
|
Tom broke Mary's clarinet. 学び始める
|
|
Tom Mary'nin klarnetini kırdı.
|
|
|
Tom called a taxi for Mary. 学び始める
|
|
Tom Mary için bir taksi çağırdı.
|
|
|
Tom called Mary a traitor. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom called me from Boston. 学び始める
|
|
Tom beni Boston'dan aradı.
|
|
|
Tom came a few days later. 学び始める
|
|
Tom birkaç gün sonra geldi.
|
|
|
Tom came down with a cold. 学び始める
|
|
Tom soğuk algınlığı nedeniyle hastalandı.
|
|
|
Tom can go if he wants to. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom can speak French well. 学び始める
|
|
Tom Fransızcayı iyi konuşabilir.
|
|
|
Tom can swim, but I can't. 学び始める
|
|
Tom yüzebilir, fakat ben yüzemem.
|
|
|
Tom can take care of that. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom can't be all that bad. 学び始める
|
|
Tom büsbütün o kadar kötü olamaz.
|
|
|
Tom can't drive a car yet. 学び始める
|
|
Tom henüz bir araba süremiyor.
|
|
|
Tom can't find his ticket. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom certainly acted drunk. 学び始める
|
|
Tom kesinlikle sarhoş gibi davrandı.
|
|
|
Tom certainly brags a lot. 学び始める
|
|
Tom kesinlikle çok övünür.
|
|
|
Tom certainly fooled Mary. 学び始める
|
|
Tom kesinlikle Mary'yi aptal yerine koydu.
|
|
|
Tom certainly is eloquent. 学び始める
|
|
Tom kesinlikle güzel konuşur.
|
|
|
Tom certainly is friendly. 学び始める
|
|
Tom kesinlikle cana yakındır.
|
|
|
Tom certainly seems happy. 学び始める
|
|
Tom kesinlikle mutlu görünüyor.
|
|
|
Tom certainly talks a lot. 学び始める
|
|
Tom kesinlikle çok konuşur.
|
|
|
Tom collected coffee cups. 学び始める
|
|
Tom kahve fincanlarını topladı.
|
|
|
Tom competes in ski races. 学び始める
|
|
Tom kayak yarışında yarışıyor.
|
|
|
Tom completed the mission. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom completed the mission. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom coughed up some blood. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom couldn't ask for more. 学び始める
|
|
Tom daha fazla isteyemedi.
|
|
|
Tom couldn't feel a thing. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom couldn't get to sleep. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom couldn't help himself. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom couldn't help smiling. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom couldn't stop yawning. 学び始める
|
|
Tom esnemesini durduramadı.
|
|
|
Tom counts on Mary's help. 学び始める
|
|
Tom Mary'ye yardımına güveniyor.
|
|
|
Tom cut the apple in half. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom declined Mary's offer. 学び始める
|
|
Tom Mary'nin teklifini geri çevirdi.
|
|
|
Tom denied having done it. 学び始める
|
|
Tom onu yaptığını reddetti.
|
|
|
Tom denied Mary's request. 学び始める
|
|
Tom Mary'nin ricasını reddetti.
|
|
|
Tom denied the accusation. 学び始める
|
|
|
|
|
Tom denies having done it. 学び始める
|
|
Tom onu yaptığını reddediyor.
|
|
|
Tom deserves to be blamed. 学び始める
|
|
Tom suçlanmayı hak ediyor.
|
|
|
Tom did all that he could. 学び始める
|
|
Tom elinden gelen her şeyi yaptı.
|
|
|
Tom did everything by himself. 学び始める
|
|
Tom her şeyi kendisi yaptı.
|
|
|
Tom did it in his own way. 学び始める
|
|
Tom onu kendi tarzında yaptı.
|
|
|