Turkish sentences from Tatoeba 17

 0    1,000 フィッシュ    aleksandra.eska
mp3をダウンロードする 印刷 遊びます 自分をチェック
 
質問 答え
Tom did it very carefully.
学び始める
Tom onu çok dikkatli yaptı.
Tom did the best he could do.
学び始める
Tom elinden gelenin en iyisini yaptı.
Tom did what he had to do.
学び始める
Tom yapmak zorunda olduğu şeyi yaptı.
Tom didn't agree to do it.
学び始める
Tom onu yapmayı kabul etmedi.
Tom didn't know that song.
学び始める
Tom o şarkıyı bilmiyordu.
Tom didn't recognize Mary.
学び始める
Tom Mary'yi tanımadı.
Tom died at the age of 97.
学び始める
Tom 97 yaşında öldü.
Tom died in a plane crash.
学び始める
Tom bir uçak kazasında öldü.
Tom died in his seventies.
学び始める
Tom yetmişli yaşlarında öldü.
Tom dislikes noisy cities.
学び始める
Tom gürültülü şehirleri sevmiyor.
Tom doesn't eat breakfast.
学び始める
Tom kahvaltı yapmaz.
Tom doesn't have a choice.
学び始める
Tom'un bir seçimi yok.
Tom doesn't have a sister.
学び始める
Tom'un bir kız kardeşi yok.
Tom doesn't have any cash.
学び始める
Tom'un hiç nakiti yok.
Tom doesn't know I'm here.
学び始める
Tom burada olduğumu bilmiyor.
Tom doesn't know who I am.
学び始める
Tom kim olduğumu bilmiyor.
Tom doesn't like hot food.
学び始める
Tom sıcak yiyeceği sevmiyor.
Tom doesn't like studying.
学び始める
Tom eğitim yapmayı sevmiyor.
Tom doesn't need to hurry.
学び始める
Tom'un acele etmesine gerek yoktur.
Tom doesn't smoke anymore.
学び始める
Tom artık sigara içmiyor.
Tom doesn't speak to Mary.
学び始める
Tom Mary ile konuşmuyor.
Tom doesn't use sunscreen.
学び始める
Tom güneş kremi kullanmaz.
Tom drank a cup of coffee.
学び始める
Tom bir fincan kahve içti.
Tom drew his gun and shot.
学び始める
Tom silahını çekti ve ateş etti.
Tom dropped out of school.
学び始める
Tom okulu bıraktı.
Tom enjoys reading novels.
学び始める
Tom roman okumayı sever.
Tom even likes cold pizza.
学び始める
Tom soğuk pizza bile seviyor.
Tom expected Mary to come.
学び始める
Tom Mary'nin gelmesini umuyordu.
Tom extinguished the fire.
学び始める
Tom yangını söndürdü.
Tom fastened his seatbelt.
学び始める
Tom emniyet kemerini taktı.
Tom fell and hurt his leg.
学び始める
Tom düştü ve bacağını incitti.
Tom felt a cold coming on.
学び始める
Tom gelen bir soğuk hissetti.
Tom finally ate something.
学び始める
Tom sonunda birşey yedi.
Tom finds Mary attractive.
学び始める
Tom Mary'yi çekici buluyor.
Tom forgot Mary's address.
学び始める
Tom Mary'nin adresini unuttu.
Tom found the door locked.
学び始める
Tom kapıyı kilitli buldu.
Tom gave Mary a ride home.
学び始める
Tom Mary'yi eve götürdü.
Tom gave Mary up for dead.
学び始める
Tom Mary'ye kaybolmuş gözüyle baktı.
Tom gets off work at 5:00.
学び始める
Tom 5:00'te işten ayrılır.
Tom got a speeding ticket.
学び始める
Tom'un bir hız yapma cezası var.
Tom got on the 2:30 train.
学び始める
Tom 2:30 trenine bindi.
Tom got promoted recently.
学び始める
Tom son zamanlarda terfi ettirildi.
Tom got the job he wanted.
学び始める
Tom istediği işi aldı.
Tom graduated with honors.
学び始める
Tom pekiyi dereceyle mezun oldu.
Tom had a bad stomachache.
学び始める
Tom'un kötü bir karın ağrısı vardı.
Tom had a change of heart.
学び始める
Tom'un farklı bir yüreği vardı.
Tom had a fight with Mary.
学び始める
Tom Mary ile kavga etti.
Tom had a little to drink.
学び始める
Tom'un biraz içeceği vardı.
Tom had his picture taken.
学び始める
Tom resmini çektirdim.
Tom had Mary wash the car.
学び始める
Tom Mary'ye arabayı yıkattı.
Tom had no water to drink.
学び始める
Tom'un içecek suyu yoktu.
Tom had to cover for Mary.
学び始める
Tom Mary'nin yerine işe bakmak zorunda kaldı.
Tom had to go there alone.
学び始める
Tom oraya yalnız gitmek zorunda kaldı.
Tom handed a note to Mary.
学び始める
Tom Mary'ye bir not uzattı.
Tom handed Mary the money.
学び始める
Tom parayı Mary'ye verdi.
Tom has a criminal record.
学び始める
Tom'un sabıkası var.
Tom has a dark complexion.
学び始める
Tom'un esmer bir cildi var.
Tom has a heart condition.
学び始める
Tom'un bir kalp hastalığı var.
Tom has a lot of patience.
学び始める
Tom çok sabırlı.
Tom has a lot on his mind.
学び始める
Tom'un aklında çok şey var.
Tom has a severe headache.
学び始める
Tom'un şiddetli bir baş ağrısı var.
Tom has a stuffed-up nose.
学び始める
Tom'un tıkalı bir burnu var.
Tom has already gone home.
学び始める
Tom zaten eve gitti.
Tom has bad table manners.
学び始める
Tom'un kötü sofra adabı vardır.
Tom has been very patient.
学び始める
Tom çok sabırlıydı.
Tom has been very unhappy.
学び始める
Tom çok mutsuzdu.
Tom has found another job.
学び始める
Tom başka bir iş buldu.
Tom has grown in strength.
学び始める
Tom güçlendi.
Tom has never kissed Mary.
学び始める
Tom asla Mary'yi öpmedi.
Tom has no sense of humor.
学び始める
Tom'un mizah duygusu yok.
Tom has no sense of shame.
学び始める
Tom'un utanma duygusu yok.
Tom has no sense of style.
学び始める
Tom'un stil duygusu yok.
Tom has the perfect alibi.
学び始める
Tom'un mükemmel bir mazereti var.
Tom has the right to vote.
学び始める
Tom oy verme hakkına sahiptir.
Tom has to go to the bank.
学び始める
Tom bankaya gitmek zorundadır.
Tom has to learn to relax.
学び始める
Tom dinlenmeyi öğrenmek zorundadır.
Tom has to look for a job.
学び始める
Tom bir iş aramak zorundadır.
Tom has to take this call.
学び始める
Tom bu aramayı kabul etmek zorunda.
Tom has very little money.
学び始める
Tom'un çok az parası var.
Tom hasn't been here long.
学び始める
Tom uzun süredir burada değil.
Tom hates going to school.
学び始める
Tom okula gitmekten nefret ediyor.
Tom ignored Mary's advice.
学び始める
Tom Mary'nin tavsiyesini görmezden geldi.
Tom is a bundle of nerves.
学び始める
Tom bir sinir demeti.
Tom is a Canadian citizen.
学び始める
Tom bir Kanada vatandaşı.
Tom is a friend of Mary's.
学び始める
Tom Mary'nin bir arkadaşıdır.
Tom is a good at swimming.
学び始める
Tom yüzmede iyidir.
Tom is a man of few wants.
学び始める
Tom azla yetinen bir insan.
Tom is a man of few words.
学び始める
Tom az konuşan bir insan.
Tom is a typical Canadian.
学び始める
Tom tipik bir Kanadalı.
Tom is a very busy person.
学び始める
Tom çok meşgul bir kişidir.
Tom is a very good friend.
学び始める
Tom çok iyi bir arkadaş.
Tom is a very patient man.
学び始める
Tom, çok sabırlı bir adam.
Tom is a wonderful artist.
学び始める
Tom harika bir sanatçı.
Tom is acting like a baby.
学び始める
Tom, bir bebek gibi davranıyor.
Tom is afraid of the dark.
学び始める
Tom karanlıktan korkuyor.
Tom is an excellent skier.
学び始める
Tom mükemmel bir kayakçı.
Tom is an impulsive buyer.
学び始める
Tom düşüncesiz bir alıcı.
Tom is as healthy as ever.
学び始める
Tom her zamanki gibi sağlıklı.
Tom is behind in his rent.
学び始める
Tom'un kira borcu vardır.
Tom is extremely busy now.
学び始める
Tom şimdi son derece meşgul.
Tom is facing a challenge.
学び始める
Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.
Tom is first in his class.
学び始める
Tom sınıfında birincidir.
Tom is friendly with Mary.
学び始める
Tom Mary ile samimidir.
Tom is growing a mustache.
学び始める
Tom bir bıyık uzatıyor.
Tom is Mary's best friend.
学び始める
Tom Mary'nin en iyi arkadaşıdır.
Tom is Mary's grandfather.
学び始める
Tom Mary'nin büyükbabasıdır.
Tom is old enough to vote.
学び始める
Tom oy vermek için yeterince yaşlıdır.
Tom is out of the country.
学び始める
Tom ülke dışında.
Tom is ready for anything.
学び始める
Tom herhangi bir şey için hazırdır.
Tom is still in his teens.
学び始める
Tom hala gençlik çağlarında.
Tom is sure Mary is right.
学び始める
Tom Mary'nin haklı olduğundan emin.
Tom is teaching us French.
学び始める
Tom bize Fransızca öğretiyor.
Tom is an excellent father.
学び始める
Tom mükemmel bir baba.
Tom is too tired to study.
学び始める
Tom çalışmak için çok yorgun.
Tom is too young to drink.
学び始める
Tom içmek için çok genç.
Tom is up for a promotion.
学び始める
Tom terfi için keyifli.
Tom is worried about Mary.
学び始める
Tom Mary hakkında endişeli.
Tom isn't afraid of death.
学び始める
Tom, ölümden korkmuyor.
Tom isn't all that honest.
学び始める
Tom o kadar çok dürüst değil.
Tom isn't as tall as I am.
学び始める
Tom, benim kadar uzun boylu değil.
Tom isn't as tall as Mary.
学び始める
Tom Mary kadar uzun değil.
Tom isn't watching TV now.
学び始める
Tom şimdi TV izlemiyor.
Tom jumped over the ditch.
学び始める
Tom hendeğin üzerinden atladı.
Tom just can't stand Mary.
学び始める
Tom sadece Mary'ye dayanamaz.
Tom just cleaned his room.
学び始める
Tom sadece odasını temizledi.
Tom just missed the train.
学び始める
Tom kıl payı treni kaçırdı.
Tom knew nothing about it.
学び始める
Tom onun hakkında birşey bilmiyordu.
Tom know Mary pretty well.
学び始める
Tom Mary'yi oldukça iyi biliyor.
Tom knows a lot of people.
学び始める
Tom bir çok insan tanır.
Tom leads the soccer team.
学び始める
Tom futbol takımını yönetiyor.
Tom left five minutes ago.
学び始める
Tom beş dakika önce çıktı.
Tom let Mary pay the bill.
学び始める
Tom hesabı Mary'ye ödetti.
Tom let out a deep breath.
学び始める
Tom derin bir nefes verdi.
Tom likes to sit up front.
学び始める
Tom önde oturmayı seviyor.
Tom is living with his parents.
学び始める
Tom ailesiyle birlikte yaşıyor.
Tom looked out the window.
学び始める
Tom pencereden dışarı baktı.
Tom looks a little shaken.
学び始める
Tom biraz sarsılmış görünüyor.
Tom looks like his father.
学び始める
Tom babasına benziyor.
Tom looks much better now.
学び始める
Tom şimdi çok daha iyi görünüyor.
Tom lost all of his money.
学び始める
Tom bütün parasını kaybetti.
Tom loves Mary's children.
学び始める
Tom Mary'nin çocuklarını seviyor.
Tom made Jill a new dress.
学び始める
Tom Jill'e yeni bir giysi yaptı.
Tom majored in psychology.
学び始める
Tom psikoloji alanında uzmanlaşmıştır.
Tom missed the last train.
学び始める
Tom son treni kaçırdı.
Tom must be Mary's father.
学び始める
Tom Mary'nin babası olmalı.
Tom must be nearly thirty.
学び始める
Tom yaklaşık otuz olmalı.
Tom needs reading glasses.
学び始める
Tom'un okuma gözlüklerine ihtiyacı var.
Tom needs to talk to Mary.
学び始める
Tom'un Mary ile konuşmaya ihtiyacı var.
Tom never arrives on time.
学び始める
Tom asla zamanında varmaz.
Tom never cooks on Sunday.
学び始める
Pazar günü Tom asla yemek yapmaz.
Tom never listens to Mary.
学び始める
Tom Mary'yi asla dinlemez.
Tom never sings in public.
学び始める
Tom halkın huzurunda asla şarkı söylemez.
Tom never works on Sunday.
学び始める
Tom Pazar günü asla çalışmaz
Tom often drives too fast.
学び始める
Tom bazen çok hızlı sürer.
Tom often talks with Mary.
学び始める
Tom sık sık Mary ile konuşur.
Tom ought to stop smoking.
学び始める
Tom sigara içmeyi bırakmalı.
Tom owes Mary 300 dollars.
学び始める
Tom Mary'ye 300 dolar borçlu.
Tom pointed a gun at Mary.
学び始める
Tom Mary'ye bir silah çekti.
Tom predicted our success.
学び始める
Tom başarımızı öngördü.
Tom pretended he was sick.
学び始める
Tom hastaymış gibi davrandı.
Tom pretended not to care.
学び始める
Tom umursamıyor gibi yaptı.
Tom punched his time card.
学び始める
Tom saat kartını deldi.
Tom put on some sunscreen.
学び始める
Tom biraz güneş kremi çaldı.
Tom put out his cigarette.
学び始める
Tom sigarasını söndürdü.
Tom raises Arabian horses.
学び始める
Tom Arap atları yetiştirir.
Tom really does hate dogs.
学び始める
Tom gerçekten köpeklerden nefret eder.
Tom really enjoys his job.
学び始める
Tom işini gerçekten seviyor.
Tom repacked his suitcase.
学び始める
Tom valizini yeniden topladı.
Tom reported Mary missing.
学び始める
Tom Mary'nin eksik olduğunu bildirdi.
Tom rewrote the paragraph.
学び始める
Tom paragrafı yeniden yazdı.
Tom rubs me the wrong way.
学び始める
Tom beni yanlış ovalıyor.
Tom sang a duet with Mary.
学び始める
Tom Mary ile bir düet yaptı.
Tom sang his son to sleep.
学び始める
Tom uyuması için oğluna şarkı söyledi.
Tom sat down at the table.
学び始める
Tom masada oturdu.
Tom saw Mary at the party.
学び始める
Tom partide Mary'yi gördü.
Tom seems to be depressed.
学び始める
Tom depresyonda gibi görünüyor.
Tom seldom speaks to Mary.
学び始める
Tom nadiren Mary ile konuşur.
Tom seldom wins arguments.
学び始める
Tom nadiren tartışmaları kazanır.
Tom shook hands with Mary.
学び始める
Tom Mary ile tokalaştı.
Tom shot Mary in the knee.
学び始める
Tom Mary'yi dizinden vurdu.
Tom shot Mary three times.
学び始める
Tom Mary'yi üç kez vurdu.
Tom needs to get some sleep.
学び始める
Tom biraz uyumalı.
Tom soaked in the bathtub.
学び始める
Tom küvetin içinde sırılsıklam oldu.
Tom stole Mary's computer.
学び始める
Tom Mary'nin bilgisayarını çaldı.
Tom sympathized with Mary.
学び始める
Tom Mary'ye sempati duydu.
Tom talks a mile a minute.
学び始める
Tom çok hızlı konuşur.
Tom talks like an old man.
学び始める
Tom yaşlı bir adam gibi konuşur.
Tom thinks Mary is guilty.
学び始める
Tom Mary'nin suçlu olduğunu düşünüyor.
Tom thinks that's strange.
学び始める
Tom onun tuhaf olduğunu düşünüyor.
Tom thought it was unfair.
学び始める
Tom onun adil olmadığını düşündü.
Tom threw out the garbage.
学び始める
Tom çöpü dışarı attı.
Tom tipped the cab driver.
学び始める
Tom taksi sürücüsüne bahşiş verdi.
Tom told Mary to be quiet.
学び始める
Tom Mary'ye sessiz olmasını söyledi.
Tom took a trip to Boston.
学び始める
Tom Boston'a bir gezi yaptı.
Tom took Mary in his arms.
学び始める
Tom Mary'yi kollarına aldı.
Tom turned down the flame.
学び始める
Tom ateşi kıstı.
Tom turned down the offer.
学び始める
Tom teklifi geri çevirdi.
Tom turned off the faucet.
学び始める
Tom musluğu kapattı.
Tom unlocked the car door.
学び始める
Tom araba kapısını açtı.
Tom used to work for Mary.
学び始める
Tom Mary için çalışırdı.
Tom used up all his money.
学び始める
Tom bütün parasını tüketti.
Tom used up all his water.
学び始める
Tom bütün suyunu tüketti.
Tom wanted an economy car.
学び始める
Tom bir ekonomi araba istedi.
Tom wants Mary to be safe.
学び始める
Tom Mary'nin güvende olmasını istiyor.
Tom wants to be a success.
学び始める
Tom başarılı bir kimse olmak istiyor.
Tom wants to be with Mary.
学び始める
Tom Mary ile olmak istiyor.
Tom wants to do something.
学び始める
Tom bir şey yapmak istiyor.
Tom wants to donate money.
学び始める
Tom para bağışlamak istiyor.
Tom wants to dye his hair.
学び始める
Tom saçını boyamak istiyor.
Tom wants to go to Boston.
学び始める
Tom Boston'a gitmek istiyor.
Tom was a little homesick.
学び始める
Tom biraz vatan hasreti çekiyordu.
Tom was able to help Mary.
学び始める
Tom Mary'ye yardım edebildi.
Tom was attacked by a dog.
学び始める
Tom bir köpek tarafından saldırıya uğradı.
Tom was chosen by lottery.
学び始める
Tom piyango tarafından seçildi.
Tom was freezing to death.
学び始める
Tom donarak ölüyordu.
Tom was just being polite.
学び始める
Tom sadece kibarlaşıyordu.
Tom was lured into a trap.
学び始める
Tom bir tuzağa çekildi.
Tom was Mary's first love.
学び始める
Tom Mary'nin ilk aşkı idi.
Tom was obviously in pain.
学び始める
Tom'un acı içinde olduğu belliydi.
Tom was sentenced to life.
学び始める
Tom, ömür boyu hapse mahkum edildi.
Tom was somewhat doubtful.
学び始める
Tom biraz şüpheliydi.
Tom was starving to death.
学び始める
Tom açlıktan ölüyordu.
Tom was tall and handsome.
学び始める
Tom uzun boylu ve yakışıklı idi.
Tom was very kind to Mary.
学び始める
Tom Mary'ye karşı çok nazikti.
Tom was very rude to Mary.
学び始める
Tom Mary'ye karşı çok kabaydı.
Tom washed all the towels.
学び始める
Tom tüm havluları yıkadı.
Tom wasn't polite to Mary.
学び始める
Tom Mary'ye karşı nazik değildi.
Tom went back to his room.
学び始める
Tom odasına geri döndü.
Tom will be sorely missed.
学び始める
Tom şiddetle özlemiş olacak.
Tom wished Mary good luck.
学び始める
Tom Mary'ye iyi şans diledi.
Tom wishes that were true.
学び始める
Tom onun gerçek olmasını diliyor.
Tom won't do such a thing.
学び始める
Tom öyle bir şey yapmayacaktır.
Tom wonders if it is true.
学び始める
Tom, bunun doğru olup olmadığını merak ediyor.
Tom works the night shift.
学び始める
Tom gece vardiyasında çalışıyor.
Tom wouldn't take my call.
学び始める
Tom telefonumu cevaplamazdı.
Tom's answer surprised me.
学び始める
Tom'un cevabı beni şaşırttı.
Tom's hands felt like ice.
学び始める
Tom'un elleri buz gibi.
Tom's proposal was denied.
学び始める
Tom'un önerisi reddedildi.
Tomorrow is Christmas Day.
学び始める
Yarın Noel Günü.
Tony studies after dinner.
学び始める
Tony akşam yemeğinden sonra çalışır.
Try not to make him angry.
学び始める
Onu kızdırmamaya çalış.
Turn on the light, please.
学び始める
Işığı aç, lütfen.
Turn on the radio, please.
学び始める
Lütfen radyoyu aç.
Turn the key to the right.
学び始める
Anahtarı sağa doğru dönder.
Twenty families live here.
学び始める
Burada yirmi aile yaşar.
Two from ten leaves eight.
学び始める
Ondan iki çıkarsa sekiz kalır.
Two seats remained vacant.
学び始める
İki koltuk boş kaldı.
Unemployment rose sharply.
学び始める
İşsizlik hızla artmıştır.
Wait five minutes, please.
学び始める
Lütfen beş dakika bekle.
Wait until further notice.
学び始める
Sonraki duyuruya kadar bekle.
Waitress, I'd like to order.
学び始める
Garson, sipariş vermek istiyorum.
Was Ken at home yesterday?
学び始める
Ken dün evde miydi?
Was Tom at home yesterday?
学び始める
Tom dün evde miydi?
Wash your hands right now.
学び始める
Derhal ellerini yıka.
Water is heavier than oil.
学び始める
Su yağdan daha ağırdır.
We advanced to the finals.
学び始める
Biz finale yükseldik.
We agreed among ourselves.
学び始める
Biz kendi aramızda anlaştık.
We all knelt down to pray.
学び始める
Dua etmek için hepimiz diz çöktük.
We all miss you very much.
学び始める
Hepimiz seni çok özlüyoruz.
We all wish for happiness.
学び始める
Hepimiz mutluluk diliyoruz.
We are basketball players.
学び始める
Biz basketbol oyuncusuyuz.
We are brother and sister.
学び始める
Biz erkek kardeş ve kız kardeşiz.
We are having a good time.
学び始める
Biz iyi vakit geçiriyoruz.
We are having a good time.
学び始める
Biz eğleniyoruz.
We aren't very hungry yet.
学び始める
Henüz çok aç değiliz.
We ate breakfast at seven.
学び始める
Biz yedide kahvaltı yaptık.
We ate until we were full.
学び始める
Doyuncaya kadar yedik.
We began on a new project.
学び始める
Biz yeni bir proje üzerinde başladık.
We began our work at noon.
学び始める
İşimize öğleyin başladık.
We buy stationery in bulk.
学び始める
Biz toptan kırtasiye satın alırız.
We could not overtake him.
学び始める
Biz ona yetişemedik.
We crept toward the enemy.
学び始める
Biz düşmana doğru süründük.
We didn't know what to do.
学び始める
Biz ne yapacağımızı bilmiyorduk.
We eat many kinds of food.
学び始める
Biz birçok çeşit yiyecek yeriz.
We elected James chairman.
学び始める
Biz James'i başkan seçtik.
We enjoyed playing tennis.
学び始める
Biz tenis oynamaktan keyif aldık.
We fixed the price at $15.
学び始める
Biz fiyatı 15 dolarda sabitledik.
We go abroad every summer.
学び始める
Her Yaz yurt dışına gideriz.
We had a chat for a while.
学び始める
Biz bir süre sohbet ettik.
We had a lot of furniture.
学び始める
Bir sürü mobilyamız vardı.
We had a party last night.
学び始める
Dün gece bir parti verdik.
We had a pleasant evening.
学び始める
Biz hoş bir akşam geçirdik.
We had a really good time.
学び始める
Biz gerçekten çok iyi vakit geçirdik.
We had our roof blown off.
学び始める
Biz çatımızı uçurduk.
We had Tom paint the wall.
学び始める
Biz Tom'a duvarı boyattık.
We have a big supermarket.
学び始める
Büyük bir süpermarketimiz var.
We have all kinds of time.
学び始める
Her türlü zamanımız var.
We have lost sight of him.
学び始める
Biz onu gözden kaybettik.
We have nothing in common.
学び始める
Bizim ortak bir şeyimiz yok.
We have run short of food.
学び始める
Yiyeceğimiz kalmadı.
We have several bags here.
学び始める
Burada birkaç çantamız var.
We have six lessons a day.
学び始める
Bir günde altı dersimiz var.
We have three meals a day.
学び始める
Bir günde üç kez yemek yeriz.
We have to pull the weeds.
学び始める
Biz yabani otları çekmek zorundayız.
We hope to meet you again.
学び始める
Seninle tekrar görüşmeyi umuyoruz.
We keep a collie as a pet.
学び始める
Biz evcil hayvan olarak İskoç çoban köpeği besliyoruz.
We live in the atomic age.
学び始める
Biz atom çağında yaşıyoruz.
We lived close by the sea.
学び始める
Biz denizin yanıbaşında yaşadık.
We made friends with Jane.
学び始める
Biz Jane ile arkadaş edindik.
We made friends with them.
学び始める
Onlarla arkadaş olduk.
We may be late for school.
学び始める
Okula geç kalabiliriz.
We meet here once a month.
学び始める
Ayda bir kez burada görüştük.
We moved into a new house.
学び始める
Biz yeni bir eve taşındık.
We must begin before five.
学び始める
Beşten önce başlamalıyız.
We must conform to the rules.
学び始める
Biz kurallara uymalıyız.
We need a bottle of juice.
学び始める
Bizim bir şişe meyve suyuna ihtiyacımız var.
We need action, not words.
学び始める
Sözlere değil, eylemlere ihtiyacımız var.
We offered him a nice job.
学び始める
Biz ona güzel bir iş teklif ettik.
We ordered 40 minutes ago.
学び始める
Kırk dakika önce sipariş verdik.
We painted the door green.
学び始める
Biz kapıyı yeşile boyadık.
We prepared for an attack.
学び始める
Biz bir saldırı için hazırlandık.
We regard him as our hero.
学び始める
Biz onu bir kahraman olarak görüyoruz.
We saw her enter the park.
学び始める
Onun parka girdiğini gördük.
We saw her enter the room.
学び始める
Onun odaya girişini gördüm.
We saw monkeys at the zoo.
学び始める
Hayvanat bahçesinde maymunlar gördük.
We should be very careful.
学び始める
Çok dikkatli olmalıyız.
We should call the doctor.
学び始める
Biz doktoru aramalıyız.
We should call the police.
学び始める
Biz polisi aramalıyız.
We should cancel the hike.
学び始める
Yürüyüşü iptal etmeliyiz.
We speak English in class.
学び始める
Biz sınıfta İngilizce konuşuyoruz.
We suspected him of lying.
学び始める
Biz onun yalan söylediğinden şüphelendik.
We usually call him Toshi.
学び始める
Biz genellikle ona Toshi deriz.
We usually walk to school.
学び始める
Biz genellikle okula yürürüz.
We visited our old school.
学び始める
Biz eski okulumuzu ziyaret ettik.
We walked along the beach.
学び始める
Sahil boyunca yürüdük.
We walked along the river.
学び始める
Nehir boyunca yürüdük.
We walked among the trees.
学び始める
Biz ağaçların arasında yürüdük.
We walked around the pond.
学び始める
Göletin etrafında yürüdük.
We want to know the facts.
学び始める
Gerçekleri bilmek istiyoruz.
We watched TV after lunch.
学び始める
Biz öğle yemeğinden sonra televizyon izledik.
We were caught in a storm.
学び始める
Biz bir fırtınaya yakalandık.
We will fight to the last.
学び始める
Biz sonuna kadar mücadele edeceğiz.
We work from nine to five.
学び始める
Biz dokuzdan beşe kadar çalışırız.
We'd better get a move on.
学び始める
Acele etsek iyi olur.
We'd better send for help.
学び始める
Yardım getirtsek iyi olur.
We'd like separate checks.
学び始める
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
We're going to come again.
学び始める
Biz tekrar geleceğiz.
We're going to the movies.
学び始める
Biz sinemaya gidiyoruz.
Were you tired last night?
学び始める
Dün gece yorgun muydun?
What are you crunching on?
学び始める
Hatır hutur ne yiyorsun?
What are you going to see?
学び始める
Ne göreceksiniz?
What are you trying to do?
学び始める
Ne yapmaya çalışıyorsun?
What can I do to help you?
学び始める
Size yardım etmek için ne yapabilirim.
What did she actually say?
学び始める
O, gerçekten ne dedi?
What did you do yesterday?
学び始める
Dün sen ne yaptın?
What did you go there for?
学び始める
Oraya ne için gittin?
What did you open it with?
学び始める
Onu ne ile açtın?
What did you say to Paula?
学び始める
Paula'ya ne dedin?
What do the prisoners eat?
学び始める
Mahkumlar ne yerler?
What do you do on Sundays?
学び始める
Pazar günleri ne yaparsın?
What do you feed your dog?
学び始める
Köpeğini ne ile beslersin?
What do you need me to do?
学び始める
Ne yapmamı istersin?
What do you say to a beer?
学び始める
Bir biraya ne dersin?
What do you want me to do?
学び始める
Ne yapmamı istiyorsun?
What does this kanji mean?
学び始める
Bu karakter ne anlama geliyor?
What does Tom see in Mary?
学び始める
Tom Mary'de ne görüyor.
What does your job entail?
学び始める
İşiniz ne gerektiriyor.
What evidence do you have?
学び始める
Hangi kanıtın var?
What happened to our food?
学び始める
Yiyeceğimize ne oldu?
What has brought you here?
学び始める
Seni buraya ne getirdi?
What he said surprised me.
学び始める
Söylediği şey beni şaşırttı.
What he said was not true.
学び始める
Söylediği doğru değil.
What if he comes back now?
学び始める
O şimdi geri dönerse ne olacak?
What is he so angry about?
学び始める
o ne hakkında çok öfkeli?
What is she worried about?
学び始める
O, ne hakkında endişeli.
What is Tom trying to say?
学び始める
Tom ne söylemeye çalışıyor?
What keeps you up so late?
学び始める
Çok geç saatlere kadar seni ayakta tutan nedir?
What number bus do I take?
学び始める
Kaç numaralı otobüse bineceğim?
What she said wasn't true.
学び始める
Onun söylediği doğru değildi.
What he said might be true.
学び始める
Onun söylediği doğru olabilir.
What should I feed my dog?
学び始める
Köpeğimi neyle beslemeliyim?
What symptoms do you have?
学び始める
Hangi belirtilerin var?
What time are you leaving?
学び始める
Ne zaman ayrılıyorsun?
What Tom says makes sense.
学び始める
Tom'un söylediği anlamlıdır.
What was it I left behind?
学び始める
Geride bıraktığım neydi?
What were her final words?
学び始める
Onun son sözleri nelerdi?
What will you have to eat?
学び始める
Ne yemek zorunda kalacaksın?
What would you have me do?
学び始める
Bana ne yaptırırdın?
What would you like to do?
学び始める
Ne yapmak istersin?
What're you talking about?
学び始める
Ne hakkında konuşuyorsun?
What's my book doing here?
学び始める
Benim kitabımın burada ne işi var?
What's that tall building?
学び始める
O uzun bina nedir?
What's your favorite band?
学び始める
Senin en sevdiğin grup hangisidir?
What's your favorite book?
学び始める
Senin en sevdiğin kitap hangisidir?
What's your favorite city?
学び始める
En sevdiğin şehir hangisidir?
What's your favorite game?
学び始める
Favori oyunun hangisidir?
What's your favorite hymn?
学び始める
Favori ilahin hangisidir?
What's your favorite joke?
学び始める
Favori fıkran hangisidir?
What's your favorite poem?
学び始める
Favori şiirin hangisidir?
What's your favorite song?
学び始める
Favori şarkın hangisidir?
What's your favorite wine?
学び始める
Favori şarabın hangisidir?
What's your favorite word?
学び始める
Favori kelimen hangisidir?
When can we eat, I wonder.
学び始める
Ne zaman yiyebiliriz, merak ediyorum.
When did it begin to rain?
学び始める
Ne zaman yağmur başladı?
When did Tom leave Boston?
学び始める
Tom Boston'dan ne zaman ayrıldı?
When did you get to Kyoto?
学び始める
Kyoto'ya ne zaman vardın.
When was the last time you saw Tom?
学び始める
Tom'u en son ne zaman gördün?
When did you see her last?
学び始める
Onu son olarak ne zaman gördün?
When did you see him last?
学び始める
Onu en son ne zaman gördünüz?
When does the movie start?
学び始める
Film ne zaman başlar?
When should I feed my dog?
学び始める
Köpeğimi ne zaman beslemeliyim?
When was the castle built?
学び始める
Kale ne zaman inşa edildi?
When was the castle built?
学び始める
Kale ne zaman yapıldı?
When will she return home?
学び始める
O, eve ne zaman dönecek?
When will you get married?
学び始める
Ne zaman evleneceksin?
Where are the other girls?
学び始める
Diğer kızlar neredeler?
Where are you from, Karen?
学び始める
Nerelisin, Karen?
Where did he go yesterday?
学び始める
O dün nereye gitti?
Where did you see the boy?
学び始める
Çocuğu nerede gördün.
Where do I get the subway?
学び始める
Metroya nereden gidebilirim?
Where do you go to school?
学び始める
Okula nereye gidersin?
Where do you think Tom is?
学び始める
Tom'un nerede olduğunu düşünüyorsunuz?
Where is the Avis counter?
学び始める
Avis sayacı nerede?
Where is the bus terminal?
学び始める
Otobüs terminali nerede?
Where is the ladies' room?
学び始める
Bayanların odası nerede?
Where is the nearest bank?
学び始める
En yakın banka nerede?
Where were you last night?
学び始める
Dün gece neredeydin?
Where will you be staying?
学び始める
Nerede kalacaksınız?
Which brand do you prefer?
学び始める
Hangi markayı tercih edersiniz?
Which direction did he go?
学び始める
O hangi yöne gitti?
Which way is Central Park?
学び始める
Hangi yol Central Park'tır?
Who are they cheering for?
学び始める
Onlar kim için tezahürat yapıyorlar?
Who committed this murder?
学び始める
Bu cinayeti kim işledi?
Who found my missing book?
学び始める
Kayıp kitabımı kim buldu?
Who invented this machine?
学び始める
Bu makineyi kim icat etti?
Who is playing the guitar?
学び始める
Gitarı kim çalıyor?
Who is taller, you or Ken?
学び始める
Kim daha uzun, sen mi yoksa Ken mi?
Who is younger, him or me?
学び始める
Kim daha genç, o mu yoksa ben mi?
Who is your dance partner?
学び始める
Dans arkadaşınız kim?
Who should I meet but Tom?
学び始める
Tom'un dışında kimle görüşmeliyim?
Who was it that he phoned?
学び始める
Aradığı o kişi kimdi?
Who was it that he phoned?
学び始める
Onun aradığı kimdi?
Who were you talking with?
学び始める
Kimle konuşuyordun?
Who will act as spokesman?
学び始める
Kim sözcülük yapacak?
Who would do such a thing?
学び始める
Böyle bir şeyi kim yapardı?
Who's taller, Tom or Mary?
学び始める
Kim daha uzun, Tom mu yoksa Mary mi?
Who is your favorite actor?
学び始める
En sevdiğin aktör kimdir?
Whoever says so is a liar.
学び始める
Öyle söyleyen yalancıdır.
Whose paintings are these?
学び始める
Bunlar kimin tabloları?
Why didn't you believe me?
学び始める
Niçin bana inanmadın?
Why didn't you call me up?
学び始める
Niçin bana telefon etmedin?
Why do you think that way?
学び始める
Niçin o şekilde düşünüyorsun?
Why don't we share a room?
学び始める
Neden bir odayı paylaşmıyoruz?
Why don't you call him up?
学び始める
Niçin ona telefon etmiyorsun?
Why don't you call Tom up?
学び始める
Niçin Tom'u aramıyorsun?
Why should you suspect me?
学び始める
Niçin benden şüphelenmen gerekiyor?
Will he come this evening?
学び始める
O bu akşam gelecek mi?
Will it be sunny tomorrow?
学び始める
Yarın güneşli olacak mı?
Will six o'clock suit you?
学び始める
Saat altı size uyar mı?
Will you have some coffee?
学び始める
Biraz kahve alır mısın?
Would you pass me the salt?
学び始める
Bana tuzu uzatır mısın?
Will you rub my shoulders?
学び始める
Omuzlarımı ovar mısın?
Will you show me the book?
学び始める
Bana kitabı gösterir misin?
Will you warm up the soup?
学び始める
Çorbayı ısıtır mısın?
Women didn't care for him.
学び始める
Kadınlar ondan hoşlanmadılar.
Won't you have some fruit?
学び始める
Biraz meyve almaz mısın?
Would you care for drinks?
学び始める
İçecekler ister misiniz?
Would you like some fruit?
学び始める
Biraz meyve ister misin?
Would you like some salad?
学び始める
Biraz salata ister misin?
Would you like some sugar?
学び始める
Biraz şeker ister misin?
Would you mind if I smoked?
学び始める
Sigara içebilir miyim?
Wow! That looks delicious.
学び始める
Vay be! O lezzetli görünüyor.
Write down your name here.
学び始める
Adınızı buraya yazın.
Write on every other line.
学び始める
Her satırı yazın.
Yesterday was my birthday.
学び始める
Dün benim doğum günümdü.
Yoga helps her to be calm.
学び始める
Yoga, onu sakin olmasına yardımcı olur.
You and I are old friends.
学び始める
Sen ve ben eski arkadaşız.
You are both in the wrong.
学び始める
Her ikiniz de suçlusunuz.
You are not a child anymore.
学び始める
Artık bir çocuk değilsin.
You are only just in time.
学び始める
Sadece sen zamanında geldin.
You are selling him short.
学び始める
Onu küçümsüyorsun.
You are tired, aren't you?
学び始める
Yorgunsun, değil mi?
You aren't yourself today.
学び始める
Bugün her zamanki gibi değilsin.
You can go if you want to.
学び始める
İsterseniz, gidebilirsiniz.
You can just call me Taro.
学び始める
Bana sadece Taro diyebilirsin.
You can stay till tonight.
学び始める
Bu geceye kadar kalabilirsin.
You can tear the box open.
学び始める
Kutuyu yırtarak açabilirsin.
You can't attend? Why not?
学び始める
Katılamıyor musun? Neden?
You can't have both books.
学び始める
Her iki kitaba sahip olamazsın.
You don't have to help me.
学び始める
Bana yardım etmek zorunda değilsin.
You don't need to call me.
学び始める
Beni aramana gerek yok.
You drink too much coffee.
学び始める
Çok fazla kahve içiyorsun.
You had better go at once.
学び始める
Derhal gitsen iyi olur.
You had to come yesterday.
学び始める
Sen dün gelmek zorundaydın.
You have a gift for music.
学び始める
Senin müziğe doğuştan yeteneğin var.
You have a sense of humor.
学び始める
Senin bir mizah duygun var.
You have only to go there.
学び始める
Sadece oraya gitmek zorundasın.
You've got the wrong number.
学び始める
Yanlış numara çevirdiniz.
You have to eat regularly.
学び始める
Düzenli olarak yemek zorundasın.
You have to pay the price.
学び始める
Bedelini ödemek zorundasın.
You just need a good rest.
学び始める
Sadece iyi bir dinlenmeye ihtiyacın var.
You keep a dog, don't you?
学び始める
Sen bir köpek bakıyorsun, değil mi?
You look funny doing that.
学び始める
Onu yaparken komik görünüyorsun.
You look good in a kimono.
学び始める
Bir kimono içinde iyi görünüyorsun.
You may use my dictionary.
学び始める
Sen benim sözlüğümü kullanabilirsin.
You may use my typewriter.
学び始める
Daktilomu kullanabilirsin.
You must control yourself.
学び始める
Kendinizi kontrol etmelisiniz.
You must do as I tell you.
学び始める
Sana söylediğim gibi yapmalısın.
You must help your mother.
学び始める
Annene yardım etmelisin.
You must not eat too much.
学び始める
Çok fazla yememelisin.
You must not give up hope.
学び始める
Umudunu kaybetmemelisin.
You must not go out today.
学び始める
Bugün dışarı çıkmamalısın.
You must not speak loudly.
学び始める
Yüksek sesle konuşmamalısın.
You must not stay up late.
学び始める
Gece geç saatlere kadar oturmamalısın.
You need to stop drinking.
学び始める
İçmeyi durdurmalısın.
You need to stop gambling.
学び始める
Kumar oynamayı bırakmalısın.
You ought to have seen it.
学び始める
Onu görmüş olmalısın.
You ought to see a doctor.
学び始める
Bir doktorla görüşmelisin.
You really did a good job.
学び始める
Gerçekten iyi bir iş yaptın.
You should eat more fruit.
学び始める
Daha fazla meyve yemelisiniz.
You should take my advice.
学び始める
Tavsiyemi dinlemelisin.
You should tell the truth.
学び始める
Gerçeği söylemelisin.
You trust people too much.
学び始める
İnsanlara çok güveniyorsun.
You understand, don't you?
学び始める
Anlıyorsun değil mi?
You were lucky to find it.
学び始める
Onu bulduğun için şanslıydın.
You will be busy tomorrow.
学び始める
Yarın meşgul olacaksın.
You will make a good wife.
学び始める
İyi bir eş yapacaksın.
You will succeed some day.
学び始める
Bir gün başaracaksın.
You'd better not go there.
学び始める
Oraya gitmesen iyi olur.
You'd better not go today.
学び始める
Bugün gitmesen iyi olur.
You'd better not tell him.
学び始める
Ona söylemesen iyi olur.
You'd better not tell Tom.
学び始める
Tom'a söylemesen iyi olur.
You'd better see a doctor.
学び始める
Bir doktorla görüşsen iyi olur.
You'll be told in advance.
学び始める
Önceden sana söylenilecek.
You'll succeed if you try.
学び始める
Çabalarsan, başarırsın.
You're a really good cook.
学び始める
Sen gerçekten iyi bir aşçısın.
You're a very good dancer.
学び始める
Sen gerçekten iyi bir dansçısın.
You're joking, aren't you?
学び始める
Şaka yapıyorsun, değil mi?
You're on the right track.
学び始める
Siz doğru yoldasınız.
You're too drunk to drive.
学び始める
Araba süremeyecek kadar çok sarhoşsun.
You're very stylish today.
学び始める
Bugün çok şıksın.
You're wrong in this case.
学び始める
Bu durumda yanılıyorsunuz.
You've done a perfect job.
学び始める
Mükemmel bir iş yaptın.
You've given me your cold.
学び始める
Soğuk algınlığını bana bulaştırdın.
You've got plenty of time.
学び始める
Çok zamanın var.
Your English is improving.
学び始める
İngilizcen gelişiyor.
Your guess is quite wrong.
学び始める
Tahminin oldukça yanlış.
Your house needs painting.
学び始める
Evin boyanılmalı.
Your letter made me happy.
学び始める
Mektubun beni mutlu etti.
Your watch has been found.
学び始める
Sizin saatiniz bulundu.
Your watch is on the desk.
学び始める
Sizin saatiniz masanın üstünde.
Yumi is one of my friends.
学び始める
Yumi arkadaşlarımdan biridir.
Yumi is one of my friends.
学び始める
Yumi benim arkadaşlarımdan biridir.
Yumi studies English hard.
学び始める
Yumi İngilizceyi sıkı çalışır.
Yumi will not play tennis.
学び始める
Yumi tenis oynamayacak.
Yumiko was a little angry.
学び始める
Yumiko biraz kızmıştı.
3 to the third power is 27.
学び始める
3'ün üçüncü gücü 27'dir.
A bird was caught by a cat.
学び始める
Bir kuş bir kedi tarafından yakalandı.
A boy was beating the drum.
学び始める
Bir çocuk davul çalıyordu.
A cat is lying on the sofa.
学び始める
Kanapede bir kedi yatıyor.
A cry arose from the crowd.
学び始める
Kalabalıktan bir çığlık yükseldi.
A few people have two cars.
学び始める
Birkaç kişinin iki arabası var.
A global crisis is at hand.
学び始める
Küresel bir kriz yakındır.
A good idea came across my mind.
学び始める
Aklıma iyi bir fikir geldi.
A heavy rain began to fall.
学び始める
Şiddetli yağmur yağmaya başladı.
A loud noise made him jump.
学び始める
Şiddetli gürültü onu hoplattı.
A major is above a captain.
学び始める
Binbaşı yüzbaşının üstündedir.
A man appeared at the door.
学び始める
Kapıda bir adam göründü.
A man appeared at the site.
学び始める
Sitede bir adam ortaya çıktı.
A policeman came up to him.
学び始める
Bir polis ona doğru geldi.
A student wants to see you.
学び始める
Bir öğrenci sizi görmek istiyor.
Add a bit of sugar, please.
学び始める
Lütfen biraz şeker ilave edin.
After a storm comes a calm.
学び始める
Her yokuşun bir inişi vardır.
Akira can play tennis well.
学び始める
Akira tenisi iyi oynayabilir.
Alice rushed into her room.
学び始める
Alice odasına koştu.
All is well that ends well.
学び始める
İyi biten herşey iyidir.
All of the dogs were alive.
学び始める
Bütün köpekler hayattaydı.
All of you have to read it.
学び始める
Hepiniz onu okumak zorundasınız.
All right. Please order it.
学び始める
Anlaşıldı. Lütfen onu ısmarla.
All students like holidays.
学び始める
Bütün öğrenciler tatilleri severler.
All the seats are occupied.
学び始める
Tüm koltuklar dolu.
All's fair in love and war.
学び始める
Aşkta ve savaşta herşey adildir.
Almost no one believed her.
学び始める
Neredeyse kimse ona inanmıyordu.
Almost no one believed him.
学び始める
Neredeyse kimse ona inanmadı.
America was at war in 1864.
学び始める
Amerika, 1864 yılında savaştaydı.
An apple fell off the tree.
学び始める
Ağaçtan bir elma düştü.
Ann plays tennis very well.
学び始める
Ann çok iyi tenis oynar.
Anybody can make a mistake.
学び始める
Herkes hata yapabilir.
Are you a Japanese citizen?
学び始める
Bir Japon vatandaşı mısınız?
Are you a Japanese student?
学び始める
Sen bir Japon öğrencisi misin?
Are you a Japanese student?
学び始める
Siz bir Japon öğrencisi misiniz?
Are you afraid of the dark?
学び始める
Karanlıktan korkar mısın?
Are you American or French?
学び始める
Sen Amerikalı mı yoksa Fransız mısın?
Are you going to sing here?
学び始める
Burada şarkı söyleyecek misin?
Are you going to stay long?
学び始める
Uzun kalacak mısın?
Are you having a good time?
学び始める
İyi vakit geçiriyor musunuz?
Are you old enough to vote?
学び始める
Oy kullanmak için yeterince yaşlı mısın?
Are you ready for the trip?
学び始める
Yolculuk için hazır mısınız?
Are you ready to order now?
学び始める
Şu anda sipariş vermeye hazır mısınız?
Are you sure of your facts?
学び始める
Gerçeklerinden emin misin?
Aren't you being very rude?
学び始める
Çok kabalaşmıyor musun?
Around here, everyone skis.
学び始める
Burada, herkes kayak yapmaya gider.
Ask him the way to station.
学び始める
Ona istasyona giden yolu sor.
At first, Meg was homesick.
学び始める
İlk başta, Meg vatan hasreti çekti.
Banks open at nine o'clock.
学び始める
Bankalar dokuzda açarlar.
Basketball is a lot of fun.
学び始める
Basketbol çok eğlenceli.
Beef is expensive nowadays.
学び始める
Et bugünlerde pahalı.
Betty is a dancing teacher.
学び始める
Betty bir dans öğretmeni.
Beware of pickpockets here.
学び始める
Burada yankesicilere dikkat edin.
Bill is not as tall as Bob.
学び始める
Bill Bob kadar uzun değil.
Bill missed the first ball.
学び始める
Bill ilk topu kaçırdı.
Bill was killed with a gun.
学び始める
Bill, bir tabanca ile öldürüldü.
Blotting paper absorbs ink.
学び始める
Kurutma kağıdı mürekkebi emer.
Both buildings burned down.
学び始める
Heriki binada yandı.
Both of them are very cute.
学び始める
Onların her ikisi de sevimli
Boys, don't make any noise.
学び始める
Çocuklar, hiç gürültü yapmayın?
Breast cancer is a disease.
学び始める
Meme kanseri bir hastalıktır.
Bring a couple more chairs.
学び始める
Bir çift sandalye daha getir.
Bring me a bucket of water.
学び始める
Bana bir kova su getirin.
Call the doctor right away.
学び始める
Hemen doktoru arayın.
Can I borrow your scissors?
学び始める
Makasını ödünç alabilir miyim?
Can I borrow your umbrella?
学び始める
Şemsiyeni ödünç alabilir miyim.
May I have a talk with you?
学び始める
Seninle konuşabilir miyim?
Can I stop over in Chicago?
学び始める
Şikago'da mola verebilir miyim?
Can she endure a long trip?
学び始める
O, uzun bir yolculuğa dayanabilir mi?
Can you answer this riddle?
学び始める
Bu bilmeceyi cevaplayabilir misin?
Can you dance the two-step?
学び始める
İki-adım dansını yapabilir misin?
Can you find your way home?
学び始める
Eve giden yolu bulabilir misin?
Can you give him first aid?
学び始める
Ona ilk yardımda bulunabilir misiniz?
Could you give me a discount?
学び始める
Bana bir indirim yapar mısın?
Can you give me the recipe?
学び始める
Bana tarifi verebilir misiniz?
Can you lend me 10,000 yen?
学び始める
Bana 10,000 yen ödünç verebilir misin?
Would you lend me some money?
学び始める
Bana biraz ödünç para verir misin?
Can you measure the length?
学び始める
Uzunluğu ölçebilir misin?
Can you see the difference?
学び始める
Farkı görebiliyor musun?
Can you weigh this, please?
学び始める
Lütfen bunu tartabilir misiniz?
Cats are related to tigers.
学び始める
Kediler kaplanlarla akrabadırlar.
Cats don't like to get wet.
学び始める
Kediler ıslanmaktan hoşlanmazlar.
Charles Guiteau was insane.
学び始める
Charles Guiteau deliydi.
Check your answer with his.
学び始める
Cevabını onunki ile karşılaştır.
Christmas is December 25th.
学び始める
Noel 25 Aralıktadır.
Circumstances have changed.
学び始める
Şartlar değişti.
Classes begin next Tuesday.
学び始める
Dersler gelecek salı başlar.
Close the window, will you?
学び始める
Pencereyi kapatın, olur mu?
Come into the room at once.
学び始める
Derhal odaya gel.
Come over here and join us.
学び始める
Buraya gel ve bize katıl.
Come see me again tomorrow.
学び始める
Yarın beni tekrar görmeye gel.
Could I ask a favor of you?
学び始める
Sizden bir iyilik isteyebilir miyim?
Could I get your autograph?
学び始める
İmzanızı alabilir miyim?
Could I have a screwdriver?
学び始める
Bir tornavida alabilir miyim?
Could I have some more tea?
学び始める
Biraz daha çay alabilir miyim?
Could I make a reservation?
学び始める
Bir rezervasyon yaptırabilir miyim?
Could you give this to Tom?
学び始める
Bunu Tom'a veriri misin?
Could you keep this for me?
学び始める
Buna benim için bakar mısın?
Could you lend me the book?
学び始める
Bana kitabı ödünç verir misiniz?
Could you show me this bag?
学び始める
Bana bu çantayı gösterir misin?
Count from 10 down to zero.
学び始める
Ondan sıfıra kadar geri say.
Did he tell you what to do?
学び始める
O sana ne yapacağını söyledi mi.
Did she come here to relax?
学び始める
O dinlenmek için mi buraya geldi?
Did Tom used to play hooky?
学び始める
Tom okuldan kaçar mıydı?
Did you buy a nice bicycle?
学び始める
Güzel bir bisiklet aldın mı?
Did you call me up last night?
学び始める
Dün gece beni aradın mı?
Did you enjoy your holiday?
学び始める
Tatilin tadını çıkardın mı?
Did you forget to buy eggs?
学び始める
Yumurtaları satın almayı unuttun mu?
Did you go to see a doctor?
学び始める
Bir doktorla görüşecek misin?
Did you have a nice summer?
学び始める
Güzel bir yaz geçirdin mi?
Did you receive the letter?
学び始める
Mektubu aldın mı?
Did you request a new desk?
学び始める
Yeni bir masa istediniz mi?
Did you want anything else?
学び始める
Başka birşey istedin mi?
Did you watch TV yesterday?
学び始める
Dün televizyon izledin mi?
Did your mother make those?
学び始める
Annen onları yaptı mı?
Didn't you see the musical?
学び始める
Müzikali görmedin mi?
Do I have to change trains?
学び始める
Trenleri değiştirmek zorunda mıyım?
Do whatever you think is right.
学び始める
Doğru olduğunu düşündüğün şeyi yap.
Do you accept credit cards?
学び始める
Kredi kartlarını kabul ediyor musunuz?
Do you accept credit cards?
学び始める
Kredi kartları kabul ediyor musunuz?
Do you belong to any clubs?
学び始める
Herhangi bir kulübe üyemisin?
Do you charge for delivery?
学び始める
Teslimat için bir ücret alıyor musunuz?
Do you go to school by bus?
学び始める
Okula otobüsle gidiyor musunuz?
Do you have a cheaper room?
学び始める
Daha ucuz bir odanız var mı?
Do you have a smaller size?
学び始める
Daha küçük bir boyutu olan var mı?
Do you have an appointment?
学び始める
Randevun var mı?
Do you have any complaints?
学び始める
Hiç şikayetiniz var mı?
Do you have any light beer?
学び始める
Hiç hafif biran var mı?
Do you have much snow here?
学び始める
Burada çok fazla kar var mı?
Do you have to make dinner?
学び始める
Akşam yemeği hazırlamak zorunda mısın?
Do you hear from her often?
学び始める
Ondan sık sık haber alır mısın?
Do you know what day it is?
学び始める
Bugün hangi gün olduğunu biliyor musun?
Do you know where he lives?
学び始める
Onun nerede yaşadığını biliyor musun?
Do you like Mozart's music?
学び始める
Mozart'ın müziğini sever misiniz?
Do you like playing sports?
学び始める
Spor yapmayı sever misiniz?
Do you often hear from him?
学び始める
Ondan sık sık haber alıyor musun?
Do you plan to go overseas?
学び始める
Yurtdışına gitmeyi düşünüyor musunuz?
Do you talk to your plants?
学び始める
Bitkilerinle konuşur musun?
Do you think fish can hear?
学び始める
Balığın duyabileceğini düşünüyor musun?
Do you think I'm beautiful?
学び始める
Benim güzel olduğumu düşünüyor musunuz?
Do you think I'm beautiful?
学び始める
Sizce ben güzel miyim?
Do you think it's my fault?
学び始める
Onun benim hatam olduğunu düşünüyor musunuz?
Do you think it's my fault?
学び始める
Sizce o benim hatam mı?
Do you think Tom is guilty?
学び始める
Tom'un suçlu olduğunu düşünüyor musun?
Doctors removed the bullet.
学び始める
Doktorlar kurşunu çıkardılar.
Does it hurt when you chew?
学び始める
Çiğnerken dişin ağrıyor mu?
Does she work in this city?
学び始める
O, bu şehirde çalışıyor mu?
Does Tom have a girlfriend?
学び始める
Tom'un bir kız arkadaşı var mı?
Don't believe what she says.
学び始める
Onun söylediğine inanma.
Don't buy things on credit.
学び始める
Eşyaları kredili almayın.
Don't cut down those trees.
学び始める
Bu ağaçları kesme.
Don't fail to call me back.
学び始める
Beni tekrar aramayı unutma.
Don't judge by appearances.
学び始める
Görünüşe göre yargılamayın.
Don't lose sleep over that.
学び始める
Onunla ilgili uykunu kaçırma.
Don't make fun of children.
学び始める
Çocuklarla alay etme.
Don't meddle in my affairs.
学び始める
İşlerime karışmayın.
Don't pay attention to him.
学び始める
Onu dinlemeyin.
Don't pick on younger kids.
学び始める
Daha genç çocuklarla uğraşmayın.
Don't point your gun at me.
学び始める
Silahını bana doğrultma.
Don't sit down on the sofa.
学び始める
Koltuğa oturma.
Don't spend too much money.
学び始める
Çok fazla para harcama.
Don't worry about the past.
学び始める
Geçmiş hakkında üzülme.
Dreams sometimes come true.
学び始める
Rüyalar bazen gerçek olur.
Drive with the utmost care.
学び始める
Son derece dikkatli sür.
Dry your face with a towel.
学び始める
Yüzünüzü bir havlu ile kurulayın.
Each of them has a bicycle.
学び始める
Onların her birinin bir bisikleti var.
Eat whatever food you like.
学び始める
İstediğin yiyeceği ye.
Eat whichever one you like.
学び始める
Hoşlandığın herhangi birini ye.
Eggs are sold by the dozen.
学び始める
Yumurtalar düzine ile satılırlar.
Electricity is very useful.
学び始める
Elektrik çok faydalıdır.
English is not easy for me.
学び始める
İngilizce benim için kolay değil.
English is not easy for us.
学び始める
İngilizce bizim için kolay değildir.
Eric is on our soccer team.
学び始める
Eric bizim futbol takımında.
Even a child can answer it.
学び始める
Bir çocuk bile ona cevap verebilir.
Even a child can read this.
学び始める
Bir çocuk bile bunu okuyabilir.
Everyone but Tom was there.
学び始める
Tom hariç herkes oradaydı.
Everyone except me knew it.
学び始める
Ben hariç herkes onu biliyordu.
Excuse me, but I feel sick.
学び始める
Affedersiniz, ama hasta hissediyorum.
Few students knew his name.
学び始める
Birkaç öğrenci onun adını biliyordu.
Few visitors could see him.
学び始める
Az sayıda ziyaretçi onu görebildi.
Fill out this form, please.
学び始める
Bu formu doldurunuz, lütfen.
Fill the bottle with water.
学び始める
Şişeyi suyla doldur.
Fill the bucket with water.
学び始める
Kovayı su ile doldurun.
Five colonists were killed.
学び始める
Beş sömürgeci öldürüldü.
Flour is sold by the pound.
学び始める
Un paundla satılır.
Food is necessary for life.
学び始める
Yiyecek yaşam için gereklidir.
Fortunately, I was on time.
学び始める
Neyseki, zamanında oradaydım.
French is spoken in France.
学び始める
Fransızca Fransa'da konuşulur.
Friends do things together.
学び始める
Arkadaşlar şeyleri birlikte yaparlar.
Frogs are afraid of snakes.
学び始める
Kurbağalar yılanlardan korkarlar.
George works on a big farm.
学び始める
George büyük bir çiftlikte çalışır.
Get this stuff out of here.
学び始める
Bu şeyi buradan çıkarın.
Get up as early as you can.
学び始める
Kalkabildiğin kadar erken kalk.
Give it to anyone you like.
学び始める
Onu istediğin birine ver.
Give me $1.00 back, please.
学び始める
Bana bir dolar geri verin, lütfen.
Give me a light, would you?
学び始める
Bana bir ışık ver, lütfen.
Give me another cup of tea.
学び始める
Bana bir fincan daha çay verin.
Give me some water, please.
学び始める
Lütfen bana biraz su ver.
Give me something to drink.
学び始める
Bana içecek bir şey ver.
Give my shoes a good shine.
学び始める
Ayakkabılarımı iyice parlat.
Give my thanks to your son.
学び始める
Oğlunuza teşekkürlerimi iletin.
Giving up isn't the answer.
学び始める
Vazgeçmek cevap değildir.
Hamilton died the next day.
学び始める
Hamilton ertesi gün öldü.
Hang your coat on the hook.
学び始める
Ceketini askıya as.
Have a little of this cake.
学び始める
Pastadan bir parça al.
Have you ever been to Guam?
学び始める
Hiç Guam'a gittin mi?
Have you ever been to Kobe?
学び始める
Hiç Kobe'de bulundun mu?
Have you ever been to Nara?
学び始める
Hiç Nara'da bulundun mu?
Have you ever eaten turkey?
学び始める
Hiç hindi yedin mi?
Have you ever heard of him?
学び始める
Ondan hiç haber aldın mı?
Have you ever seen a panda?
学び始める
Hiç bir panda gördün mü?
Have you ever seen a whale?
学び始める
Hiç balina gördün mü?
Have you ever seen it hail?
学び始める
Hiç dolu yağdığını gördün mü?
Have you ever visited Rome?
学び始める
Roma'yı hiç ziyaret ettin mi?
Have you finished dressing?
学び始める
Giyinmeyi bitirdin mi?
Have you finished ordering?
学び始める
Siparişi bitirdin mi?
Have you read the book yet?
学び始める
Henüz kitabı okudun mu?
Have you read this article?
学び始める
Bu makaleyi okudun mu?
He accepted the nomination.
学び始める
O adaylığı kabul etti.
He advised me not to smoke.
学び始める
O, bana sigara içmememi tavsiye etti.
He also needs many workers.
学び始める
Onun ayrıca çok sayıda işçiye ihtiyacı var.
He appealed to us for help.
学び始める
O yardım için bize başvurdu.
He appeared in many movies.
学び始める
O, pek çok filmde göründü.
He asked me for some money.
学び始める
O benden biraz para istedi.
He asked us what we wanted.
学び始める
O bize ne istediğimizi sordu.
He ate a box of chocolates.
学び始める
Bir kutu çikolata yedim.
He became a great musician.
学び始める
O büyük bir müzisyen oldu.
He became a nice young man.
学び始める
O, tatlı genç bir adam oldu.
He began to look for a job.
学び始める
O bir iş aramaya başladı.
He began to whistle a tune.
学び始める
O, bir melodiyi ıslıkla çalmaya başladı.
He believes whatever I say.
学び始める
O, söylediğim her şeye inanır.
He bought his son a camera.
学び始める
O, oğluna bir kamera satın aldı.
He bought me a nice camera.
学び始める
O bana hoş bir kamera aldı.
He brought his lunch today.
学び始める
Bugün öğle yemeğini getirdi.
He built forty-eight forts.
学び始める
O, kırksekiz kale yaptı.
He calculated the expenses.
学び始める
O, giderleri hesapladı.
He came again after a week.
学び始める
Bir haftadan sonra o geri geldi.
He came from the Northeast.
学び始める
O, Kuzeydoğuluydu.
He can handle English well.
学び始める
O, İngilizcenin üstesinden iyi gelir.
He can read English easily.
学び始める
O kolayca İngilizce okuyabilir.
He can't swim like she can.
学び始める
O, onun yüzebildiği gibi yüzemez.
He carved designs in ivory.
学び始める
O, fildişi tasarımlar oydu.
He carved me a wooden doll.
学び始める
Bana tahtadan bir oyuncak bebek oydu.
He comes here once a month.
学び始める
O ayda bir kez buraya gelir.
He comes here twice a week.
学び始める
O, haftada iki kez buraya gelir.
He comes round once a week.
学び始める
O, haftada bir kez uğrar.
He could get no more money.
学び始める
O, artık para alamadı.
He could not go to college.
学び始める
O, üniversiteye gidemedi.
He cut off a slice of meat.
学び始める
O, bir dilim et kesti.
He dashed out of the store.
学び始める
O, dükkandan dışarı fırladı.
He decided to go to France.
学び始める
Fransa'ya gitmeye karar verdi.
She decided to have the operation.
学び始める
Ameliyat edilmeye karar verdi.
He decided to quit smoking.
学び始める
Sigarayı bırakmaya karar verdi.
He decided to sell the car.
学び始める
Arabayı satmaya karar verdi.
He decided to study harder.
学び始める
O daha çok çalışmaya karar verdi.
He deserves the punishment.
学び始める
O, cezayı hak ediyor.
He did his best to the end.
学び始める
O sonuna kadar elinden geleni yaptı.
He did not put up his hand.
学び始める
O, elini havaya kaldırmadı.
He did the work on his own.
学び始める
O, işi kendi başına yaptı.
He did well for a beginner.
学び始める
O, bir acemi için iyi yaptı.
He didn't do it on purpose.
学び始める
O onu kasıtlı yapmadı.
He didn't give up the plan.
学び始める
O, plandan vazgeçmedi.
He didn't mean to hurt you.
学び始める
O seni incitmek istemiyordu.
He died an unnatural death.
学び始める
O doğal olmayan bir ölümle öldü.
He does not live in Sendai.
学び始める
O, Sendai'de yaşamıyor.
He doesn't read many books.
学び始める
O, çok sayıda kitap okumaz.
He doesn't watch television at all.
学び始める
O, hiç televizyon izlemez.
He drank a shot of whiskey.
学び始める
O biraz viski içti.
He drove down to the hotel.
学び始める
O, araba ile otele doğru gitti.
He enjoys eating ice cream.
学び始める
O dondurma yemekten hoşlanır.
He failed to take the exam.
学び始める
Sınava giremedi.
He failed to wake Harry up.
学び始める
O Harry'yi kaldırmada başarısız oldu.
He fell asleep immediately.
学び始める
O derhal uyudu.
He felt a pain in his back.
学び始める
O, sırtında bir ağrı hissetti.
He felt utterly humiliated.
学び始める
O, tamamen aşağılanmış hissetti.
He forgot to lock the door.
学び始める
O, kapıyı kilitlemeyi unuttu.
He gave away all his money.
学び始める
O, tüm parasını bağışladı.
He gave her a nice present.
学び始める
Ona güzel bir hediye verdi.
He gave her her first kiss.
学び始める
O ona ilk öpücüğünü verdi.
He glanced at her name tag.
学び始める
O, onun yaka kartına baktı.
He got a nice job recently.
学び始める
O son zamanlarda hoş bir iş buldu.
He got home at seven sharp.
学び始める
O, saat tam yedide eve geldi.
He got ready for departure.
学び始める
O, kalkış için hazırlandı.
He got the car for nothing.
学び始める
O, arabayı boşuna aldı.
He got the lady some water.
学び始める
O, bayana bir bardak su getirdi.
He got to London yesterday.
学び始める
O, dün Londra'ya vardı.
He got up at five as usual.
学び始める
O, her zamanki gibi saat beşte kalktı.
He greeted me with a smile.
学び始める
O bir tebessümle beni selamladı.
She greeted me with a smile.
学び始める
O, beni tebessümle selamladı.
He grew a variety of crops.
学び始める
O, çeşitli ekinler büyüttü.
He had a bitter experience.
学び始める
Onun acı bir deneyimi oldu.
He had a lot of work to do.
学び始める
Onun yapacak çok işi vardı.
He had an accident at work.
学び始める
O iş yerinde bir kaza geçirdi.
He had breakfast all alone.
学び始める
O yalnız başına kahvaltı yaptı.
He had long hair last year.
学び始める
Geçen yıl o uzun saça sahipti.
He had no house to live in.
学び始める
Onun yaşamak için bir evi yoktu.
He had the room to himself.
学び始める
O, odayı kendine aldı.
He had to find another way.
学び始める
O, başka bir yol bulmak zorundaydı.
He has a family to support.
学び始める
Onun destekleyecek bir ailesi var.
He has a lot of confidence.
学び始める
Onun oldukça fazla kendine güveni var.
He has already gone to bed.
学び始める
O, zaten yatmaya gitti.
He has an eye for antiques.
学び始める
Onun antikalarda gözü var.
He has an interesting book.
学び始める
Onun ilginç bir kitabı var.
He has any number of books.
学び始める
Onun çok sayıda kitabı vardır.
He has been busy this week.
学び始める
O, bu hafta meşguldü.
He has been gaining weight.
学び始める
O kilo almaktadır.
He has been to many places.
学び始める
O birçok yerde bulunmuştur.
He has begun on a new book.
学び始める
O, yeni bir kitap üzerinde başladı.
He has gone out for a walk.
学び始める
O bir yürüyüş için dışarı çıktı.
He has gone to Switzerland.
学び始める
O, İsviçre'ye gitti.
He has her under his thumb.
学び始める
O, onun kontrolü altında.
He has no redeeming traits.
学び始める
Onun kurtarıcı özelliği yok.
He has no room to study in.
学び始める
Onun çalışacak bir yeri yok.
He has quite a few friends.
学び始める
Onun pek çok arkadaşı var.
He has quite a few records.
学び始める
Onun epeyce rekoru var.
He has set off for America.
学び始める
O, Amerika'ya yola çıktı.
He has three older sisters.
学び始める
Onun üç ablası var.
He has to repair the clock.
学び始める
O, saati onarmak zorundadır.
He has too many wild ideas.
学び始める
Onun pek çok vahşi fikirleri vardır.
He hates cleaning his room.
学び始める
O, odasını temizlemekten nefret ediyor.
He held a pen in his hands.
学び始める
O, elinde bir kalem tutuyor.
He held out his hand to me.
学び始める
O, elini bana uzattı.
He hit a ball with the bat.
学び始める
O, beyzbol sopasıyla topa vurdu.
He hung his coat on a hook.
学び始める
O, ceketini bir askıya astı.
He invited me to his house.
学び始める
O, beni evine davet etti.
He invited me to the party.
学び始める
O beni partiye davet etti.
He is a cheerful young man.
学び始める
O neşeli bir genç insan.
He is a considerate father.
学び始める
O, düşünceli bir babadır.
He is a good husband to me.
学び始める
O bana karşı iyi bir koca.
He is a good tennis player.
学び始める
O iyi bir tenis oyuncusu.
He is a handsome young man.
学び始める
O, yakışıklı bir genç adamdır.
He is a jack-of-all-trades.
学び始める
O, on parmağında on marifet olan bir kimsedir.
He is a really good worker.
学び始める
O, gerçekten iyi bir işçidir.
He is a teacher of English.
学び始める
O bir İngilizce öğretmenidir.
He is a very decent fellow.
学び始める
O, çok hoşgörülü bir adamdır.
He is absorbed in his work.
学び始める
O tüm dikkatini işine vermiş.
He is afraid of his father.
学び始める
O, babasından korkar.
He is always full of ideas.
学び始める
O, her zaman fikirlerle dolu.
He is always up to no good.
学び始める
O, her zaman bir fırıldak çevirir.
He is an expert at fishing.
学び始める
O, balık tutmada uzmandır.
He is as talkative as ever.
学び始める
O, her zamanki kadar geveze.
He is as tall as my father.
学び始める
O, benim babam kadar uzundur.
He is careless about money.
学び始める
O, para hakkında dikkatsiz.
He is crazy about baseball.
学び始める
O beyzbolu çok fazla seviyor.
He is doing fine in school.
学び始める
O okulda iyi yapıyor.
He is eager to go to China.
学び始める
O, Çin'e gitmek için istekli.
He is employed on the farm.
学び始める
Ona çiftlikte iş verilmektedir.
He is far from being happy.
学び始める
O, mutlu olmaktan uzaktır.
He is going to the concert.
学び始める
O konsere gidiyor.
He is good at flying kites.
学び始める
O, uçurtmaları uçurmada iyidir.
He is good at fund raising.
学び始める
O, fon sağlamada iyidir.
He is hunted by the police.
学び始める
O, polis tarafından avlandı.
He is looking forward to seeing you.
学び始める
O seni görmek için sabırsızlanıyor.
He is in front of the door.
学び始める
O kapının önünde.
He is in the prime of life.
学び始める
O, hayatının baharında.
He is just an ordinary man.
学び始める
O sadece sıradan bir insan.
He is like a brother to me.
学び始める
O, benim için bir kardeş gibidir.
He is mentally handicapped.
学び始める
O, zihinsel engelli.
He is not guilty of murder.
学び始める
O, cinayetten suçlu değildir.
He is now staying in Paris.
学び始める
O, şimdi Paris'te kalıyor.
He is really in good shape.
学び始める
O gerçekten iyi durumda.
He is said to be very poor.
学び始める
Onun çok fakir söyleniliyor.
He is standing on the hill.
学び始める
O, tepede duruyor.
He is still full of energy.
学び始める
O hala enerji dolu.
He is studying agriculture.
学び始める
O, tarım eğitimi görmektedir.
He is studying at his desk.
学び始める
O, masasında çalışıyor.
He is sure to win the game.
学び始める
O, oyunu kazanacağından emin.
He is swimming in the pool.
学び始める
O havuzda yüzüyor.
He is the talk of the town.
学び始める
O, kasabanın gündemindedir.
He is too proud to give up.
学び始める
O vazgeçemeyecek kadar çok gururludur.
He is very a dangerous man.
学び始める
O, çok tehlikeli bir adam.
He is very friendly to her.
学び始める
O, ona karşı çok samimi.
He is wanted by the police.
学び始める
O, polis tarafından aranıyor.
He isn't able to buy a car.
学び始める
O bir araba alamaz.
He joined the English club.
学び始める
O, İngilizce kulübüne katıldı.
He kept silent for a while.
学び始める
Bir müddet sessiz kaldı.
He kept silent for a while.
学び始める
Bir süre sessiz kaldı.
She kissed him on the cheek.
学び始める
O, onu yanağından öptü.
He knows Mr. Davidson well.
学び始める
O, Bay Davidson'u iyi tanır.
He leaned against the wall.
学び始める
O, duvara dayandı.
He leaves for Tokyo at ten.
学び始める
O saat onda Tokyo'ya hareket eder.
He left after he had lunch.
学び始める
Öğle yemeği yedikten sonra gitti.
He left for America by air.
学び始める
O hava yoluyla Amerikaya gitti.
He let me stay for a night.
学び始める
O, benim bir gece kalmama izin verdi.
He likes English very much.
学び始める
O, İngilizceyi çok seviyor.
He likes jazz, and so do I.
学び始める
O jazz sever, ve ben de öyle.
He lived in a town near by.
学び始める
O yakındaki bir kasabada yaşıyordu.
He lived next to his uncle.
学び始める
O amcasına bitişik yaşadı.
He lived to a ripe old age.
学び始める
Olgun bir yaşa kadar yaşadı.
He looks as if he were ill.
学び始める
O hastaymış gibi görünüyor.
He looks like your brother.
学び始める
O, erkek kardeşine benziyor.
She looks young for her age.
学び始める
O, yaşına göre genç görünüyor.
He loses his temper easily.
学び始める
O kolayca kontrolünü kaybeder.
He lost his temper with me.
学び始める
O bana öfkelendi.
He made a journey to Paris.
学び始める
O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
He made her clean the room.
学び始める
O, ona odayı temizletti.
He made me a box yesterday.
学び始める
O bana dün bir kutu yaptı.
He made me happy yesterday.
学び始める
O dün beni mutlu etti.
He made the children laugh.
学び始める
O, çocukları güldürdü.
He made up for the deficit.
学び始める
O, zararı telafi etti.
He made up the whole story.
学び始める
O, bütün hikayeyi uydurdu.
He married a Canadian girl.
学び始める
O, Kanadalı bir kızla evlendi.
He may come, or he may not.
学び始める
O gelebilir yada gelmeyebilir.
He may have left for Kyoto.
学び始める
O, Kyotoya hareket etmiş olabilir.
He may have missed the bus.
学び始める
O, otobüsü kaçırmış olabilir.
He might have lost his way.
学び始める
O, yolunu kaybetmiş olabilir.
He motioned me to stand up.
学び始める
O, ayağa kalkmam için eli ile işaret etti.
He occasionally visited me.
学び始める
O, zaman zaman beni ziyaret etti.
He played golf last Sunday.
学び始める
O, geçen Pazar günü golf oynadı.
He played tennis yesterday.
学び始める
O, dün tenis oynadı.
He plays golf every Sunday.
学び始める
O, her Pazar golf oynar.
He pressed the brake pedal.
学び始める
O, fren pedaline bastı.
He proofread my manuscript.
学び始める
O benim yazımı düzeltti.
He provided them with food.
学び始める
O, onlara yiyecek sağladı.
He put live bait on a hook.
学び始める
O, oltaya canlı yem taktı.
He put the key in the lock.
学び始める
O kilidi anahtara soktu.
He ran as fast as he could.
学び始める
O elinden geldiğince hızlı koştu.
He ran away with the money.
学び始める
O para ile kaçtı.
He reads a novel every day.
学び始める
O, her gün bir roman okur.
He refuses to listen to me.
学び始める
O, beni dinlemeyi reddediyor.
He said he could swim well.
学び始める
O iyi yüzebileceğini söyledi.
He said that he was hungry.
学び始める
O, aç olduğunu söyledi.
He saved a hundred dollars.
学び始める
O, yüz dolar tasarruf yaptı.
He saw a dog near the door.
学び始める
O, kapının yanında bir köpek gördü.
He saw the picture clearly.
学び始める
O, resmi açıkça gördü.
He seemed to have been ill.
学び始める
O, hasta olmuş görünüyordu.
He seems to be very sleepy.
学び始める
O, çok uykulu gibi görünüyor.
He seems to have been rich.
学び始める
O zengin olmuş gibi görünüyor.
He sent me a birthday card.
学び始める
O bana bir doğum günü kartı gönderdi.
He should be put in prison.
学び始める
O ceza evine konulmalıdır.
He showed us some pictures.
学び始める
Bize birkaç resim gösterdi.
He slipped and nearly fell.
学び始める
O kaydı ve neredeyse düşecekti.
She smiled and said goodbye.
学び始める
O, gülümsedi ve hoşçakal dedi.
He solved all the problems.
学び始める
O bütün problemleri çözdü.
He speaks English a little.
学び始める
O, biraz İngilizce konuşur.
He speaks English fluently.
学び始める
O, akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor.
He started washing his car.
学び始める
O, arabasını yıkamaya başladı.
He stayed here for a while.
学び始める
O, bir süre burada kaldı.
He stays in touch with her.
学び始める
O, onunla temasını sürdürdü.
He stood there for a while.
学び始める
O, bir süre orada durdu.
He stopped talking to them.
学び始める
O, onlarla konuşmayı kesti.
He stopped to talk to them.
学び始める
O onlarla konuşmak için durdu.
He studied English history.
学び始める
O İngiliz tarihi okudu.
He succeeded to his estate.
学び始める
O, mülküne varis olarak sahip oldu.
He told me all the details.
学び始める
O, bana tüm detayları anlattı.
He told me to wash my face.
学び始める
O, bana yüzümü yıkamamı söyledi.
He told me when to say yes.
学び始める
O, bana ne zaman evet diyeceğimi öğretti.
He told us to come on time.
学び始める
Zamanında gelmemizi söyledi.
He took us back in his car.
学び始める
O bizi arabasına geri aldı.
He turned pale with fright.
学び始める
Onun korkudan benzi attı.
He turned up an hour later.
学び始める
O, bir saat sonra geldi.
He understands the problem.
学び始める
O, sorunu anlıyor.
He used me as a guinea pig.
学び始める
O beni bir kobay gibi kullandı.
He used to go out at night.
学び始める
O, gece dışarı çıkardı.

コメントを投稿するにはログインする必要があります。