Turkish sentences from Tatoeba 18

 0    1,000 フィッシュ    aleksandra.eska
mp3をダウンロードする 印刷 遊びます 自分をチェック
 
質問 答え
He usually comes home late.
学び始める
O genellikle eve geç gelir.
He visited Kyoto last year.
学び始める
O, geçen yıl Kyoto'yu ziyaret etti.
She volunteered to help him.
学び始める
O, ona yardım etmek için gönüllü oldu.
He walked all the way home.
学び始める
Eve giderken bütün yolu yürüdü.
He walked on for some time.
学び始める
O, bir süre yürüdü.
He wants to be an engineer.
学び始める
O bir mühendis olmak istiyor.
He warned against violence.
学び始める
O, şiddete karşı uyardı.
He warned me of the danger.
学び始める
O, tehlike ile ilgili uyardı.
He was a poet and diplomat.
学び始める
O bir şair ve diplomattı.
He was absent at roll call.
学び始める
O, yoklamada yoktu.
He was almost hit by a car.
学び始める
Neredeyse bir araba tarafından çarpılacaktı.
He was amazed at the sight.
学び始める
Gördüğünde şaşırmıştı.
He was angry with his wife.
学び始める
O, karısına kızgındı.
He was anxious to meet you.
学び始める
O sizinle karşılaşmak için hevesliydi.
He was arrested for murder.
学び始める
O cinayetten tutuklandı.
He was as good as his word.
学び始める
O, sözü kadar iyiydi.
He was aware of the danger.
学び始める
O tehlikenin farkındaydı.
He was awoken by the noise.
学び始める
O, gürültü ile uyandırıldı.
He was convicted of murder.
学び始める
O, cinayetten mahkum edildi.
He was crossing the street.
学び始める
O, caddeyi geçiyordu.
He was elected mayor again.
学び始める
Tekrar belediye başkanı seçildi.
He was jealous of his wife.
学び始める
O, karısını kıskanıyordu.
He was killed with a sword.
学び始める
O, bir kılıçla öldürüldü.
He was not an abolitionist.
学び始める
O, köleliğin kaldırılmasından yana biri değildi.
He was popular with voters.
学び始める
O, seçmenler arasında popülerdi.
He was promoted to general.
学び始める
O, generalliğe terfi ettirildi.
He was reading a newspaper.
学び始める
O, bir gazete okuyordu.
He was reluctant to answer.
学び始める
O, cevaplamak için isteksizdi.
He was run over and killed.
学び始める
O, çiğnendi ve öldürüldü.
He was sentenced to prison.
学び始める
O hapse mahkum edildi.
He was silent all the time.
学び始める
O, her zaman sessizdi.
He was silent all the time.
学び始める
O her zaman sessizdi.
He was sitting up straight.
学び始める
O dik oturuyordu.
He was suddenly very happy.
学び始める
O birdenbire çok mutlu oldu.
He was trained as a lawyer.
学び始める
O bir avukat olarak eğitildi.
He was trembling with rage.
学び始める
O, öfke yüzünden titriyordu.
He was wounded by a bullet.
学び始める
O, bir kurşun tarafından yaralandı.
He was wounded in the head.
学び始める
O, kafasından yaralandı.
He wasn't watching TV then.
学び始める
O, o zaman televizyon izlemiyordu.
He went by the post office.
学び始める
O, postaneye kadar gitti.
He went skiing in Hokkaido.
学び始める
O Hokkaido'da kayak yapmaya gitti.
He went to Tokyo yesterday.
学び始める
O, dün Tokyo'ya gitti.
He will be back in an hour.
学び始める
O, bir saat içinde dönecek.
He will be waiting for her.
学び始める
O, onu bekliyor olacak.
He will be waiting for you.
学び始める
O, seni bekliyor olacak.
He will get well very soon.
学び始める
O kısa sürede iyileşecek.
He will make a good doctor.
学び始める
O iyi bir doktor olacak.
He worked harder than ever.
学び始める
O, her zamankinden daha çok çalıştı.
He works eight hours a day.
学び始める
O, günde sekiz saat çalışır.
He works in the laboratory.
学び始める
O labaratuarda çalışır.
He would have to surrender.
学び始める
O teslim olmak zorunda kalacaktı.
He, too, would visit China.
学び始める
O'da Çin'i ziyaret ederdi.
He's a high school student.
学び始める
O, bir lise öğrencisidir.
He's a man you can rely on.
学び始める
O, güvenebileceğin bir insandır.
He's a teacher and so am I.
学び始める
O bir öğretmen ve ben de öyle.
He's always looking at you.
学び始める
O, her zaman size bakıyor.
He's always reading comics.
学び始める
O her zaman mizah dergileri okuyor.
He's by no means satisfied.
学び始める
O, hiçbir şekilde tatmin olmadı.
He's much younger than Tom.
学び始める
O, Tom'dan çok daha gençtir.
He's perfect at everything.
学び始める
O, her şeyde mükemmeldir.
Help yourself to the fruit.
学び始める
Meyveye buyrun.
Help yourself to the salad.
学び始める
Salataya buyrun.
Her books sell pretty well.
学び始める
Onun kitapları oldukça iyi satıyor.
Her crying was just an act.
学び始める
Onun ağlaması sadece bir roldü.
Her family moved to Brazil.
学び始める
Onun ailesi Brezilya'ya taşındı.
Her father is a bank clerk.
学び始める
Onun babası bir banka memuru.
Her hair is wet with sweat.
学び始める
Onun saçı terden ıslanmıştı.
Her home is in the suburbs.
学び始める
Onun evi banliyölerde.
Her house is near the park.
学び始める
Onun evi parkın yanında.
Her name was spelled wrong.
学び始める
Onun adı yanlış hecelendi.
Her son is sure to succeed.
学び始める
Onun oğlu başaracağından emin.
Her story touched my heart.
学び始める
Onun hikayesi beni çok üzdü.
Here's my telephone number.
学び始める
İşte benim telefon numaram.
Herold agreed to surrender.
学び始める
Herold teslim olmayı kabul etti.
Hiroko sat there all alone.
学び始める
Hiroko orada tek başına oturdu.
His business is doing well.
学び始める
Onun işi iyi gidiyor.
His car fell into the lake.
学び始める
Onun arabası göle düştü.
His car is similar to mine.
学び始める
Onun arabası benimkine benziyor.
His children have grown up.
学び始める
Onun çocukları büyüdü.
His death surprised us all.
学び始める
Onun ölümü hepimizi şaşırttı.
His horse ran in the Derby.
学び始める
Onun atı Derbi'de koştu.
His joke made us all laugh.
学び始める
Onun şakası hepimizi güldürdü.
His joy showed on his face.
学び始める
Onun sevinci yüzüne yansımıştı.
His lectures are very long.
学び始める
Onun konferansları çok uzun.
His meaning is quite plain.
学び始める
Onun söylemek istediği oldukça açık.
His name is familiar to us.
学び始める
Onun adı bize tanıdık geliyor.
His old cat is still alive.
学び始める
Onun yaşlı kedisi hala hayatta.
His policy was soon tested.
学び始める
Onun politikası kısa sürede test edildi.
His sister became a doctor.
学び始める
Onun kızkardeşi bir doktor oldu.
His son is eight years old.
学び始める
Onun oğlu sekiz yaşında.
His supporters were afraid.
学び始める
Taraftarları korkuyorlardı.
The Netherlands is a small country.
学び始める
Hollanda küçük bir ülkedir.
Honesty is the best policy.
学び始める
Dürüstlük en iyi politikadır.
Hoover said this was wrong.
学び始める
Hoover bunun yanlış olduğunu söyledi.
How about calling it a day?
学び始める
Paydos edelim mi?
How about going for a swim?
学び始める
Yüzmeye gidelim mi?
How about going for a walk?
学び始める
Yürüyüş yapmaya ne dersin?
How about going to the movies?
学び始める
Sinemaya gitmeye ne dersin?
How can I start the engine?
学び始める
Motoru nasıl çalıştırabilirim?
How did the secret get out?
学び始める
Sır dışarıya nasıl sızdırıldı?
How did Tom start the fire?
学び始める
Tom yangını nasıl başlattı?
How did you come to school?
学び始める
Okula nasıl geldin?
How did you like Singapore?
学び始める
Singapur'u nasıl buldun?
How did you like the party?
学び始める
Parti hakkında fikrin nedir?
How do you make your money?
学び始める
Paranızı nasıl kazanıyorsunuz?
How do you spell your name?
学び始める
Adını nasıl hecelersin?
How do you use this camera?
学び始める
Bu kamerayı nasıl kullanıyorsun?
How long do I have to wait?
学び始める
Ne kadar süre beklemek zorundayım?
How long does a bear sleep?
学び始める
Bir ayı ne kadar süre uyur?
How long has she been sick?
学び始める
O, ne kadar süredir hasta?
How lucky to meet you here.
学び始める
Seninle burada karşılaşmak ne şans.
How many books do you have?
学び始める
Kaç tane kitabın var?
How many rooms do you have?
学び始める
Kaç tane odan var?
How much money do you have?
学び始める
Ne kadar paran var.
How much money do you want?
学び始める
Ne kadar para istiyorsun.
How often do the buses run?
学び始める
Otobüsler ne sıklıkla çalışırlar?
How often do you go abroad?
学び始める
Yurtdışın ne kadar sıklıkla gidersiniz?
How often do you go abroad?
学び始める
Ne sıklıkta yurt dışına gidersin?
How old is your oldest son?
学び始める
En büyük erkek evladın kaç yaşında?
I added a room to my house.
学び始める
Evime bir oda ilave ettim.
I advised him not to drive.
学び始める
Ona araba sürmemesini tavsiye ettim.
I always had my eye on you.
学び始める
Her zaman gözüm üstündeydi.
I am a high school student.
学び始める
Ben bir lise öğrencisiyim.
I am an optimist by nature.
学び始める
Ben doğuştan iyimserim.
I am at home every evening.
学び始める
Her akşam evdeyim.
I am completely against it.
学び始める
Tamamen ona karşıyım.
I am glad to hear the news.
学び始める
Haberi duyduğuma memnun oldum.
I am happy to see you here.
学び始める
Seni burada gördüğüm için mutluyum.
I am in no mood for joking.
学び始める
Şaka yapacak durumda değilim.
I am interested in English.
学び始める
İngilizceye ilgi duyuyorum.
I am interested in history.
学び始める
Tarihe meraklıyım.
I am invited to this party.
学び始める
Ben bu partiye davet edildim.
I am just going for a walk.
学び始める
Ben sadece yürüyüşe gidiyorum.
I am never free on Sundays.
学び始める
Pazar günleri asla boş değilim.
I am not as busy as Yoshio.
学び始める
Ben Yoshio kadar meşgul değilim.
I am not concerned with it.
学び始める
Ben onunla ilgili değilim.
I am not equal to the task.
学び始める
Görev beni aşar.
I am not happy with my job.
学び始める
İşimden memnun değilim.
I am not used to hard work.
学び始める
Zor işe alışkın değilim.
I am not what I used to be.
学び始める
Ben eskiden olduğum gibi değilim.
I am playing the piano now.
学び始める
Şimdi piyano çalıyorum.
I am pleased with his work.
学び始める
Ben onun çalışmasından memnunum.
I am reluctant to help him.
学び始める
Ona yardım etmek için gönülsüzüm.
I am sick and tired of him.
学び始める
Ben ondan bıktım ve usandım.
I am staying with a friend.
学び始める
Bir arkadaşla birlikte kalıyorum.
I am staying with my uncle.
学び始める
Ben amcam ile birlikte kalıyorum.
I am still a stranger here.
学び始める
Ben hala burada bir yabancıyım.
I am tied up at the office.
学び始める
Ofiste çok meşgulüm.
I am tired of hearing that.
学び始める
Onu duymaktan usandım.
I anticipated his question.
学び始める
Ben onun sorusunu önceden tahmin ettim.
I argued with him about it.
学び始める
Onun hakkında onunla tartıştım.
I arrived in Tokyo at noon.
学び始める
Ben öğleyin Tokyo'ya vardım.
I arrived later than usual.
学び始める
Ben her zamankinden daha geç vardım.
I asked for their approval.
学び始める
Ben onların onayını istedim.
I asked him if he was busy.
学び始める
Onun meşgul olup olmadığını sordum.
I asked him where he lived.
学び始める
Ona nerede yaşadığını sordum.
I asked them to fix my car.
学び始める
Onlara arabamı tamir etmelerini rica ettim.
I ate three pieces of cake.
学び始める
Üç parça kek yedim.
I believe he is a nice guy.
学び始める
Onun iyi bir adam olduğuna inanıyorum.
I believe whatever he says.
学び始める
O ne söylerse inanırım.
I belong to the brass band.
学び始める
Bandoya üyeyim.
I belong to the drama club.
学び始める
Bir tiyatro kulübüne üyeyim.
I belong to the music club.
学び始める
Müzik kulübüne üyeyim.
I bought it for 10 dollars.
学び始める
Onu on dolara aldım.
I bought two cotton shirts.
学び始める
İki pamuk gömlek aldım.
I bought two dozen pencils.
学び始める
İki düzine kalem satın aldım.
I came into a huge fortune.
学び始める
Büyük bir mirasa kondum.
I came to Japan from China.
学び始める
Çin'den Japonya'ya geldim.
I can easily touch my toes.
学び始める
Ayak parmaklarıma kolayca dokunabilirim.
I can imagine how you felt.
学び始める
Nasıl hissettiğini hayal edebiliyorum.
I can not afford to buy it.
学び始める
Ben onu almayı göze alamam.
I can't afford to buy that.
学び始める
Ben onu satın almayı göze alamam.
I can't attend the meeting.
学び始める
Toplantıya katılamam.
I can't find my duffel bag.
学び始める
Ben spor çantamı bulamıyorum.
I can't get by without him.
学び始める
O olmadan yapamam.
I can't get rid of my cold.
学び始める
Soğuk algınlığını atlatamıyorum.
I can't hear you very well.
学び始める
Seni çok iyi duyamıyorum.
I can't keep pace with you.
学び始める
Ben sana ayak uyduramam.
I can't lend you any money.
学び始める
Sana hiç ödünç para veremem.
I can't lend you this book.
学び始める
Sana bu kitabı ödünç veremem.
I can't possibly manage it.
学び始める
Onu muhtemelen yönetemem.
I can't really describe it.
学び始める
Ben gerçekten onu tarif edemem.
I can't run as fast as you.
学び始める
Senin kadar hızlı koşamam.
I can't solve this problem.
学び始める
Bu problemi çözemiyorum.
I can't take any more work.
学び始める
Daha fazla iş alamam.
I catch the flu every year.
学び始める
Her yıl grip olurum.
I caught up with them soon.
学び始める
Kısa sürede onların hızına yetiştim.
I challenged him to a game.
学び始める
Ona bir oyunda meydan okudum.
I compared my car with his.
学び始める
Arabamı onunkiyle karşılaştırdım.
I cooked supper last night.
学び始める
Dün akşam akşam yemeğini pişirdim.
I could not make the train.
学び始める
Antreman yapamadım.
I couldn't believe my eyes.
学び始める
Gözlerime inanamadım.
I couldn't catch the train.
学び始める
Trene yetişemedim.
I cut myself while shaving.
学び始める
Traş olurken kendimi kestim.
I did not take many photos.
学び始める
Ben çok fotoğraf çekmedin.
I didn't agree to help Tom.
学び始める
Tom'a yardım etmeyi kabul etmedim.
I didn't agree to meet Tom.
学び始める
Tom'u karşılamayı kabul etmedim.
I didn't meet anyone there.
学び始める
Orada kimseyle karşılaşmadım.
I didn't notice him go out.
学び始める
Onun dışarı çıktığını farketmedim.
I didn't study math at all.
学び始める
Ben hiç matematik eğitimi yapmadım.
I didn't want to alarm you.
学び始める
Seni korkutmak istemedim.
I didn't want to alarm you.
学び始める
Sizi telaşlandırmak istemedim.
I do everything for myself.
学び始める
Kendim için her şeyi yaparım.
I do things at my own pace.
学び始める
Ben işleri kendi tempomda yaparım.
I don't believe him at all.
学び始める
Ben ona hiç inanmıyorum.
I don't belong to any club.
学び始める
Ben herhangi bir kulübe ait değilim.
I don't belong to the club.
学び始める
Ben kulübe üye değilim.
I don't care for green tea.
学び始める
Ben yeşil çay istemiyorum.
I don't care for ice cream.
学び始める
Dondurma istemiyorum.
I don't care what she eats.
学び始める
Onun ne yediği umurumda değil.
I don't care what they say.
学び始める
Ne dedikleri umrumda değil.
I don't dislike him at all.
学び始める
Ona hiç antipati duymuyorum.
I don't feel like studying.
学び始める
Canım çalışmak istemiyor.
I don't have a spare shirt.
学び始める
Yedek bir gömleğim yok.
I don't have all the facts.
学び始める
Tüm gerçeklere sahip değilim.
I don't have classes today.
学び始める
Bugün derslerim yok.
I don't have much time now.
学び始める
Benim şimdi çok vaktim yok.
I don't know if it is good.
学び始める
Onun iyi olup olmadığını bilmiyorum.
I don't know if it is true.
学び始める
Onun doğru olup olmadığını bilmiyorum.
I don't know what to study.
学び始める
Ne çalışacağımı bilmiyorum.
I don't know what to think.
学び始める
Ne düşüneceğimi bilmiyorum.
I don't know what you mean.
学び始める
Ne demek istediğini bilmiyorum.
I don't know where he went.
学び始める
Onun nereye gittiğini bilmiyorum.
I don't like pizza anymore.
学び始める
Ben artık pizzayı sevmiyorum.
I don't like the idea much.
学び始める
Ben fikri çok sevmiyorum.
I don't regret coming here.
学び始める
Buraya geldiğime pişman değilim.
I don't study after school.
学び始める
Ben okuldan sonra ders çalışmam.
I don't think I want to go.
学び始める
Ben gitmek istediğimi sanmıyorum.
I don't think she is happy.
学び始める
Onun mutlu olduğunu sanmıyorum.
I don't understand English.
学び始める
İngilizceyi anlamam.
I don't want to go outside.
学び始める
Dışarı çıkmak istemiyorum.
I don't want to take risks.
学び始める
Riskleri almak istemiyorum.
I don't want to work today.
学び始める
Bugün çalışmak istemiyorum.
I doubt if he will succeed.
学び始める
Ben onun başarıp başarmayacağından şüpheliyim.
I doubt that Tom is guilty.
学び始める
Tom'un suçlu olduğundan şüpheliyim.
I enjoyed talking with her.
学び始める
Onunla konuşurken keyif aldım.
I enjoyed talking with him.
学び始める
Onunla konuşmaktan keyf aldım.
I enjoyed talking with you.
学び始める
Seninle konuşmaktan zevk aldım.
I exchanged seats with her.
学び始める
Onunla koltukları değiştirdim.
I feel a little weak today.
学び始める
Bugün biraz güçsüz hissediyorum.
I feel like another person.
学び始める
Başka biri oldum gibi hissediyorum.
I feel like having a drink.
学び始める
Canım içki içmek istiyor.
I feel on top of the world.
学び始める
Dünyanın zirvesinde hissediyorum.
I felt it my duty to do so.
学び始める
Ben bunu yapmayı bir görev olarak hissettim.
I filled a vase with water.
学び始める
Bir vazoyu suyla doldurdum.
I finally passed that test.
学び始める
O testi sonunda geçtim.
I find her very impressive.
学び始める
Onu çok etkileyici buluyorum.
I fixed the bike yesterday.
学び始める
Dün bisikleti tamir ettim.
I forget your phone number.
学び始める
Ben telefon numaranızı unuttum.
I forgot to call him today.
学び始める
Ben bugün onu aramayı unuttum.
I forget your telephone number.
学び始める
Telefon numaranı unuttum.
I found the test difficult.
学び始める
Ben testi zor buldum.
I gave the bag back to Ken.
学び始める
Çantayı Ken'e geri verdim.
I generally walk to school.
学び始める
Ben genellikle okula yürürüm.
I got along with everybody.
学び始める
Herkesle iyi geçindim.
I got bitten by mosquitoes.
学び始める
Sivrisinekler tarafından ısırıldım.
I got bruises on both legs.
学び始める
Heriki bacağımdada morluklar var.
I got her to clean my room.
学び始める
Ona odamı temizlettim.
I got him to repair my car.
学び始める
Ona arabamı tamir ettirdim.
I got my hands quite dirty.
学び始める
Ellerimi oldukça kirlettim.
I got my right leg injured.
学び始める
Sağ bacağımı incittim.
I got Tom to mend my shoes.
学び始める
Tom'a ayakkabılarımı tamir ettirdim.
I got up late this morning.
学び始める
Bu sabah geç kalktım.
I grow many kinds of roses.
学び始める
Çok çeşitli güller yetiştirdim.
I had a good night's sleep.
学び始める
Gece iyi uyudum.
I had a nice chat with her.
学び始める
Onunla hoş bir sohbet yaptım.
I had him carry my baggage.
学び始める
Ona çantamı taşıttım.
I had intended to go there.
学び始める
Ben oraya gitmek için niyet etmiştim.
I had the boy carry my bag.
学び始める
Çocuğa çantamı taşıttım.
I had to decline his offer.
学び始める
Onun teklifini geri çevirmek zorunda kaldım.
I had to have two fillings.
学び始める
İki dolgu almak zorundayım.
I had to lend to him money.
学び始める
Ona ödünç para vermek zorundaydım.
I hate unfinished business.
学び始める
Yarım kalmış işten nefret ederim.
I hate unfinished business.
学び始める
Bitirilmemiş işten nefret ederim.
I have a bottle of whiskey.
学び始める
Bir şişe viskim var.
I have a burning pain here.
学び始める
Burada yanan bir ağrım var.
I have a few English books.
学び始める
Birkaç İngilizce kitabım var.
I have a friend in England.
学び始める
İngilterede bir arkadaşım var.
I have a lot of work to do.
学び始める
Yapacak bir sürü işim var.
I have almost no money now.
学び始める
Şimdi neredeyse hiç param yok.
I have already eaten lunch.
学び始める
Daha öce öğle yemeği yedim.
I have always kept my word.
学び始める
Ben her zaman sözümü tuttum.
I have an appointment at 3.
学び始める
Saat üçte bir randevum var.
I have been busy this week.
学び始める
Bu hafta meşgulüm.
I have been to Kyoto twice.
学び始める
Ben Kyoto'da iki kez bulundum.
I have been to the library.
学び始める
Kütüphanedeydim.
I have done all that I can.
学び始める
Yapabileceğim her şeyi yaptım.
I have just read this book.
学び始める
Sadece bu kitabı okudum.
I have just washed the car.
学び始める
Ben az önce arabayı yıkadım.
I have math homework today.
学び始める
Bugün matematik ödevim var.
I have never been to Nikko.
学び始める
Nikko'da asla bulunmadım.
I have never been to Paris.
学び始める
Asla Paris'te bulunmadım.
I have no time to watch TV.
学び始める
Televizyon izlemek için zamanım yok.
I have not seen her lately.
学び始める
Ben son zamanlarda onu görmedim.
I have nothing more to say.
学び始める
Söyleyecek başka bir şeyim yok.
I have nothing to live for.
学び始める
Yaşamak için bir şeyim yok.
I have only a small garden.
学び始める
Sadece küçük bir bahçem var.
I have read all his novels.
学び始める
Onun bütün romanlarını okudum.
I have seen him many times.
学び始める
Onu defalarca gördüm.
I have some shopping to do.
学び始める
Benim yapacak biraz alışverişim var.
I have to be there by 7:00.
学び始める
Saat yediye kadar orada olmalıyım.
I have to buy one tomorrow.
学び始める
Yarın bir tane almak zorundayım.
I have to catch that train.
学び始める
Ben o treni yakalamak zorundayım.
I have traveled many times.
学び始める
Ben bir çok kez seyahat ettim.
I have two foreign friends.
学び始める
İki yabancı arkadaşım var.
I haven't read either book.
学び始める
Ben her iki kitabı okumadım.
I haven't seen you for a long time.
学び始める
Uzun süredir seni görmedim.
I heard her singing a song.
学び始める
Onun bir şarkı söylediğini duydum.
I helped her with her work.
学び始める
Ona işinde yardım ettim.
I hid myself under the bed.
学び始める
Kendimi yatağın altına sakladım.
I hope that John will come.
学び始める
John'un geleceğini umuyorum.
I hope to see you sometime.
学び始める
Bazen seni görmeyi umuyorum.
I hope you had a nice trip.
学び始める
Umarım iyi bir gezi yaptınız.
I hope you will call again.
学び始める
Tekrar arayacağınızı umuyorum.
I hung around for one hour.
学び始める
Bir saat boyunca aylak aylak dolaştım.
I just flew in on business.
学び始める
Ben işe az önce uçarak geldim.
I know he likes jazz music.
学び始める
Ben onun caz müziği sevdiğini biliyorum.
I know that John is honest.
学び始める
John'ın dürüst olduğunu biliyorum.
I know that she is Spanish.
学び始める
Ben onun İspanyol olduğunu biliyorum.
I know where he comes from.
学び始める
Onun nereli olduğunu biliyorum.
I leave for Paris tomorrow.
学び始める
Yarın Paris'e hareket ediyorum.
I let the cat into my room.
学び始める
Kedinin odama girmesine izin verdim.
I like dogs better than cats.
学び始める
Köpekleri kedilerden daha çok severim.
I like going to the movies.
学び始める
Ben sinemaya gitmeyi severim.
I like having plenty to do.
学び始める
Yapacak çok şeye sahip olmayı severim.
I like news programs on TV.
学び始める
Televizyonda haber proğramlarını severim.
I like this house as it is.
学び始める
Bu evi olduğu gibi seviyorum.
I like to read story books.
学び始める
Ben hikaye kitapları okumayı severim.
I like to travel by myself.
学び始める
Tek başıma seyahat etmeyi severim.
I like to walk in the rain.
学び始める
Yağmurda yürümek istiyorum.
I live at Akasaka in Tokyo.
学び始める
Tokyo, Akasaka'da yaşıyorum.
I live in Hyogo Prefecture.
学び始める
Ben Hyogo'da yaşıyorum.
I live on the bottom floor.
学び始める
Ben alt katta yaşıyorum.
I looked it over once more.
学び始める
Onu bir kez daha kısaca inceledim.
I lost interest in my work.
学び始める
İşime olan ilgimi kaybettim.
I lost my shoe in the fire.
学び始める
Yangında ayakkabımı kaybettim.
I lost my travelers checks.
学び始める
Ben seyahat çeklerimi kaybettim.
I lost my way in the woods.
学び始める
Ben ormanda yolumu kaybettim.
I lost no time in doing it.
学び始める
Onu yapmada zaman kaybetmedim.
I lost sight of my friends.
学び始める
Arkadaşlarımın görüntüsünü katbettim
I love going to the movies.
学び始める
Ben sinemaya gitmeyi seviyorum.
I love jokes about animals.
学び始める
Hayvanlar hakkındaki fıkraları seviyorum.
I love my mother very much.
学び始める
Annemi çok severim.
I love watching basketball.
学び始める
Basketbol izlemeyi severim.
I made him change his plan.
学び始める
Ona planını değiştirttim.
I made him paint the house.
学び始める
Ona evi boyattım.
I made him sweep the floor.
学び始める
Ona yeri süpürttüm.
I met a tall man named Ken.
学び始める
Ben Ken adlı uzun boylu bir adamla tanıştım.
I met a tall man named Ken.
学び始める
Ben Ken adında uzun boylu bir adamla tanıştım.
I met her at Tokyo Station.
学び始める
Onunla Tokyo İstasyonunda karşılaştım.
I met him at Tokyo Station.
学び始める
Onu Tokyo İstasyonunda karşıladım.
I met his sister last week.
学び始める
Geçen hafta onun kız kardeşiyle buluştum.
I must buy a pair of shoes.
学び始める
Bir çift ayakkabı almalıyım.
I must get a new suit made.
学び始める
Yeni bir takım elbise yaptırmalıyım.
I must have made a mistake.
学び始める
Ben bir hata yapmış olmalıyım.
I must remember to see her.
学び始める
Onunla görüşmeyi hatırlamalıyım.
I must send for the doctor.
学び始める
Doktoru getirtmeliyim.
I need some bread and milk.
学び始める
Biraz ekmek ve süte ihtiyacım var.
I need somebody to help me.
学び始める
Bana yardım edecek birine ihtiyacım var.
I need the following items.
学び始める
Aşağıdaki malzemelere ihtiyacım var.
I need to go eat something.
学び始める
Ben bir şey yemek için gitmeliyim.
I need to know by tomorrow.
学び始める
Benim yarına kadar bilmem gerekiyor.
I never did like it anyway.
学び始める
Zaten böyle bir şey asla yapmadım.
I only spent three dollars.
学び始める
Ben sadece üç dolar harcadım.
I paid about fifty dollars.
学び始める
Yaklaşık elli dolar ödedim.
I paid five dollars to him.
学び始める
Ona beş dolar ödedim.
I passed on the job to him.
学び始める
İşi ona devrettim.
I plan to go to the movies.
学び始める
Ben sinemaya gitmeyi planlıyorum.
I plan to stay in the city.
学び始める
Şehirde kalmayı planlıyorum.
I play golf every so often.
学び始める
Arada bir golf oynarım.
I play tennis every Sunday.
学び始める
Her Pazar tenis oynarım.
I prefer apples to oranges.
学び始める
Elmaları portakallara tercih ederim.
I prefer red wine to white.
学び始める
Kırmızı şarabı beyaza tercih ederim.
I prefer riding to walking.
学び始める
Bisiklete binmeyi yürümeye tercih ederim.
I prefer to work on my own.
学び始める
Tek başıma çalışmayı tercih ederim.
I prefer walking to cycling.
学び始める
Yürümeyi bisiklete binmeye tercih ederim.
I promised not to tell him.
学び始める
Ona anlatmak için söz verdim.
I put my coat on the table.
学び始める
Ceketimi masanın üzerine koydum.
I ran into your girlfriend.
学び始める
Kız arkadaşına doğru koştum.
I rang the bell and waited.
学び始める
Zili çaldım ve bekledim.
I rarely saw him at school.
学び始める
Ben okulda onu nadiren gördüm.
I read a book while eating.
学び始める
Yemek yerken bir kitap okurum.
I read a few books last week.
学び始める
Geçen hafta birkaç kitap okudum.
I really feel bad about it.
学び始める
Onun hakkında gerçekten kötü hissediyorum.
I really miss the old days.
学び始める
Eski günleri gerçekten özlüyorum.
I really trust his ability.
学び始める
Ben gerçekten onun yeteneğine güveniyorum.
I regarded Tom as a friend.
学び始める
Tom'u bir arkadaş olarak görüyorum.
I remember seeing her once.
学び始める
Bir zamanlar onu gördüğümü hatırlıyorum.
I rent a room by the month.
学び始める
Ben bir aylığına bir oda kiraladım.
I ripped the envelope open.
学び始める
Zarfı yırtarak açtım.
I said nothing of the sort.
学び始める
Ben böyle bir şey söylemedim.
I sat between Tom and John.
学び始める
Tom ve John arasında oturdum.
I sat waiting on the bench.
学び始める
Ben bankta otururken bekledim.
I saw a fly on the ceiling.
学び始める
Tavanda bir sinek gördüm.
I saw a jumbo jet take off.
学び始める
Bir jumbo jetin kalktığını gördüm.
I saw a little boy running.
学び始める
Koşan küçük bir çocuk gördüm.
I saw a man enter the room.
学び始める
Bir adamın odaya girdiğini gördüm.
I saw her a week ago today.
学び始める
Onu bir hafta önce gördüm.
I saw her leaving the room.
学び始める
Onun odadan ayrıldığını gördüm.
I saw him cross the street.
学び始める
Ben onu caddeyi geçerken gördüm.
I saw him playing baseball.
学び始める
Ben onu beyzbol oynarken gördüm.
I saw his mother scold him.
学び始める
Ben annesinin onu azarladığını gördüm.
I saw the movie five times.
学び始める
Film beş kez izledim.
I should go there sometime.
学び始める
Birgün oraya gitmeliyim.
I should have come earlier.
学び始める
Daha erken gelmeliydim.
I should have left earlier.
学び始める
Daha önce yola çıkmalıydım.
I shouldn't have done that.
学び始める
Onu yapmamalıydım.
I showed him into the room.
学び始める
Ben ona odasını gösterdim.
I showed them how to do it.
学び始める
Onu nasıl yapacaklarını onlara gösterdim.
I slept with the light off.
学び始める
Işık kapalı iken uyudum.
I soon learned how to swim.
学び始める
Kısa sürede nasıl yüzeceğimi öğrendim.
I suspect that he is lying.
学び始める
Ben onun yalan söylediğinden şüpheliyim.
I take my health seriously.
学び始める
Ben, sağlığımı ciddiye alıyorum.
I thanked Tom for his time.
学び始める
Tom'a onun zamanı için teşekkür ettim.
I think he's an honest man.
学び始める
Bence o dürüst bir adam.
I think I'll buy a new car.
学び始める
Sanırım yeni bir araba satın alacağım.
I think I'll take this tie.
学び始める
Sanırım bu kravatı alacağım.
I think I'm going to faint.
学び始める
Sanırım bayılacağım.
I think I'm losing my mind.
学び始める
Aklımı kaybettiğimi düşünüyorum.
I think it needs a tune-up.
学び始める
Sanırım onun bir ayara ihtiyacı var.
I think it's going to rain.
学び始める
Sanırım yağmur yağacak.
I think that it's possible.
学び始める
Sanırım o imkansız.
I think that rumor is true.
学び始める
Söylentinin gerçek olduğunu düşünüyorum.
I think that rumor is true.
学び始める
Bence bu söylenti gerçek.
I think that she is honest.
学び始める
Bence o dürüsttür.
I think that she will come.
学び始める
Bence o gelecek.
I think you worry too much.
学び始める
Sanırım çok fazla endişeleniyorsun.
I think you'll like it too.
学び始める
Sanırım ondan sen de hoşlanacaksın.
I think you've got the flu.
学び始める
Sanırım sen grip oldun.
I thought about the future.
学び始める
Gelecek hakkında düşündüm.
I thought he wouldn't come.
学び始める
Ben onun gelmeyeceğini düşündüm.
I thought Tom was sleeping.
学び始める
Tom'un uyuduğunu düşündüm.
I threw down the newspaper.
学び始める
Gazeteyi yere fırlattım.
I took a day off last week.
学び始める
Geçen hafta bir gün izin aldım.
I took her for an American.
学び始める
Onu bir Amerikalı sandım.
I took him a cup of coffee.
学び始める
Ona bir fincan kahve götürdüm.
I took him up on his offer.
学び始める
Onun teklifini kabul ettim.
I took part in the contest.
学び始める
Ben yarışmaya katıldım.
I try not to bother anyone.
学び始める
Kimseyi rahatsız etmemeye çalışıyorum.
I turned to him for advice.
学び始める
Ben tavsiye için ona döndüm.
I understand what you mean.
学び始める
Ne demek istediğini anlıyorum.
I understood what she said.
学び始める
Onun ne dediğini anladım.
I usually go to bed at ten.
学び始める
Genellikle onda yatarım.
I waited for a bus to come.
学び始める
Otobüsün gelmesini bekledim.
I walk to school every day.
学び始める
Okula hergün yürürüm.
I walked across the street.
学び始める
Ben cadde boyunca yürüdüm.
I want a dozen cream puffs.
学び始める
Bir düzine kremalı pasta istiyorum.
I want a few empty glasses.
学び始める
Birkaç boş bardak istiyorum.
I want a new tennis racket.
学び始める
Yeni bir tenis raketi istiyorum.
I want a personal computer.
学び始める
Ben kişisel bir bilgisayar istiyorum.
I want some of these books.
学び始める
Ben bu kitaplardan bazılarını istiyorum.
I want somebody to talk to.
学び始める
Konuşmak için birini istiyorum.
I want to close my account.
学び始める
Hesabımı kapatmak istiyorum.
I want to drink some water.
学び始める
Biraz su içmek istiyorum.
I want to have my own room.
学び始める
Kendi odam olmasını istiyorum.
I want to join Joe's group.
学び始める
Joe'nun grubuna katılmak istiyorum.
I want to join Joe's group.
学び始める
Joe'nun gurubuna katılmak istiyorum.
I want to learn how to ski.
学び始める
Ben kayak yapmayı öğrenmek istiyorum.
I want to stay here longer.
学び始める
Burada daha uzun kalmak istiyorum.
I want you to stay with me.
学び始める
Benimle kalmanı istiyorum.
I want you to wash the car.
学び始める
Arabayı yıkamanı istiyorum.
I wanted my hair cut short.
学び始める
Saçımın kısa kesilmesini istedim.
I wanted to show it to you.
学び始める
Ben size onu göstermek istedim.
I warned him of the danger.
学び始める
Onu tehlikeyle ilgili uyardım.
I was a baby in those days.
学び始める
O günlerde bir bebektim.
I was a stranger in Boston.
学び始める
Ben Boston'da bir yabancıydım.
I was admiring his new car.
学び始める
Ben onun yeni arabasına hayran oluyordum.
I was being made a fool of.
学び始める
Ben bir aptal yerine konuluyorum.
I was born on June 4, 1974.
学び始める
4 Haziran 1974 tarihinde doğdum.
I was feeling blue all day.
学び始める
Bütün gün hüzünlü hissediyordum.
I was hit by the policeman.
学び始める
Bana polis tarafından vuruldu.
I was invited to the party.
学び始める
Partiye davet edildim.
I was just taking a shower.
学び始める
Sadece duş alıyordum.
I was named after my uncle.
学び始める
Bana amcamın adı verildi.
I was off duty at the time.
学び始める
Ben o zaman görevde değildim.
I was reading a novel then.
学び始める
O zaman bir roman okuyordum.
I was taking a shower then.
学び始める
Ben o zaman duş alıyordum.
I was tired of watching TV.
学び始める
Televizyon izlemekten usandım.
I washed my hands as usual.
学び始める
Ben her zamanki gibi ellerimi yıkadım.
I watched a movie on video.
学び始める
Videoda bir film izledim.
I went camping last summer.
学び始める
Geçen yaz kamp yapmaya gittim.
I went fishing last Monday.
学び始める
Geçen Pazartesi balık tutmaya gittim.
I went out with my friends.
学び始める
Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.
I went skating on the lake.
学び始める
Göl üzerinde buz pateni yapmaya gittim.
I went swimming in the sea.
学び始める
Denizde yüzmeye gittim.
I went to America to study.
学び始める
Öğrenim yapmak için Amerika'ya gittim.
I went to bed after eating.
学び始める
Yemek yedikten sonra yatmaya gittim.
I went to school yesterday.
学び始める
Dün okula gittim.
I went to the hotel by cab.
学び始める
Ben otele taksi ile gittim.
I went to the park to play.
学び始める
Oynamak için parka gittim.
I will be a doctor someday.
学び始める
Birgün bir doktor olacağım.
I will be at home tomorrow.
学び始める
Yarın evde olacağım.
I will be glad to help you.
学び始める
Ben size yardımcı olmaktan mutlu olurum.
I will be the cook tonight.
学び始める
Bu gece ben aşçı olacağım.
I will be the cook tonight.
学び始める
Bu gece ben yemek pişireceğim.
I will be with you tonight.
学び始める
Bu gece seninle birlikte olacağım.
I will call you in an hour.
学び始める
Bir saat içinde seni arayacağım.
I will do anything for him.
学び始める
Ben onun için birşey yapacağım.
I will do anything for you.
学び始める
Senin için her hangi bir şey yaparım.
I will do well on the test.
学び始める
Ben testte iyi yapacağım.
I will eat supper at seven.
学び始める
Akşam yemeğini saat yedide yiyeceğim.
I will give you a notebook.
学び始める
Sana bir dizüstü bilgisayar vereceğim.
I will go abroad next year.
学び始める
Gelecek yıl yurtdışına gideceğim.
I will go even if it rains.
学び始める
Yağmur yağsa bile gideceğim.
I will help you, of course.
学び始める
Sana yardım edeceğim, elbette.
I will keep the fish alive.
学び始める
Ben balığı canlı tutacağım.
I will never see him again.
学び始める
Onu asla tekrar görmeyeceğim.
I will pay for it by check.
学び始める
Ben onu çek ile ödeyeceğim.
I will show you my new car.
学び始める
Sana yeni arabamı göstereceğim.
I will stop him from going.
学び始める
Onun gitmekten alıkoyacağım.
I will take you for a swim.
学び始める
Seni yüzmeye götüreceğim.
I will write Judy a letter.
学び始める
Ben Judy'ye bir mektup yazacağım.
I will write you back soon.
学び始める
Ben kısa sürede size tekrar yazacağım.
I wish he were on our team.
学び始める
O, keşke bizim takımda olsa.
I wish I could go to Japan.
学び始める
Keşke Japonya'ya gidebilsem.
I wish I earned more money.
学び始める
Keşke daha fazla para kazansam.
I wish I had seen the film.
学び始める
Keşke filmi izleseydim.
I wish I were in Paris now.
学び始める
Şu an keşke Paris'te olsam.
I wish the rain would stop.
学び始める
Keşke yağmur dursa.
I wish we had won the game.
学び始める
Keşke oyunu kazansaydık.
I wonder if she is married.
学び始める
Onun evli olup olmadığını merak ediyorum.
I wonder if Tom ever cries.
学び始める
Tom'un her zaman ağlayıp ağlamadığını merak ediyorum.
I wonder where she has gone.
学び始める
Onun nereye gittiğini merak ediyorum.
I wonder who discovered it.
学び始める
Onu kimin keşfettiğini merak ediyorum.
I wonder whose car this is.
学び始める
Bunun kimin arabası olduğunu merak ediyorum.
I wonder why he was absent.
学び始める
Onun niçin gelmediğini merak ediyorum.
I work best under pressure.
学び始める
Ben en iyi baskı altında çalışırım.
I work for a travel agency.
学び始める
Ben bir seyahat acentası için çalışıyorum.
I would appreciate a reply.
学び始める
Bir cevaba minnettar olurdum.
I would like to rent a car.
学び始める
Bir araba kiralamak istiyorum.
I'd like a receipt, please.
学び始める
Bir makbuz istiyorum, lütfen.
I'd like a vodka and tonic.
学び始める
Bir votka ve tonik istiyorum.
I'd like to ask a question.
学び始める
Bir soru sormak istiyorum.
I'd like to be a guitarist.
学び始める
Ben bir gitarist olmak istiyorum.
I'd like to call a meeting.
学び始める
Toplantıya çağırmak istiyorum.
I'd like to call my parents.
学び始める
Ailemi aramak istiyorum.
I'd like to change my room.
学び始める
Odamı değiştirmek istiyorum.
I'd like to change my seat.
学び始める
Koltuğumu değiştirmek istiyorum.
I'd like to dance with you.
学び始める
Seninle dans etmek istiyorum.
I'd like to master English.
学び始める
İngilizceye hakim olmak istiyorum.
I'd like to order the same.
学び始める
Ben de aynı siparişi vermek istiyorum.
I'd like to reserve a seat.
学び始める
Ben bir koltuk rezervasyonu yaptırmak istiyorum.
I'd like to see the doctor.
学び始める
Doktorla görüşmek istiyorum.
I'd like to talk with Tony.
学び始める
Tony ile konuşmak istiyorum.
I'd like whiskey and water.
学び始める
Viski ve su istiyorum.
I'd like you to come early.
学び始める
Erken gelmeni istiyorum.
I'd love to come and visit.
学び始める
Gelmek ve ziyaret etmek istiyorum.
I'd think twice about this.
学び始める
Bu konu hakkında iki kez düşünürdüm.
I'll be with you in spirit.
学び始める
Ben ruhen sizinle birlikte olacağım.
I'll be your first patient.
学び始める
Ben ilk hastan olacağım.
I'll buy this desk for him.
学び始める
Bu masayı onun için alacağım.
I'll call for you at three.
学び始める
Saat üçte sizi arayacağım.
I'll call on you on Sunday.
学び始める
Pazar günü seni arayacağım.
I'll come as soon as I can.
学び始める
Elimden geldiğince kısa sürede geleceğim.
I'll discard my old jacket.
学び始める
Eski ceketimi atacağım.
I'll finish it in one hour.
学び始める
Bir saat içinde onu bitireceğim.
I'll get a bucket of water.
学び始める
Ben bir kova su alacağım.
I'll give her some flowers.
学び始める
Ona bazı çiçekler vereceğim.
I'll give you five dollars.
学び始める
Sana beş dolar vereceğim.
I'll give you this pendant.
学び始める
Bu kolyeyi size vereceğim.
I'll leave the rest to you.
学び始める
Geriye kalanını sana bırakacağım.
I'll look after that child.
学び始める
O çocukla ilgileneceğim.
I'll play a sonata for you.
学び始める
Senin için bir sonat çalacağım.
I'll reconsider the matter.
学び始める
Ben konuyu yeniden değerlendireceğim.
I'll send the book by mail.
学び始める
Kitabı sana postayla göndereceğim.
I'll take back what I said.
学び始める
Söylediğimi geri alacağım.
I'll take care of this dog.
学び始める
Ben bu köpekle ilgileneceğim.
I'll take over your duties.
学び始める
Görevlerini devralacağım.
I'll take you on at tennis.
学び始める
Teniste seninle boy ölçüşeceğim.
I'm a bit pushed for money.
学び始める
Biraz paraya sıkıştım.
I'm a good-for-nothing bum.
学び始める
Ben beş para etmez bir serseriyim.
I'm a stranger here myself.
学び始める
Ben kendim burada bir yabancıyım.
I'm afraid I caught a cold.
学び始める
Korkarımki üşüttüm.
I'm afraid of wild animals.
学び始める
Vahşi hayvanlardan korkarım.
I'm afraid you're mistaken.
学び始める
Korkarım ki yanılıyorsun.
I'm always on call at home.
学び始める
Ben her zaman evde bekliyorum.
I'm bad at singing karaoke.
学び始める
Karaoke söylemede kötüyüm.
I'm bottle-feeding my baby.
学び始める
Biberonla bebeğimi besliyorum.
I'm cutting down on sweets.
学び始める
Şekerlemeyi azaltıyorum.
I'm dying for a cold drink.
学び始める
Soğuk bir içecek için can atıyorum.
I'm dying to see my mother.
学び始める
Annemi görmek için can atıyorum.
I'm excited about the move.
学び始める
Hareket hakkında heyecanlıyım.
I'm from Fukuoka in Kyushu.
学び始める
Ben Kyushu'da Fukuoka'lıyım.
I'm glad that you can come.
学び始める
Gelebilmene memnun oldum.
I'm going fishing with him.
学び始める
Ben onunla birlikte balık tutmaya gidiyorum.
I'm going to buy a new car.
学び始める
Yeni bir araba satın alacağım.
I'm going to rock the boat.
学び始める
İşleri karıştıracağım.
I'm happy to see you again.
学び始める
Seni tekrar gördüğüm için mutluyum.
I'm immediately behind her.
学び始める
Onun hemen arkasındayım.
I'm just about to check in.
学び始める
Tam giriş yapmak üzereyim.
I'm listening to the radio.
学び始める
Radyo dinliyorum.
I'm listening to this band.
学び始める
Ben bu grubu dinliyorum.
I'm looking at that flower.
学び始める
Şu çiçeğe bakıyorum.
I'm looking for an old man.
学び始める
Yaşlı bir adam arıyorum.
I'm not used to spicy food.
学び始める
Baharatlı yiyeceğe alışkın değilim.
I'm on good terms with him.
学び始める
Onunla aram iyi.
I'm satisfied with my work.
学び始める
Ben işimden memnunum.
I'm saving money for a car.
学び始める
Bir araba için tasarruf yapıyorum.
I'm sorry about my mistake.
学び始める
Hatam hakkında üzgünüm.
I'm sorry my father is out.
学び始める
Üzgünüm babam dışarıda.
I'm sorry to interrupt you.
学び始める
Sözünüzü kestiğim için üzgünüm.
I'm still in love with you.
学び始める
Sana hala aşığım.
I'm studying art at school.
学び始める
Okulda sanat eğitimi yapıyorum.
I'm studying English drama.
学び始める
İngilizce tiyatro eğitimi alıyorum.
I'm sure that he is clever.
学び始める
Onun akıllı olduğundan eminim.
I'm very glad to hear that.
学び始める
Onu duyduğuma memnun oldum.
I'm very happy to meet you.
学び始める
Seninle tanıştığım içi mutluyum.
I'm very sleepy today, too.
学び始める
Bu gün de çok uykuluyum.
I'm working for McDonald's.
学び始める
McDonald's için çalışıyorum.
I've been in New York once.
学び始める
New York'ta bir kez bulundum.
I've been to the dentist's.
学び始める
Diş hekiminde idim.
I've been told to help you.
学び始める
Sana yardım etmem söylendi.
I've been very busy lately.
学び始める
Son zamanlarda çok meşgulüm.
I've come here to help you.
学び始める
Sana yardım etmek için buraya geldim.
I've got a pain in my side.
学び始める
Yan tarafımda bir ağrı var.
I've got to catch some Z's.
学び始める
Biraz uyumalıyım.
I've had enough, thank you.
学び始める
Yeterince aldım, teşekkür ederim.
I've heard a lot about you.
学び始める
Sizin hakkınızda çok şey duydum.
I've just been to the bank.
学び始める
Az önce bankadaydım.
I have just finished my work.
学び始める
İşimi az önce bitirdim.
I've just finished packing.
学び始める
Az önce paketlemeyi bitirdim.
I've left my watch at home.
学び始める
Saatimi evde bıraktım.
I've lost interest in golf.
学び始める
Golfe olan ilgimi kaybettim.
I've made up my mind to go.
学び始める
Gitmeye karar verdim.
I've never seen a real cow.
学び始める
Gerçek bir inek görmedim.
I've often heard about you.
学び始める
Senin hakkında sık sık duydum.
I've read both these books.
学び始める
Heriki kitabı da okudum.
If we hurry, we'll make it.
学び始める
Acele edersek, onu yaparız.
In 1917, Europe was at war.
学び始める
1917 de, Avrupa savaştaydı.
In my opinion, he is wrong.
学び始める
Bence, o hatalı.
Is eating raw pumpkin safe?
学び始める
Çiğ kabak yemek güvenli midir?
Is eating whale meat wrong?
学び始める
Balina eti yemek hata mıdır?
Is he in favor of the plan?
学び始める
O, planı destekliyor mu?
Is one thousand yen enough?
学び始める
Bin yen yeterli midir?
Is ten thousand yen enough?
学び始める
On bin yen yeterli mi?
Is that a cow or a buffalo?
学び始める
O bir inek mi yoksa bizon mu?
Is that dog male or female?
学び始める
O köpek erkek mi yoksa dişi mi?
Is that what you have mind?
学び始める
Aklınızda olan o mudur?
Is the mouse dead or alive?
学び始める
Fare ölü mü yoksa canlı mı?
Is the snake alive or dead?
学び始める
Yılan diri mi yoksa ölü mü?
Is the snake alive or dead?
学び始める
Yılan sağ mı yoksa ölü mü?
Is the snake alive or dead?
学び始める
Yılan yaşıyor mu yoksa öldü mü?
Is there a doctor on board?
学び始める
Gemide bir doktor var mı?
Is there a handling charge?
学び始める
Teslim giderleri var mı?
Is this word in common use?
学び始める
Bu kelime yaygın olarak kullanılıyor mu?
Is this your tape recorder?
学び始める
Bu senin teybin mi?
Is your uncle still abroad?
学び始める
Amcan hala yurtdışında mı?
Isn't that an English book?
学び始める
O, bir İngilizce kitap değil mi?
Isn't that skirt too short?
学び始める
O etek çok kısa değil mi?
It almost never rains here.
学び始める
Burada neredeyse hiç yağmur yağmaz.
It happened near the house.
学び始める
O, evin yanında oldu.
It happened quite recently.
学び始める
O, oldukça yakın zamanda oldu.
It hardly ever rains there.
学び始める
Orada neredeyse hiç yağmur yağmaz.
It has become quite common.
学び始める
O, oldukça yaygın olmuştur.
It has snowed for two days.
学び始める
İki gün boyunca kar yağdı.
It is a nice day, isn't it?
学び始める
Güzel bir gün, değil mi?
It is a pleasant day today.
学び始める
Bugün hoş bir gün.
It is five minutes to nine.
学び始める
Saat dokuza beş var.
It is fun to play baseball.
学び始める
Beyzbol oynamak eğlencelidir.
It is getting dark outside.
学び始める
Dışarda hava kararıyor.
It is getting on my nerves.
学び始める
O, sinirlerimi bozuyor.
It is good to get up early.
学び始める
Erken kalkmak iyidir.
It is just half past seven.
学び始める
Saat tam yedi buçuk.
It is likely to rain again.
学び始める
Muhtemelen tekrar yağmur yağacak.
It is likely to rain today.
学び始める
Bugün muhtemelen yağmur yağacak.
It is long way to the town.
学び始める
O kasabaya giden uzun yoldur.
It is raining all the time.
学び始める
Her zaman yağmur yağıyor.
It is raining hard tonight.
学び始める
Bu gece şiddetli yağmur yağıyor.
It is time that you got up.
学び始める
Kalkma zamanın geldi de geçti.
It is time to go to school.
学び始める
Okula gitme zamanı.
It is too hot to stay here.
学び始める
Burası kalmak için çok sıcak.
It is wrong to steal money.
学び始める
Para çalmak yanlıştır.
It kept raining for a week.
学び始める
Bir hafta boyunca yağmur yağmaya devam etti.
It lasted for twenty years.
学び始める
O yirmi yıl sürdü.
It makes little difference.
学び始める
O, küçük bir fark yaratır.
It may rain in the evening.
学び始める
Akşam yağmur yağabilir.
It may rain this afternoon.
学び始める
Bu öğleden sonra yağmur yağabilir.
It may snow in the evening.
学び始める
Bu akşam kar yağabilir.
It rained during the night.
学び始める
Gece boyunca yağmur yağdı.
It seemed that he was fine.
学び始める
O, iyi gibi görünüyordu.
It seemed that he was sick.
学び始める
O, hasta gibi görünüyordu.
It seems that Jack is sick.
学び始める
Jack hasta görünüyor.
It seems that she is happy.
学び始める
O, mutlu gibi görünüyor.
It seems to be clearing up.
学び始める
Aydınlanıyor gibi görünüyor.
It was a great shock to me.
学び始める
O benim için büyük bir şoktu.
It was a strange situation.
学び始める
O, tuhaf bir durumdu.
It was a terrible accident.
学び始める
O, korkunç bir kazaydı.
It was here that I saw her.
学び始める
Onu gördüğüm yer burasıydı.
It was nice and cool there.
学び始める
Orada hava güzel ve serindi.
It was pitch black outside.
学び始める
Dışarısı zifiri karanlıktı.
It wasn't much of a bridge.
学び始める
Büyük bir köprü değildi.
It wasn't much of a debate.
学び始める
Büyük bir tartışma değildi.
It will be cloudy tomorrow.
学び始める
Yarın hava bulutlu olacak.
It's 4:30 in the afternoon.
学び始める
Saat öğleden sonra 4:30'dur.
It's a fact you can't deny.
学び始める
Bu inkar edemeyeceğin bir gerçektir.
It's about time for dinner.
学び始める
Yaklaşık akşam yemeği zamanı.
It's about time you got up.
学び始める
Yaklaşık kalkma zamanı.
It's been nice meeting you.
学び始める
Seninle tanışmak hoştu.
It's easier said than done.
学び始める
Söylemek yapmaktan daha kolaydır.
It's easy to work in jeans.
学び始める
Kot pantolonla çalışmak kolaydır.
It's even very cold in May.
学び始める
Mayısta bile hava çok soğuk.
It's fun to watch the race.
学び始める
Yarışı izlemek eğlenceli.
It's just a little further.
学び始める
O sadece biraz daha uzak.
It is just your imagination.
学び始める
O sadece sizin kuruntunuz.
It's much too cold to swim.
学び始める
Yüzmek için hava çok soğuk.
It's my turn to drive next.
学び始める
Gelecek sefer sürme sırası benim.
It's next to that building.
学び始める
O, o binaya bitişiktir.
It's none of your business.
学び始める
Seni ilgilendirmez.
It's rather cold for April.
学び始める
Nisan ayına göre hava oldukça soğuk.
It's time to hit the books.
学び始める
Şimdi kitaplardan öğrenme zamanıdır.
Jackson stayed for a while.
学び始める
Jackson bir süre kaldı.
Jane calls a spade a spade.
学び始める
Jane dobra dobra konuşur.
Jane calls a spade a spade.
学び始める
Jane açıkça konuşur.
Jane is in serious trouble.
学び始める
Jane'in başı ciddi belada.
Jane is in serious trouble.
学び始める
Jane'in ciddi bir sorunu var.
Jane will get straight A's.
学び始める
Jane doğrudan A alacaktır.
Japan is an island country.
学び始める
Japonya bir ada ülkesidir.
Jim got down from the tree.
学び始める
Jim ağaçtan indi.
Jim is watering the garden.
学び始める
Jim bahçeyi suluyor.
Jim kicks a ball very well.
学び始める
Jim bir topa çok iyi vurur.
Jim likes to play the drum.
学び始める
Jim davul çalmayı seviyor.
John and I are old friends.
学び始める
John ve ben eski arkadaşız.
John can't play the guitar.
学び始める
John gitar çalamaz.
John hates me and it shows.
学び始める
John benden nefret ediyor ve o gösteriyor.
John is having a good time.
学び始める
John iyi vakit geçiriyor.
John is interested in golf.
学び始める
John golf ile ilgileniyor.
John is my younger brother.
学び始める
John benim küçük erkek kardeşim.
John is wrestling with Tom.
学び始める
John Tom'la güreşiyor.
John stared at the picture.
学び始める
John resme baktı.
Just step right over there.
学び始める
Sadece oraya doğru bir adım atın.
Karen is not angry with me.
学び始める
Karen, bana kızgın değil.
Kate is majoring in German.
学び始める
Kate asıl branş olarak Almancayı alıyor.
Ken is busy this afternoon.
学び始める
Ken bu öğleden sonra meşgul.
Ken plays soccer every day.
学び始める
Ken her gün futbol oynar.
Ken was in Japan last year.
学び始める
Ken, geçen yıl Japonya'da idi.
Kim and I are the same age.
学び始める
Kim ve ben aynı yaştayız.
Kim's smile was very sweet.
学び始める
Kim'in gülümsemesi çok tatlıydı.
Kumi is playing tennis now.
学び始める
Kumi, şimdi tenis oynuyor.
Kumiko runs as fast as Tom.
学び始める
Kumiko Tom kadar hızlı koşar.
Large cars use lots of gas.
学び始める
Büyük arabalar çok yakıt kullanırlar.
Learn these names by heart.
学び始める
Bu isimleri ezbere öğren.
Leave me a message, please.
学び始める
Bana bir mesaj bırak lütfen.
Lend me some books to read.
学び始める
Okumak için bana bazı kitaplar ödünç ver.
Let me buy you another one.
学び始める
Sana bir tane daha alayım.
Let me carry your suitcase.
学び始める
Valizini taşıyayım.
Let me do my work in peace.
学び始める
İşimi barış içinde yapmama izin verin.
Let Tom do that by himself.
学び始める
Tom onu yalnız başına yapsın.
Let's call the dog Skipper.
学び始める
Köpeğe Skipper diyelim.
Let's check that shop, too.
学び始める
O dükkanı da kontrol edelim.
Let's do this first of all.
学び始める
Herşeyden önce bunu yapalım.
Let's drink to his success.
学び始める
Onun başarısına içelim.
Let's eat out for a change.
学び始める
Değişiklik olması için dışarıda yiyelim.
Let's eat out this evening.
学び始める
Bu akşam dışarıda yiyelim.
Let's finish it right away.
学び始める
Onu derhal bitirelim.
Let's finish up in a hurry.
学び始める
Çabucak bitirelim.
Let's get off the bus here.
学び始める
Burada otobüsten inelim.
Let's get together tonight.
学び始める
Bu gece birlikte olalım.
Let's have a party tonight.
学び始める
Bu gece bir parti verelim.
Let's listen to some music.
学び始める
Biraz müzik dinleyelim.
Let's put up our tent here.
学び始める
Çadırımızı buraya kuralım.
Let's split the bill today.
学び始める
Bugün hesabı bölüşelim.
Let's stop and take a rest.
学び始める
Duralım ve dinlenelim.
Let's talk over the matter.
学び始める
Madde üzerinde konuşalım.
Let's talk over the matter.
学び始める
Konu üzerinde konuşalım.
Let's turn and go back now.
学び始める
Şimdi dönelim ve geri gidelim.
Lie down on your left side.
学び始める
Sol tarafına uzan.
Lightning can be dangerous.
学び始める
Yıldırım tehlikeli olabilir.
Lightning struck the tower.
学び始める
Yıldırım kuleyi vurdu.
Lincoln himself was silent.
学び始める
Lincoln kendini sessizdi.
Lincoln repeated the words.
学び始める
Lincoln sözlerini tekrarladı.
Lincoln was not well-known.
学び始める
Lincoln iyi tanınmıyordu.
Linda stuck her tongue out.
学び始める
Linda, dilini dışarı çıkardı.
Long skirts are in fashion.
学び始める
Uzun etekler moda.
Look at that shooting star.
学び始める
Şu film yıldızına bak.
Look at the map on page 25.
学び始める
Sayfa yirmi beşteki haritaya bak.
Look at those black clouds.
学び始める
Şu siyah bulutlara bak.
Make a copy of this report.
学び始める
Bu raporun bir kopyasını alın.
Make good use of your time.
学び始める
Zamanınızı iyi kullanın.
Many of the dogs are alive.
学び始める
Köpeklerin çoğu yaşıyor.
Many people became Mormons.
学び始める
Birçok insan Mormon oldu.
Marconi invented the radio.
学び始める
Marconi radyoyu icat etti.
Mariko speaks English well.
学び始める
Mariko İngilizceyi güzel konuşur.
Mary is a very pretty girl.
学び始める
Mary çok güzel bir kız.
Mary is helping her mother.
学び始める
Mary annesine yardım ediyor.
Mary is Tom's older sister.
学び始める
Mary Tom'un ablasıdır.
Mary is Tom's stepdaughter.
学び始める
Mary Tom'un üvey kızıdır.
Mary looks like her mother.
学び始める
Mary annesine benziyor.
Mary spoke Japanese slowly.
学び始める
Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
Mary spoke Japanese slowly.
学び始める
Mary yavaşça Japonca konuştu.
Mary swims as fast as Jack.
学び始める
Mary Jack kadar hızlı yüzer.
May I ask which you prefer?
学び始める
Hangisini tercih ettiğini sorabilir miyim?
May I call on you some day?
学び始める
Ben, bir gün sizi ziyaret edebilir miyim?
May I come and see you now?
学び始める
Şimdi gelip sizi görebilir miyim.
May I give you some advice?
学び始める
Sana biraz tavsiye verebilir miyim?
May I have a bus route map?
学び始める
Bir otobüs güzergahı haritası alabilir miyim?
May I have your birth date?
学び始める
Doğum tarihinizi alabilir miyim?
May I invite you to dinner?
学び始める
Ben sizi akşam yemeğine davet edebilir miyim?
Mayuko argued for the plan.
学び始める
Mayuko planı savundu.
Mayuko had a strange dream.
学び始める
Mayuko garip bir rüya gördü.
Meg didn't even look at me.
学び始める
Meg bana bakmadı bile.
Meg is preparing breakfast.
学び始める
Meg kahvaltı hazırlanıyor.
Men like to look masculine.
学び始める
Erkekler erkeksi görünmek isterler.
Mike goes to school by bus.
学び始める
Mike okula otobüsle gider.
Mike goes to school by bus.
学び始める
Mike otobüsle okula gider.
Milk is a popular beverage.
学び始める
Süt popüler bir içecektir.
Money cannot buy happiness.
学び始める
Para mutluluğu satın alamaz.
Money has changed his life.
学び始める
Para onun hayatını değiştirdi.
Most cars have clear glass.
学び始める
Çoğu arabanın şaffaf camı var.
Most people were satisfied.
学び始める
Birçok kişi memnundu.
Motorcycles are very cheap.
学び始める
Motorsikletler çok ucuz.
Music makes our life happy.
学び始める
Müzik yaşamımızı mutlu eder.
My aunt has three children.
学び始める
Halamın üç çocuğu var.
My aunt has three children.
学び始める
Teyzemin üç çocuğu var.
My aunt lived a happy life.
学び始める
Teyzem mutlu bir hayat yaşadı.
My bicycle has a flat tire.
学び始める
Benim bisikletim kabak bir lastiğe sahip.
My birthday is coming soon.
学び始める
Benim doğum günüm yaklaşıyor.
My birthday is in November.
学び始める
Benim doğum günüm Kasım ayında.
My birthday is on March 22.
学び始める
Benim doğum günüm 22 Martta.
My boss will not say 'yes'.
学び始める
Patronum 'evet' demeyecek.
My brother can drive a car.
学び始める
Erkek kardeşim bir araba sürebilir.
My brother works in a bank.
学び始める
Erkek kardeşim bir bankada çalışmaktadır.
My car is at your disposal.
学び始める
Benim arabam emrinize amade.
My college has a dormitory.
学び始める
Benim üniversitenin bir yurdu var.
My university has dormitories.
学び始める
Benim üniversitemin yurtları var.
My daughter is fast asleep.
学び始める
Kızım derin uykuda.
My dog is wagging his tail.
学び始める
Benim köpek kuyruğunu sallıyor.
My father drives very well.
学び始める
Babam iyi araba sürer.
My father is a businessman.
学び始める
Babam bir iş adamıdır.
My father is busy just now.
学び始める
Babam şu anda meşgul.
My father must do the work.
学び始める
Babam işi yapmalı.
My father stopped drinking.
学び始める
Babam içmeyi bıraktı.
My father works for a bank.
学び始める
Babam bir banka için çalışıyor.
My hair has grown too long.
学び始める
Saçım çok uzadı.
My hobby is reading comics.
学び始める
Hobim çizgi roman okumaktır.
My hobby is reading novels.
学び始める
Benim hobim roman okumaktır.
My house is in the suburbs.
学び始める
Benim evim banliyölerde.
My job is teaching English.
学び始める
Benim işim İngilizce öğretmektir.
My knife has lost its edge.
学び始める
Benim bıçak köreldi.
My letter made Susie angry.
学び始める
Benim mektup Susie'yi kızdırdı.
My mother is making a cake.
学び始める
Annem bir pasta yapıyor.
My mother lives by herself.
学び始める
Anne tek başına yaşıyor.
My niece is a serious girl.
学び始める
Yiğenim ciddi bir kızdır.
My old car brought me $100.
学び始める
Benim eski arabam bana 100 dolar getirdi.
My parents let me go there.
学び始める
Ebeveynlerim oraya gitmeme izin verdi.
My sister has a nice piano.
学び始める
Kız kardeşimin hoş bir piyanosu var.
My sister is a good typist.
学び始める
Kız kardeşim iyi bir daktilocu.
My sister is fond of music.
学び始める
Kız kardeşim müziğe meraklıdır.
My sister is fond of music.
学び始める
Ablam müziğe meraklıdır.
My sister married a doctor.
学び始める
Kızkardeşim bir doktorla evlendi.
My son entered high school.
学び始める
Oğlum yüksek okula girdi.
My son is taller than I am.
学び始める
Oğlum benden daha uzun boylu.
My uncle gave me a present.
学び始める
Amcam bana bir hediye verdi.
My uncle gave me the watch.
学び始める
Amcam bana saat verdi.
My uncle lives in New York.
学び始める
Amcam New York'ta yaşıyor.
My work is almost finished.
学び始める
İşim hemen hemen bitti.
Nancy looks like my sister.
学び始める
Nancy kız kardeşime benziyor.
Neither of them seemed old.
学び始める
Onlardan hiç biri yaşlı görünmüyordu.
Neither side would give up.
学び始める
Hiç bir taraf vazgeçmedi.
New York is worth visiting.
学び始める
New York ziyaret etmeye değer.
No one is too old to learn.
学び始める
Hiç kimse öğrenmek için çok yaşlı değildir.
No one knows his real name.
学び始める
Hiç kimse onun gerçek adını bilmiyor.
No one trusts him any more.
学び始める
Artık ona hiç kimse güvenmiyor.
Nobody lives in this house.
学び始める
Bu evde hiç kimse yaşamıyor.
Nobody there knew him well.
学び始める
Oradaki hiç kimse onu iyi tanımıyordu.
None of the money is yours.
学び始める
Paranın hiçbiri sizin değil.
Not everyone can be a poet.
学び始める
Herkes şair olamaz.
Now is the time for action.
学び始める
Şimdi eylem zamanı.
Now let's get down to work.
学び始める
Şimdi çalışmaya başlayalım.
Oh, don't worry about that.
学び始める
Oh, o konuda endişelenmeyin.
Old people deserve respect.
学び始める
Yaşlı insanlar saygıyı hakediyor.
One should do one's duties.
学び始める
İnsan görevlerini yapmalıdır.
Only you can carry the bag.
学び始める
Çantayı sadece siz taşıyabilirsiniz.
Osamu Dazai killed himself.
学び始める
Osamu Dazai kendini öldürdü.
Our boss is hard to please.
学び始める
Patronumuzu memnun etmek zordur.
Our school is 80 years old.
学び始める
Okulumuz seksen yaşında.
Our teacher lives close by.
学び始める
Bizim öğretmen yakında yaşıyor.
Our train stopped suddenly.
学び始める
Bizim tren aniden durdu.
Parking is prohibited here.
学び始める
Burada parketme yasaktır.
Pass me the butter, please.
学び始める
Yağı bana uzat lütfen.
Pass me the salt, will you?
学び始める
Lütfen bana tuzu uzatırmısın?
Physics is my weak subject.
学び始める
Fizik benim zayıf dersim.
Pierce was elected in 1852.
学び始める
Pierce 1852 yılında seçildi.
Please be quiet, everybody.
学び始める
Lütfen herkes sessiz olsun.
Please beat the rug, first.
学び始める
Lütfen ilk önce halıyı temizle.
Please book a room for her.
学び始める
Lütfen onun için bir oda ayır.
Please call me at any time.
学び始める
Lütfen istediğiniz zaman beni arayın.
Please don't speak so fast.
学び始める
Lütfen çok hızlı konuşma.
Please eat only soft foods.
学び始める
Lütfen sadece yumuşak yiyecekler ye.
Please find me my overcoat.
学び始める
Lütfen bana paltomu bul.
Please give me a hamburger.
学び始める
Lütfen bana bir hamburger verin.
Please give me some coffee.
学び始める
Lütfen bana biraz kahve ver.
Please go to San Francisco.
学び始める
Lütfen San Francisco'ya git.
Please introduce me to her.
学び始める
Lütfen beni onunla tanıştır.
Please let me try the game.
学び始める
Lütfen oyunu denememe izin verin.
Please lie on your stomach.
学び始める
Lütfen karnınızın üstüne yatın.
Please pay at the register.
学び始める
Lütfen kasaya ödeyin.
Please pay at this counter.
学び始める
Lütfen bu kasada ödeyin.
Please send me a catalogue.
学び始める
Lütfen bana bir katalog gönder.
Please show it to me again.
学び始める
Lütfen onu bana tekrar göster.
Please show me another one.
学び始める
Lütfen bana başka bir tane daha gösterin.
Please sign your name here.
学び始める
Lütfen burayı imzalayın.
Please take off your shirt.
学び始める
Lütfen gömleğini çıkar.
Please take off your shoes.
学び始める
Lütfen ayakkabılarınızı çıkarın.
Please think nothing of it.
学び始める
Lütfen onunla ilgili birşey düşünmeyin.
Please turn down the radio.
学び始める
Lütfen radyonun sesini kıs.
Please wake me up at seven.
学び始める
Lütfen beni yedide uyandır.
Please write with a pencil.
学び始める
Lütfen bir kurşun kalemle yaz.
Pork doesn't agree with me.
学び始める
Pork benimle aynı fikirde değil.
Probably he will come soon.
学び始める
Muhtemelen yakında gelecek.
Put in a little more sugar.
学び始める
Biraz daha şeker koyun.
Put some salt on your meat.
学び始める
Etinin üzerine biraz tuz koy.
Radio is a great invention.
学び始める
Radyo büyük bir buluş.
Read after me all together.
学び始める
Benden sonra hep birlikte okuyun.
Rome wasn't built in a day.
学び始める
Roma bir günde yapılmadı.
Roosevelt kept his promise.
学び始める
Roosevelt sözünü tuttu.
Saddam rejected the demand.
学び始める
Saddam talebi reddetti.
Sam went skiing in January.
学び始める
Sam, Ocak ayında kayak yapmaya gitti.
Santa Ana begged for mercy.
学び始める
Santa Ana merhamet için yalvardı.
See the footnote on page 5.
学び始める
Sayfa beşteki dipnota bakın.
See you tomorrow at school.
学び始める
Yarın okulda görüşürüz.
Shall we take this outside?
学び始める
Bunu dışarı götürelim mi?
She abandoned her children.
学び始める
O çocuklarını terk etti.
She abandoned her children.
学び始める
O, çocuklarını terketti.
She abstains from drinking.
学び始める
O içkiden uzak duruyor.
She acted like a real baby.
学び始める
O, gerçek bir bebek gibi davrandı.
She advised me to go there.
学び始める
O, oraya gitmemi tavsiye etti.
She allegedly murdered him.
学び始める
İddiaya göre onu o öldürdü.
She always walks to school.
学び始める
O, her zaman okula yürür.
She and I are the same age.
学び始める
O ve ben aynı yaştayız.
She asked him to marry her.
学び始める
O, ona onunla evlenmesini rica etti.
She asked me how old I was.
学び始める
O bana kaç yaşında olduğumu sordu.
She asked me to bring them.
学び始める
O benden onları getirmemi rica etti.
She beckoned me to come in.
学び始める
O bana içeri girmem için işaret etti.
She bought a loaf of bread.
学び始める
O, bir somun ekmek aldı.
She bought a pair of boots.
学び始める
O, bir çift çizme aldı.
She bought a shirt for him.
学び始める
Onun için bir gömlek satın aldı.
She bought a yard of cloth.
学び始める
O bir yarda kumaş satın aldı.
She bought an album for me.
学び始める
O, benim için bir albüm satın aldı.
She called while I was out.
学び始める
O, ben dışardayken aradı.
She came across the street.
学び始める
O, caddeyi geçti.
She came back before eight.
学び始める
O, sekizden önce geri geldi.
She can both ski and skate.
学び始める
O hem kayak hem paten yapabilir.
She can speak Spanish well.
学び始める
O, İspanyolcayı iyi konuşabilir.
She cannot have told a lie.
学び始める
O yalan söylemiş olamaz.
She cared for the children.
学び始める
Çocuklara o baktı.
She decided to be a doctor.
学び始める
O bir doktor olmaya karar verdi.
She devoted herself to him.
学び始める
O, kendini ona adadı.
She did not come until two.
学び始める
O, ikiye kadar gelmedi.
She didn't have much money.
学び始める
Onun çok parası yoktu.
She didn't know what to do.
学び始める
O ne yapacağını bilmiyordu.
She didn't seem interested.
学び始める
O, ilgili görünmüyordu.
She didn't want him to die.
学び始める
O, onun ölmesini istemiyordu.
She divorced him last year.
学び始める
O, geçen yıl ondan boşandı.
She doesn't believe in God.
学び始める
O, Tanrıya inanmaz.
She doesn't care for sushi.
学び始める
O suşi istemiyor.
She drives an imported car.
学び始める
O ithal bir araç sürer.
She fell into a deep sleep.
学び始める
O, derin bir uykuya daldı.
She felt her knees tremble.
学び始める
O, dizlerinin titrediğini hissetti.
She felt hurt at his words.
学び始める
O, onun sözlerinden incindi.
She felt very bad that day.
学び始める
O, o gün çok kötü hissetti.
She forced him to sit down.
学び始める
Oturması için onu zorladı.
She forgot to feed her dog.
学び始める
O, köpeğini beslemeyi unuttu.
She gave him a tender kiss.
学び始める
O, onu şefkatle öptü.
She gave him mixed signals.
学び始める
O, ona karışık sinyaller verdi.
She gave me a strange look.
学び始める
O bana tuhaf bir şekilde baktı.
She gave us a vague answer.
学び始める
O bize belirsiz bir yanıt verdi.
She goes to school on foot.
学び始める
O, okula yaya gider.
She got no answer from him.
学び始める
O, ondan bir cevap almadı.
She got the money from him.
学び始める
O, parayı ondan aldı.
She greeted him cheerfully.
学び始める
O, onu neşeyle selamladı.
She gripped my arm tightly.
学び始める
O, kolumu sıkıca kavradı.
She had a clear conscience.
学び始める
Onun açık bir bilinci vardı.
She had an early breakfast.
学び始める
O, erken bir kahvaltı yaptı.
She had her hair cut short.
学び始める
O, saçını kısa kestirdi.
She had her handbag stolen.
学び始める
O el çantasını çaldırdı.
She had to accept her fate.
学び始める
O, kaderini kabul etmek zorunda kaldı.
She had to accept her fate.
学び始める
O kaderi kabul etmek zorunda kaldı.
She handed in a blank test.
学び始める
O, boş bir test teslim etti.
She has a brilliant future.
学び始める
O parlak bir geleceğe sahiptir.
She has a passion for cake.
学び始める
Onun pasta tutkusu var.
She has a rose in her hand.
学び始める
Onun elinde bir gülü vardı.
She has a sense of fashion.
学び始める
Onun bir moda duygusu var.
She has a very good figure.
学び始める
Onun çok iyi bir figürü var.
She has just turned twelve.
学び始める
O, sadece onikiye girdi.
She has just turned twenty.
学び始める
O henüz yirmiye girdi.
She has long arms and legs.
学び始める
Onun uzun kolları ve bacakları var.
She has many handkerchiefs.
学び始める
Onun birçok mendili var.
She has no one to speak to.
学び始める
Onun konuşacak hiç kimsesi yok.
She has no sense of beauty.
学び始める
Onun güzellik duygusu yoktur.
She has two thousand books.
学び始める
Onun ikibin kitabı var.
She held him by the sleeve.
学び始める
O, onu kolundan tuttu.
She helped him tie his tie.
学び始める
Ona kravatını bağlaması için yardımcı oldu.
She ignores him completely.
学び始める
O, onu tamamen görmezden geliyor.
She insisted on helping me.
学び始める
O, bana yardım etmek için ısrar etti.
She intends to play tennis.
学び始める
O, tenis oynamaya niyetlidir.
She invited me to her home.
学び始める
Beni evine davet etti.
She is a very good teacher.
学び始める
O çok iyi bir öğretmendir.
She is a very refined lady.
学び始める
O, çok klas bir bayan.
She is a well-known singer.
学び始める
O, iyi tanınmış bir şarkıcıdır.
She is always hard at work.
学び始める
O, iş yerinde her zaman katıdır.

コメントを投稿するにはログインする必要があります。