Turkish sentences from Tatoeba 19

5  1    1,000 フィッシュ    aleksandra.eska
mp3をダウンロードする 印刷 遊びます 自分をチェック
 
質問 答え
She is an outstanding poet.
学び始める
O seçkin bir şairdir.
She is anxious to meet you.
学び始める
O, seninle tanışmak için istekli.
She is ashamed to speak up.
学び始める
O yüksek sesle konuştuğu için mahçup oldu.
She is busy cooking dinner.
学び始める
O, akşam yemeği pişirmekle meşgul.
She is forbidden to go out.
学び始める
Onun dışarı çıkması yasaklandı.
She is going to Mount Tate.
学び始める
O Tate Dağına gidiyor.
She is her own worst enemy.
学び始める
O kendisinin en kötü düşmanıdır.
She is in bed with a fever.
学び始める
O, ateşten dolayı yatakta.
She is interested in music.
学び始める
O, müzikle ilgileniyor.
She is just going shopping.
学び始める
O sadece alışverişe gidiyor.
She is like a mother to me.
学び始める
O benim için bir anne gibidir.
She is lying about her age.
学び始める
O, yaşı hakkında yalan söylüyor.
She is Mr. Uda's secretary.
学び始める
O, Bay Uda'nın sekreteridir.
She is no ordinary student.
学び始める
O sıradan bir öğrenci değil.
She is nothing but a child.
学び始める
O, bir çocuktan başka bir şey değildir.
She is older and wiser now.
学び始める
O,şimdi daha yaşlı ve daha akıllıdır.
She is playing with a doll.
学び始める
O, bir oyuncak bebekle oynuyor.
She is quick at everything.
学び始める
O her şeyde hızlıdır.
She is very fond of gossip.
学び始める
Dedikoduya çok düşkündür.
She isn't afraid of snakes.
学び始める
O, yılanlardan korkmuyor.
She knew the story already.
学び始める
O, zaten hikayeyi biliyordu.
She laid the table for six.
学び始める
O altı kişilik masa hazırladı.
She likes to be on her own.
学び始める
O, kendi başına olmayı sever.
She lives next door to him.
学び始める
O, onun bitişiğinde yaşıyor.
She looked after the child.
学び始める
O, çocukla ilgilendi.
She looked around the room.
学び始める
O odada etrafına bakındı.
She looked him in the face.
学び始める
O, onun yüzüne baktı.
She looks as young as ever.
学び始める
O, her zamanki gibi genç görünüyor.
She looks nice and healthy.
学び始める
O, güzel ve sağlıklı görünüyor.
She looks very happy today.
学び始める
Bugün çok mutlu görünüyor.
She looks very much afraid.
学び始める
O, çok korkmuş görünüyor.
She made a serious mistake.
学び始める
O, ciddi bir hata yaptı.
She managed to drive a car.
学び始める
O bir araba sürebildi.
She married a rich old man.
学び始める
O, zengin yaşlı bir adamla evlendi.
She married Tom last month.
学び始める
O, geçen ay Tom'la evlendi.
She may have told me a lie.
学び始める
O bana yalan söylemiş olabilir.
She may not be at home now.
学び始める
O, şimdi evde olmayabilir.
She must be from the South.
学び始める
O, güneyli olmalı.
She never thinks about him.
学び始める
O, asla onun hakkında düşünmez.
She passed the examination.
学び始める
O, sınavı geçti.
She persuaded him to do it.
学び始める
Onu onu yapması için ikna etti.
She plays tennis very well.
学び始める
O çok iyi tenis oynar.
She plays the piano by ear.
学び始める
O notasız piyano çalar.
She pointed out my mistake.
学び始める
O benim hatama dikkat çekti.
She put the key in her bag.
学び始める
Anahtarı çantasına koydu.
She put the lid on the box.
学び始める
O, kutunun kapağını kapattı.
She ran away with the eggs.
学び始める
O, yumurtalarla birlikte kaçtı.
She resembles that actress.
学び始める
O, şu aktrise benziyor.
She sang better than usual.
学び始める
O her zamankinden daha iyi söyledi.
She saw him at the station.
学び始める
O, istasyonda onu gördü.
She saw me enter the store.
学び始める
O beni mağazaya girerken gördü.
She says that she is happy.
学び始める
O mutlu olduğunu söylüyor.
She seems happy to be here.
学び始める
O burada olmaktan mutlu görünüyor.
She seems to have been ill.
学び始める
O, hasta gibi görünüyor.
She sent him a long letter.
学び始める
O, ona uzun bir mektup gönderdi.
She set a new world record.
学び始める
O, yeni bir dünya rekoru kırdı.
She shot him with a pistol.
学び始める
O, onu bir tabanca ile vurdu.
She should help her mother.
学び始める
O, annesine yardım etmeli.
She showed her album to me.
学び始める
O, albümünü bana gösterdi.
She showed him to his seat.
学び始める
O, ona koltuğunu gösterdi.
She slowly closed her eyes.
学び始める
Yavaşça gözlerini kapadı.
She smiled at him uneasily.
学び始める
O, huzursuzca ona gülümsedi.
She speaks relatively fast.
学び始める
O nispeten hızlı konuşur.
She spoke for the homeless.
学び始める
O evsizler adına konuştu.
She stayed here by herself.
学び始める
O, burada tek başına kaldı.
She suddenly became famous.
学び始める
O birden ünlü oldu.
She takes after her father.
学び始める
O, babasına benziyor.
She talked to the chairperson.
学び始める
O, başkanla konuştu.
She tends to speak rapidly.
学び始める
O, hızlı konuşmaya eğilimlidir.
She tends to talk too much.
学び始める
Çok konuşmaya eğilimlidir.
She thought of a good plan.
学び始める
O iyi bir plan düşündü.
She told him to try harder.
学び始める
O, ona daha çok çalışmasını söyledi.
She took care of his wound.
学び始める
O yarasına baktı.
She took care of the child.
学び始める
Çocuğa o baktı.
She took my joke seriously.
学び始める
O benim espriyi ciddiye aldı.
She turned around suddenly.
学び始める
O birden döndü.
She turned down my request.
学び始める
O benim ricamı geri çevirdi.
She used to live in luxury.
学び始める
O lüks içinde yaşardı.
She waited for him to call.
学び始める
O, onun aramasını bekledi.
She wanted to be a teacher.
学び始める
O bir öğretmen olmak istedi.
She wants to be a designer.
学び始める
O bir tasarımcı olmak istiyor.
She was a great help to me.
学び始める
O bana muhteşem bir yardım oldu.
She was asked to the party.
学び始める
O partiye istenildi.
She was blackmailed by him.
学び始める
Onun tarafından ona şantaj yapıldı.
She was burning with anger.
学び始める
O, öfkeden yanıyordu.
She was coming down stairs.
学び始める
O merdivenlerden iniyordu.
She was crying in her room.
学び始める
O, odasında ağlıyordu.
She was listening to music.
学び始める
O, müzik dinliyordu.
She was washing the dishes.
学び始める
O, bulaşıkları yıkıyordu.
She was working last night.
学び始める
O, dün gece çalışıyordu.
She wasn't a bit impatient.
学び始める
O, biraz sabırsız değildi.
She went there last summer.
学び始める
O, geçen yaz oraya gitti.
She went to Chicago by bus.
学び始める
O, Şikago'ya otobüsle gitti.
She whispered it in my ear.
学び始める
O onu kulağıma fısıldadı.
She wore a beautiful dress.
学び始める
O, güzel bir elbise giymişti.
She wore a dark blue scarf.
学び始める
O koyu mavi bir eşarp taktı.
She wrote me a long letter.
学び始める
O, bana uzun bir mektup yazdı.
She's at most 20 years old.
学び始める
O, en fazla yirmi yaşındadır.
She's loved by her friends.
学び始める
O, arkadaşları tarafından sevilir.
She's never fallen in love.
学び始める
O hiçbir zaman aşık olmadı.
She's wearing a loose coat.
学び始める
O gevşek bir ceket giyiyor.
Sheep provide us with wool.
学び始める
Koyun bize yün verir.
Sheep provide us with wool.
学び始める
Koyun bize sürü verir.
Should I wait for you here?
学び始める
Seni burada beklemem gerekiyor mu?
Show me the photos, please.
学び始める
Bana fotoğrafları göster lütfen.
Silk feels soft and smooth.
学び始める
İpek yumuşak ve pürüzsüzdür.
Soccer is an exciting game.
学び始める
Futbol heyecan verici bir oyundur.
Some boats are on the lake.
学び始める
Bazı kayıklar gölün üstündedir.
Some civilians were killed.
学び始める
Bazı siviller öldürüldü.
Some medicine does us harm.
学び始める
Bazı ilaçlar bize zarar verir.
Some object to his opinion.
学び始める
Bazıları onun fikrine itiraz ediyor.
Some of the dogs are alive.
学び始める
Köpeklerden bazıları yaşıyor.
Someone hit me on the back.
学び始める
Birisi sırtıma vurdu.
Sorry, I'm a stranger here.
学び始める
Üzgünüm, burada bir yabancıyım.
Speaking English is useful.
学び始める
İngilizce konuşmak faydalılar.
Speaking English is useful.
学び始める
İngilizce konuşmak faydalıdır.
Speaking in English is fun.
学び始める
İngilizce konuşmak eğlencelidir.
Start a new paragraph here.
学び始める
Burada yeni bir parağrafa başla.
Stay calm and do your best.
学び始める
Sakin ol ve elinden geleni yap.
Stay here and wait for him.
学び始める
Burada kal ve onu bekle.
Stop bothering your father.
学び始める
Babanı rahatsız etmeyi kes.
Suddenly her face was pale.
学び始める
Birdenbire onun yüzü soldu.
Sue is an American student.
学び始める
Sue Amerikalı bir öğrenci.
Suicide is a desperate act.
学び始める
İntihar umutsuz bir eylemdir.
Summer has arrived at last.
学び始める
Sonunda yaz geldi.
Susie loves Japanese music.
学び始める
Susie Japon müziğini seviyor.
Take a deep breath, please.
学び始める
Derin bir nefes alın lütfen.
Take good care of yourself.
学び始める
Kendinize iyi bakın.
Take the road on the right.
学び始める
Sağa dön.
Take this book back to him.
学び始める
Bu kitabı ona geri götür.
Taylor tried to be neutral.
学び始める
Taylor tarafsız olmaya çalıştı.
Tears are a child's weapon.
学び始める
Göz yaşları bir çocuğun silahıdır.
Tell me what to do with it.
学び始める
Onunla ne yapacağımı söyle.
Tell me what your hobby is.
学び始める
Bana hobinin ne olduğunu söyle.
Tell the teacher your name.
学び始める
Öğretmene adını söyle.
Thank you for your concern.
学び始める
İlgin için teşekkür ederim.
Thank you for your present.
学び始める
Hediyen için teşekkür ederim.
Thank you for your trouble.
学び始める
Zahmetin için teşekkür ederim.
Thank you for your warning.
学び始める
Uyarın için teşekkür ederim.
Thank you, I've had enough.
学び始める
Teşekkür ederim, yeterince yedim.
Thanks for sticking around.
学び始める
Civarda dolaştığın için teşekkürler.
That blue one is also mine.
学び始める
O mavi olanda benimdir.
That book is worth reading.
学び始める
O kitap okumaya değer.
That boy is Tony, isn't he?
学び始める
Şu çocuk Tony, değil mi?
That brown one is mine too.
学び始める
O kahverengi olan da benimki.
That cat has beautiful fur.
学び始める
O kedinin güzel bir kürkü var.
That child has few friends.
学び始める
O çocuğun birkaç arkadaşı var.
That company went bankrupt.
学び始める
O şirket iflas etti.
That is my sister's camera.
学び始める
O benim kız kardeşimin kamerası.
That is no business of his.
学び始める
O onun işi değil.
That is our baseball field.
学び始める
Şurası bizim beyzbol sahamızdır.
That is your major problem.
学び始める
O, senin önemli sorunundur.
That makes no sense at all.
学び始める
O mantıklı değil.
That movie is worth seeing.
学び始める
O film izlemeye değer.
That poor lady is disabled.
学び始める
Şu zavallı kadın engelli.
That was an excellent putt.
学び始める
O mükemmel bir vuruştu.
That was no ordinary storm.
学び始める
O, sıradan bir fırtına değildi.
That won't change anything.
学び始める
O birşey değiştirmeyecek.
That's a really great idea.
学び始める
O, gerçekten harika bir fikir.
That's an incredible story.
学び始める
O, inanılmaz bir hikaye.
That's easy for you to say.
学び始める
Senin söylemen kolay.
That's exactly what I want.
学び始める
Tam olarak istediğim odur.
That's just the way Tom is.
学び始める
Bu sadece Tom'un tarzı.
That's right. He's Anthony.
学び始める
Doğru. O Anthony.
That's too good to be true.
学び始める
O, gerçek olamayacak kadar çok iyi.
That's very naughty of you.
学び始める
Sen çok yaramazsın.
That's your responsibility.
学び始める
O sizin sorumluluğunuzdadır.
The airplane flew very low.
学び始める
Uçak çok alçaktan uçuyordu.
The archer killed the deer.
学び始める
Okçu geyiği öldürdü.
The baby has fallen asleep.
学び始める
Bebek uyuyor.
The baby is still sleeping.
学び始める
Bebek hala uyuyor.
The baby was crying in bed.
学び始める
Bebek yatakta ağlıyordu.
The bad smell disgusted us.
学び始める
Kötü koku bizi tiskindirdi.
The bird flapped its wings.
学び始める
Kuş kanatlarını çırptı.
The bird's wing was broken.
学び始める
Kuşun kanadı kırıldı.
The bomb missed its target.
学び始める
Bomba hedefi ıskaladı.
The boss is an open person.
学び始める
Patron açık bir kişidir.
The box he found was empty.
学び始める
Onun bulduğu kutu boştu.
The boy is full of promise.
学び始める
Çocuk söz dolu.
The boy is wearing glasses.
学び始める
Çocuk gözlük takıyordu.
The boy often runs errands.
学び始める
Çocuk sık sık getir götür işleri yapar.
The boy soon went to sleep.
学び始める
Çocuk kısa sürede yatmaya gitti.
The child was almost drowned.
学び始める
Çocuk neredeyse boğuluyordu.
The British acted too late.
学び始める
İngilizler çok geç davrandı.
The car is acting up again.
学び始める
Araba yine tekliyor.
The castle is now in ruins.
学び始める
Kale şimdi harabe halinde.
The cat jumped in surprise.
学び始める
Kedi şaşırarak atladı.
The cat slept on the table.
学び始める
Kedi masanın üstünde uyudu.
The city fell to the enemy.
学び始める
Şehir düşmanın eline geçti.
The coat is lined with fur.
学び始める
Bu ceket kürkle astarlanmıştır.
The convention voted again.
学び始める
Kurultay tekrar oylama yaptı.
The cost in lives was huge.
学び始める
Yaşamlarda maliyet büyüktü.
The court found him guilty.
学び始める
Mahkeme onu suçlu buldu.
The curtains were all open.
学び始める
Perdelerin hepsi açıktı.
The desk has three drawers.
学び始める
Masanın üç çekmecesi var.
The Diet is now in session.
学び始める
Meclis şimdi oturumda.
The dinner is almost ready.
学び始める
Akşam yemeği hazır olmak üzeredir.
The dog always barks at me.
学び始める
Köpek her zaman bana havlar.
The dog came running to me.
学び始める
Köpek koşarak bana doğru geldi.
The dog came running to us.
学び始める
Köpek koşarak bize doğru geldi.
The dog is as good as dead.
学び始める
Bu köpek ölü kadar iyi.
The dog ran after the ball.
学び始める
Köpek topu kovaladı.
The dog sniffed the ground.
学び始める
Köpek yeri kokladı.
The dog was digging a hole.
学び始める
Köpek bir çukur kazıyordu.
The dog was hit by a truck.
学び始める
Köpek bir kamyon tarafından çarpıldı.
The door is sometimes open.
学び始める
Kapı bazen açıktır.
The eagle is about to land.
学び始める
Kartal yere inmek üzere.
The eagle is king of birds.
学び始める
Kartal kuşların kralıdır.
The engine would not start.
学び始める
Motor çalışmadı.
The exercises did her good.
学び始める
Egzersizler onu iyileştirdi.
The exhibition is now open.
学び始める
Sergi şimdi açık.
The fence is painted green.
学び始める
Çit yeşil boyalıdır.
The fighting grew bloodier.
学び始める
Döğüş daha kanlı oldu.
The fish is in clear water.
学び始める
Balık temiz sudadır.
The flights were cancelled.
学び始める
Uçuşlar iptal edildi.
The flood began to subside.
学び始める
Sel alçalmaya başladı.
The floor had a good shine.
学び始める
Zeminin iyi bir parlaklığı vardı.
The fog is getting thicker.
学び始める
Sis yoğunlaşıyor.
The fruit smells delicious.
学び始める
Meyve lezzetli kokuyor.
The game drew a good crowd.
学び始める
Oyun iyi bir topluluk çekti.
The game was very exciting.
学び始める
Oyun çok heyecan vericiydi.
The girl is friendly to me.
学び始める
Kız bana karşı cana yakın.
The glass is full of water.
学び始める
Bardak su doludur.
The hat fits her perfectly.
学び始める
Şapka ona mükemmel bir şekilde uyuyor.
The heat is terrible today.
学び始める
Isı bugün korkunç.
The hotel stands on a hill.
学び始める
Otel bir tepe üzerinde duruyor.
The house is made of stone.
学び始める
Ev taştan yapılmıştır.
The house is painted white.
学び始める
Ev beyaz boyalıdır.
The house is two miles off.
学び始める
Ev iki mil uzakta.
The house is under repairs.
学び始める
Ev tamir ediliyor.
The idea is typical of him.
学び始める
Fikir ona özgüdür.
The Iraqis were surrounded.
学び始める
Iraklılar çember içine alınmışlardı.
The job offer still stands.
学び始める
İş teklifi hala duruyor.
The job would be difficult.
学び始める
İş zor olacaktı.
The land did not cost much.
学び始める
Arazi çok fazlaya mal olmadı.
The law is not always fair.
学び始める
Yasa her zaman adil değildir.
The law is still in effect.
学び始める
Bu yasa hala yürürlüktedir.
The lawyer drew up my will.
学び始める
Avukat benim vasiyetimi düzenledi.
The leaves are turning red.
学び始める
Yapraklar kızarıyor.
The leaves have all fallen.
学び始める
Yaprakların hepsi döküldü.
The library has many books.
学び始める
Kütüphanenin birçok kitabı var.
The light came on suddenly.
学び始める
Aniden ışık geldi.
The lion is the king of beasts.
学び始める
Aslan hayvanların kralıdır.
The little boy has a dream.
学び始める
Küçük çocuğun bir hayali var.
The main tap is turned off.
学び始める
Ana vana kapatılır.
The man blushed like a boy.
学び始める
Adam bir çocuk gibi utandı.
The man hit me on the head.
学び始める
Adam benim kafama vurdu.
The medicine had no effect.
学び始める
İlacın hiç bir etkisi yoktu.
The meeting lasted until 5.
学び始める
Toplantı beşe kadar sürdü.
The meeting started at ten.
学び始める
Toplantı saat onda başladı.
The meeting was called off.
学び始める
Toplantı iptal edildi.
The meeting was last month.
学び始める
Toplantı geçen aydı.
The men are smiling on cue.
学び始める
Erkekler tamda laflarının üstüne gülüyorlar.
The mother kissed her baby.
学び始める
Anne bebeğini öptü.
The mud clung to his shoes.
学び始める
Çamur onun ayakkabılarına yapıştı.
The news made her very sad.
学び始める
Haber onu çok üzdü.
The novel is very exciting.
学び始める
Roman çok heyecan verici.
The old man died last week.
学び始める
Yaşlı adam geçen hafta öldü.
The old man died of cancer.
学び始める
Yaşlı adam kanserden öldü.
The old man got in her way.
学び始める
Yaşlı adam onun yoluna girdi.
The old man said something.
学び始める
Yaşlı adam birşey söyledi.
The opposition was divided.
学び始める
Muhalefet bölündü.
The other children laughed.
学び始める
Diğer çocuklar güldü.
The paint hasn't dried yet.
学び始める
Boya henüz kurumadı.
The paper wasn't important.
学び始める
Belge önemli değildi.
The party finished at nine.
学び始める
Parti dokuzda bitti.
The place was almost empty.
学び始める
Yer hemen hemen boştu.
The police have caught him.
学び始める
Polisler onu yakaladı.
The policeman followed him.
学び始める
Polis onu izledi.
The rain changed into snow.
学び始める
Yağmur kara dönüştü.
The rain continued all day.
学び始める
Yağmur bütün gün devam etti.
The rain lasted three days.
学び始める
Yağmur üç gün sürdü.
The responsibility is mine.
学び始める
Sorumluluk benimdir.
The rioters beat him badly.
学び始める
İsyancılar onu kötü yendi.
The room is full of people.
学び始める
Oda insanlarla dolu.
The rule should be revised.
学び始める
Kural yeniden gözden geçirilmelidir.
The scissors are not sharp.
学び始める
Makas keskin değil.
The seats are all sold out.
学び始める
Koltukların hepsi satıldı.
The situation was hopeless.
学び始める
Durum ümitsizdi.
The sky is becoming cloudy.
学び始める
Gökyüzü bulutlanıyor.
The snake swallowed a frog.
学び始める
Yılan bir kurbağayı yuttu.
The soldiers had artillery.
学び始める
Askerlerin ağır silahları vardı.
The store closes at eleven.
学び始める
Mağaza onbirde kapanır.
The storm blew down a tree.
学び始める
Fırtına bir ağacı devirdi.
The story is based on fact.
学び始める
Hikaye gerçeğe dayalıdır.
The street is full of cars.
学び始める
Cadde arabalarla dolu.
The teacher got well again.
学び始める
Öğretmen tekrar iyileşti.
The telephone doesn't work.
学び始める
Telefon çalışmıyor.
The train has already left.
学び始める
Tren zaten yola çıktı.
The train will depart soon.
学び始める
Tren yakında kalkacak.
The trial lasted five days.
学び始める
Deneme beş gün sürdü.
The trial was all but done.
学び始める
Deneme neredeyse yapılmıştı.
The water has been cut off.
学び始める
Su kesildi.
The water is nice and cool.
学び始める
Su güzel ve soğuk.
The wind feels great today.
学び始める
Rüzgar bugün harika hissettiriyor.
The worst is still to come.
学び始める
Yinede en kötüsü gelecek.
Their boy was named Edward.
学び始める
Onların çocuklarına Edward adı verildi.
There is a bag on the desk.
学び始める
Masanın üzerinde bir çanta vardır.
There is a doll in the box.
学び始める
Kutuda oyuncak bir bebek var.
There is a fan on the desk.
学び始める
Masanın üzerinde bir fan vardır.
There is a key on the desk.
学び始める
Masanın üzerinde bir anahtar vardır.
There is a man at the door.
学び始める
Kapıda bir adam var.
There is a map on the wall.
学び始める
Duvarda bir harita var.
There is a small pond here.
学び始める
Burada küçük bir gölet vardır.
There is a little water left.
学び始める
Biraz su kaldı.
There is no room for doubt.
学び始める
Şüpheye yer yok.
There were no clouds today.
学び始める
Bugün bulutlar yoktu.
There were no resignations.
学び始める
İstifalar yoktu.
There were ten eggs in all.
学び始める
Hepsi on yumurta vardı.
There's a nice breeze here.
学び始める
Burada güzel bir esinti var.
There's a party after work.
学び始める
İşten sonra bir parti var.
There isn't anyone in the room.
学び始める
Odada kimse yok.
These earphones don't work.
学び始める
Bu kulaklıklar çalışmıyor.
These gloves belong to Tom.
学び始める
Bu eldivenler Tom'a aittir.
These shoes need polishing.
学び始める
Bu ayakkabı parlatılmalı.
They advanced to the river.
学び始める
Nehire doğru ilerlediler.
They agreed to start early.
学び始める
Onlar erken başlamak için aynı fikirdeler.
They all envied my new car.
学び始める
Onların hepsi yeni arabamı kıskandı.
They are always quarreling.
学び始める
Onlar her zaman tartışıyorlar.
They are both very excited.
学び始める
Onların her ikisi de çok heyecanlı.
They are in the same class.
学び始める
Onlar aynı sınıftalar.
They are living on charity.
学び始める
Onlar sadaka ile yaşıyorlar.
They are of average height.
学び始める
Onlar ortalama boydalar.
They are on their way home.
学び始める
Onlar eve gidiyorlar.
They are out in the garden.
学び始める
Onlar dışarıda bahçedeler.
They are well looked after.
学び始める
Onlara iyi bakılıyor.
They climbed down the tree.
学び始める
Onlar ağaçtan indiler.
They discussed the problem.
学び始める
Onlar sorunu tartıştılar.
They dropped out of school.
学び始める
Onlar okuldan ayrıldılar.
They enjoyed singing songs.
学び始める
Onlar şarkı söylemekten keyf aldı.
They got married last fall.
学び始める
Onlar geçen sonbaharda evlendiler.
They heard it on the radio.
学び始める
Onlar onu radyoda duydu.
They knew how to make iron.
学び始める
Onlar nasıl ütü yapacağını biliyordu.
They live across the river.
学び始める
Onlar nehrin karşısında yaşamaktadırlar.
They may not know about it.
学び始める
Onlar onu bilmeyebilirler.
They named their baby Jane.
学び始める
Onlar bebeğe Jane adını verdiler.
They named their baby Jane.
学び始める
Onlar bebeklerine Jane adını verdiler.
They refused to be drafted.
学び始める
Onlar askere alınmayı reddettiler.
They released the prisoner.
学び始める
Onlar mahkumu serbest bıraktılar.
They remained good friends.
学び始める
Onlar iyi arkadaş kaldı.
They remained in Tennessee.
学び始める
Onlar Tennessee'de kaldılar.
They searched for the girl.
学び始める
Onlar kızı bulmaya çalıştılar.
They supplied us with food.
学び始める
Onlar bize yiyecek temin ettiler.
They swam across the river.
学び始める
Onlar nehri yüzerek geçtiler.
They took a brief vacation.
学び始める
Onlar kısa bir tatile çıktılar.
They were born in Thailand.
学び始める
Onlar Tayland doğumlular.
They were conservative men.
学び始める
Onlar muhafazakâr insanlardı.
They were not brave at all.
学び始める
Onlar hiç cesur değillerdi.
They were ready for action.
学び始める
Onlar eylem için hazırdı.
They were tired of waiting.
学び始める
Onlar beklemekten usandılar.
They're academic champions.
学び始める
Onlar akademik şampiyonlardır.
They're as tired as we are.
学び始める
Onlar bizim kadar yorgunlar.
They're cleaning the beach.
学び始める
Onlar sahili temizliyorlar.
They're in a singing group.
学び始める
Onlar şarkı söyleyen bir gruptalar.
This answer made him angry.
学び始める
Bu cevap onu kızdırdı.
This bicycle belongs to me.
学び始める
Bu sözlük bana aittir.
This book deals with China.
学び始める
Bu kitap Çinle ilgilidir.
This book is not sold here.
学び始める
Bu kitap burada satılmıyor.
This book is too expensive.
学び始める
Bu kitap çok pahalı.
It is worthwhile to read this book.
学び始める
Bu kitap okumaya değer.
This book seems easy to me.
学び始める
Bu kitap bana kolay gibi görünüyor.
This car is as good as new.
学び始める
Bu araba yeni alınmış kadar iyi.
This car was made in Japan.
学び始める
Bu araba Japonya'da üretildi.
This clock is out of order.
学び始める
Bu saat bozuk.
This coffee is undrinkable.
学び始める
Bu kahve içilmez.
This data is for my thesis.
学び始める
Bu veri benim tezim içindir.
This dictionary is no good.
学び始める
Bu sözlük iyi değil.
This drink is on the house.
学び始める
Bu içki şirkettendir.
This ice is going to crack.
学び始める
Bu buz çatlayacak.
This is a beautiful flower.
学び始める
Bu güzel bir çiçek.
This is a daily occurrence.
学び始める
Bu bir günlük olay.
This is a handy little box.
学び始める
Bu kullanışlı küçük bir kutu.
This is a horseshoe magnet.
学び始める
Bu at nalı bir mıknatıstır.
This is a special occasion.
学び始める
Bu özel bir durum.
This is a view of the Alps.
学び始める
Bu Alplerin bir manzarasıdır.
This is all I need to know.
学び始める
Bütün bilmem gereken budur.
This is an important event.
学び始める
Bu önemli bir olay.
This is just what I wanted.
学び始める
Bu tam benim istediğim.
This is never going to end.
学び始める
Bu sonuna kadar asla gitmez.
This is the fish he caught.
学び始める
Bu onun yakaladığı balıktır.
This is the latest fashion.
学び始める
Bu en son moda.
This is why I dislike cats.
学び始める
Kedileri sevmememin nedeni budur.
This is why I quit the job.
学び始める
İşi bırakmamın nedeni budur.
This is your hat, isn't it?
学び始める
Bu senin şapkan değil mi?
This man is very, very old.
学び始める
Bu adam çok, çok yaşlı.
This morning it cleared up.
学び始める
Bu sabah hava açtı.
This plan requires secrecy.
学び始める
Bu plan gizlilik gerektirir.
This puzzle has 500 pieces.
学び始める
Bu yapboz beşyüz parçadır.
This river is deepest here.
学び始める
Bu nehrin en derin yeri burası.
This river is not polluted.
学び始める
Bu nehir kirli değildir.
This road goes to the city.
学び始める
Bu yol şehre gider.
This road goes to the park.
学び始める
Bu yol parka gider.
This school has no heating.
学び始める
Bu okulun ısıtması yok.
This song is easy to learn.
学び始める
Bu şarkıyı öğrenmesi kolaydır.
This surprised many people.
学び始める
Bu birçok kişiyi şaşırttı.
This table is made of wood.
学び始める
Bu masa ahşaptan yapılmıştır.
This table is made of wood.
学び始める
Bu masa ahşaptır.
This tie matches your suit.
学び始める
Bu kravat takımına uyar.
This watch cost 70,000 yen.
学び始める
Bu saat 70,000 yene maloldu.
This word comes from Greek.
学び始める
Bu kelime Yunancadan geliyor.
This word has two meanings.
学び始める
Bu kelimenin iki anlamı var.
This yogurt tastes strange.
学び始める
Bu yoğurdun tadı tuhaf.
Those two boys are cousins.
学び始める
Şu iki çocuk kuzendir.
Thousands lost their homes.
学び始める
Binlerce insan evlerini kaybettiler.
Tie the horse to that tree.
学び始める
Atı o ağaca bağlayın.
Tokyo was really wonderful.
学び始める
Tokyo gerçekten harikaydı.
Tom accepted the job offer.
学び始める
Tom iş teklifini kabul etti.
Tom admired Mary's courage.
学び始める
Tom Mary'nin cesaretine hayran oldu.
Tom almost never gets sick.
学び始める
Tom neredeyse hiç hastalanmaz.
Tom and I are good friends.
学び始める
Tom ve ben iyi arkadaşlarız.
Tom and Mary are neighbors.
学び始める
Tom ve Mary komşudur.
Tom and only Tom can do it.
学び始める
Tom ve sadece Tom onu yapabilir.
Tom applied for a passport.
学び始める
Tom bir pasaport için başvurdu.
Tom appreciates modern art.
学び始める
Tom modern sanatı taktir ediyor.
Tom asked for Mary by name.
学び始める
Tom Mary'yi adıyla istedi.
Tom asked Mary if she'd go.
学び始める
Tom Mary'ye gidip gitmeyeceğini sordu.
Tom asked Mary to be quiet.
学び始める
Tom Mary'den sakin olmasını rica etti.
Tom ate a lot of ice cream.
学び始める
Tom bir sürü dondurma yedi.
Tom barely passed the exam.
学び始める
Tom güçlükle sınavı geçti.
Tom became John's roommate.
学び始める
Tom John'un oda arkadaşı oldu.
Tom bought a camera for me.
学び始める
Tom benim için bir kamera satın aldı.
Tom broke the world record.
学び始める
Tom dünya rekoru kırdı.
Tom brought plenty of food.
学び始める
Tom bol yiyecek getirdi.
Tom brought up the subject.
学び始める
Tom konudan bahsetti.
Tom burned his report card.
学び始める
Tom karnesini yaktı.
Tom came down with the flu.
学び始める
Tom grip nedeniyle hastalandı.
Tom came to Boston in 2001.
学び始める
Tom 2001 de Boston'a geldi.
Tom can do better, I think.
学び始める
Sanırım, Tom daha iyi yapabilir.
Tom can do this work alone.
学び始める
Tom bu işi yalnız başına yapabilir.
Tom can handle it, I think.
学び始める
Sanırım, Tom onunla başedebilir.
Tom can lift heavy weights.
学び始める
Tom ağır halterleri kaldırabilir.
Tom can operate a forklift.
学び始める
Tom bir forklifti kullanabilir.
Tom can understand Swahili.
学び始める
Tom Swahili anlayabiliyor.
Tom can't accept your gift.
学び始める
Tom hediyeni kabul edemez.
Tom can't make up his mind.
学び始める
Tom karar veremez.
Tom can't play tennis here.
学び始める
Tom burada tenis oynayamaz.
Tom can't play the piccolo.
学び始める
Tom pikolo çalamaz.
Tom certainly has charisma.
学び始める
Tom'un kesinlikle karizması var.
Tom changes his mind a lot.
学び始める
Tom fikrini çok değiştirir.
Tom chose Mary for the job.
学び始める
Tom, iş için Mary'yi seçti.
Tom chose to go work alone.
学び始める
Tom işe yalnız gitmeyi seçti.
Tom climbed over the fence.
学び始める
Tom çitin üzerine tırmandı.
Tom completed his painting.
学び始める
Tom tablosunu tamamladı.
Tom considered his options.
学び始める
Tom seçeneklerini düşündü.
Tom consumes a lot of wine.
学び始める
Tom çok şarap tüketir.
Tom couldn't have been more wrong.
学び始める
Tom daha hatalı olamazdı.
Tom couldn't help laughing.
学び始める
Gülmemek Tom'un elinde değildi.
Tom couldn't run very fast.
学び始める
Tom çok hızlı koşamadı.
Tom couldn't stop coughing.
学び始める
Tom öksürüğünü tutamadı.
Tom couldn't stop sneezing.
学び始める
Tom hapşırmayı durduramadı.
Tom counted on Mary's help.
学び始める
Tom Mary'nin yardımına güvendi.
Tom cried himself to sleep.
学び始める
Tom uyumak için kendi ağladı.
Tom declined our job offer.
学び始める
Tom bizim iş teklifini reddetti.
Tom despaired of their son.
学び始める
Tom oğlundan umutsuz.
Tom didn't agree with Mary.
学び始める
Tom Mary ile aynı fikirde değildi.
Tom didn't do his homework.
学び始める
Tom ev ödevini yapmadı.
Tom didn't exactly say yes.
学び始める
Tom tam olarak evet demedi.
Tom didn't have much money.
学び始める
Tom'un çok parası yoktu.
Tom didn't have to do that.
学び始める
Tom onu yapmak zorunda değildi.
Tom didn't hesitate at all.
学び始める
Tom hiç tereddüt etmedi.
Tom didn't know Mary cared.
学び始める
Tom Mary'nin umursadığını bilmiyordu.
Tom didn't know what to do.
学び始める
Tom ne yapacağını bilmiyordu.
Tom didn't mean to do that.
学び始める
Tom onu yapmak istemedi.
Tom didn't touch his lunch.
学び始める
Tom öğle yemeğine dokunmadı.
Tom died of a broken heart.
学び始める
Tom kırık bir kalpten öldü.
Tom died of a heart attack,
学び始める
Tom bir kalp krizinden öldü.
Tom doesn't agree with you.
学び始める
Tom seninle aynı fikirde değil.
Tom doesn't believe in God.
学び始める
Tom Allah'a inanmıyor.
Tom doesn't have a bicycle.
学び始める
Tom bir bisiklete sahip değil.
Tom doesn't have much time.
学び始める
Tom'un çok zamanı yok.
Tom doesn't know who's who.
学び始める
Tom kimin kim olduğunu bilmiyor.
Tom doesn't like city life.
学び始める
Tom şehir hayatını sevmez.
Tom doesn't like my family.
学び始める
Tom ailemi sevmez.
Tom doesn't like to travel.
学び始める
Tom seyehat etmeyi sevmez.
Tom doesn't live with Mary.
学び始める
Tom Mary ile yaşamıyor.
Tom doesn't look like John.
学び始める
Tom John'a benzemiyor.
Tom doesn't sing very well.
学び始める
Tom çok iyi şarkı söylemez.
Tom doesn't want to go out.
学び始める
Tom dışarı çıkmak istemiyor.
Tom doubts if it will rain.
学び始める
Tom yağmur yağıp yağmayacağından şüpheli.
Tom eats nothing but fruit.
学び始める
Tom meyveden başka birşey yemez.
Tom enjoyed Mary's company.
学び始める
Tom Mary'nin şirketinden hoşlandı.
Tom enjoys taking pictures.
学び始める
Tom resim çekmekten hoşlanır.
Tom fell and broke his arm.
学び始める
Tom düştü ve kolunu kırdı.
Tom fell and hurt his knee.
学び始める
Tom düştü ve dizini incitti.
Tom fell in love with Mary.
学び始める
Tom Mary'ye aşık oldu.
Tom felt a little left out.
学び始める
Tom biraz ihmal edildiğini hissetti.
Tom felt his knees tremble.
学び始める
Tom dizlerinin titrediğini hissetti.
Tom felt sympathy for Mary.
学び始める
Tom Mary için sempati hissetti.
Tom fixed the broken radio.
学び始める
Tom bozuk radyoyu tamir etti.
Tom fixed the leaky faucet.
学び始める
Tom sızdıran musluğu tamir etti.
Tom followed his instincts.
学び始める
Tom içgüdülerini izledi.
Tom forgot his appointment.
学び始める
Tom randevusunu unuttu.
Tom forgot to feed his dog.
学び始める
Tom köpeğini beslemeyi unuttu.
Tom forgot to lock his car.
学び始める
Tom arabasını kilitlemeyi unuttu.
Tom forgot to pay the bill.
学び始める
Tom faturayı ödemeyi unuttu.
Tom found Mary fascinating.
学び始める
Tom Mary'yi ilginç buldu.
Tom found the drawer empty.
学び始める
Tom çekmeceyi boş buldu.
Tom gave a detailed answer.
学び始める
Tom ayrıntılı bir cevap verdi.
Tom gave Mary a nasty look.
学び始める
Tom Mary'ye kötü bir görünüm verdi.
Tom goes to school on foot.
学び始める
Tom okula yaya gider.
Tom got a letter from Mary.
学び始める
Tom Mary'den bir mektup aldı.
Tom got his hearing tested.
学び始める
Tom işitmesini test ettirdi.
Tom got Mary out of a mess.
学び始める
Tom Mary'yi karışıklıktan kurtardı.
Tom got on the wrong train.
学び始める
Tom yanlış trene bindi.
Tom got out of the bathtub.
学び始める
Tom küvetten çıktı.
Tom got rid of his old car.
学び始める
Tom eski arabasından kurtuldu.
Tom got stabbed in the arm.
学び始める
Tom kolundan bıçaklandı.
Tom got very angry at Mary.
学び始める
Tom Mary'ye çok kızdı.
Tom had a clear conscience.
学び始める
Tom'un temiz bir vicdanı var.
Tom had a cramp in his leg.
学び始める
Tom'un bacağında bir kramp var.
Tom had a hideous hangover.
学び始める
Tom'un berbat bir başağrısı var.
Tom had no idea what to do.
学び始める
Tom'un ne yapacağı hakkında hiç bir fikri yoktu.
Tom had no one to help him.
学び始める
Tom'un yardım edecek kimsesi yok.
Tom handed Mary her jacket.
学び始める
Tom Mary'ye ceketini verdi.
Tom hardly ever watches TV.
学び始める
Tom neredeyse hiç TV izlemez.
Tom has a deadline to meet.
学び始める
Tom'un buluşmak için zaman sınırı var.
Tom has a lot of free time.
学び始める
Tom'un bir sürü boş zamanı var.
Tom has a meeting to go to.
学び始める
Tom'un gidecek bir toplantısı var.
Tom has a message for Mary.
学び始める
Tom'un Mary için bir mesajı var.
Tom has a sister in Boston.
学び始める
Tom'un Boston'da bir kız kardeşi var.
Tom has a surprise for you.
学び始める
Tom'un senin için bir sürprizi var.
Tom has a touch of the flu.
学び始める
Tom hafif grip oldu.
Tom has been avoiding Mary.
学び始める
Tom Mary'den kaçınmaktadır.
Tom has confidence in Mary.
学び始める
Tom Mary'ye güvenir.
Tom has had a heart attack.
学び始める
Tom bir kalp krizi geçirdi.
Tom has low blood pressure.
学び始める
Tom'un düşük tansiyonu var.
Tom has made himself clear.
学び始める
Tom kendini temizledi.
Tom has never been married.
学び始める
Tom asla evlenmedi.
Tom has no idea what to do.
学び始める
Tom'un ne yapacağı hakkında fikri yoktu.
Tom has nowhere else to go.
学び始める
Tom'un gidecek başka yeri yok.
Tom has put on some weight.
学び始める
Tom biraz kilo aldı.
Tom has run short of money.
学び始める
Tom'un parası bitti.
Tom has to be home by 2:30.
学び始める
Tom 2:30 a kadar evde olmalı.
Tom has to go shopping now.
学び始める
Tom şimdi alışverişe gitmek zorunda.
Tom has to look after Mary.
学び始める
Tom Mary'ye bakmak zorunda.
Tom has to protect himself.
学び始める
Tom kendini korumak zorunda.
Tom has very little choice.
学び始める
Tom'un çok az seçimi var.
Tom hasn't heard from Mary.
学び始める
Tom Mary'den haber almadı.
Tom hates it when it's hot.
学び始める
Tom sıcak olduğunda, ondan nefret eder.
Tom heard Mary go upstairs.
学び始める
Tom Mary'nin yukarıya çıktığını duydu.
Tom hopes to see you there.
学び始める
Tom seni orada görmeyi umuyor.
Tom hung his head in shame.
学び始める
Tom utançla başını eğdi.
Tom ignored Mary's warning.
学び始める
Tom Mary'nin uyarısını görmezden geldi.
Tom invited Mary to dinner.
学び始める
Tom Mary'yi akşam yemeğine davet etti.
Tom is a dependable person.
学び始める
Tom güvenilir bir kişidir.
Tom is a good chess player.
学び始める
Tom iyi bir satranç oyuncusudur.
Tom is a good communicator.
学び始める
Tom iyi bir iletişimci.
Tom is a good story teller.
学び始める
Tom, iyi bir öykü anlatıcısı.
Tom is a self-educated man.
学び始める
Tom kendi kendini yetiştirmiş bir insandır.
Tom is a very able teacher.
学び始める
Tom çok yetenekli bir öğretmendir.
Tom is a very fast swimmer.
学び始める
Tom çok hızlı bir yüzücüdür.
Tom is able to play soccer.
学び始める
Tom futbol oynayabilir.
Tom is allergic to peanuts.
学び始める
Tom'un fıstığa allerjisi var.
Tom is already on the list.
学び始める
Tom zaten listede.
Tom is aware of the danger.
学び始める
Tom tehlikenin farkındadır.
Tom is capable of doing it.
学び始める
Tom onu yapabilir.
Tom is due to come at noon.
学び始める
Tom'un öğleyin gelmesi bekleniyor.
Tom is his own worst enemy.
学び始める
Tom, kendisinin en kötü düşmanı.
Tom is in a bad mood today.
学び始める
Tom bugün kötü bir ruh hali içinde.
Tom is in bed with a fever.
学び始める
Tom ateş yüzünden yatakta.
Tom is in bed with the flu.
学び始める
Tom, gribi yüzünden yatakta.
Tom is in very good health.
学び始める
Tom'un sağlığı çok iyi.
Tom is Mary's ex-boyfriend.
学び始める
Tom Mary'nin eski erkek arkadaşı.
Tom is my business partner.
学び始める
Tom benim iş ortağım.
Tom is no longer my friend.
学び始める
Tom artık benim arkadaşım değil.
Tom is nothing but trouble.
学び始める
Tom beladan başka bir şey değil.
Tom is often late for work.
学び始める
Tom sık sık işe geç kalır.
Tom is old enough to drive.
学び始める
Tom araba sürmek için yeterince yaşlıdır.
Tom is opposed to the plan.
学び始める
Tom plana karşı çıkıyor.
Tom is perfect for the job.
学び始める
Tom iş için mükemmel.
Tom is really good at math.
学び始める
Tom matematikte gerçekten iyidir.
Tom is spraying his garden.
学び始める
Tom bahçesine su püskürtüyor.
Tom is taking the week off.
学び始める
Tom bir hafta izne çıkıyor.
Tom is three years old now.
学び始める
Tom şu anda üç yaşında.
Tom is very busy right now.
学び始める
Tom şu anda çok meşguldür.
Tom is writing a novel now.
学び始める
Tom şimdi bir roman yazıyor.
Tom isn't a morning person.
学び始める
Tom sabahları erken kalkmayı sevmez.
Tom isn't as young as I am.
学び始める
Tom benim kadar genç değildir.
Tom isn't as young as Mary.
学び始める
Tom Mary kadar genç değil.
Tom isn't easily surprised.
学び始める
Tom kolayca şaşırmaz.
Tom isn't much of a singer.
学び始める
Tom neredeyse bir şarkıcı değil.
Tom jumped out of the tree.
学び始める
Tom ağaçtan atladı.
Tom kept talking all night.
学び始める
Tom, bütün gece konuşmayı sürdürdü.
Tom kissed Mary good night.
学び始める
Tom Mary'ye iyi geceler öpücüğü verdi.
Tom knew it was impossible.
学び始める
Tom onun imkansız olduğunu biliyordu.
Tom knew Mary wasn't happy.
学び始める
Tom Mary'nin mutlu olmadığını biliyordu.
Tom knew this was going to happen.
学び始める
Tom bunun olacağını biliyordu.
Tom knocked on Mary's door.
学び始める
Tom Mary'nin kapısını çaldı.
Tom knows how to get there.
学び始める
Tom oraya nasıl gideceğini bilir.
Tom knows just where to go.
学び始める
Tom tam olarak nereye gideceğini biliyor.
Tom knows where Mary lives.
学び始める
Tom Mary'nin nerede yaşadığını biliyor.
Tom laughed at Mary's joke.
学び始める
Tom Mary'nin şakasına güldü.
Tom left a few minutes ago.
学び始める
Tom birkaç dakika önce ayrıldı.
Tom left his son a fortune.
学び始める
Tom oğluna bir servet bıraktı.
Tom left his wife for Mary.
学び始める
Tom Mary için eşini terketti.
Tom left nothing to chance.
学び始める
Tom hiçbir şeyi şansa bırakmadı.
Tom left the door unlocked.
学び始める
Tom kapıyı kilitlemeden bıraktı.
Tom likes cooking for Mary.
学び始める
Tom Mary için yemek pişirmeyi sever.
Tom likes his coffee black.
学び始める
Tom kahvesini koyu seviyor.
Tom likes to be mysterious.
学び始める
Tom gizemli olmayı sever.
Tom likes to observe birds.
学び始める
Tom kuşları gözlemlemeyi sever.
Tom likes to play baseball.
学び始める
Tom beyzbol oynamaktan hoşlanır.
Tom listened with interest.
学び始める
Tom ilgi ile dinledi.
Tom lives with his parents.
学び始める
Tom ebeveynleri ile birlikte yaşar.
Tom looked Mary in the eye.
学び始める
Tom Mary'nin gözüne baktı.
Tom lost track of the time.
学び始める
Tom zamanın izini kaybetti.
Tom made a fool of himself.
学び始める
Tom kendini aptal yerine koydu.
Tom made some tea for Mary.
学び始める
Tom Mary için biraz çay yaptı.
Tom made the baseball team.
学び始める
Tom beyzbol takımı kurdu.
Tom makes delicious coffee.
学び始める
Tom lezzetli kahve yapar.
Tom married an older woman.
学び始める
Tom daha yaşlı bir kadınla evlendi.
Tom might come to visit us.
学び始める
Tom bizi ziyarete gelebilir.
Tom must be Mary's brother.
学び始める
Tom Mary'nin erkek kardeşi olmalı.
Tom needs a change of pace.
学び始める
Tom'un hız değişikliğine ihtiyacı var.
Tom needs to call a doctor.
学び始める
Tom bir doktor çağırmalı.
Tom needs to get some rest.
学び始める
Tom'un biraz dinlenmesi gerekiyor.
Tom needs to speak to Mary.
学び始める
Tom'un Mary ile konuşması gerekiyor.
Tom never agrees with Mary.
学び始める
Tom asla Mary ile anlaşmaz.
Tom often downloads movies.
学び始める
Tom sık sık filmler indirir.
Tom often talks to his dog.
学び始める
Tom sık sık köpeğiyle konuşur.
Tom only eats organic food.
学び始める
Tom sadece organik gıda yer.
Tom ordered the dog to sit.
学び始める
Tom köpeğe oturmasını emretti.
Tom passed away last night.
学び始める
Tom dün gece bayıldı.
Tom played cards with Mary.
学び始める
Tom Mary ile kart oynadı.
Tom prayed to God for help.
学び始める
Tom yardım için Tanrı'ya dua etti.
Tom pressured Mary to quit.
学び始める
Tom Mary'ye bırakması içi baskı yaptı.
Tom pretended he had a gun.
学び始める
Tom bir silahı varmış gibi yaptı.
Tom quit his job last week.
学び始める
Tom geçen hafta işini bıraktı.
Tom ran to catch the train.
学び始める
Tom treni yakalamak için koştu.
Tom rarely reads magazines.
学び始める
Tom nadiren dergi okur.
Tom really had a good time.
学び始める
Tom gerçekten iyi eğlendi.
Tom refused to let Mary in.
学び始める
Tom Mary'nin girmesine izin vermedi.
Tom refused to settle down.
学び始める
Tom yerleşmeyi reddetti.
Tom rushed into the office.
学び始める
Tom ofise koştu.
Tom seems to be having fun.
学び始める
Tom eğleniyor gibi görünüyor.
Tom sent Mary some flowers.
学び始める
Tom Mary'ye bazı çiçekler gönderdi.
Tom set off some fireworks.
学び始める
Tom bazı havai fişekleri ateşledi.
Tom should be back by 2:30.
学び始める
Tom 2:30 a kadar geri dönmeli.
Tom should be getting home.
学び始める
Tom eve gidiyor olmalı.
Tom should be home by 2:30.
学び始める
Tom 2.30'a kadar evde olmalı.
Tom should go see a doctor.
学び始める
Tom bir doktora gitmelidir.
Tom should still be in bed.
学び始める
Tom hala yatakta olmalı.
Tom ought to have known better.
学び始める
Tom daha iyi bilmeliydi.
Tom should have married Mary.
学び始める
Tom Mary ile evlenmeliydi.
Tom should've studied more.
学び始める
Tom daha çok çalışmalıydı.
Tom shouldn't be so greedy.
学び始める
Tom, bu kadar açgözlü olmamalıdır.
Tom shouldn't have done it.
学び始める
Tom onu yapmamalıydı.
Tom shouldn't talk so much.
学び始める
Tom çok fazla konuşmamalıdır.
Tom arrived in the nick of time.
学び始める
Tom tam zamanında geldi.
Tom slit open the envelope.
学び始める
Tom zarfı keserek açtı.
Tom speaks French fluently.
学び始める
Tom akıcı şekilde Fransızca konuşur.
Tom spent a week in Boston.
学び始める
Tom Boston'da bir hafta geçirdi.
Tom stayed at home all day.
学び始める
Tom bütün gün evde kaldı.
Tom stepped on Mary's foot.
学び始める
Tom Mary'nin ayağına bastı.
Tom testified against Mary.
学び始める
Tom Mary'nin aleyhinde tanıklık etti.
Tom thought he was a goner.
学び始める
Tom onun gidici biri olduğunu düşündü.
Tom thought it was strange.
学び始める
Tom onun garip olduğunu düşündü.
Tom tied his dog to a tree.
学び始める
Tom köpeğini bir ağaca bağladı.
Tom tied Mary to the chair.
学び始める
Tom Mary'yi sandelyeye bağladı.
Tom told Mary not to worry.
学び始める
Tom Mary'ye endişelenmemesini söyledi.
Tom told Mary the bad news.
学び始める
Tom Mary'ye kötü haberi söyledi.
Tom took a bath last night.
学び始める
Tom dün gece banyo yaptı.
Tom took the bus to school.
学び始める
Tom okula gitmek için otobüse bindi.
Tom tore the paper in half.
学び始める
Tom kağıdı iki parçaya ayırdı.
Tom treated Mary to dinner.
学び始める
Tom Mary'ye akşam yemeği ısmarladı.
Tom treated Mary very well.
学び始める
Tom Mary'ye çok iyi davrandı.
Tom tried to persuade Mary.
学び始める
Tom Mary'yi ikna etmeye çalıştı.
Tom used to live in Boston.
学び始める
Tom Boston'da yaşardı.
Tom used to live near Mary.
学び始める
Tom Mary'nin yanında yaşardı.
Tom visited Mary in Boston.
学び始める
Tom Boston'da Mary'yi ziyaret etti.
Tom waited on the platform.
学び始める
Tom platformda bekledi.
Tom walked down the street.
学び始める
Tom caddenin aşağısına doğru yürüdü.
Tom wanted to be with Mary.
学び始める
Tom Mary ile birlikte olmak istedi.
Tom wants a glass of water.
学び始める
Tom bir bardak su istiyor.
Tom wants to cheer Mary up.
学び始める
Tom Mary'yi neşelendirmek istiyor.
Tom wants to think it over.
学び始める
Tom onun üzerinde düşünmek istiyor.
Tom was arrested for theft.
学び始める
Tom hırsızlıktan tutuklandı.
Tom was dying to meet Mary.
学び始める
Tom Mary ile karşılamak için can atıyordu.
Tom was extremely grateful.
学び始める
Tom son derece minnettardı.
Tom was hoping to see Mary.
学び始める
Tom Mary'yi görmeyi umuyordu.
Tom was humiliated by Mary.
学び始める
Tom Mary tarafından aşağılandı.
Tom was laughed at by Mary.
学び始める
Tom'a Mary tarafından gülündü.
Tom was Mary's only friend.
学び始める
Tom Mary'nin tek arkadaşıydı.
Tom was my first boyfriend.
学び始める
Tom benim ilk erkek arkadaşımdı.
Tom was rude and obnoxious.
学び始める
Tom kaba ve iğrençti.
Tom was sentenced to death.
学び始める
Tom ölüm cezasına çarptırıldı.
Tom was soaked to the skin.
学び始める
Tom iliklerine kadar ıslanmıştı.
Tom was talking to himself.
学び始める
Tom kendi kendine konuşuyordu.
Tom was the very last to arrive.
学び始める
Tom son olarak vardı.
Tom was threatened by Mary.
学び始める
Tom Mary tarafından tehdit edildi.
Tom was thrown off the bus.
学び始める
Tom otobüsten atıldı.
Tom wasn't afraid of death.
学び始める
Tom ölümden korkmuyordu.
Tom watched them carefully.
学び始める
Tom onları dikkatli bir şekilde izledi.
Tom will be back home soon.
学び始める
Tom yakında eve geri dönecek.
Tom will go there tomorrow.
学び始める
Tom yarın oraya gidecek.
Tom woke up feeling grumpy.
学び始める
Tom öfkeli bir duyguyla uyandı.
Tom won't get away with it.
学び始める
Tom onunla uzaklaşmayacaktır.
Tom would like some coffee.
学び始める
Tom biraz kahveyi severdi.
Tom wouldn't speak to Mary.
学び始める
Tom Mary ile konuşmazdı.
Tom wrote a letter to Mary.
学び始める
Tom Mary'ye bir mektup yazdı.
Tom's hairline is receding.
学び始める
Tom'un saç çizgisinden uzaklaşıyorsun.
Tom's speech was excellent.
学び始める
Tom'un konuşması mükemmeldi.
Tom is the same age as Mary is.
学び始める
Tom Mary ile aynı yaştadır.
Try to stay out of trouble.
学び始める
Beladan uzak kalmaya çalışın.
Turn off the light, please.
学び始める
Işığı kapat, lütfen.
Turn the radio up a little.
学び始める
Radyoyu biraz aç.
Two sheets were on the bed.
学び始める
İki çarşaf yataktaydı.
Until he comes, I can't go.
学び始める
O gelinceye kadar gidemem.
Vegetarians eat vegetables.
学び始める
Vejetaryenler sebze yerler.
Visiting Tom was a mistake.
学び始める
Tom'u ziyaret etmek bir hataydı.
Wait here till I come back.
学び始める
Ben dönünceye kadar burada bekle.
Wait until your turn comes.
学び始める
Sıran gelinceye kadar bekle.
Walking is a good exercise.
学び始める
Yürüyüş iyi bir egzersizdir.
War began five years later.
学び始める
Savaş beş yıl sonra başladı.
Was there a lot of traffic?
学び始める
Çok fazla trafik var mıydı.
Watanabe is my family name.
学び始める
Watanabe benim aile adımdır.
Water boils at 100 degrees.
学び始める
Su 100 derecede kaynar.
Water is essential to life.
学び始める
Su yaşam için elzemdir.
We accepted his invitation.
学び始める
Onun davetini kabul ettik.
We all die sooner or later.
学び始める
Hepimiz er yada geç ölürüz.
We all laughed at his joke.
学び始める
Hepimiz onun şakasına güldük.
We all learn by experience.
学び始める
Hepimiz deneyimle öğreniriz.
We also went to the temple.
学び始める
Biz tapınağa da gittik.
We are about to leave here.
学び始める
Buradan ayrılmak üzereyiz.
We are glad you are coming.
学び始める
Gelmenize memnunuz.
We are sure of his honesty.
学び始める
Biz onun dürüstlüğünden eminiz.
We are sure of his success.
学び始める
Biz onun başarısından eminiz.
We are willing to help you.
学び始める
Biz size yardım etmek için istekliyiz.
We asked him to come again.
学び始める
Onun tekrar gelmesini rica ettik.
We camped there for a week.
学び始める
Bir hafta boyunca orada kamp yaptık.
We can do nothing about it.
学び始める
Biz onun hakkında birşey yapamayız.
We celebrated his birthday.
学び始める
Biz onun doğum gününü kutladık.
We climbed the steep slope.
学び始める
Dik bir yamaca tırmandık.
We don't care what he does.
学び始める
Onun ne yaptığı umurumuzda değil.
We eat so that we can live.
学び始める
Yaşayabilmek için yeriz.
We elected him to be mayor.
学び始める
Biz onu belediye başkanı seçtik.
We fired guns at the enemy.
学び始める
Biz düşmana silahları ateşledik.
We fought hard for victory.
学び始める
Biz zafer için çok savaştık.
We found a room at the inn.
学び始める
Biz handa bir oda bulduk.
We gather here once a week.
学び始める
Haftada bir kez burada toplanırız.
We gave our mother a watch.
学び始める
Annemize bir kol saati verdik.
We go camping every summer.
学び始める
Biz her yaz kampa gideriz.
We got to London yesterday.
学び始める
Biz Londra'ya dün vardık.
We grow a variety of crops.
学び始める
Biz çeşitli ürünler yetiştirdik.
We had a late lunch at two.
学び始める
Biz saat ikide geç bir öğle yemeği yedik.
We had a rest in the shade.
学び始める
Biz gölgede biraz dinlendik.
We had a wonderful holiday.
学び始める
Biz harika bir tatil yaptık.
We had a wonderful weekend.
学び始める
Biz harika bir hafta sonu geçirdik.
We had to abandon our plan.
学び始める
Biz planımızdan vazgeçmek zorundaydık.
We had unexpected visitors.
学び始める
Beklenmedik ziyaretçilerimiz vardı.
We have a traitor among us.
学び始める
Aramızda bir hain var.
We have breakfast at seven.
学び始める
Biz yedide kahvaltı yaparız.
We have no school tomorrow.
学び始める
Yarın okulumuz yok.
We have planted the garden.
学び始める
Biz bahçeye bitki diktik.
We have run short of money.
学び始める
Bizim paramız bitti.
We have space for two beds.
学び始める
İki yataklık yerimiz var.
We have to change our plan.
学び始める
Planı değiştirmek zorundayız.
We have to meet the demand.
学び始める
Biz talebi karşılamak zorundayız.
We joined in on the chorus.
学び始める
Biz koroya katıldık.
We joined in on the chorus.
学び始める
Biz birlikte seslendirdik.
We joined the country club.
学び始める
Golf kulübüne katıldım.
We kept the children quiet.
学び始める
Biz çocukları sessiz tuttuk.
We learn English at school.
学び始める
Biz okulda İngilizce öğreniyoruz.
We learn to read and write.
学び始める
Okumayı yazmayı öğren.
We live near a big library.
学び始める
Biz büyük bir kütüphanenin yakınında yaşıyoruz.
We lock our doors at night.
学び始める
Biz gece kapılarımızı kilitleriz.
We looked, but saw nothing.
学び始める
Baktık, fakat bir şey göremedik.
We may have made a mistake.
学び始める
Biz bir hata yapmış olabiliriz.
We may have missed the bus.
学び始める
Biz otobüsü kaçırmış olabiliriz.
We must always do our best.
学び始める
Biz her zaman elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.
We need someone to help us.
学び始める
Bize yardımcı olacak birine ihtiyacımız var.
We need to help each other.
学び始める
Biz birbirimize yardım etmeliyiz.
We need to review the case.
学び始める
Davayı gözden geçirmemiz gerekir.
We painted the house green.
学び始める
Biz evi yeşile boyadık.
We persuaded him not to go.
学び始める
Onu gitmemesi için ikna ettik.
We played cards last night.
学び始める
Dün gece kart oynadım.
We played soccer yesterday.
学び始める
Dün futbol oynadık.
We played tennis yesterday.
学び始める
Biz dün tenis oynadık.
We received a warm welcome.
学び始める
Biz sıcak karşılandık.
We received a warm welcome.
学び始める
Sıcak bir karşılamayla ağırlandık.
We received a warm welcome.
学び始める
Bizi sıcak karşıladılar.
We sell sugar by the pound.
学び始める
Biz şekeri paundla satarız.
We should always obey laws.
学び始める
Biz her zaman yasalara itaat etmeliyiz.
We should be there by noon.
学び始める
Öğleye kadar orada olmalıyız.
We should keep our promise.
学び始める
Biz sözümüzü tutmalıyız.
We should obey our parents.
学び始める
Ebeveynlerimize itaat etmeliyiz.
We sometimes make mistakes.
学び始める
Biz bazen hatalar yaparız.
We stopped working at noon.
学び始める
Öğleden sonra çalışmayı bıraktık.
We study English at school.
学び始める
Okulda İngilizce öğreniyoruz.
We study English every day.
学び始める
Biz hergün İngilizce öğreniriz.
We talked in sign language.
学び始める
Biz işaret dili konuştuk.
We talked on the telephone.
学び始める
Biz telefonda konuştuk.
We think that he will come.
学び始める
Sanırım o gelecek.
We took a rest for a while.
学び始める
Biz bir süre dinlendik.
We took a walk in the park.
学び始める
Parkta bir yürüyüş yaptık.
We usually eat cooked fish.
学び始める
Biz genellikle pişmiş balık yeriz.
We walked about five miles.
学び始める
Biz yaklaşık beş mil yürüdük.
We want a house of our own.
学び始める
Kendimize ait bir ev istiyoruz.
We want complete sentences.
学び始める
Tam cümleler istiyoruz.
We were at school together.
学び始める
Biz birlikte okuldaydık.
We were caught in a shower.
学び始める
Biz bir sağanağa yakalandık.
We were running to and fro.
学び始める
Biz ileri geri koşuyorduk.
We will keep the room warm.
学び始める
Biz odayı sıcak tutacağız.
We will visit you tomorrow.
学び始める
Yarın sizi ziyaret edeceğiz.
We worry about your future.
学び始める
Biz geleceğin hakkında endişe duyuyoruz.
We'll carry it to the barn.
学び始める
Biz onu ahıra taşıyacağız.
We're almost like brothers.
学び始める
Biz neredeyse erkek kardeşler gibiyiz.
We're going to the theater.
学び始める
Tiyatroya gidiyoruz.
Were you at home yesterday?
学び始める
Dün evde miydin?
What about a glass of beer?
学び始める
Bir bardak biraya ne dersin?
What are you doing tonight?
学び始める
Bu gece ne yapıyorsun?
What are you lining up for?
学び始める
Niçin sıraya giriyorsun.
What are you serving today?
学び始める
Bugün ne hizmeti veriyorsun?
What are you talking about?
学び始める
Sen neden bahsediyorsun?
What did you come here for?
学び始める
Ne için buraya geldin?
What did you do last night?
学び始める
Dün gece ne yaptın?
What do they want us to do?
学び始める
Onlar ne yapmamızı istiyorlar?
What do you call this bird?
学び始める
Bu kuşa ne diyorsunuz?
What do you like about her?
学び始める
Onun hakkında neyi seviyorsunuz?
What do you think about it?
学び始める
Onun hakkında ne düşünüyorsunuz?
What do you think of Japan?
学び始める
Japonya hakkında ne düşünüyorsun?
What do you think she said?
学び始める
Onun ne söylediğini düşünüyorsun?
What do you want for lunch?
学び始める
Öğle yemeği için ne istersin?
What does G.N.P. stand for?
学び始める
G.N.P. ne anlama geliyor?
What does Tom really think?
学び始める
Tom gerçekten ne düşünüyor?
What happened to our order?
学び始める
Bizim siparişe ne oldu?
What has become of her son?
学び始める
Onun oğluna ne oldu?
What has become of his son?
学び始める
Onun oğluna ne oldu.
What he said made us angry.
学び始める
Onun söylediği bizi öfkelendirdi.
What he's doing is illegal.
学び始める
Onun yaptığı yasal değil.
What in the world happened?
学び始める
Allah aşkına ne oldu?
What is all the fuss about?
学び始める
Bütün bu yaygara ne için?
What is the price for this?
学び始める
Bunun fiyatı nedir?
What is your date of birth?
学び始める
Doğum tarihin ne?
What is your favorite bird?
学び始める
En sevdiğiniz kuş nedir?
What is your favorite food?
学び始める
En sevdiğin yiyecek nedir?
What kind of person is Tom?
学び始める
Tom ne tür bir kişidir?
What time do you go to bed?
学び始める
Saat kaçta yatmaya gidersin.
What time is dinner served?
学び始める
Akşam yemeği saat kaçta servis ediliyor?
What Tom ate was delicious.
学び始める
Tom'un yediği lezzetliydi.
What we need now is a rest.
学び始める
Şimdi ihtiyacımız olan bir dinlenme.
What were we talking about?
学び始める
Biz ne hakkında konuşuyorduk?
What will you do on Friday?
学び始める
Cuma günü ne yapacaksın?
What you said surprised me.
学び始める
Söylediğin şey beni şaşırttı.
What's in fashion in Paris?
学び始める
Paris'te moda nedir?
What's the matter with Tom?
学び始める
Tom'un neyi var?
What's your favorite brand?
学び始める
Senin en sevdiğin marka nedir?
What's your favorite candy?
学び始める
Senin en sevdiğin şeker hangisidir?
What's your favorite class?
学び始める
Senin en sevdiğin ders hangisidir?
What's your favorite color?
学び始める
Senin en sevdiğin renk hangisidir.
What's your favorite drink?
学び始める
En sevdiğin içecek hangisidir?
What's your favorite fruit?
学び始める
En sevdiğin meyve hangisidir?
What's your favorite movie?
学び始める
En sevdiğiniz film nedir?
What's your favorite novel?
学び始める
En sevdiğin roman hangisidir?
What's your favorite opera?
学び始める
En sevdiğin opera hangisidir?
What's your favorite snack?
学び始める
En sevdiğin aperatif hangisidir?
What's your favorite sport?
学び始める
Favori sporun ne?
What's your favorite treat?
学び始める
En sevdiğin ikram hangisidir?
When did you buy the watch?
学び始める
Saati ne zaman aldın.
When did you come to Japan?
学び始める
Japonya'ya ne zaman geldin?
When did you get to London?
学び始める
Londra'ya ne zaman vardınız?
When do you usually get up?
学び始める
Genellikle ne zaman kalkarsın?
When he was 18, he married.
学び始める
Onsekiz yaşındayken, o evlendi.
When is it OK to tell lies?
学び始める
Ne zaman yalan söyleyebiliriz?
When was this temple built?
学び始める
Bu tapınak ne zaman inşa edildi.
When will we get to Sydney?
学び始める
Sydney'e ne zaman varacağız?
Where can I get my baggage?
学び始める
Bağajımı nereden alabilirim.
Where did you find the key?
学び始める
Anahtarı nerede buldunuz?
Where did you get the idea?
学び始める
Fikri nerede aldın?
Where do I pay for the gas?
学び始める
Benzin için nerede ödeme yapacağım?
Where does your uncle live?
学び始める
Amcan nerede yaşıyor.
Where is the changing room?
学び始める
Soyunma odası nerede?
Where is the ticket office?
学び始める
Bilet ofisi nerede?
Where is the ticket window?
学び始める
Bilet gişesi nerede?
Where is the wedding to be?
学び始める
Düğün nerede yapılıyor?
Where shall I wait for you?
学び始める
Seni nerede bekleyeyim?
Where was Tom working then?
学び始める
Tom o zaman nerede çalışıyordu?
Where would you like to go?
学び始める
Nereye gitmek istiyorsunuz?
Where's convenient for you?
学び始める
Sizin için neresi uygun?
Where's the emergency exit?
学び始める
Acil çıkışı nerede?
Where's the nearest church?
学び始める
En yakın kilise nerede?
Where's the nearest museum?
学び始める
En yakın müze nerede?
Which car is your father's?
学び始める
Hangi araba babanınki?
Which judge heard the case?
学び始める
Hangi yargıç davayı muhakeme etti.
Who do you want to talk to?
学び始める
Kimle konuşmak istiyorsun.
Who does the gun belong to?
学び始める
Tabanca kime ait?
Who else came to the party?
学び始める
Başka kim partiye geldi?
Who invented the telephone?
学び始める
Telefonu kim icat etti?
Who is taller, Ken or Taro?
学び始める
Kim daha uzun boylu, Ken'mi yoksa Taro mu?
Who is taller, Ken or Taro?
学び始める
Kim daha uzun, Ken mi yoksa Taro mu?
Who organized that meeting?
学び始める
O toplantıyı kim düzenledi?
Who painted these pictures?
学び始める
Bu resimleri kim yaptı?
Who's your favorite artist?
学び始める
En sevdiğin sanatçı kimdir?
Who's your favorite Beatle?
学び始める
En sevdiğin Beatle hangisidir?
Who's your favorite golfer?
学び始める
En sevdiğin golfçü kimdir?
Who's your favorite writer?
学び始める
En sevdiğin yazar kimdir?
Why are you all dressed up?
学び始める
Niçin hepiniz giyindiniz?
Why are you angry with him?
学び始める
Ona niçin kızgınsın?
Why are you looking so sad?
学び始める
Niçin öyle üzgün görünüyorsun?
Why are you so tired today?
学び始める
Bugün niçin bu kadar yorgunsun?
Why did he do such a thing?
学び始める
O niçin öyle bir şey yaptı?
Why do you need this money?
学び始める
Bu paraya niçin ihtiyacın var?
Why do you study every day?
学び始める
Neden her gün çalışıyorsun?
Why does Tom drink so much?
学び始める
Tom niçin o kadar çok içiyor?
Why don't you go on a diet?
学び始める
Neden bir diyet yapmıyorsun?
Why don't you have a party?
学び始める
Niçin bir parti vermiyorsun?
Why don't you study French?
学び始める
Niçin Fransızca eğitimi almıyorsun?
Why not apply for that job?
学び始める
Neden bu işe başvurmuyorsun?
Will he eat the whole cake?
学び始める
Bütün pastayı yiyecek mi?
Will you help me with this?
学び始める
Bu konuda bana yardımcı olur musun?
Will you tell him I called?
学び始める
Aradığımı ona söyler misin?
Will you turn on the light?
学び始める
Işığı açar mısın?
Wipe your shoes on the mat.
学び始める
Ayakkabılarını paspasta sil.
Won't you have some coffee?
学び始める
Biraz kahve almazmısın?
Won't you have tea with us?
学び始める
Bizime birlikte çay içmez misin?
World War II ended in 1945.
学び始める
II. Dünya savaşı 1945 te sona erdi.
Would you care for a drink?
学び始める
Bir içki ister misin?
Would you close the window?
学び始める
Pencereyi kapatır mısın?
Would you explain it again?
学び始める
Tekrar açıklayabilir misiniz?
Would you lend me a pencil?
学び始める
Bana bir kurşun kalem ödünç verir misin?
Would you like any dessert?
学び始める
Biraz tatlı ister misiniz?
Would you care for more coffee?
学び始める
Biraz daha kahve ister misin?
Would you like some coffee?
学び始める
Biraz kahve ister misin?
Would you make room for me?
学び始める
Benim için yer açar mısın?
Would you mind not smoking?
学び始める
Sigara içmezseniz sorun olur mu?
Would you say it once more?
学び始める
Onu bir kez daha söyler misin?
Wow! It's been a long time.
学び始める
Vay be! Uzun zaman oldu.
Write in the date yourself.
学び始める
Tarihi kendin ekle.
Write it down here, please.
学び始める
Buraya yazın lütfen.
Write with a ballpoint pen.
学び始める
Bir tükenmez kalem ile yazın.
Yesterday I wrote to Ellen.
学び始める
Dün Ellen'e yazdım.
You and I are good friends.
学び始める
Sen ve ben iyi arkadaşlarız.
You and I are the same age.
学び始める
Sen ve ben aynı yaştayız.
You are always complaining.
学び始める
Her zaman şikayet ediyorsun.
You are always watching TV.
学び始める
Her zaman televizyon izliyorsun.
You are free to go or stay.
学び始める
Gitmekte yada kalmakta özgürsün.
You are on the wrong train.
学び始める
Siz yanlış trendesiniz.
You are tired, and so am I.
学び始める
Sen yorgunsun, ve ben de.
You can go there in a boat.
学び始める
Bir tekne ile oraya gidebilirsin.
You can leave the room now.
学び始める
Şimdi odayı terk edebilirsiniz.
You can make more tomorrow.
学び始める
Yarın daha çok yapabilirsin.
You can smoke in this room.
学び始める
Bu odada sigara içebilirsin.
You can't count on his help.
学び始める
Onun yardımına güvenemezsin.
You can't take it with you.
学び始める
Onu götüremezsin.
You don't have to dress up.
学び始める
Şık giyinmek zorunda değilsin.
You don't have to go there.
学び始める
Siz oraya gitmek zorunda değilsiniz.
You have to pay in advance.
学び始める
Peşin ödemek zorundasın.
You haven't changed at all.
学び始める
Sen hiç değişmedin.
You lied to me, didn't you?
学び始める
Sen bana yalan söyledin, değil mi?
You look funny in that hat.
学び始める
O şapkayla komik görünüyorsun.
You look very good in blue.
学び始める
Mavi elbise içerisinde çok iyi görünüyorsun
You look wonderful tonight.
学び始める
Bu gece harika görünüyorsun.
You make life worth living.
学び始める
Hayatı yaşamaya değer hale getir.
You make me feel so guilty.
学び始める
Sen bana çok suçlu hissettiriyorsun.
You might be late for school.
学び始める
Okula geç kalabilirsin.
You may choose any of them.
学び始める
Onlardan herhangi birini seçebilirsin.
You may choose any of them.
学び始める
Onlardan herhangi birini seçebilirsiniz.
You may expect me tomorrow.
学び始める
Yarın beni bekleyebilirsiniz.
You may need to boil water.
学び始める
Su kaynatman gerekebilir.
You might have an accident.
学び始める
Bir kaza geçirebilirsin.
You must be kind to others.
学び始める
Başkalarına karşı nazik olmalısın.
You must be less impatient.
学び始める
Daha az sabırlı olmalısın.
You must come without fail.
学び始める
Mutlaka gelmelisin.
You must fulfill your duty.
学び始める
Görevini yerine getirmelisin.
You must get ready quickly.
学び始める
Çabucak hazırlanmalısın.
You ought to keep your promise.
学び始める
Sözünü tutmalısın.
You must study much harder.
学び始める
Çok daha sıkı çalışmalısın.
You need to eat more fiber.
学び始める
Daha fazla lif yemen gerekir.
You need to have breakfast.
学び始める
Sabah kahvaltısı yapmalısın.
You need to pay in advance.
学び始める
Peşin ödemelisin.
You need to work very hard.
学び始める
Çok sıkı çalışmalısın.
You only have to work hard.
学び始める
Sadece çok çalışmak zorundasın.
You should do that right away.
学び始める
Onu derhal yapmalısın.
You ought to see a dentist.
学び始める
Bir diş hekimini ziyaret etmen gerekiyor.
You put in too much pepper.
学び始める
Çok fazla biber koydun.
You remind me of my mother.
学び始める
Bana annemi hatırlatıyorsun.
You should act more calmly.
学び始める
Daha sakin hareket etmelisin.
You need to be more careful.
学び始める
Daha dikkatli olmalısın.
You should give up smoking.
学び始める
Sigarayı bırakmalısın.
You shouldn't go to school.
学び始める
Okula gitmemelisin.
You shouldn't quit English.
学び始める
İngilizceden vazgeçmemelisin.
You speak like your mother.
学び始める
Annen gibi konuşuyorsun.
You were late, weren't you?
学び始める
Geç kaldın, değil mi?
You will find the job easy.
学び始める
İşi kolay bulacaksın.
You won't get it so easily.
学び始める
Onu çok kolay almayacaksın.
You worked a lot this week.
学び始める
Bu hafta çok çalıştın.
You'd better not wait here.
学び始める
Burada beklemesen iyi olur.
You'd better shut the door.
学び始める
Kapıyı kapatsan iyi olur.
You'll get used to it soon.
学び始める
Yakında ona alışacaksın.
You're going the wrong way.
学び始める
Yanlış yolda gidiyorsunuz.
Your car was washed by Ken.
学び始める
Araban Ken tarafından yıkandı.
Your children look healthy.
学び始める
Çocukların sağlıklı görünüyorlar.
Your dreams have come true.
学び始める
Hayallerin gerçekleşti.
Your gums are in bad shape.
学び始める
Diş etleriniz kötü durumda.
Your work is below average.
学び始める
işiniz ortalamanın altında.
Yumi will become a teacher.
学び始める
Yumi öğretmen olacak.
Yumi will become a teacher.
学び始める
Yumi bir öğretmen olacak.
A baby boy was born to them.
学び始める
Onların bir erkek bebeği oldu.
A book is lying on the desk.
学び始める
Sıranın üzerinde bir kitap duruyor.
A cat ran across the street.
学び始める
Bir kedi caddeyi koşarak geçti.

コメントを投稿するにはログインする必要があります。